BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Haziran 2013 Cuma

ŞAM 29 Haziran 2013 08:45 Suriye'de, Esed güçlerinin dün çeşitli kentlerde muhaliflere yönelik düzenlediği operasyonlarda 34 kişinin öldüğü ifade edildi

Suriye'de kan akmaya devam ediyor

ŞAM  29 Haziran 2013 08:45

Suriye'de, Esed güçlerinin dün çeşitli kentlerde muhaliflere yönelik düzenlediği operasyonlarda 34 kişinin öldüğü ifade edildi

 

Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR),  Esed güçlerinin dün çeşitli kentlerde muhaliflere yönelik düzenlediği operasyonlarda 34 kişinin öldüğünü bildirdi.

 

Merkezi Londra'da bulunan SNHR, rejm güçlerinin yönetim karşıtlarına yönelik hava ve karadan gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda başkent Şam'ın banliyölerinde 13, Dera'da 7, Haseke ve Halep'te 4'er, Humus'ta 3, Hama'da 2 ve Kuneytra'da 1 olmak üzere ülke genelindeki olaylarda toplam 34 kişinin hayatını kaybettiğiin duyurdu.

Bu arada Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) güçlerinin Amude kentinde çıkan barışçıl protestolara ateşle müdahele etmesi sonucunda çok sayıda göstericinin yaralandığını kaydeden Suriye Yerel Koordinasyon Komitesi (LCC), ilçede PYD gruplarıyla Kürtler arasında yer yer gösteriler ve keyfi tutuklamalar nedeniyle gerginliklerin yaşandığını belirtti.

Suriye resmi haber ajansı SANA, güvenlik güçlerinin ülke genelinde düzenlediği operasyonlarda onlarca silahlı grubu etkisiz hale getirdiğini, silahlarına el koyduğunu ve araçlarını imha ettiğini açıkladı.

8 milis öldürüldü

Bu arada, Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO)  başkent Şam'da Esed güçleri safında muhaliflere karşı savaşan 8 Hizbullah milisini öldürdüğü bildirildi.

Şam'daki muhalif askeri meclisinden bir yetkili AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖSO birliklerinin Şam'ın güneyinde yer alan Seyyide Zeynep bölgesinden Leşamine kampına girmeye çalışan 8 Hizbullah militanını etkisiz hale getirdiğini belirtti.

Seyyide Zeynep bölgesinde rejim güçleriyle ÖSO birlikleri arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını aktaran askeri yetkili, Hizbullah milislerinin başkentin Haresta, Duma, Dareyya ve Seyyide Zeynep bölgelerinde Esed güçlerinin saflarında muhaliflere karşı savaştığını söyledi.

Suriye Yerel Koordinasyon Komitesi de (LCC), ÖSO güçlerinin 8 Hizbullah militanını etkisiz hale getirdiğini doğruladı.


MEKSİKO 29 Haziran 2013 08:28 Guatemala'nın batısında küçük bir uçağın düşmesi sonucu 6 kişinin öldüğü bildirildi

Guatemala'da uçak düştü: 6 ölü

MEKSİKO  29 Haziran 2013 08:28
 
Guatemala'nın batısında küçük bir uçağın düşmesi sonucu 6 kişinin öldüğü bildirildi.
 

Orta Amerika ülkesi Guatemala'nın batısında küçük bir uçağın düşmesi sonucu 6 kişinin öldüğü bildirildi.

İtfaiye yetkilileri, Meksika sınırına yakın Nuevo Porvenir bölgesine 150 kilometre uzaklıktaki kırsal alana düşen uçağın pilotunun da arasında olduğu 6 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

 Kazanın nedeninin belirlenmesi amacıyla çalışma başlatıldı.

ANKARA 29 Haziran 2013 07:19 Ankara-Konya karayolunun 82. kilometresindeki Kulu Kavşağı'nda kamyon ile otomobilin çarpışması sonucu 5 kişi öldü

Bir aile yok oldu

ANKARA   29 Haziran 2013 07:19
Ankara-Konya karayolunun 82. kilometresindeki Kulu Kavşağı'nda kamyon ile otomobilin çarpışması sonucu 5 kişi öldü.

Alınan bilgiye göre, Hasan Nişancı (48) yönetimindeki 33 ZA 353 plakalı otomobil, Ankara-Konya karayolunun 82. kilometresindeki Kulu Kavşağı'nda Fırat Yanık'ın kullandığı 61 K 11976 plakalı kamyonla çarpıştı. Kamyon, otomobili yaklaşık 100 metre sürükledi. 
Kazada, otomobilde bulunan sürücü Hasan, eşi Ayşe  (40), çocukları Adem  (22) ve Merve Nişancı (20) ile Havva Yeni (43)  olay yerinde hayatını kaybetti.
Bir süre trafiğe kapanan karayolunun Konya istikameti, cesetlerin Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesinin ardından yeniden ulaşıma açıldı.

HAT YAI 29 Haziran 2013 08:24 Tayland'ın güneyinde düzenlenen bombalı saldırıda 7 askerin öldüğü bildirildi

Tayland'da 7 asker öldürüldü

HAT YAI  29 Haziran 2013 08:24
Tayland'ın güneyinde düzenlenen bombalı saldırıda 7 askerin öldüğü bildirildi.

Tayland'ın güneyinde düzenlenen bombalı saldırıda 7 askerin öldü.
Albay Metha Singhasena, isyancı bir grup tarafından Yaya bölgesindeki Krong Pinang'da askeri aracın geçişi sırasında yola döşenen bombanın patlatılması sonucu 7 askerin hayatın kaybettiğini belirtti. Singhasena, saldırıda 2 asker ve 1 sivilin yaralandığını, 1'inin ise kayıp olduğunu kaydetti. 

KAHİRE 29 Haziran 2013 07:34 Cumhurbaşkanı Mursi'nin istifasını isteyen gruplar ile karşıtlarının başkent Kahire'nin iki ayrı bölgesinde düzenledikleri gösteriler devam ediyor

Mısır'da gösteriler devam ediyor

KAHİRE  29 Haziran 2013 07:34

Cumhurbaşkanı Mursi'nin istifasını isteyen gruplar ile karşıtlarının başkent Kahire'nin iki ayrı bölgesinde düzenledikleri gösteriler devam ediyor.

Mısır'da, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifa etmesini isteyen gruplar ile karşıtlarının başkent Kahire'nin iki ayrı bölgesinde düzenledikleri gösteriler devam ediyor.

Kahire'nin yanı sıra ülkenin ikinci büyük kenti İskenderiye başta olmak üzere Nil deltasındaki Dakahliya, Garbiya, Kafrı Şeyh ve Bakahriya'da karşıt grupların gösterileri sırasında zaman zaman silahların da kullanıldığı bildirildi.

İskenderiye'deki çatışmalarda 1'i ABD vatandaşı fotomuhabiri olmak üzere 2 kişi hayatını kaybederken, gayrı resmi rakamlara göre yaralananların sayısı ise ülke genelinde 500'ü geçti. Port Said kentinde ise gösteri yapılan alanda tüp patlaması sonucunda 1 gazeteci hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı. Bahira kentinde de Müslüman Kardeşler Teşkilatı üyelerine yapılan ve silahların da kullanıldığı saldırıda 5 kişi ağır yaralandı. 

