BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Temmuz 2013 Cumartesi

ahmet kaya Biz üç KiŞiydik

ahmet kaya 

Biz üç KiŞiydik 

 

 

Akdenizin Ufka Doğru Mora Çalan Mavisi Şiiri İsmet Özel

Akdenizin Ufka Doğru Mora Çalan Mavisi 

 

Şiir İsmet Özel



"Kim yeni terleyen bıyığına, sakalına sevdalanmışsa

Ölünceye kadar bu daireden dışarıya ayak atamaz"

HÂFIZ



Yaz günleri beni hatırlamıyor.

Salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca

yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin

geniş uykulardayım, muazzam uykularda

yılların zulmünden haberim yok

ne de sürgün taşralı kızlar korosundan

geçiyor hazza yatkın dudaklarıyla gece

canımın ilmekleri arasından.

Beni artık kimseler arayıp da bulmasın

beyaz harmanilerin göklere açık sofrasında

yıktığım saltanatın dizinde inlediğim

aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın

çünkü ben çok gizli bir yanlışın

dehşetengiz yeteneğini ölçmek için

yepyeni bir hata için iniyorum Akdeniz'e

Meryemoğlu sanıp ben zavallı ademi

çarmıha çaktılar orda çok zaman önce.

Çok zaman önceydi ki otobüsler

mermer sütunlu şehirlerden sahil çardaklarına

nice yılgın havarilerle gidip geldi.

Hepimiz, yani taflan çiğnemekle güzelleşen çocuklar

havariler karşısında harami

gövdesinde hayvan kabarınca mecalsiz

kutlu bir tan çıkarmayı denedik

kayser makinasından

anneler

sevecen gözyaşlarıyla korurdular bizi.

Bizi sen ey beyhude ve baygın duyguların yırtıcısı

sen ey loş çalgıları uykulardan çıkarıp

Bahçelerin hayatına yerleştiren esrar

bizi bırakmıştın

acı güller salınırdı kanımın raddelerinde

ve ben güneş altında kendini bize öptüren neyse

gece onun kimlerle buluştuğunu araştırdım

o zaman yalın yürek kaldım şiddetin çölünde

aldanışların çölünde korkudan

denize dilimi soktum ayaklarımdan önce.

Bu kadar, bu kadardı Akdeniz

aslı yokmuş dinlediklerimin

eski moda güneş sanrılarından

bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin.

Yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor

boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden

geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora

geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak

Kara yaz! Karanlık yaz! Kararan vücutlardan

rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz.


(1974)






Asır Ajans, İst.
 '87 Müzik Düzenleme: Ergun Balcı
İsmet Özel "Celladıma Gülümserken"
 (Kendi Sesinden Şiirler) 9. Şiiri;

-Akdenizin Ufka Doğru Mora Çalan Mavisi-

Yaz günleri beni hatırlamıyor.
Salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca
yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin
geniş uykulardayım, muazzam uykularda
yılların zulmünden haberim yok
ne de süzgün taşralı kızlar korosundan
geçiyor hazza yatkın dudaklarıyla gece
canımın ilmekleri arasından

Beni artık kimseler arayıp da bulmasın
beyaz harmanilerin göklere açık sofrasında
yıktığım saltanatın dizinde inlediğim
aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın
çünkü ben çok gizli bir yanlışın
dehşetengiz yeteneğini ölçmek için
yepyeni bir hata için iniyorum Akdeniz`e
Meryemoğlu sanıp ben zavallı ademi
çarmıha çaktılar orda çok zaman önce
Çok zaman önceydi ki otobüsler
mermer sütunlu şehirlerden sahil çardaklarına
nice yılgın havarilerle gidip geldi.
Hepimiz, yani taflan çiğnemekle güzelleşen çocuklar
havariler karşısında harami
gövdesindeki hayvan kabarınca mecalsiz
kutlu bir tan çıkarmayı denedik
kayser makinasından
anneler
sevecen gözyaşlarıyla korurdular bizi.

Bizi sen ey beyhude ve baygın duyguların yırtıcısı
sen ey loş çalgıları uykulardan çıkartıp
Bahçelerin hayatına yerleştiren esrar
bizi bırakmıştın
acı güller salınırdı kanımın raddelerinde
ve ben güneş altında bize kendini öptüren neyse
gece onun kimlerle buluştuğunu araştırdım
o zaman yalın yürek kaldım şiddetin çölünde
aldanışların çölünde korkudan
denize dilimi soktum ayaklarımdan önce
Bu kadar, bu kadardı Akdeniz
aslı yokmuş dinlediklerimin
eski moda güneş sanrılarından
bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin

Yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor
boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden
geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora
geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak
Kara yaz! Karanlık yaz! Kararan vücutlardan
rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz.

(1974)

14 Temmuz 2013 02:31 İSTANBUL AA AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Milli Savunma Bakanı Yılmaz ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, Sivaslılar Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'ndeki iftar programına katıldı

Bakanlar iftarda buluştu

  14 Temmuz 2013 02:31 İSTANBUL AA
AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Milli Savunma Bakanı Yılmaz ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, Sivaslılar Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'ndeki iftar programına katıldı.

İstanbul'daki Sivaslıların iftar yemeğine katılmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek konuşmasına başlayan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul'da ramazanın çok güzel geçtiğini, ramazanın bereket ve rahmetinden nasiplendiklerini söyledi.

