BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Haziran 2013 Cuma

Önce, Merkez Bankası’nın izlediği daha doğrusu Başbakan’ın uygulattığı “Faizi tut-dövizi sal” politikasını doğru bulduğumu söyleyeyim 29 Haziran 2013 Turşu seven, perhiz yapamaz

Önce, Merkez Bankası’nın izlediği daha 

doğrusu Başbakan’ın uygulattığı 

 “Faizi tut-dövizi sal” 

politikasını doğru bulduğumu söyleyeyim

 29 Haziran 2013

 Çünkü bu politika, döviz fiyatlarının 

“olması gereken” 

düzeye çıkmasına hizmet edecektir. Döviz fiyatlarının olması gereken düzeye yaklaşıp yaklaşmadığı da “cari açığın” azalıp azalmadığından anlaşılır. 

KUR SAVAŞLARI
“Kur Savaşları” 

diye bir deyimi duymuşsunuzdur. 

Bu savaş ülkelerin ulusal paralarının değerini 

düşük tutup ihracatta avantaj sağlamaya 

çalışması demektir.

 İşin savaşa dönüşmesi 

“mukabele-i bilmisil”den çıkar.

 Savaşı önlemek için bir anlaşma yapılır. Ülkeler birbirine 

“Sen devalüasyon yaparsan, ben de aynen mukabele ederim”

der. 

Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır olur. 

Nispi rekabet gücü değişmez. 

Bu gerekçeyle ülkeler, devalüasyonla rekabet gücü kazanmaya çalışmama noktasında anlaşılmıştır. 

 

IMF’nin kuruluş gerekçelerinden biri de zaten kur savaşlarını önlemektir.

EKONOMİDE KIRILGANLIK
Kırılgan, sağlam duruyor ama bir darbede parçalanır demektir. 

Türk ekonomisi kırılgandır. 

Sebebi, ekonomisinin çarklarının 

“sıcak parayla”

 dönmesidir. 

 

Türkiye, dövizin hep ucuz olmasını istemiştir. 

Çünkü 

“ucuz döviz”

 ekonomiye performans arttırıcı doping etkisi yapmaktadır. 

Ucuz döviz sayesinde yatırım maliyeti düşmekte, miktarı artmakta dolayısıyla milli gelir büyümektedir. 

 

Ucuz döviz sayesinde refah artışı, milli gelir 

artışından daha hızlı olmakta, enflasyon 

dizginlenebilmekte, işsizlik dayanılabilir 

düzeyde kalmaktadır. 

 

Gelir dağımı düzelmekte, servetini dolarla ölçme alışkanlığı olan halkta 

“zenginleştim duygusu”

 köpürmekte ve kendini olduğundan daha başarılı görüp mutlu olmaktadır. 

Ne var ki bu 

“bereket döngüsü” 

bir olayla kırılmakta ve ülke aniden 

devalüsasyon-enflasyon-yüksek faiz

 “kısır döngüsüne”

 girmektedir.

YÜKSEK FAİZ-DÜŞÜK KUR BİTTİ; YÜKSEK KUR-DÜŞÜK FAİZ VERELİM
Dört yıldır Türkiye’de 

“faiz aleyhine”

 bir lobi faaliyeti yapıldığını gözlemliyorum. 

Muhtemelen bunun sebebi Başbakan’ın konuya İslami açıdan yaklaşmasıdır. 

Düşük faizi onaylamakla birlikte iki hususa dikkat çekmek isterim.

 1. Döviz fiyatlarında ipin ucu kaçarsa, enflasyon patlar. 

Bunu da hesaba katmak gerekir. 

2. Pahalı dövizle finanse edilecek, yeni havalimanı, üçüncü köprü, Kanal İstanbul v.b. fantezi 

“iç piyasa”

 projeleri, ülke ekonomisini zora sokar. 


Son Söz: Turşu seven, perhiz yapamaz.  

Ege CANSEN