Tahrir Meydanı'nda Mübarek'in resimlerinin dağıtıldığı iddiası

Başkent Kahire'deki ünlü Tahrir Meydanı'nda yapılan Mursi karşıtı gösterilerde zaman zaman ABD aleyhine de sloganlar atılırken, 2011 yılında aynı meydanda  başlayan gösterilerin ardından istifa etmek zorunda kalan eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in resimlerinin satıldığı ve dağıltıldığı iddia edildi. 

AA muhabirine konuşan bazı görgü tanıkları ise Mübarek'in resimlerinin meydanda eski cumhurbaşkanları Nasır ve Sedat'ın resimleri ile yer aldığını, tepki üzerine kaldırıldığını söyledi. 

Tahrir Meydanı'nda akşam saatlerinde fotoğraf çekmek isteyerken göstericiler tarafından darbedilen yabancı bir kadının, sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldığı belirtildi. 

Savunma Bakanlığı önünde gösteri yapan bir grup muhalif ise askerin Mursi iktidarına son vermesini istedikleri yönünde sloganlar attı. Cumhurbaşkanlığı ofisi olarak kullanılan El İttihadiye Sarayı'na yürümek isteyen bir grup ise saray yakınlarında askerler tarafından durduruldu. Bazı bölgelerde Mursi karşıtı göstericilerin tren seferlerini engelledikleri ifade edilirken, Nasır City'de cumhurbaşkanına destek veren göstericilerin bekleyişi sürüyor. 

Hürriyet ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşler'in 8 bürosu tahrip edildi

Müslüman Kardeşler Yetkilisi Cihad el-Haddad, ülke genelinde, Hürriyet ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşler'in 8 bürosunun "Baltacı" diye tabir edilen illegal gruplar tarafından yakılıp tahrip edildiğini savundu.  

Mısırlı siyasi liderlerden Baradey ve Amr Hamzavi, sosyal paylaşım sitelerinden yaptıkları açıklamalarda, ülkede yaşanan şiddeti kınayarak, çatışmaların bir an önce son bulmasını istediler.

Eski rejim kalıntılarından ayrılın

Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi destek mitinginde bir konuşma yapan Müslüman Kardeşler Üyesi Muhammed el-Baltaci, "Bizim savaşımız protestocular ile değil eski rejimin kalıntılarıyla. Mursi'ye karşı gösteri başlatanlara sesleniyorum. Eski rejim kalıntılarından ayrılın ve gelin bizim devrimimize katılın" dedi. 

Mısır'ın tanınmış din adamlarından Saffet Hicazi de Mursi'ye destek mitinginde yaptığı konuşmada, eski rejimin kalıntılarından hesap sorulması gerektiğini ifade ederek, "Son birkaç günde kaç Müslüman şehit edildi? Cumhurbaşkanı Mursi'nin saldırıları yapanlara karşı demir yumruk kullanmasının zamanı gelmiştir" değerlendirmesinde bulundu. 

ABD, İskenderiye kentindeki çatışmalarda 1 vatandaşının hayatını kaybetmesinin ardından vatandaşlarına yaptığı "Gerekli olmadıkça Mısır'a seyahat etmeyin" uyarısını yineledi. 


Lüks gizli olunca kıymetlidir 29 Haziran 2013 Aristokrat bir aileden geliyor, yüksek burjuva diye tanımladığımız türden

Lüks gizli olunca kıymetlidir  

 

29 Haziran 2013


Yunanistan ve İspanya kraliçelerinin, Güler Sabancı’nın, 

Catherine Zeta-Jones’un favori mücevhercisi Lina Fanouraki,

 takı tasarımında son yılların en iddialı ismi. 

Peki onu bu kadar popüler yapan sır ne?

 

Son yılların en şehvetli arzu nesnelerinden biri Fanourakis takılarının sahibi ve tasarımcısı Lina Fanouraki’nin, birbiriyle kesişen iki farklı hayat hikâyesi var. Birincisi kendi hayat hikâyesi… 

Aristokrat bir aileden geliyor, yüksek burjuva diye tanımladığımız türden. 

Ailedeki herkes eğitimli ve vizyoner, ülke çapında tanınan mimarlar ve mühendisler. Ülkenin tüm limanlarında bu ailenin izi var mesela. Hepsi sanata çok meraklı. Fanouraki’nin el beceresini, yaratıcılığını fark etmesi lise yıllarına denk düşüyor. Heykel sanatıyla uğraşan, şehir tiyatroları için kostümler hazırlayan Lina, kostüm tasarımı eğitimi almak istemesine rağmen otoriter baba figürü ‘düzgün’ bir üniversiteye gitmesini salık verdiği için mecburen hukuk okur.

TAKININ BİRLEŞTİRDİĞİ AŞK

Bu noktada bir büyükbaba parantezi açma ihtiyacı duyarak, büyükbabasının Yunanistan’ın en büyük camii olan Monastraki’nin sahibi olduğunu söylüyor. Müslüman olmayan birinin cami sahibi olması kulağa tuhaf gelse de Lina durumu “Cami, Osmanlı’dan kalma bir tarihi eser. Dedem renove ettirdiği için cami bir dönem ona verilmişti. Külliyenin altındaki dükkânları işletiyordu. Ama şu anda devlete ait, kamulaştırıldı ve Yunan Sanatları Müzesi oldu” şeklinde özetliyor. 

 

1970’lerin başında dedesi cami külliyesinin altındaki dükkânlardan birini Lina’ya verince Lina ilk atölyesini kuruyor kendine. Zamanla atölye büyümüş ve başka dükkânlara da takı vermeye başlamış. Galerilerde sergiler açması onu saygın ve sanata yakın bir tasarımcı yapmış.
İkinci hikâyeye gelince… 

 

1980’nin ilk aylarında atölyenin kapısından içeri hoş, kendine güvenli ve mücevher işine son derece hâkim biri girer. Bay Fanouraki, 1948’de Girit’te kurulmuş saygın bir mücevher markası Fanourakis’in üçüncü kuşak vârisidir. Takılara olan tutkuları onları birbirlerine de âşık ediyor ve güçlerini birleştirmeye karar veriyorlar. 

 

Atina’nın Nişantaşı’sı sayılan Colonaki’de çok güzel bir dükkân satın alarak başlıyorlar. Dünyanın çeşitli yerlerinde sergiler düzenleyip, fuarlara katılarak ünlerini arttırıyorlar.

Fanourakis markasının önemli dönüm noktalarından biriyse ünlü ve güçlü kadınlar tarafından keşfedilmiş olmak. Lina bunu tamamen şansa bağlıyor. “Hepsi beni şans eseri keşfetti. Mesela Güler Sabancı… 

 

 Takılarımı Yunanistan’da Benaki Müzesi’nde görmüş. Benaki, Sabancı Müzesi’ne çok benzeyen bir müzedir. Onun gördüğü sergide ben Eski Yunan kalıntılarından esinlenerek bir koleksiyon hazırlamıştım. Takılarımdan satın almış ve müze yetkililerine beni tanımak istediğini söylemiş. Elle Türkiye Stil Ödülleri’ne aday gösterildiğimde de İstanbul’da yüz yüze tanıştık. Onun ofisinde buluştuk.”
Bay Fanouraki kısa bir süre önce vefat edince, Linda markayı tek başına yürütmeye devam eder. Tasarımların hepsi onun elinden çıkıyor. En önemli özelliğiyse ben lüksüm diye bağırmaması. Mesela, hiç çekinmeden özel mineral boyayla altının üstünü boyuyor, böylece lüksü gölgelemiş oluyor. 