İki kıta üzerinde ve içinden deniz geçen İstanbul’un, dünyanın en güzel şehri olduğunu vurgulayan Bağış, "İstanbul'un bu kadar güzel olmasında Sivaslıların çok büyük emeği var" dedi.
Sivas'ı, Türkiye'nin "göz bebeği" bir il olarak tanımlayan Bağış, "Sivas, Türkiye'nin bütün zenginlikleriyle kardeşliği ortaya koymuş çok önemli bir şehrimizdir" diye konuştu.
Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: 
"İşte Sivas'ın bir yiğit evladı, çok değerli Milli Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz'ın öncülüğünde geçen hafta TBMM bir ilke daha imza attı. Bugüne kadar ülkemizdeki birçok darbenin perde arkasında bahanesi olarak gösterilen ve 35. madde olarak bilinen bir ayıbı bizim mevzuatımızdan kaldırdık. Bunu kaldırmak, bu yiğitliği ortaya koymak da bir Sivaslı'ya nasip oldu."
Türkiye’nin AB üyeliği sürecine de değinen Bağış, AB yolunu, Aşık Veysel'in, "Uzun ince bir yolda gidiyoruz gündüz gece" sözüyle tanımladı.
AB üyeliği sürecinin devam ettiğini belirten Bağış, "Ama biz bu yolda ilerlerken hamdolsun Türkiye her geçen gün daha demokratik, daha müreffeh, daha şeffaf, daha saygın ve daha öz güvene sahip, milletiyle barışık bir ülke haline geliyor" diye konuştu.
Bağış, Türkiye'nin, rahatsız olanlara rağmen kendinden emin yürüyüşünde, bildiği rotasında, kendi yolunda ilerlemeye devam edeceğini söyledi.
"Sivas tarihtir, tabiattır, medeniyettir" 
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da konuşmasında, Sivas'ın tarihte ve günümüzdeki önemine değindi.
Sivas'ın kısa bir zaman diliminde anlatılamayacağını belirten Yıldırım, "Sivas tarihtir, tabiattır, medeniyettir. Asırlar boyunca İpek Yolu’nun geçiş noktaları üzerine kurulmuş, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Selçuklu’nun başkenti olmuş, Osmanlı'ya ev sahipliği yapmış ve her şeyden önemlisi Türkiye Cumhuriyetimizin istiklal mücadelesinin tarihinin yazıldığı şehirdir" diye konuştu.
Yıldırım, ülkenin birlik ve beraberliğinde, kardeşliğinde Sivas'ın esas şehirlerden biri olduğunu ifade etti.
Sivas'a hizmette bir nefer olmaktan duyduğu gurur ve mutluluğu dile getiren Yıldırım, Sivas'ı birçok büyük projeyle Cumhuriyet'in 100. yılına hazırlamaya çalıştıklarını bildirdi.
Aşık Veysel'den şiir de okuyan Yıldırım, "Birliğe, beraberliğe, her zaman kardeşliğe ihtiyacımız var. Farklılıklarımızı hep zenginlik olarak göreceğiz, kardeşlik duygularını geliştirerek ülkemizin geleceğine emin adımlarla yürüyeceğiz" ifadelerini kullandı.
"Biri görüp de bini görmemek doğru olmaz"
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise İstanbul nüfusu içinde Sivaslıların ilk sırada yer aldığını söyledi.
Sivas'takinden fazla Sivaslının İstanbul'da olmasının hemşehriler olarak herkesin sorumluluğunu artırdığını kaydeden Yılmaz, "Hem Sivas için hem İstanbul için, hem doğduğumuz hem de doyduğumuz yer için çalışacağız. Her ikisine karşı olan sorumluluklarımızı da unutmayacağız" dedi.
İstanbul'daki STK'larda Sivaslıların aktif olduğunu belirten Yılmaz, "Hemşehriler arasında var olan bağı güçlendirmemiz lazım, bu bizim vazifemiz, bu bizim sorumluluğumuz" diye konuştu.
Yılmaz, Sivaslılar olarak daha fazla yardımlaşma ve dayanışma için sorumluluk üstlenilmesi gerektiğini vurguladı.
İyi ve kötü günde bir arada olmanın önemine değinen Yılmaz, "Bu, aramızdaki sevgiyi artırır, bağı güçlendirir, yüreklerimizin toplu çarpmasını sağlar" ifadesini kullandı.
Birlik ve beraberlikle daha güçlü olunduğunu anlatan Yılmaz, "Ayrıldığımız nokta bir ise ortak noktalarımız bindir. Binbir nokta içinde biri görüp de bini görmemek doğru olmaz. O bir farklılığımız da inanın ki bizim zenginliğimizdir" şeklinde konuştu. 
Yılmaz, sevginin her kilidi açabileceğini vurgulayarak, "Allah, rahmet ayında aramızdaki sevgiyi artırsın" diye dua etti.
Sivas Platformu Yönetim Kurulu Başkanı ve Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Bağış, Yıldırım ve Yılmaz’a plaket takdim etti.
İftar programına, Sivas Valisi Zübeyir Kemelek ve Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ile Sivaslı iş adamları, siyasetçiler, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı.

"Gülen Cemaati"nden muhalefet üretilebilir mi 13 07 2013 Fethullah Gülen'e Müslüman Soros diyebilir miyiz

"Gülen Cemaati"nden muhalefet üretilebilir mi?

Geçenlerde Rusya'nın "Komsomolskaya Pravda" gazetesinin muhabiri Daria Aslamova aradı ve görüşmek istediğini söyledi. Evime davet ettim.

Gezi Parkı merkezli direniş eylemlerinin Türk siyaseti üzerindeki etkileri üzerine bir haber hazırlıyormuş. Benden önce değişik çevrelerden insanlarla görüşmüş.

Neticede ben de dış ülkelerdeki olayları yerinde izlemiş, söyleşiler yapmış bir gazeteciyim. Bir ülkede siyasi kararsızlık ortamı olduğunda, iktidar alternatifi siyasi partilerin durumunu anlamaya çalışırım öncelikle.

Bu Rus meslektaş CHP'nin tutumu ve gücü hakkında hiç soru sormadı. Bunun yerine "Gülen Cemaati"ni gündeme getirdi ve 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir benzetme yaparak sordu sorusunu.

-Fethullah Gülen'e Müslüman Soros diyebilir miyiz, dedi.

Siyasal hareket mi?

Kendisine bunun ilgi çekici bir benzetme olduğunu söyleyerek, Gülen Cemaati'nin siyasal bir hareket olmadığını, bu cemaatin mensuplarının hareketlerine  

"Hizmet"

 dediklerini anlattım. 

Konuşmamız ilerledikçe bu Rus meslektaşın AK Parti'ye karşı en etkili örgütlü muhalif hareketi  

"Gülen Cemaati"

 olarak gördüğünü hissettim.

Bu arada Rusya'daki Müslüman nüfus üzerinde Siyasal ve Radikal İslam'ın etkilerini değerlendirirken, Gülen Cemaati'nin ılımlı ve diyalogcu tutumunun, El Kaide'ye ve Hizbullah'a alternatif olabileceğini de vurguluyordu.

Nitekim daha sonra Moskova'da bir televizyon programında Gülen Cemaati üzerinde konuşmuş... 

Fethullah Gülen'in Amerika'daki ikameti ve ilişkilerinden giderek, Rusya'nın bu hareketten yararlanmasının mümkün olmadığını söylemiş.

Cemaatin imajı

Bu Rus gazetecinin veya benim Gülen Cemaati üzerinde düşünce çeşitlemeleri yapmamız çok görülmemiş bir durum değil. Batı'nın en etkili gazetelerinde de Gülen ve Cemaat üzerine sayısız yorum ve inceleme yayınlandı, yayınlanıyor.

Önemli olan Sayın Gülen'in ve Cemaat'in kamuoyuna yansıyan imajları hakkında kendilerinin ne düşündükleridir.

