Yeryüzünde fitne kol geziyor

Gezegenimizde, içinden geçmekte olduğumuz 

günleri fitnenin ortalıkta kol gezdiği bir dönem 

olarak tanımlamak yanıltıcı olmayacaktır.

Fitne karşılığı olarak sözlükte şu açıklamayı 

buluyoruz: 

 

'1. bela, mihnet, sıkıntı.

 

 2. ayartma, 

azdırma. 

 

3. fesat, ara bozma, karışıklık, ihtilal. 

 

Îkaz-ı fitne: karışıklık çıkarma. 

 

4. dinsizlik, 

canilik. 

 

5. ceza. 

 

6. delilik. 

 

7. güzel yüz, güzel göz; güzel kadın. 

(Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ferit Devellioğlu).

 

Fitne kelimesi yalnızca lügat karşılığında kullanılmıyor. 

 

Belki ondan da çok mecazi anlamı öne çıkıyor. 

 

Bütün bu karşılıkların toplamı olarak fitne, 

sanki bir de, kimin eli kimin cebinde olduğu 

belli olmayan bir ilişki biçimine de atıfta 

bulunuyor olmalı... 

 

Bu açıdan bakıldığında, kimin neye niçin sahip 

çıktığı veya muhalif olduğu bilinmeyen bir 

olayın saptanması da fitne karşılığına denk 

düşüyor görünmektedir.

 

Geçtiğimiz ay Türkiye'deki Gezi Parkı olayları böyle bir fitnenin dışa vurumu olarak yaşandı. 

 

Kimin kiminle yan yana olduğu belli olmadı. 

 

Daha doğrusu herkesin nerede durduğu 

 

belliydi 

 

de, şaşırtıcı olan durum, tanımları gereği yan 

 

yana bulunmaması gereken bazı ideoloji 

 

sahiplerinin birdenbire aynı safta yer 

 

almasının 

 

görülmesiydi... 

 

Herkesin gerekçesi farklı da olsa, bu 

gerekçelerin aynı safta buluşturulması durumu,

 buradaki kafa ve gövde karışıklığı, tam da 

fitnenin tanımına uygun bir görüntü 

yansıtıyordu.

 http://www.aa.com.tr/live/

Halen yaşanmakta olan Mısır'daki karışıklık da 

tam bir fitne kaynaşmasının göstergesi olarak 

dünya siyaset yaşantısında yer buluyor.

 

Mısır askeri (cunta), sureti haktan görünerek, 

ülkenin meşru Cumhurbaşkanını (Mursi) 

görevinden almaya çalışıyor. 

 

Seçimle işbaşına 

gelmiş olan mezkûr Cumhurbaşkanının 

hatalar 

yaptığı ileri sürülüyor.

Yeryüzündeki bütün cuntacıların gerekçesi bu 

değil mi?

 

 Sivil otorite hata yapar, cunta gelip 

onu düzeltir, öyle mi?

Hukukun evrensel bir ilkesi var:

 bir kurum hangi prosedür ile gelmişse, aynı 

prosedürden geriye gidilerek ortadan kaldırılır. 

Bunun dışında bir yöntem uygulamak 

usulsüzlük sayılır. 

Sonuç doğru bile olsa, ika edilen usulsüzlük baki kalır.

AB ülkeleri Mısır'daki cunta hareketinin bu 

usulsüzlüğünün farkında değilmiş gibi 

davranıyor. Medyanın bildirdiğine göre, vaki 

darbeyi hâlâ 'darbe' olarak nitelemekten 

kaçınıyorlar.

İşte bunun adı fitnedir. 

Mursi'nin nesnel olarak neyini beğenmiyorlar bilmiyorum. 

İtiraf veya ifşa etmedikleri, ettikleri takdirde kendilerini zorda bırakacak olan gerekçeleri mutlaka vardır. 

Fakat o gerekçenin meşruiyeti ancak kendinden

 menkul nedenlere dayanıyor olmalı ki, 

açıklamaktan kaçınıyorlar.

 

Fitnenin bir başka özelliği de gerekçelerin 

(bahanelerin) karanlık kapılar arkasında 

oluşturulması olmalı... 

Fitne, netlikten hoşlanmaz.

 İşini gizli kapaklı yürütür; bu gizli kapaklılık 

da bazı safdillerin onların ardına takılmasına 

yol açar.

 

RASİM ÖZDENÖREN