 

 “Onun altın olduğunu takanın bilmesi yeter, 

 

lüks gizli olunca kıymetlidir” 

 

diyor: 

 

“Lüksün amacı sana kendini iyi hissettirmek olmalı. Seninle bağ kurup, mesajını veriyorsa kıymetlidir.”

Türkiye’den değerli üç müşterim var

Güler Sabancı, Zeynep Fadıllıoğlu ve Derin Mermerci… 

Üçü de sergilerim aracılığıyla beni fark etti. Beni kullanan kadınların ortak özelliği ne biliyor musunuz?

 Hepsi kendi kendini var etmiş, hayatta bir şeyler başarmış kadınlar. 

Profesörler, sanatçılar, mimarlar, iş kadınları… Hepsi de kendileri için alıyorlar. 

Kendi paralarıyla kendilerini ödüllendiriyorlar. 

Erkeklere kış uğramayacak

Milano Moda Haftası kapsamında düzenlenen 2013-2014 Prada erkek koleksiyonu defilesinden çıkan sonuç şu:  Feminenleşmeye devam!

Evet, Prada ön plana çıkıyor fakat Milano Moda Haftası’nda görücüye çıkan tüm erkek koleksiyonlarında bir parlama, bir değişiklik söz konusu: Saten-ipek şortlar giyiliyor, desen kavramına alışılıyor, rengârenk ayakkabılar tercih ediliyor. 


Miuccia Prada’nın önümüzdeki kışa dair niyeti erkeklerin egzotiklik seviyesini test etmek. Prada koleksiyonunun en belirgin teması Afrika baskıları ve onlara eşlik eden kaftanlarla sandaletlerdi. En şaşırtıcı detaysa kış günü giyilecek şortlardı şüphesiz. Dar bir ceketle kombinlenen şortların kumaşları son derece parlak ve tiril tiril. Şort-ceket ikilisi ayak bileğinde biten çoraplar ve renkli ayakkabılarla tamamlanıyor. Gömlek ve tişört baskılarıysa festival gibi: İsteyene tropik çiçek ve hayvan baskıları, isteyene Hawaiili kız motifleri. 

 

Türkiye’nin ihracatı, mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1.4 artarak 13 milyar 316 milyon dolar, ithalatı ise yüzde 6.7 artarak 23 milyar 209 milyon dolar oldu 29 Haziran 2013

Türkiye’nin ihracatı, mayıs ayında geçen yılın 

aynı ayına göre 

yüzde 1.4 artarak 13 milyar 316 milyon dolar, 

ithalatı ise yüzde 

6.7 artarak 23 milyar 209 milyon dolar oldu.

29 Haziran 2013

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Gümrük 

ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan 

2013 yılı Mayıs ayına ilişkin geçici dış ticaret 

verilerine göre ihracatın ithalatı karşılama 

oranı da geçen yıl mayıs ayında yüzde 60.4 iken,

bu yılın aynı ayında yüzde 57.4’e geriledi. 

Dış 

ticaret açığı, mayıs ayında geçen yılın aynı 

ayına göre yüzde 14.8 artarak 8 milyar 619 

milyon dolardan 9 milyar 893 milyon dolara 

çıktı. 

Böylece dış ticaret açığı yılın ilk beş 

ayında yüzde 16.9 artarak 41.96 milyar dolar 

seviyesinde geçekleşti.

AB’YE İHRACAT
Avrupa Birliği’ne 

(AB) yapılan ihracat, mayısta geçen yılın aynı 

ayına göre yüzde 8.9 artarak 5 milyar 187 

milyon dolara yükseldi. 

AB’nin ihracattaki payı geçen yıl mayıs ayında 

yüzde 36.3 iken, bu yılın aynı ayında yüzde 39’a yükseldi. 

Bu dönemde en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu. 

Almanya’yı sırasıyla Irak, İngiltere ve İtalya takip etti. 

En fazla ithalat gerçekleştirilen ülke ise Çin oldu. 

Bu ülkeden yapılan ithalat, geçen yılın aynı ayına göre 

yüzde 8.8 artarak 2 milyar 201 milyon dolar olarak gerçekleşti.  


En büyük ihracat 1 milyar 458 milyon dolarla 

 

“motorlu kara taşıtları ve bunların aksam parçaları” 

 

olurken, bu fasılı 1 milyar 173 milyon dolarla 

 

“kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, bunların aksam ve parçaları”,

 940 milyon dolarla 

“demir ve çelik” 

ve 826 milyon dolarla 

“elektrikli makina ve 

cihazlar, ses kaydetme-verme, televizyon 

görüntü-ses kaydetme-verme cihazları”

 takip etti.

Şahenk ve Koç’tan ‘güçlü devlet’ yorumu 29 Haziran 2013 “Türkiye artık daha güçlü ve daha önemli bir ülke” Türkiye’nin bölgesinde de çok önemli bir konuma geldiğini

Şahenk ve Koç’tan

 ‘güçlü devlet’ 

yorumu 

 29 Haziran 2013

 Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit 

Şahenk, Türkiye’nin artık daha uzun vadeli 

 

projeler yapar hale geldiğini belirterek, devletin 

 ekonomik olarak güçlü bir hale geldiğini kaydetti.

 Avrupa Girişim ve Risk Sermayesi Birliği 

(EVCA) toplantısında Şahenk, Türkiye 

ekonomisinin son yıllarda katettiği gelişme ve 

hızlı büyümeye değinerek, Türkiye’de özellikle 

son 5 yıla bakıldığında telekominikasyon, 

internet ve ulaşım açısından büyük kazanımlar 

 yaşandığına dikkati çekti. 


Şahenk, proje finansmanına daha çok kaynak 

ayrıldığını, reformlar yapıldığını ve 

Türkiye’nin son 10 yılda birçok problemin 

üstesinden geldiğini belirterek,

“Siyasi ve ekonomik istikrar olacak ki 

uluslararası bankalar gelsin, bu imzaları gönül 

rahatlığıyla atabilsin.

 Türkiye’de önemli gelişmeler var. 

Türkiye şimdi daha uzun vadeli projeler yapar hale geldi” 

diye konuştu.

 

Koç Holding Yönetim 

Kurulu Üyesi Ali Koç da, Türk ekonomisinde 

ve bankacılık sisteminde son yıllarda önemli 

gelişmeler yaşadığını, Türk bankalarının artık 

çok daha büyük projeleri finanse ettiğini dile 

getirdi.

 “Türkiye artık daha güçlü ve daha 

önemli bir ülke” 

diyen Ali Koç, Türkiye’nin 

bölgesinde de çok önemli bir konuma geldiğini 

vurguladı.     

 




Önce, Merkez Bankası’nın izlediği daha doğrusu Başbakan’ın uygulattığı “Faizi tut-dövizi sal” politikasını doğru bulduğumu söyleyeyim 29 Haziran 2013 Turşu seven, perhiz yapamaz

Önce, Merkez Bankası’nın izlediği daha 

doğrusu Başbakan’ın uygulattığı 

 “Faizi tut-dövizi sal” 

politikasını doğru bulduğumu söyleyeyim

 29 Haziran 2013

 Çünkü bu politika, döviz fiyatlarının 

“olması gereken” 

düzeye çıkmasına hizmet edecektir. Döviz fiyatlarının olması gereken düzeye yaklaşıp yaklaşmadığı da “cari açığın” azalıp azalmadığından anlaşılır. 

KUR SAVAŞLARI
“Kur Savaşları” 

diye bir deyimi duymuşsunuzdur. 

Bu savaş ülkelerin ulusal paralarının değerini 

düşük tutup ihracatta avantaj sağlamaya 

çalışması demektir.