Bizim medyada da Gülen Cemaati'nin Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarı karşısında yer aldığına ilişkin spekülatif haber ve yorumlar fazlasıyla yok mu? 

"Gülenci savcılar"ın MİT Müsteşarı hakkında soruşturma girişiminde bulundukları ve buna Başbakan Erdoğan'ın tepki gösterdiği içerikli haberlerini okumadık mı?

Türkiye'de Başbakan Erdoğan'ı en sert biçimde eleştiren gazetecilerin Gülen'i Pennsylvania'daki çiftlikte ziyaret ettiklerinde, bir nevi dertleştikleri şeklindeki dedikodu içerikli haberleri hatırlamıyor muyuz?

Yurda dön çağrısı

Ve hatta bazılarına göre yol ayrımı Mavi Marmara'ya karşı tutum farklılığında başlamadı mı? 

Veya Başbakan Erdoğan'ın Gülen'e kitleler önünde  

"Artık yurduna dön" 

 çağrısı yapmasının olumsuz şekilde cevaplanması da farklı yorumlara neden olmadı mı?

Kısacası "Cemaat"in imajı, sonunda bir Rus gazetecinin Fethullah Gülen'den AK Parti'ye ve Başbakan Erdoğan'a muhalif bir portre çıkartma çabasına dayanmış. 

Gülen'i "Türk Soros'u" olarak görecek kadar uçurmuş onu.

 

Burada galiba unutulan nokta  

"Siyasi risk"

 kavramıdır.

AK Parti ve Başbakan Erdoğan başarısız olduklarında taşıdıkları siyasi riskin içerikleri ile karşı karşıya kalırlar.

Ama geçmişte de gördük ki Jakoben laikçi resmi ideoloji demokratik siyaseti rafa kaldırdığı zaman,  

"Cemaat" 

 denilen oluşumlar  

"Cezai riskler"le baş başa kalırlar. 

Gülen'i Amerika'ya götüren risk de böyle değil miydi?

 

İktidara ortak olmak

Siyasi risk taşıyanlar, iktidarlarını derneklerle, vakıflarla, cemaatlerle paylaşmazlar. 

Onların hayat alanlarını, özgürlüklerini güvence altına alırlar. 

Aktif siyasete katılmadan ve Ortadoğu coğrafyasında siyaset yapmanın risklerini taşımadan 

"Biz iktidara ortağız"  

demek, sadece tepkiye sebep olur.

 

Özetlersek Gülen Cemaati'nden AK Parti'ye muhalif bir siyasi hareket çıkarmaya dönük arayışlar, Rus medyasında da, bizim medyada da nakıs teşebbüsler olmaktan öteye gidemez.

Bunlar olsa olsa Gülen'in aklını, zekasını, bilincini hafife alanların ve yaşadığı deneyimlerden çıkardığı derslerin farkında olmayanların yazdıkları senaryolardır.

 BAŞYAZI 13 07 2013

 

Modernliğinizin kıymetini bilin!..

Yolda yürürken, yoğun trafikte caddede karşıdan karşıya geçerken ve hatta motosiklet kullanırken bile cep telefonu ile konuşanlara, SMS yazanlara bakınca Türk toplumunun en hakim niteliğinin "Diyalog" olduğunu düşünebilirsiniz.

Oysa diyalog da çeşit çeşittir.

Örneğin kürsüye çıkıp meydandaki partili kitleye hitaben konuşma yapan siyasetçi "Halkla diyalog kurdum" 

 diye düşünmez mi?

Bu tür diyalogun bir tarafında söz, diğer tarafında ise alkış vardır.

Sokakta eylem koyan kalabalıklar da polisle diyaloga girmezler mi?

Polis eylemcilere megafonla "Dağılın" der. 

Eylemciler de polise taş veya molotof kokteyli atarak bu kendine özgü diyalogu başlatırlar.

Zamanın ruhu kapsamında

Cep telefonu ile diyalogda ise, çoğunlukla yalanlar da bulunur.

Evlilik dışı ilişkisi ile birlikte Boğaz'da denize karşı bir lokantada keyfeden kişi cep telefonunda "Eve ne zaman geleceksin" diye soran eşine, "İşim bitmedi, hala Ankara'dayım" diye cevap vermez mi mesela?

Galiba

 "Zamanın Ruhu" 

 denilen olguyu daha geniş bir zaman diliminde yakalamaya çalışmak daha doğrudur.

Özellikle iletişim teknolojisi, bazen bu ruhu "Tuz ruhu"na dönüştürebiliyor. 

Örneğin bir ülkeyi gerçeklere bakarak anlamak yerine

 "Sosyal Medya"daki mesajlardan anlamaya çalıştığınız zaman, Türkiye ile Suriye'yi karıştırabilirsiniz veya Taksim Meydanı'nı Tahrir Meydanı zannedebilirsiniz.

Eskiden oruç tutmayanlar, oruç tutan arkadaşlarına Bektaşi fıkraları anlatarak kendi konumlarını mizah konusu yaparlardı.

"Hastalığım nedeniyle ancak bir gün oruç tutabildim"

 demiş. 

Aynı soru orada bulunan Bektaşi'ye de sorulmuş. 

Bektaşi gülmüş ve  

"Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş" 

 diye cevap vermiş.

Eski zamanın ruhunda oruç tutmayanlar konumlarını tebessümlere konu ederlerdi.

Şimdiki zamanın ruhunda ise birileri yemek şirketlerinin rakamlarına bakıp

 "Oruç tutanlar azalıyor, demek ki modernleşiyoruz"  

diyerek 

"Başbakan Erdoğan'ın çizmek istediği tarzda bir muhafazakarlığın geleceği yok"

 içerikli mesajlar gönderiyorlar.

Bu birileri Umre'ye giderek veya Hac farizasını yerine getirerek çok kısa süre önce Başbakan Erdoğan'ın tarzına uymaya çalışmamış olsalar, diyecek söz bulamayız. 

Veya gazeteleri Ramazan ekleri vermese...

Aslında bu tarz modernleşme gerçekten ilgi çekici yansımalar gösterir.

Modernliğin kıymeti

Böyle çok modern bir arkadaşım din ve inançlar üzerinde sohbet edilen bir toplantıda söze karışmış ve "Biz de Müslüman'ız, biz de günde 5-6 raket namaz kılarız" diyerek rekat ile raketin karıştırıldığı, modern ve sportif bir yorum getirmişti ibadete.

İyisi mi biz de zamanın ruhunu eski zamanlardaki gibi gülümseyerek yakalayalım.

Yaz sıcağında canı çay ve sigara çeken, iftarın gelmesini sabırsızlıkla bekleyen Temel, Trabzon'daki bir çay bahçesinde oturuyormuş. O sırada bir grup yabancı turist gelmiş bahçeye... Masalara yayılıp oturmuşlar, garsona çay söylemişler. Bazıları sigaralarını yakıp tüttürmeye başlamış.

Temel onlara bakmış ve sonra 

"Modernliğinizin kıymetini bilin"  

diye bağırmış.

Eski zamanın ruhundaki fıkrada Temel "Dininizin kıymetini bilin"  

diye bağırırdı yabancı turistlere.

Selam 2013

Selam 2013

Yönetmen: Levent Demirkale  

 BURÇİN ABDULLAH, CANAN UZUN, EMRE KARAKOÇ, FATMA KARANFİL, HASAN NİHAT SÜTÇÜ, SABA MEHRİ, YUNUS EMRE YILDIRIMER


Bu destansı hikaye bundan 25 yıl önce birkaç düzine kara sevdalının Anadolu’nun bağrından haritada yerini dahi bilmedikleri dünyadaki farklı ülkelere gidişlerinin öyküsüdür. Bu hikaye, idealleri peşinde yaşatmak için yaşamanın sırrına erenlerin; arkalarına bile bakmadan, gurbet ve yad eller demeden, evlerinden, yurtlarından anne ve babalarından yar ve yaranlarından ayrılanların hikayesidir.
Onlar sadece “sizi burada bir çift göz, gideceğiniz yerlerde ise binlerce göz bekliyor” sözüne eşlik eden gözyaşlarının, kalplerine verdiği ilhamla yola çıktılar. Dünyanın farklı coğrafyalarında ve bambaşka kültürlerinde gönüllerindeki ülke tutkusunu, memleket sevdasını hizmet aşkıyla bastırarak mağriplere maşrıklara gittiler.
Onlar, yani isimsiz kahramanlar…
Gittikleri yerleri vatanları, karşılarına çıkan farklı renk ve dildeki insanları ise kardeşleri bildiler. Hiçbir beklentileri olmadan, makam, mevkii, şan, şöhret ve rahatlık kelimelerini lügatlarından silerek, insanlığa yeni bir ses, farklı bir nefes olarak gittiler.
Heybelerinde fedakarlık ve iyilik, dillerinde ise gülen bir selam vardı. Gidilen her ülkede destanlık birer konu ve solmayan birer hatıra oldular.

14 Temmuz 2013 00:07 KAHİRE AA Mısır'da ordunun yönetime el koyarak görevden aldığını ilan ettiği ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye halk desteği sürüyor

Mısır'da halk Adeviyye Meydanı'ndan ayrılmıyor

  14 Temmuz 2013 00:07 KAHİRE AA
Mısır'da ordunun yönetime el koyarak görevden aldığını ilan ettiği ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye halk desteği sürüyor.

Başkent Kahire'de toplanan Mursi destekçilerinin meydanları doldurmasının ardından gösterilere Rabiatul Adeviyye meydanında aralıksız sürüyor. 3 Temmuz'da darbenin ilanının ardından Mursi'nin evinin yakınındaki Rabiatul Adeviyye kendine mekan edinen halk, "Cumhurbaşkanımız Mursi'yi istiyoruz" sloganından vazgeçmiyor.

"Ordu defol, Mursi göreve" yazılı dövizler ile Mursi'nin resmini taşıyan 100 bini aşkın gösterici, günün 24 saatini meydanda geçiriyor. Mursi serbest bırakılıp görevine iade edilene kadar meydanlardan ayrılmayacağını açıklayan halk, iftar ve sahurunu meydanlarda yapıyor, teravih ve vakit namazlarını meydanda toplu kılıyor.

Rabiatul Adeviyye'de, Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde sabah namazı kılan halka ateş açılması sonucu yaşamını yitiren 84 kişi için gıyabi cenaze namazı da kılınmaya başlandı.

Teravih namazının ardından isimleri okunan şehitler için gıyabi namaz kılındı.

Refah kentinde operasyonlar arttı

Mısır'da ordunun yönetime el koymasının ardından Sina Yarımadası'nda başlayan olaylar aralıksız sürüyor.

Askeri uzmanlar, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ordunun yönetime el koymasıyla görevden alınmasının ardından, Sina'nın coğrafi konumunu da gözönünde bulundurarak, ordunun uzun süre bölgedeki silahlı gruplarla mücadele edeceği görüşünü savunuyor.

Nasır Askeri Akademisi strateji ve askeri uzmanı Yüsra Kandil, ordunun kısa zaman önce, terörist grupların yatırımcıların projelerine zarar vermesini engellemek ve Mısır piyasasına sermaye akışının devamını sağlamak için Sina'daki askeri operasyonlarını artırdığını söyledi.

Yüsra Kandil, ordunun bu operasyonlarla vatandaşların güvenliğini sağlamayı ve Mursi'nin görevden alınmasına karşılık olarak meydana gelebilecek herhangi bir terör olayına hazırlıklı olmayı hedeflediğini belirtirken, operasyonların özellikle Mısır'ın ulusal güvenliğini tehlikeye soktuğu düşünülen Gazze-Sina şeridi üzerinde yoğunlaştığını dile getirdi.

 

Gelibolu'da "Şehitlik" iftarı

13 Temmuz 2013 23:39 ÇANAKKALE
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda ''Şehitlik'' iftarı verildi.

Tarihi yarımadadaki Şehitler Abidesi'nin ön ve yan kısmında oluşturulan masalarda bir araya gelen binlerce kişi iftarını, 98 yıl önce Çanakkale Savaşları sırasında Türk askerinin cephede yediği tam buğday çorbası, arpa ekmeği ile sudan oluşan menüyle açtı. İftara, 98 yıl önce Makedonya, Bulgaristan,Yunanistan, Kosova, Arnavutluk, Bosna Hersek, Lübnan, Suriye, Irak, Filistin, Sudan ve Senegal gibi değişik ülkelerden gelerek, Çanakkale Savaşı'na katılanların torunları da iştirak etti. Kahramanların torunları, duygularını ve dedelerinin anlattığı anıları, konuklara aktardı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, Çanakkale'de şehit olanların diğer şehitlerden mertebe olarak farklı olduğuna dair değerlendirmeler olduğunu söyledi.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babaşcu da Çanakkale şehitlerinin "beşeri güce, topa, tanka,  gülleye, harp sanayisine, teknolojiye, tek dişi kalmış canavara, maddi medeniyete meydan okuyan bir ruhu" temsil ettiğini söyledi.
İftar programından önce, Makedonya, Bulgaristan,Yunanistan, Kosova, Arnavutluk, Bosna Hersek, Lübnan, Suriye, Irak, Filistin, Sudan ve Senegal gibi yerlerden gelen Çanakkale Savaşlarına katılanların torunlarının getirdiği topraklarla Çanakkale ruhunu ve kardeşliği simgeleyen  çınar fidanı dikimi gerçekleştirildi.