 İşin savaşa dönüşmesi 

“mukabele-i bilmisil”den çıkar.

 Savaşı önlemek için bir anlaşma yapılır. Ülkeler birbirine 

“Sen devalüasyon yaparsan, ben de aynen mukabele ederim”

der. 

Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır olur. 

Nispi rekabet gücü değişmez. 

Bu gerekçeyle ülkeler, devalüasyonla rekabet gücü kazanmaya çalışmama noktasında anlaşılmıştır. 

 

IMF’nin kuruluş gerekçelerinden biri de zaten kur savaşlarını önlemektir.

EKONOMİDE KIRILGANLIK
Kırılgan, sağlam duruyor ama bir darbede parçalanır demektir. 

Türk ekonomisi kırılgandır. 

Sebebi, ekonomisinin çarklarının 

“sıcak parayla”

 dönmesidir. 

 

Türkiye, dövizin hep ucuz olmasını istemiştir. 

Çünkü 

“ucuz döviz”

 ekonomiye performans arttırıcı doping etkisi yapmaktadır. 

Ucuz döviz sayesinde yatırım maliyeti düşmekte, miktarı artmakta dolayısıyla milli gelir büyümektedir. 

 

Ucuz döviz sayesinde refah artışı, milli gelir 

artışından daha hızlı olmakta, enflasyon 

dizginlenebilmekte, işsizlik dayanılabilir 

düzeyde kalmaktadır. 

 

Gelir dağımı düzelmekte, servetini dolarla ölçme alışkanlığı olan halkta 

“zenginleştim duygusu”

 köpürmekte ve kendini olduğundan daha başarılı görüp mutlu olmaktadır. 

Ne var ki bu 

“bereket döngüsü” 

bir olayla kırılmakta ve ülke aniden 

devalüsasyon-enflasyon-yüksek faiz

 “kısır döngüsüne”

 girmektedir.

YÜKSEK FAİZ-DÜŞÜK KUR BİTTİ; YÜKSEK KUR-DÜŞÜK FAİZ VERELİM
Dört yıldır Türkiye’de 

“faiz aleyhine”

 bir lobi faaliyeti yapıldığını gözlemliyorum. 

Muhtemelen bunun sebebi Başbakan’ın konuya İslami açıdan yaklaşmasıdır. 

Düşük faizi onaylamakla birlikte iki hususa dikkat çekmek isterim.

 1. Döviz fiyatlarında ipin ucu kaçarsa, enflasyon patlar. 

Bunu da hesaba katmak gerekir. 

2. Pahalı dövizle finanse edilecek, yeni havalimanı, üçüncü köprü, Kanal İstanbul v.b. fantezi 

“iç piyasa”

 projeleri, ülke ekonomisini zora sokar. 


Son Söz: Turşu seven, perhiz yapamaz.  

Ege CANSEN

Gezi Parkı çok yakında sinemalarda 29 Haziran 2013 Daha özgür, ütopik bir cumhuriyetin temelleri atılır

Gezi Parkı çok yakında sinemalarda 

 

29 Haziran 2013


Gezi Parkı eylemleri mizahtan müziğe 

 

hayatımızın her 

 

alanında... 

 

Peki yaşananlar sinema filmi olsaydı?

 

Yönetmenlere sorduk

 

 

İki farklı görüş, ortak akıl

AŞK FİLMİ OLSAYDI...

Başrolde yaşları 25-35 arasında değişen bir kadın, bir erkek var. Kökenleri, hayat şekilleri farklı. Tek ortak noktaları İstanbul’da yaşamak. Onları bir araya getiren Gezi Parkı olayları olur.  İki farklı görüş ortak akılda buluşur. Kızın babası, aynı zamanda ‘kutsal babanın’ temsilcilerinden biridir. Ve mikro dünyayı temsil eder. Bu karakter bize mikro dünyadan makro dünyaya giden bir projeksiyonu anlatır. Hikâyeye damgayı aşk ve ortak vicdan vursa da yaşanan dramın içindeki orantısız zekâ da izleyici de tebessüm bırakır.
Mustafa Altıoklar

Virüs sonrası

GERİLİM FİLMİ OLSAYDI...

Bütün filmi küçük bir çocuğun gözünden anlatmak istiyorum. Masumiyeti temsil eden ve karanlıkta yapayalnız, kaybolmuş, melek gibi bir çocuğun gözündeki  ıssız korku ve endişe... Tıpkı sessiz sinema dönemi gibi filmimde diyalog yok. Ama insanların konuştuklarını görüyoruz. Bireyler sesleri çıkmadığından gözleriyle ve mimikleriyle abartılı biçimde dertlerini anlatmaya çalışırlar.
Aniden İstanbul’da bir virüs salgını başlar. İnsanlar bu virüsün etkisiyle tolerans ve empati yeteneğini kaybeder.
Tolerans yoksunluğu gereksiz şiddeti doğurur. Ve insanların birbirlerini anlamaya çalışmadığı, bulanık ve habis karanlığa, masum kalan tek kişi olan kayıp çocuğun gözlerindeki umutla bakarım. Benim filmlerim mutsuz sona erer ama bu filme torpil geçiyorum. Anadolu insanının o eşsiz güzelliği adına filmimi umutla sona erdiriyorum.
Hasan Karacadağ

Gerçek bir hikâyeden

DRAM OLSAYDI...

Filmin başrolünü gerçekten hikâyelerine şahit olduğum baba-kıza ayırıyorum. 55 yaşlarında, apolitik, devletine bağlı, muhafazakâr bir babamız var. Karısını erken yaşta kaybettiği için 18 yaşındaki kızıyla birlikte yaşar. 80 darbesi sonrasında gördükleriyle kızını da apolitikleştirerek büyütmeyi hedefler. Ancak kurallara rağmen kızı baba sözü dinlemeye niyetli değildir. Gezi Parkı olayları başladığında 18 yaşındaki kız, babasının itirazlarına rağmen çadırını alıp parkın yolunu tutar.
Baba da parka yerleşir. Kızını uzaktan izler. Tüm fikirleri altüst olur. Kızıyla birlikte o da artık bu mücadelenin bir parçasıdır. Filmin kırılma noktası kızına uygulanan şiddeti gördüğü andır. Yaşadıklarına rağmen kızının oradan ayrılmamasıyla gurur duyar. Altı gün süren hikâyenin sonunda da “Kızım gitse de ben buradayım” diyecek noktaya gelir. Baba kızın hikâyesi birbirlerini daha iyi anlamaya başladıkları açık uçlu süreçle devam eder. 


Hasan Tolga Pulat

Başrolde evi dağılan adam

KARAMİZAH OLSAYDI...

Hikâyemin başrolünde parktaki eylemler başlamadan önce de orada yaşayan, kendine parkı mesken tutmuş üçüncü bir göz var. Eğitimsiz, apolitik ve olayın taraflarına tarafsız yaklaşmamızı sağlayan bir adam. Hikâyenin başına sararsak, karakterimizin yaşadığı Gezi Parkı’na önce direnişçiler gelir. Ardından polis müdahalesi yaşanır. Sonra park yeniden dolmaya başlar. Evi dağılan adam sokakta hep önyargıyla yaklaştığı gençlerin aslında siyasetin dışında olmadığını, memlekete düşman olmadıklarını gözlemlemeye başlar. Herkesin birbirine cinsiyetsiz yaklaşımı, ekmeğini paylaşması, bu apolitik ve eğitimsiz adamda bir dönüşüme sebep olur. Bu hikâyeye parktan çıkan mizah ve komedi dili de eklenir. Ve mutlu son… Yeşillikler zarar görmeden karakterimiz bir ay sonra evine ve ağaçlarına tekrar kavuşur. Ama bu kadar değil! Bir anda 20 sene sonrasına gideriz. Kamera başbakana döner. Artık iktidarı kaybetmiş durumda ve yalnızdır. Ona da haksızlık yapıldığında, bu sefer yıllar içinde hiç kaybolmayan Gezi eylemcileri başbakana sahip çıkar. Son karede de yeni kötü adama karşı hep beraber kol kola savaşırlar.
Ali Adnan Özgür

 

Her şey bir rüya mıydı?

 

FANTASTİK OLSAYDI...

Atılan gaz kapsüllerinden biri kahramanımızın başına gelir.

 Kısa süreli baygınlık geçirir. 

Ayıldığında kendini yine olayların göbeğinde bulur. 

Hem sürecin hem de parktaki aşkının peşinden gidecekken her şey değişim geçirir.

 Bir anda hükümet, Gezi Parkı’ndakilerin taleplerini kabul ettiğini açıklar. 

Daha özgür, ütopik bir cumhuriyetin temelleri atılır.

 Ancak ütopik dünya maalesef aşkın problemlerini çözemiyordur. 

Yeni siyasi olaylar birbirini izler. 

Sonuç; 

kahramanımız yeni bir eylemde yine kapsül darbesi alıp bayılır.  

Gözlerini açar ki aslında ilk bayıldığı yerdedir. 

Yaşadıkları rüyadan ibarettir.
Ezel Akay


oyunbüyük Şili’de eğitim reformu için okullarda işgal eylemi yapan öğrencilere tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz ile müdahale edildi 29 Haziran 2013 - 02:30

Şili’de 122 liseli gözaltına alındı

Şili’de eğitim reformu için okullarda işgal eylemi yapan öğrencilere tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz ile müdahale edildi. 

Santiago Belediye Başkanı Toha, polis şiddetine isyan ederek hükümeti suçladı. 

29 Haziran 2013 - 02:30

 

 Şili’de uzun zamandır ücretsiz eğitim için mücedele eden öğrenciler, önceki gün sert polis müdahalesi ile karşılaştı. Eğitim sisteminde köklü reform talebiyle çarşamba günü büyük bir protesto düzenleyen öğrenciler, pazar günü başkanlık seçiminin ilk turunun düzenleneceği okulları işgal etmişti. Perşembe günü başkent Santiago’da işgal edilen 21 lise binasından zorla çıkartılan öğrencilerden 122’si gözaltına alındı. Başkan Sebastian Pinera, bu haftanın başında Şilili seçmenlerin hakları için yaklaşık iki haftadır okulları işgal eden öğrencilerin zorla çıkarılacağı uyarısında bulunmuştu.
Santiago Belediye Başkanı Carolina Toha, polisin öğrencilere yönelik sert müdahalesini eleştirerek, “Bu çok üzücü bir akşam. Böyle bir müdahalenin önüne geçebilmek için ilave çaba göstermek gerekiyordu. Hükümet, sadece seyretmeyi tercih etti” diye konuştu.  Çarşamba günü bazı göstericilerin bir polis merkezine molotof kokteyli atması ve barikat kurmak için bir restorandan zorla sandalye alması üzerine İçişleri Bakanı Andres Chadwick düzenlediği bir basın toplantısında “Onlar öğrenci değil, suçlu ve aşırıcılar. Şiddet yaymak için planlı hareket ediyorlar” demişti. Chadwick, şiddetin meydana gelmesi için provokosyon yapıldığını da savundu.

İşçiler de destek veriyor
Çarşamba günü genellikle barışçıl sürdürülen eylemlerde yaklaşık yüz bin öğrenciye tazyikli su ve gözyaşartıcı gaz kullanılmıştı. Açıklamalara göre iki polis memuru yaralandı. Öğrencilerin düzenlediği eylemlere öğretmenler, liman işçileri ve madenciler de destek veriyor. Gösterilerin temel talebi ülkenin edindiği bakır gelirinin eğitim sistemine gitmesi ve vergi sisteminin zenginlerin daha çok vergi vereceği şekilde değiştirilmesi.

 

 Öğrenciler salı günü işgal ettikleri Eğitim Bakanlığı binasından da zorla çıkartılmıştı. Şilili öğrencilerin eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve ücretsiz olması için yürüttükleri mücadele uzun zamandır devam ediyor.

NEW YORK 29 Haziran 2013 00:21 CNN'in Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yayınları New York'ta protesto edilecek "Büyük Oyunu Bozmaya, New York Haydi Tarih Yazmaya" "Her Şey Türkiye İçin"

CNN'e "Gezi Parkı"protestosu

NEW YORK 29 Haziran 2013 00:21
CNN'in Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yayınları New York'ta protesto edilecek.
 

CNN'in Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yayınları New York'ta protesto edilecek.
Protestoyu organize eden heyet,

 "Büyük Oyunu Bozmaya, New York Haydi Tarih Yazmaya"

 sloganıyla New York'taki Türk toplumunu bugün saat 13.00'te CNN'in 59. Cadde'deki binasının önünde toplanmaya çağırdı.

Heyetten yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Amerikadaki duyarlı Türk toplumu üyeleri CNN'i 

protesto amacı ile 29 Haziran Cumartesi günü saat 

13.00'te CNN New York merkez binası önünde 

toplanarak, ülkemizin karalanmasına çanak tutan 

CNN'i protesto edecek. 

Türkiye'nin karalanması için uzun saatler canlı 

yayın yapan ve hala Türkiye hakkında kötü haberler

 yayınlayan CNN'e karşı birlik ve beraberlik içinde 

sesimizi duyuralım."


Daha önce de New York'ta 

 "Her Şey Türkiye İçin" 

platformu tarafından CNN'in yayınları eleştirilmiş

 ve kurumun New York merkezinin önüne siyah 

çelenk bırakılmıştı. 

Türkiye silah üretiminde ender ülkelerden KONYA 29 Haziran 2013 00:47 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, "Füzesi, tankı, gemisi ve diğer silah sistemlerini mühendisleri ve işçileriyle tasarlayabilen, üretebilen ender ülkelerden birisi haline geldik"

Türkiye silah üretiminde ender ülkelerden

KONYA   29 Haziran 2013 00:47
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, "Füzesi, tankı, gemisi ve diğer silah sistemlerini mühendisleri ve işçileriyle tasarlayabilen, üretebilen ender ülkelerden birisi haline geldik" dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda gerçekleştirilen Pençe-2013 Hakiki Mühimmat Atışları ve IŞIK-13/1 Tatbikatı'nın seçkin gözlemci gününün sona ermesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, tatbikatın başarılı geçtiğini söyledi.
Silahlı kuvvetlerin ulaşmış olduğu teknolojik altyapıyı ve vurucu gücü gösteren tatbikattan gurur duyduğunu belirten Orgeneral Özel, "Gerek gündüz bölümünde izlediğimiz hakiki mühimmatla yapılan başarılı atışlarla gerekse akşam bölümünde izlediğimiz arama kurtarmayla tatbikatın amacını gerçekleştirdiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Hava Kuvvetlerinin etkinliğini her geçen gün artırdığını vurgulayan Orgeneral Özel, Genelkurmay Başkanı olarak bunları görmekten ve yaşamaktan iftihar ettiğini dile getirdi.
Türkiye'deki savunma sanayinin geldiği noktanın gurur verici olduğunu aktaran Orgeneral Özel, kısa zamanda büyük aşamalar katedildiğini anlattı. Daha çok çalışarak daha gelişmiş sistemler yapmayı hedeflediklerini dile getiren Orgeneral Özel, şunları kaydetti:
"Buna yürekten inanıyorum. Kendi füzesini, tankını, insansız hava aracını, gemisi ve diğer gelişmiş silah sistemlerini kendi mühendisleri, kendi teknisyenleri ve işçileriyle özgün bir şekilde tasarlayabilen, üretebilen ender ülkelerden birisi haline geldik. 
Daima gücünü yüce Türk milletinden almış olan Türk Silahlı Kuvvetleri sahip olduğu bu gücü bölgesinde; dünyada barış, huzur ve istikrarın sağlanması için kullanmış, kullanmaya da devam etmektedir. Hala bu anlayışla dünyanın birçok yerinde barışa katkıda bulunan 4 bine yakın personelimiz bulunmaktadır."