Erdoğan Birlik Vakfı'nın iftarına katıldı İSTANBUL AA 13 Temmuz 2013 21:51 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı'nın iftar yemeğine katıldı

Erdoğan Birlik Vakfı'nın iftarına katıldı

 İSTANBUL AA 13 Temmuz 2013 21:51

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı'nın iftar yemeğine katıldı.

Üsküdar Kısıklı'daki konutundan öğle saatlerinde ayrılan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'ne geldi.

Başbakan Erdoğan, daha sonra Çemberlitaş'taki Birlik Vakfı'na geçerek, iftar yemeğine katıldı.

Basına kapalı iftar programında, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da yer aldı. 

Bu arada, Birlik Vakfı önünde bekleyen bir grup vatandaş, Başbakan Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulunarak, "Dik dur eğilme" sloganı attı.  

Ayrıca bazı vatandaşlar da Başbakan Erdoğan'ı, "Rahat ol Türkiyem emin ellerdesin" ve "Biz senin dik duruşunu çok sevdik be usta" pankartlarıyla karşıladı.

My Name Is Khan 2010 Benim Adım Khan 720P HD Altyazılı izle

 My Name Is Khan 2010  

Benim Adım Khan 

720P HD 

Altyazılı izle

Rızvan Khan (Shahrukh Khan) kücüklüğünü annesiyle Mumbai'da ıssız bi yerde geçiren asperger sendromu hastası bir müslümandır. Yetişkin yaşına gelince Amerika'ya kardeşinin yanına taşınır ve Mandira (Kajol) ile tanışıp evlenir. Fakat 11 eylül olaylarından sonra müslüman Rızvan'ın hayatı daha da zorlaşacaktır. Bir trajedinin ardından Mandira ile ayrılan Rızvan, Mandira'yı yeniden kazanmak için uzun bir yolculuğa çıkar. My Name Is Khan - Benim Adım Khan 720P görüntü kalitesinde altyazılı izlemeniz için sizlerle.. 

Yönetmen Karan Johar

 Yapım 2010 

 Shah Rukh Khan, Kajol, Sheetal Menon 

 Biyografi Drama Romantik 

 

Feshedilen Şura Meclisi milletvekillerinden destek çağrısı AA 13 Temmuz 2013 21:17 KAHİRE Mısır'da feshedilen Şura Meclisi milletvekilleri, dünya parlamentolarına "askeri darbe" karşısında Mısır halkına destek çağrısında bulundu.


Feshedilen Şura Meclisi milletvekillerinden destek çağrısı

  AA 13 Temmuz 2013 21:17 KAHİRE

Mısır'da feshedilen Şura Meclisi milletvekilleri, dünya parlamentolarına "askeri darbe" karşısında Mısır halkına destek çağrısında bulundu.

Milletvekilleri, Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi destekçilerinin eylemlerini sürdürdükleri Rabiatul Adeviyye meydanında basın toplantısı düzenledikten sonra yaptıkları yazılı açıklamada, Şura Meclisi'nin meydanda olacağı, darbeye karşı koymak ve Mursi'nin yönetime dönmesi sağlamak üzere tavsiyelerde bulunup kararlar alacağı belirtildi.

"Demokrasiye vurulan darbe sebebiyle tüm dünya parlamentolarına Mısır halkına yardım etmeleri" yönünde çağrı yapılan açıklamada, "Mısır anayasası hala geçerliliğini koruyor. Halkın onay verdiği bir anayasa, askeri konsey tarafından askıya alınamaz" ifadeleri yer aldı.

Feshedilen Şura Meclisi Başkanı Ahmed Fehmi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Krizden ancak anayasal meşruiyete dönerek çıkabiliriz. Daha sonra diyalog masasına oturulur. İşte o zaman erken seçimleri gündeme getirmede bir beis yoktur" dedi.

Vasat Partisi'nden Tarık el-Malat, Mursi'ye destek vermek için bugün gösteri düzenleyenlerin herhangi bir grup şeklinde değerlendirilemeyeceğini, eylemcilerin 25 Ocak Devrimi'ni yapan halktan oluştuğunu söyledi.

Hürriyet ve Adalet Partisi, Vasat Partisi, İnşa ve Kalkınma Partisi'nden 50 milletvekilinin hazır bulunduğu basın toplantısına Ahmed Mahrus dışında Nur Partisi milletvekilleri katılmadı.

13 Temmuz 2013 20:06 DORTMUND AA Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör hücresi tarafından öldürülen 8’i Türk 10 kişi için Dortmund kentinde anıt açıldı

NSU cinayetlerinde öldürülenler için anıt

  13 Temmuz 2013 20:06 DORTMUND AA

Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör hücresi tarafından öldürülen 8’i Türk 10 kişi için Dortmund kentinde anıt açıldı.

 

Dortmund kentindeki Yabancılar Enstitüsü binası önüne dikilen anıtın açılışına Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaleti Çalışma, Uyum ve Sosyal İşler Bakanı Guntram Schneider, Türkiye’nin Essen Başkonsolosu Şule Özkaya, Dortmund Anakent Belediye Başkanı Ullrich Sierau ile Dortmund kentinde öldürülen Mehmet Kubaşık’ın yakınları katıldı.

Bakan Schneider bir daha asla ırkçılık ve faşizmin yaşanmamasın dileyerek, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) teröristlerinin insanları öldürdüklerini, bunun sebebinin de teröristlerin ''İnsanlar arasında değerli-değersiz hayat vardır’ kavramına inanmaları olduğunu söyledi.

 ''Katillerin her zaman karşısındayız“ diyen Schneider, NSU cinayetlerinin  davalarının görüldüğü Münih’teki mahkeme süreciyle ilgili, ''Hukuk devletine yakışmayan, hiç hoş şeyler değildi“ dedi.

Dortmund kentinde çok sayıda vatandaşın da katıldığı anıt açılışına toplu halde çiçek bırakıldı.

NSU terör hücresi 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişiyi öldürme, banka soygunları yapma ve bomba saldırılarında bulunmakla suçlanıyor.