İSTANBUL 29 Haziran 2013 00:09 İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 67 polis müdürü ile emniyet amirinin tayini "şark görevi" nedeniyle Doğu ve Güneydoğu illerine çıktı

İstanbul Emniyeti'nde görev değişimi

İSTANBUL  29 Haziran 2013 00:09
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 67 polis müdürü ile emniyet amirinin tayini "şark görevi" nedeniyle Doğu ve Güneydoğu illerine çıktı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 67 polis müdürü ile emniyet amirinin tayini "şark görevi" nedeniyle Doğu ve Güneydoğu illerine çıkarken, 41 müdür ile emniyet amiri de başka illerden İstanbul'a atandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen emniyet müdürlerinin atama listesi il emniyet müdürlüklerine bildirildi.
Buna göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 67 polis müdürü ile emniyet amirinin tayini "şark görevi" nedeniyle Doğu ve Güneydoğu illerine çıktı. Başka illerden 41 müdür ile emniyet amiri de İstanbul'a atandı.
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın Özel Kalem Müdürü Melih Bahattin Baştak'ın Şırnak'a, Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı'nın Elazığ'a, Personel Şube Müdürü Mustafa Şen'in ise Erzincan'a tayin olduğu öğrenildi.

Birileri çözüm sürecini sabote etmeye çalışıyor 29 Haziran 2013 01:39 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Lice'deki gerginliğe ilişkin, "Halkımızın bilmesi gerekiyor; bu olaydan hareketle birileri çözüm sürecini sabote etmeye çalışıyor"

Birileri çözüm sürecini sabote etmeye çalışıyor

  29 Haziran 2013 01:39

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Lice'deki gerginliğe ilişkin, 

"Halkımızın bilmesi gerekiyor;

 bu olaydan 

hareketle birileri çözüm sürecini sabote etmeye 

çalışıyor" 

dedi.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir televizyon kanalanın canlı yayınına katılarak, Lice'deki karakol gerginliğini değerlendirdi. Çelik, Lice'de meydana gelen olayın üzücü olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Orada Kayacık köyündeki bir karakolun inşası sırasında bir grup insan orayı protesto etmek istiyor. Lice'den beni arayan, özellikle yaralılar arasında akrabaları bulunan birisi, çok güvendiğim itimat ettiğim birisi anlattı. Dedi ki, 'PKK'lı olduğunu söyleyen bir grup geldi ve köylüleri protesto yapmaya zorladılar. Önce protesto olarak başladı. Sonra şantiyenin çadırlarını yakmaya, molotofkokteylleri atmaya... Olay şiddete dönüştü'. Bu arada içerideki eski karakola girmeye çalışıyorlar. Asker havaya ateş açıyor. Bir kargaşa, kaos esnasında bir vatandaşımız hayatını kaybediyor." 

Eylemciye Allah'tan rahmet yarılılara acil şifalar dileyen Çelik, Lice'deki müessif hadiseden yola çıkarak, Türkiye'de pusuda bekleyen art niyetlilerin adeta Gezi Parkı'nın bir tür versiyonunu sahneye koymaya çalıştıklarını kaydetti.

Çelik, bunu izlediklerini, gözlediklerini ve sosyal medyada bir yalan, iftira ve abartı fırtınasının başladığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Halkımızın şunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Bir kere bu olaydan hareketle birileri çözüm sürecini sabote etmeye çalışıyor. Bu çözüm süreci başladığı günden beri, aşağı yukarı 17 olay meydana geldi. Yine bu şekilde şantiyeleri basma, oradaki müteahhitlerin araçlarını yakma, gasp şeklinde, insan kaçırma şeklinde olaylar. Bizim tahminiz ve değerlendirmemiz, ya bunlar PKK'nın kontrol edemediği ve çözüm sürecine karşı olan PKK içindeki bazı gruplardır veya başka türlü bu süreci sabote etmek isteyen kimselerdir. 

Daha önce çok rahatlıkla insanlardan haraç alan, insanlardan bir şekilde silahlı tertip menfaat temin eden gruplar olabilir. Eğer bunlar PKK'lı ise çok vahim. Çözüm sürecini zehirliyor demektir. Bu akla ziyan. Eğer bunlar PKK'lı değilse, BDP'lilerin, PKK'lıların bunlara sahip çıkmaması gerekiyor. Buradan hareketle Türkiye'yi yeniden bir kargaşaya, yeniden bir kaosa süreklemeye çalışanlara da birilerinin fırsat vermemesi gerekir."

Çelik, olayla ilgili soruşturma açılıp açılmadığına dair bir soruya, "Diyarbakır'da 15 karakolun yenilenmesine karar verilmiş. Bunların hepsi eski karakollardır. Bunlar bina olarak işlevini yitiren, esasen güvenlikli olmayan ve miadını dolduran binalardır. Yenilenmesine karar verilmiş ve bunların 6'sında da fiili inşaat başlamış" değerlendirmesinde bulundu. 

Kayacık Karakolu'nun da inşaatı başlayanlardan biri olduğunu vurgulayan Çelik, hiçbirisinin yeni olmadığını, bunların dışında eskiden var olan 9 karakolun kapatıldığı bilgisini verdi. Bunun ihtiyaç halinde devletin yeni karakol yapmayacağı anlamına gelmediğine işaret eden Çelik, güvenliğin gerektirdiği zaman polis için de jandarma için de karakol yapılabileceğini kaydetti. Çelik, "Bundan dolayı kimseye verilmiş bir taahhüt yok. Kimse böyle bir yanlışın ve yanılgının içine de girmesin" ifadesini kullandı. 

Çelik, savcıların konuyu araştırdıklarını dile getirerek, "Eğer bir kasıt varsa, bile bile yapılan bir yanlış varsa devlet memurlarının, askerlerin, polisin, güvenlik güçlerinin de yanlış yapma imtiyazı yoktur. Hukuk onun yakasına yapışır" yorumunda bulundu. 

BDP'lilerin kendi teşkilatlarına sağduyu çağrısında bulunması gerektiğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Biraz önce 'BDP teşkilatlarına sokağa çıkma çağrısında bulunmuş' haberi geldi. Ben bunun doğru olmamasını temenni ederim. Eğer öyle bir şey olursa çözüm sürecine zarar verir. Çözüm sürecini sabote edecek, akim bırakacak faaliyetlerden hasseten herkesin kaçınması gerekiyor. Türkiye'deki bir grup ulusalcı, ırkçı ekip, pusuda bekleyen farklı niyet ve amaçları olan insanlar Sayın Başbakan'a açılan kampanyada olduğu gibi özellikle Türk gençlerini tahrik ederek bir hareket başlatmaya çalışıyorlar."

Çelik, art niyetlilerin AK Parti'ye ve iktidara zarar vermeye çalıştıklarının altını çizerek, şunları söyledi:

"Ama şunu bilsinler ki esas kendi geleceğimize, 

ülkemizin imajına, ülkemizin yurtdışındaki 

algısına ve çocuklarımızın istikbaline büyük bir 

zarar veriyorlar. 

Hepimiz bir gemideyiz. 

Bu gemide birimiz süvari kaptan, birimiz çarkçı başı, birimiz gemici başı olabilir. 

Birimiz birinci mevki, birimiz ikinci veya 

üçüncü mevkide seyahat eden sıradan yolcular 

olabiliriz. 

Ama biri geminin dibini deldiği 

zaman sonuçta hepimiz birlikte helak olur. 

Bu şuur ve anlayışla olaylara yaklaşırsak, böyle zamanlarda aklımızı duygularımızın önüne geçirirsek biz bu meselelerin üstesinden geliriz. Onun için biz çözüm sürecinin direnmesi gerektiğini düşünüyoruz. 

Eğer çözüm süreci 

direnmezse kan ve kin direnecek demektir. 

Savaş baronları direnecek demektir. 

Ve bizim 

çocuklarımızın ölümleri ve kanı üzerinden 

hesaplarını gerçekleştirmek isteyen pusudakiler 

bundan fayda temin edeceklerdir." 

Çelik, halkın bu meselede de son derece 

sağduyulu ve soğukkanlı olması gerektiğini de 

sözlerine ekledi. 


Dışişleri Bakanlığı'nda büyükelçi atamaları ANKARA 28 Haziran 2013 23:30 Dışişleri Bakanlığı'nda 2013 yılı yaz dönemi büyükelçi atamaları belli oldu

Dışişleri Bakanlığı'nda büyükelçi atamaları

ANKARA   28 Haziran 2013 23:30

Dışişleri Bakanlığı'nda 2013 yılı yaz dönemi büyükelçi atamaları belli oldu.

 

Dışişleri Bakanlığı'nda 2013 yılı yaz dönemi büyükelçi atamaları belli oldu.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı büyükelçiler kararnamelerinden biri olan yaz kararnamesinde 51 isim ve atandıkları misyonlar şöyle:

Osman Rıza Yavuzalp-Addis Ababa, Şentürk Uzun-Akra/Gana, Fırat Sunel-Asmara/Eritre, Faruk Kaymakcı-Bağdat, Fikret Oğuz Ateş-Bandar Seri Begawan/Brunei Darussalam Devleti, Ergin Soner-Banjul, Metin Kılıç-Bişkek, Emine Birnur Fertekligil-BM Viyana Daimi Temsilciği, Mehmet Ferden Çarıkçı-BM Cenevre Daimi Temsilciliği, Hüseyin Lazip Diriöz-Brazilya, Şakir Fakılı-Budapeşte, Ahmet Demirok-Doha, Mehmet Haluk Ilıcak-Dünya Ticaret Örgütü Daimi Temsilciliği, Sadık Babür Girgin-İslamabad, Cemalettin Aydın-Hartum, Adnan Başağa-Helsinki, İsmail Aramaz-Kabil, İlhan Kemal Tuğ-Punom Pen/Kamboçya, Ayşe Sedef Yavuzalp-Kampala, Şule Öztunç-Karakas, Yönet Can Tezel-Kiev, Korkut Güngen-Kito, Mehmet Dönmez-Kopenhag, Uğur Doğan-Kualalumpur, Mustafa Sarnıç-Kudüs, Sadık Arslan-Lahey, Ferda Akkerman-Lima, Ahmet İhsan Kızıltan- Luanda, Salim Levent Şahinkaya-Lüksemburg, Hatun Demirer-Manama, Esra Cankorur-Manila, Mehmet Fatih Ceylan-NATO Daimi Temsilciliği, Mithat Rende-OECD Daimi Temsilciliği, Ethem Barkan Öz-Panama, Ali Murat Ersoy-Pekin, Yunus Demirer-Riyad, Naciye Gökçen Kaya-Santiago, Aydın Evirgen-Santo Domingo/Dominik Cumhuriyeti, Arslan Hakan Okçal-Seul, Süleyman Gökçe-Sofya, Ömer Kaya Türkmen-Stokholm, Ahmet Ülker-Tallin, Namık Güner Erpul-Taşkent, Zeki Levent Gümrükçü-Tiflis, Hidayet Bayraktar-Tiran, Ahmet Yakıcı-Trablus, Murat Karagöz-Ulanbator, Hüsnü Murat Ülkü-Vagadugu/Burkina Faso, Ayşe Sezgin-Valetta, Mehmet Hasan Göğüş-Viyana, Deniz Çakar-Windhoek/Namibya.

Bakanlık dışından da görevlendirme yapıldı 

Yaz kararnamesiyle, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Dışişleri Başdanışmanlığı görevini yürüten Mehmet Ferden Çarıkçı, Birleşmiş Milletler Cenevre Daimi Temsilciliği'ne getirilirken, müsteşar yardımcıları olarak görev yapan Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan NATO Daimi Temsilciliği'ne, Büyükelçi Emine Birnur Fertekligil Birleşmiş Milletler Viyana Daimi Temsilciliği'ne, Büyükelçi Mehmet Hasan Göğüş ise Viyana Büyükelçiliği'ne atandı.

NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Lazip Diriöz'ün Brazilya Büyükelçisi olarak görevlendirildiği kararnamede, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zeki Levent Gümrükçü Türkiye'nin Tiflis Büyükelçisi olurken, Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Mehmet Haluk Ilıcak da Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Daimi Temsilciliği'ne atandı. 

Bağdat Büyükelçisi Yunus Demirer Riyad'a atanırken, Basra Başkonsolosu Faruk Kaymakcı Bağdat Büyükelçisi oldu.

Kararnamede Bakanlık dışından yapılan atamalar da yer aldı. Buna göre, Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı Trablus Büyükelçisi, Ankara Vali Yardımcısı Şentürk Uzun ise Akra Büyükelçisi olarak görevlendirildi.

İlk kez büyükelçi atanan misyonlar 

Kararnamede, Asmara/Eritre, Bandar Seri Begawan/Brunei Darussalam Devleti, Punom Pen/Kamboçya, Panama ve Santa Domingo/Dominik Cumhuriyeti ilk kez büyükelçi atanan misyonlar olarak yer aldı. 

Yeni büyükelçilikler açma kararının, Türkiye’yi dünyada en çok temsil edilen ilk 5 ülkeden biri yapma hedefi doğrultusunda alındığı belirtildi. 

Genç büyükelçiler atandı 

Kararnamenin öne çıkan unsurlarından biri de genç büyükelçilerin atanması oldu. 

Edinilen bilgiye göre, daha önce Dışişleri Bakanının özel kaleminde görev yapan, ardından Türkiye’nin Houston Başkonsolosu olan Cemalettin Aydin, başarılı performansından dolayı 39 yaşında  kritik bir ülke olan Sudan’ın başkenti Hartum'a büyükelçi olarak atandı. 