NSU cinayetlerinde katledilenlerin isimleri ve öldürüldükleri tarihler şöyle:

 -9 Eylül 2000: Nürnberg-Enver Şimşek

-13 Haziran 2001: Nürnberg-Abdürrahim Özdoğru 


-27 Haziran 2001: Hamburg-Süleyman Taşköprü

-29 Ağustos 2001: Münih-Habil Kılıç

-25 Şubat 2004: Rostock-Yunus Turgut 


-9 Haziran 2005-Nürnberg-İsmail Yaşar

-15 Haziran 2005-Münih-Theodorus Boulgarides 


-4 Nisan 2006: Dortmund-Mehmet Kubaşık 


-6 Nisan 2006: Kassel-Halil Yozgat

-25 Nisan 2007: Heilbronn- Michele Kieswetter- Alman polis memuru

13 Temmuz 2013 13:52 HALEP Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Esselame Sınır Kapısı yanında kurulan çadırlara sığınan Suriyelilerin yaşamı, havaların ısınmasıyla daha da zorlaştı

''Sıcak'' sınır ötesinde yaşamı zorlaştırdı

  13 Temmuz 2013 13:52 HALEP
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Esselame Sınır Kapısı yanında kurulan çadırlara sığınan Suriyelilerin yaşamı, havaların ısınmasıyla daha da zorlaştı.

Suriye'deki olayların ardından başta Halep olmak üzere değişik kentlerden Azez ilçesinde kurulan çadırlara sığının Suriyeliler, İHH İnsani Yardım Vakfı ile bazı sivil toplum kuruluşları ve hayırseverlerin sağladığın yardımlarla hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Ağır kış şartlarını güçlükle atlatan Suriyelilerin yaşamı sıcak hava nedeniyle iyice zorlaştı.
İHH, Türkiye sınırına yakın alanda kurulan çadırlarda barınan Suriyelilere ramazanda iki öğün yemek veriyor. Su sorunu ise alanda kurulan depo ve çeşmelerle gideriyor. Elektriğin düzenliği verilemediği çadırlarda barınan sığınmacıların en büyük sıkıntısı ise sıcak hava. Bu durumdan da en çok çocuklar etkileniyor. 
İHH İnsani Yardım Esselame Sınır Kapısı Sorumlusu Serkan Öktem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, havaların ısınmasıyla sıkıntılarının arttığını, hastalık ve haşerelerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Olası hastalıklara karşı haftada iki gün ilaçlama yaptıklarını anlatan Öktem, "Şu an buradaki bin 500 çadırda 15 bin kişi yaşıyor. 9 aydır birçok hizmette bulunduk. ilerleyen günlerde gönüllü doktorlarımız buraya gelerek çalışma yapacaklar" diye konuştu.


İki milyon Sudanlı açlığın pençesinde

  13 Temmuz 2013 13:38 KONYA 

İki milyon Sudanlı, açlık ve 4 ay sürecek etkili yağışlara karşı dünyanın yaşanması en zor bölgesinde hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Sudan Güney'ın Darfur eyaletinin üç ayrı bölgesinde çıkan çatışmalardan kaçarak, BM tarafından dünyanın yaşanması en zor bölgesi ilan edilen Nyala'daki 8 kampa sığınan 2 milyonun üzerindeki kişi, açlığa ve 4 ay sürecek etkili yağışlara karşı yaşam mücadelesi veriyor.

RİDA Uluslararası Yetim ve Muhtaçlara Yardım Derneği (RİDA-DER) Başkan Yardımcısı Tamer Kalender, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çatışmalardan kaçıp kamplara sığınanlara yardım için bölgede bulunduklarını söyledi.

Buradaki 8 kamptan biri olan ve 400 bin kişinin sığındığı Otaş Kampı'nda incelemeler yaparak, halkın ne durumda olduğunu tespit ettiklerini aktaran Kalender, kamptakilerin kıtlık ve zorlu iklim şartları nedeniyle hayatta kalmaya çalıştıklarını belirtti.

"Yardım kuruluşlarının dikkatini bölgeye çekmek istiyoruz" 

Kalender, halkın; kamplarda çalılardan yapılmış, üzeri naylon parçalarıyla örtülü, derme çatma çadırlarda kaldığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bölgede yağmur dönemine girildi. Halkın bu durumda 4 ay süren etkili yağışlardan korunması mümkün değil. Yağmur sonrası çadırların bulunduğu yer adeta pirinç tarlasına dönüyor. Kampa yeni gelenlerin yüzde 70'ine yakını yetim çocuklardan oluşuyor. Korunaklı çadırların olmayışı ve zeminin suyla dolması, özellikle çocukların çok çabuk hastalanıp ölmelerine neden oluyor.

Çocuk ölümlerinin durdurulabilmesi için acilen çadır yardımı yapılmalı. Bir aileyi şiddetli yağmurdan koruyacak çadırın maliyeti 150 lira. Biz ancak 170 yetim aileye çadır yardımında bulunduk. Bölgeye üç mescit, iki de Kur'an kursu yaparak 400 yetimin bakımını üstlendik. Yağmur sonrası insanlar yaptırdığımız mescitlere sığınıyor. Şu mübarek ramazan gününde devletimiz, derneklerimiz ve yardım kuruluşlarımızla bir olup kamuoyu oluşturalım."

Bir yetimin aylık yemek masrafı 25 lira

Bölgedeki yaklaşık 200 kimsesiz çocuğa, derneğin aşevinden günlük sıcak yemek verdiklerini ifade eden Kalender, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kamptaki bir yetimin yeterli gıda alabilmesi için aylık yemek masrafı 25 lira. Yetim çocukların, Kur'an-ı Kerim kursları ve okullarda toplanarak, hem eğitimlerine devam etmeleri hem de sıcak yemek verilip fiziki açıdan güçlenmelerinin sağlanması gerekli. Bunun yanında bölgede acilen su kuyuları açılmalı ve insanların temiz suya ulaşmaları sağlanmalı. Kadınlar omuzları ve başlarındaki bidonlarla kilometrelerce öteden su taşıyor. Bu da gerçekten çok zor bir durum. Eşlerini ve babalarını kaybeden kadınlar, çocukları ile hayata tutunmaya çalışıyor."

13 Temmuz 2013 18:18 ANKARA Mısır'ın Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Selaheddin'in Kahire'ye çağrıldığı haberinin doğru olmadığı bildirildi

Mısır'ın elçisini geri çekmedi

  13 Temmuz 2013 18:18 
ANKARA
Mısır'ın Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Selaheddin'in Kahire'ye çağrıldığı haberinin doğru olmadığı bildirildi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, İran'daki bir ajansa dayandırılarak verilen Mısır'ın Ankara Büyükelçisi Selahaddin'in, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi tarafından Kahire'ye çağrıldığı şeklindeki haberlerin asılsız olduğu belirtildi. 
Kaynaklar, büyükelçinin geri çekilmesine dair kendilerine ulaşan bir bildirimin söz konusu olmadığını kaydetti.
İran'da yayın yapan bir ajans, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin gerginleştiğini iddia ederek, Büyükelçi'nin Kahire'ye geri çağrıldığını öne sürmüştü.