Türkiye'nin Londra Başkonsolosluğu’nda görevli Ahmet Demirok'un da 42 yaşında büyükelçilik unvanını alarak Doha'ya atandığına dikkati çeken kaynaklar, söz konusu atamaların, belli bir yaş ya da kıdem aranmaksızın başarı ve performans odaklı bir terfi sistemi gözetildiğini gösterdiği değerlendirmesinde bulundu.

Malezya büyükelçisinin oğluna tebligat

Kararnamenin bir başka ilginç yönü de Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, Malezya’da öğretim üyeliği yaptığı dönemde, orada Türkiye’nin büyükelçiliğini yapan Yalçın Tuğ’un oğlu İlhan Kemal Tuğ’a bugün büyükelçilik tebligatında bulunması oldu. 

Özellikle Bosna savaşı döneminde Boşnak öğrencilerle yakından ilgilenen Davutoğlu’nun, konuya ilişkin çalışmalar yürüten Büyükelçi Yalçın Tuğ ile güzel bir diyalog kurduğunu  aktaran kaynaklar, Bakanın, yıllar sonra Tuğ’un oğlu İlhan Kemal Tuğ’u, Punom Pen/Kamboçya’ya büyükelçi olarak tayin ettiğine dikkati çekti.


Barış ortamında bu provokasyonu kim yaptıysa ortaya çıkarılacak DİYARBAKIR 28 Haziran 2013 22:44 Diyarbakır Valisi Kıraç, Lice'de yaşanan gerginliğe ilişkin, "Barış ortamında bu provokasyonu kim yaptıysa yapılacak soruşturmayla ortaya çıkarılacak"

Barış ortamında bu provokasyonu kim yaptıysa ortaya çıkarılacak

  DİYARBAKIR 28 Haziran 2013 22:44

Diyarbakır Valisi Kıraç, Lice'de yaşanan gerginliğe ilişkin, "Barış ortamında bu provokasyonu kim yaptıysa yapılacak soruşturmayla ortaya çıkarılacak" dedi.

Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Lice ilçesinin Kayacık köyünde mevcut bir jandarma karakolunun bulunduğunu, karakolun eski ve yıkılma noktasına geldiği için yenileme kararı alındığını belirterek, karakol inşaatının sürdüğünü söyledi.

Bugün öğleden sonra 15.30 civarında Diyarbakır, Lice ve civar köylerden 200-250 kişilik grubun karakolu protestoya gittiğini belirten Kıraç, oradaki inşaatta çalışan insanlar için kurulmuş olan çadırların molotofkokteyli ile ateşe verilerek yakıldığını, karakola el yapımı bomba ve molotofkokteyli ile bir saldırı başlayınca jandarmanın da hadiseye müdahale etmek için havaya ateş açtığını ve arbede yaşandığını bildirdi.

1 ölü, 9 yaralı var

"Şu an 1 ölü, 9 yaralı var. Değişik hastanelerde tedavileri sürüyor. Bu yaralılardan 2'sinin durumu ağır" diyen Vali Kıraç, şöyle devam etti:

"Bunun üzerine bölgeye değişik yörelerden sivil toplum örgütlerimiz, milletvekillerimiz intikal ediyor. Hadiseyi sakinleştirmek için ben milletvekillerimizle de görüştüm. Konu adli boyuta ulaştı. Bir savcımız olay yerinde incelemesini sürdürüyor. Cenaze Lice Devlet Hastanesinden alınarak, merkeze getiriliyor. Burada üzerinde durulması gereken nokta şudur, bu barış süreci coşkuyla giderken bu tür hadiselerin olmasını hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değildir."

Sağduyu çağrısı

"Süreci sabote ve provoke etmek isteyen değişik gruplar olabilir" diyen Kıraç, "Bu provokeyi kim hangi gerekçeyle yapıyorsa yapsın, mutlaka idari ve adli soruşturmalar sonrasında ortaya çıkacaktır. Özellikle vatandaşlarımızın sükunetini bozmadan bölgedeki huzur ve güven ortamını devam ettirmesi için üzerine düşen görevi mutlaka eksiksiz yerine getirmelerini bekliyoruz." şeklinde konuştu.

Dünyanın birçok ülkesinden büyükelçiler, iş adamları yerli ve yabancı sermayenin bölgeye yatırım yapmasıyla ilgili görüşmeler yaptıklarını anlatan Kıraç, bu olay nedeniyle kimsenin endişeye kapılmamasını istedi.

9 karakol kapatıldı

"Bu müessir hadiseden dolayı yapılması gereken adli ve idari işlem mutlaka yapılacaktır" diyen Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlet hizmetlerini yürütürken kamu binalarına ihtiyaç duyuyor. Nasıl hükümet konağımız varsa bizim, polis bölgesinde polis karakolları, jandarma bölgesinde de jandarma karakolları var. Diyarbakır'da son dönemlerde ihtiyaç kalmadığı için 9 karakolumuzu kapattık. Halen 15 karakolumuzun yenileme ihtiyacı olduğu için bunlardan 6'sı ihalesi yapıldı. Bunlardan biri de saldırıya uğrayan Kayacık karakoludur. İnşaatlar devam edecektir. Burada yeni bir karakol inşaatı söz konusu değil. Diyarbakır'da 15 karakolun yenileme kararı verilirken 9 karakolun da kapatılması kararlaştırılmıştır, kapatılmıştır. Halkımıza en iyi hizmeti vermek için bunlar yapılmıştır. Bir kez daha bu hadiseden dolayı üzüntülerimi belirtiyorum. Yaşamını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar temenni ediyorum. İnsanlarımız huzur ve sukunetini bozmasınlar. Geçmiş olsun diyorum, herkesi sukunete davet ediyorum."


Fatih Sultan Mehmet'in Vâkıf Senedine Duâsına hemen şimdi uyulmalı vakıf kanunu aslına dönmeli

Fatih Sultan Mehmet'in 

 

Vâkıf Senedine 

 

Duâsına 

 

hemen 

şimdi 

uyulmalı 

 

vakıf kanunu aslına dönmeli



Trabzon'da bulunan ve uzun yıllardır müze olarak kullanılan tarihi Ayasofya’da, 52 yıl aradan sonra cemaatle ilk namaz kılındı 8 Haziran 2013 Cuma 21:28

Trabzon'da bulunan ve uzun yıllardır müze 

 

olarak kullanılan tarihi Ayasofya’da, 52 yıl 

 

aradan sonra cemaatle ilk namaz kılındı 

 

8 Haziran 2013 Cuma  21:28


Fatih Sultan Mehmet’in 

 

vakfiyesine uygun 

olarak yeniden ibadete açılması için bir süredir 

yapılan çalışmalar tamamlandı ve Ayasofya’da 

52 yıl aradan sonra ilk kez bugün ikindi 

vaktinde cemaatle namaz kılındı. 

Resmi açılış yapılmamasına rağmen caminin hazır 

olduğunu duyan çok sayıda vatandaş, ikindi vaktinden önce 

Ayasofya’ya 

geldi. 

 

Vaktin 

girmesiyle de cami içerisinde okunan ezanla 

cemaat namaza durdu.
Oldukça duygusal anlar yaşayan vatandaşlar, 

 

Ayasofya’da namaz kılmaktan çok memnun 

 

olduklarını ifade etti. 

 

Tarihi eseri ziyarete gelen yabancı turistler de camiden çıkan cemaati meraklı gözlerle izledi. 

 

Vakıflar Bölge Müdürü 

Mazhar Yıldırımhan, Ayasofya’nın resmi 

açılışının ise önümüzdeki hafta yapılacağı bilgisini verdi.