İşsizlik tüm dünyanın uzun vadeli derdi AA 13 Temmuz 2013 11:52 ANKARA Dünyanın büyük bir kısmında, yüksek değerlerde seyreden işsizlik oranları, ABD'de 2008'de yaşanan küresel ekonomik krizle gelişmiş ülkelere de sıçradı

İşsizlik tüm dünyanın uzun vadeli derdi

AA   13 Temmuz 2013 11:52 ANKARA 

Dünyanın büyük bir kısmında, yüksek değerlerde seyreden işsizlik oranları, ABD'de 2008'de yaşanan küresel ekonomik krizle gelişmiş ülkelere de sıçradı.

ABD'de 2008'de konut sektöründe başlayan ve finans piyasalarının ardından reel kesime de sıçrayan, “yüzyılın küresel krizi"nin en önemli sonuçlarından biri de yükselen işsizlik oranları oldu. Kriz sonrasında daralan piyasalarla artan işten çıkarmalar, yeni istihdam alanlarının açılamaması, yükselen faiz oranları gibi nedenlerle işsizlik hemen her ülkenin ortak derdi haline geldi.

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) "dünya ekonomisinin 1930'larda bu yana karşılaştığı en tehlikeli finansal şok” olarak tanımladığı kriz, finans sektörünün devlerini yuttu ve başta otomotiv sektörü olmak üzere reel kesimin lokomotif sektörlerine büyük darbe indirdi.

Krizin yarattığı daralmadan kurtulmak için dünya genelinde 6 trilyon doları aşkın kurtarma paketleri açıklanırken, Amerikan Merkez Bankası (FED) ve diğer merkez bankaları tarihte görülmemiş şekilde, koordineli olarak faizleri düşürdü.  Bazı Avrupa Birliği (AB) ülkeleri bankalardaki mevduat garantisini artırırken, bazıları ise tam güvence getirdi.

Dünya genelinde finans devleri ve reel sektörde faaliyet gösteren uluslararası şirketler, krizin başladığı ilk dört aylık süreçte yüzbinlerce kişinin işine son verirken, tüm dünyada orta ve küçük ölçekli işletmelerden çıkarılanlarla birlikte bu sayının milyonları bulduğu tahmin ediliyor. Krize bağlı olarak artan işsizlikten en çok "Avro Bölgesi" ülkeleri etkilenirken, Yunanistan ve İspanya yükselen işsizlik oranı konusunda başı çekti.

Japanya'da yüzde 4 olarak seyreden işsizlik oranı ekonomik kriz sonrasında yüzde 5,3'e çıktı ve 2013'e kadar ki süreçte tekrar yüzde 4'e döndü. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Çin'de ise Japonya'ya benzer bir durum yaşandı. Kriz öncesinde yüzde 4 oranında olan işsizlik, krizle yüzde 4,3'e çıktı ancak 2013 itibariyle yüzde 4,1'e indi.

 

Küresel mali kriz sonrası işsizlik oranları

 

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) verilerine göre küresel ekonomik krizin başladığı temmuz 2008'den ocak 2013'e kadarki dönemde Avro Bölgesi ülkeleri genelinde işsizlik oranı yüzde 7,7'den yüzde 11,8'e çıkarken, ABD'deki yüzde 5,8'lik işsizlik oranı krizden sonraki iki yıllık süreçte yüzde 10'a çıktı; sonrasında ise yüzde 7,8'de sabitlendi. OECD üyesi ülkelerde işsizlik oranının seyri ise ocak 2013 itibariyle yüzde 8,2 olarak belirlendi.

Yunanistan da kriz sonrası yüksek işsizlikten en çok etkilenen ülkelerin başında yer aldı. 2008'de yüzde 7 oranında olan işsizlik rakamları 2013 itibariyle yüzde 26,4'e ulaştı.

Küresel ekonomik krizden bağımsız olarak, dünyadaki en yüksek işsizlik oranları Afrika ülkelerinde. Zimbabve, yüzde 95 ile dünyada en yüksek işsizlik oranının görüldüğü ülkeyken, Nauru yüzde 90'la ikinci, Liberya yüzde 85'le üçüncü sırada yer alıyor. Bu ülkeleri ise Burkina Faso ve Cibuti izliyor.  

Mısır'da milyonlar ''demokrasi'' için toplandı 13 Temmuz 2013 17:02 KAHİRE AA Mısır'da askerin ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'yi görevden uzaklaştırması ile birlikte başlayan süreçte, demokrasi isteyen halk, dün ülke tarihinin en büyük gösterilerini yaptı

Mısır'da milyonlar ''demokrasi'' için toplandı

  13 Temmuz 2013 17:02 KAHİRE AA

Mısır'da askerin ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'yi görevden uzaklaştırması ile birlikte başlayan süreçte, demokrasi isteyen halk, dün ülke tarihinin en büyük gösterilerini yaptı.

Mısır'da askerin ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi görevden uzaklaştırması ile birlikte başlayan süreçte, demokrasi isteyen ve askeri darbeye karşı çıkan halk, dün akşam ülke tarihinin en büyük gösterilerini gerçekleştirdi. 

Sadece başkent Kahire'de, meydanlara inerek askeri darbe karşıtı gösterilere katılanların sayısının en az 4 milyon olduğu tahmin ediliyor.  

İkinci büyük kent İskenderiye başta olmak üzere, Mısır'ın 20 ayrı kentinde darbeye karşı yürüyen milyonlarca insan, ülke tarihinin en büyük gösterilerini düzenledi. 

Sadece kent merkezleri değil kasaba ve köylerde de binlerce kişi meydanlara inerek, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevine geri dönmesini ve ülkede demokrasinin hakim olmasını istedi.

Demokrasi için yürüdüler

Mısır'da dün akşam meydanlarda bulunan göstericiler sadece Mursi'yi destekleyenlerden oluşmuyordu. Mısır'daki demokratik sürecin asker müdahalesi ile kesintiye uğradığını düşünen çeşitli siyasi görüşlere mensup binlerce kişi demokrasi için yürüdü. 

Muhammed Mursi'nin görevden alınmasının ardından, gösterilerde kullanılan sloganlar ve pankart yazıları da değişti. Başta Mursi odaklı ifadeler kullanılan slogan ve pankart yazılarının yerini, dün yapılan gösterilerde "Askeri darbeye hayır", "Benim oyum nerede?", "Demokrasi istiyoruz", "Asker kışlana dön" ve "Demokrasi sivillerin işi" gibi sözler aldı.  

Gösterilerde, geçmiş günlerden farklı olarak Mursi resimlerinin yanısıra Mısır bayrakları ve darbe karşıtı pankartların da kullanılması dikkati çekti.  

Başlangıçtan beri barışçıl gösterilerden yana olduklarını açıklayan Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) ile Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın, son gösterilerde demokrasi söylemini ön plana çıkarması, ülke genelinde, İhvan'ın siyasetin ve demokrasinin içerisinde çözüm aradığı şeklinde algılandı. 

"Dünya medyası, demokrasiyi destekleyen gösterileri görmeye başladı" 

Ülkedeki demokratik sürecin kesintiye uğramasının hemen ardından Tahrir Meydanı'nda darbeye destek veren gösteriler ve hükümet kurma çalışmalarına yoğunlaşan dünya medyası, dün akşam düzenlenen gösterilerden sonra tekrar gözlerini Mısır'a çevirdi. 

Günlerdir demokrasiye destek mitinglerine karartma uyguladığı iddia edilen batı basını ile Mısır'ın yerel medyası, dün akşam düzenlenen milyonluk gösterilerin ardından, yayınlarında askeri darbe karşıtı düzenlenen gösterilere yer vermeye başladı.   

"Bedeviler ve Saidiler Mursi'yi destekliyor" 

Mısır'ın yerlilileri olarak bilinen kökleri Körfez çöllerine dayanan Bedeviler'in çoğu, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi destekliyor. Bedevi kabileleri tarafından oluşturulan kabile konseyleri hem Sina bölgesinde hem de batı bölgelerinde Mursi'yi destekleyen açıklamalar yapıyor.   

Ülkede genelinde ağırlığı olduğuna inanılan güneydeki Saidi aşireti de Mursi'ye açık destek veriyor. Rabiatul Adeviyye Meydanı'nda konuşan Saidi kabilesinin temsilcileri, Mursi'ye destek vermekten geri durmayacaklarını ifade etti. 

Daha çok kırsal kesimde yaşayan bedeviler ve Saidilerin Mursi'yi desteklemesinin önemli olduğunu söyleyen uzmanlar, kırsal kesimde Mursi'ye destek veren halkın, darbeye destek veren gruplardan sayıca üstün olduğunu belirtiyor.  

"Ordunun tavrı yadırganıyor" 

Mısır'da askeri darbe öncesi Tahrir Meydanı'nda Mursi'ye karşı gösteri yapan kalabalığa bayrak atan, gösteri uçakları ile bölgede uçuş yapan Mısır Ordusu'nun, Mursi'ye destek veren göstericilere yönelik sert tavrı ülke genelinde eleştiriliyor. 

Ordunun, Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde 84 kişinin ölümü ile sonuçlanan saldırısının ardından, askerin, toplumu kamplaştırdığı ve darbeye destek veren kesimleri koruduğuna dair kanı, Mısır'da gün geçtikçe daha da yaygınlaşıyor.  

Rabiatul Adeviyye Meydanı ve Sina'da, askerin, halkın üzerine uçak ve helikopterlerden bildiri atması ise Mısır genelinde yadırganıyor.

Ordunun kendi halkını düşman gördüğünü, bu nedenle ABD'nin Afganistan'da, İsrail'in de Filistin'de yaptığına benzer şekilde havadan bildiri attığını söyleyen göstericiler, "Burada kimse onlara bir şey yapmaz, gelip bildirileri bize elden verebilirlerdi. Onlar işgalci bir ordu gibi davrandı" değerlendirmesinde bulundu.

"Silahlı kuvvetlerin vazifesi" ifadesinde değişiklik 13 Temmuz 2013 19:26 TBMM AA TBMM Genel Kurulu'nda TSK'nın İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştiren Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı kabul edildi

TSK İç Hizmet Kanunu değişti

  13 Temmuz 2013 19:26 TBMM AA

TBMM Genel Kurulu'nda TSK'nın İç Hizmet 

 

Kanunu'nun 35. maddesini değiştiren 

 

Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı 

 

Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 

 

Kanun Tasarısı kabul edildi.



Darbelere yasal dayanak olarak gösterilen ve 

 

TSK'nın vazifesinin tanımlandığı İç Hizmet 

 

Kanunu'nun 35. maddesini de değiştiren 

 

Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı 

 

Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 

 

 

 Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda 

 

kabul edilerek yasalaştı.

 

 

"Silahlı kuvvetlerin vazifesi" ifadesinde değişiklik

13 Temmuz 2013 01:32

TBMM Genel Kurulu'nda TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştiren yasa maddesi kabul edildi.

TBMM Genel Kurulu'nda TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştiren yasa maddesi kabul edildi.

"Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır" ifadesi, "Silahlı kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" şeklinde değiştirildi.

Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerine devam edildi. 

TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde değişiklik öngören maddeye MHP karşı çıktı. 

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin, darbelere mesnet olarak öne sürüldüğünü anımsatarak, "Darbelerin meşruiyeti yoktur. 'İç Hizmet Kanunu'ndaki değişiklikle darbeleri önleyeceğiz' diyenler, aslında darbelerin meşruiyetini savunanlardır" dedi. 

Çağdaş ülkelerde tehditlerin bütün olduğunu belirten Vural, "Tehditler iç, dış diye ayrılmaz. Tehdit varsa dışarıdaki tehditlerin önemli bir kısmı, içerideki tehdit araçlarını kullanmaktadır. TSK'nın milli güvenlik konseptini ikiye bölerek, sadece dış tehditlere indirgemek çağdaş gelişmeleri algılayamayan bir anlayıştır" diye konuştu. 

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise düzenlemeye destek vererek, "Meclis bugün psikolojik eşiği aşma noktasına gelmiştir" ifadesini kullandı. 

TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini, "kirli ve kanlı sığınağın adı" olarak niteleyen Tanrıkulu, "Meclis bunu temizleyerek tarihi bir görevi ifa etmiş olacaktır" diye konuştu. Tanrıkulu, maddeyi değiştirmenin yeterli olmadığını, "bütünsel temizlik" yapılmasının önemli olduğunu savunarak, darbeci zihniyetin ve bu zihniyete yakın anlayışın da toplumun algılarından çıkarılması gerektiğini söyledi. 

Konuşmalarından ardından maddedeki değişiklik oylanarak kabul edildi. Oylamada bazı CHP milletvekillerinin de "kabul" oyu verdiği görüldü. 

TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, tasarının 21 maddelik ilk bölümünün tamamlanmasının ardından birleşime ara verdi. Yakut, aranın ardından komisyon ve hükümetin yerini almaması üzerine birleşimi bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.