BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Haziran 2013 Çarşamba

Başbakan Erdoğan sanatçıları kabul etti 13 Haziran 2013 01:01 ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar Necati Şaşmaz ile Hasan Kaçan'ı AK Parti Genel Merkezi'nde kabul etti

Başbakan Erdoğan sanatçıları kabul etti

13 Haziran 2013 01:01 ANKARA
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar Necati 
 
Şaşmaz ile Hasan Kaçan'ı AK Parti Genel 
 
Merkezi'nde kabul etti.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar Necati 


Şaşmaz ile Hasan Kaçan'ı AK Parti Genel 

Merkezi'nde kabul etti.

Türkiye'ye imaj operasyonu yapılıyor 12 Haziran 2013 23:35 ANKARA Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin yükselişinden rahatsızlık duyanlar olduğunu belirterek, "Uluslararası basındaki belli odaklar, Türkiye'nin bir imaj kirlenmesi yaşamasını istiyor"

Türkiye'ye imaj operasyonu yapılıyor

12 Haziran 2013 23:35 ANKARA

Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin yükselişinden rahatsızlık duyanlar olduğunu belirterek, 

"Uluslararası basındaki belli odaklar, Türkiye'nin bir imaj kirlenmesi yaşamasını istiyor" 

dedi.



Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin son dönemdeki yükselişinden rahatsızlık duyan çevreler bulunduğunu belirterek,

 



 "Yükselen bir ülkeyle ilgili bir anda bir imaj 

operasyonu yapılıyor. 

Uluslararası basındaki belli odaklar, 

Türkiye'nin bir imaj kirlenmesi yaşamasını istiyor"

 dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Habertürk kanalında yayınlanan 

"Basın Kulübü Özel" 

programına katılarak Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin soruları yanıtladı.

Davutoğlu, son yıllarda çeşitli Avrupa 

başkentlerinde ve ABD'de, 

Taksim'dekine benzer birçok olay yaşandığını anımsatarak, 

"Bu 

olayları uluslararası medyanın veriş biçimiyle, 

yani bir normal bir süreç olarak veriş 

biçimiyle, Türkiye'de yaşanan olayları veriş 

biçimini karşılaştırdığınızda, açıkçası bir 

 

anormallik görmemek gözü kör olmak demektir"

 ifadesini kullandı.

 

Dün sabaha kadar bir uluslararası medya 

kuruluşunun konuya ilişkin yayınını izlediğini, 

yayın sırasında alanda hiçbir olay yokken eski 

görüntülerin gösterildiğini ve sanki savaş 

şartları içindeymiş gibi gaz maskesi 

takan yabancı muhabirlerin ekranda olduğunu belirten Davutoğlu, 

"Gündüz saat 11'de, daha Taksim'de kimse yokken, gaz maskesiyle 

Taksim'den yayın yapan bir yabancı basın 

mensubu gördüğünüzde, bunun iyi niyetli bir 

habercilik anlayışı olduğu konusunda ikna olabilir misiniz?"

 sorusunu yöneltti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 

"Aynı medyanın, aynı çevrelerin, Suriye'de 100 bin insan ölürken yaptığı yayınları biliyorum. 

Türkiye'de hiç 

aralıksız 4-5 saat yayın yapanların, bu haberleri Banyas katliamı sonrasında nasıl 

geçiştirdiklerini, nasıl başka olaylarda başka 

türlü tavır aldıklarını da biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

 

Medyanın özgür olduğunu vurgulayan 

Davutoğlu, bütün yaşananlara rağmen 

uluslararası basının en zor güvenlik 

şartlarında bile engellenmemesinin, 

Türkiye'deki demokrasinin bir işaretini gösterdiğini söyledi.

 

"İmaj operasyonu"

Yabancı muhataplarıyla da konuyu ele aldığını aktaran Davutoğlu, geçen hafta ve iki 

 

gün önce ABD'li mevkidaşıyla görüştüğünü, 

Alman mevkidaşıyla da bugün bir telefon 

görüşmesi gerçekleştirdiğini dile getirerek, 

"Sorduğum soru net olarak şu oldu. 

Atina'da, Madrid'de, Roma'da, Londra'da, 

birçok Avrupa başkentinde ekonomik kriz 

dolayısıyla sokağa dökülenler söz konusu 

olduğunda bu kadar uzun yayınlar yapıldı mı, 

bu kadar çok açıklama yapıldı mı?"

 

 ifadesini kullandı.

Türkiye'de insanların iş bulamadıkları için değil, çevre için gösteri yaptıklarına işaret eden Davutoğlu, 

 

"Her gün neredeyse Türkiye'de olağanüstü 

savaş şartları varmış gibi, olağanüstü bir 

durum varmış gibi, eğer dost ve müttefik 

ülkeler açıklama yapmaya başlarlarsa biz de 

bunu sorgulamaya başlarız" diye konuştu.

 

Davutoğlu, olayların arkasındaki odaklara ilişkin soru üzerine,

 "Bir günde 65 milyar dolarlık iki ihalenin 

yapıldığı nükleer ve havaalanı bağlamında, 

IMF borçlarının silindiği, Türkiye'nin kredi 

notunun arttığı bir aydan bahsediyoruz mayıs 

ayında. 

 

Böyle yükselen bir ülkeyle ilgili bir 

 

anda bir imaj operasyonu yapılıyor. 

Uluslararası basındaki belli odaklar, 

Türkiye'nin bir imaj kirlenmesi yaşamasını istiyor" 

dedi.

Bu odakların kimler olduğu yönündeki soruya karşılık Davutoğlu, 

 

"Türkiye'nin yükselişinin kendi alanlarını daralttığını düşünen çevrelerin tümü. Ama milletimiz hiç merak etmesin, Türkiye'nin yükselişi devam edecek.

 Artık bu set aşıldı. 

Türkiye'nin yükselişini kimse engelleyemez. 

Türkiye'nin yükselmesi ekonomik olarak, siyasi olarak, kültürel olarak belli çevrelerin alanını daraltıyorsa, bu, o çevrelerin kendi muhasebe yapmalarını gerektiren bir durumdur. 

Biz hiçbir zaman özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz" 

değerlendirmesinde bulundu.

 

"Dış politikada olağanüstülük yaşanmaz"

Davutoğlu'na, ABD başta olmak üzere çeşitli 

ülkelerden gelen açıklamaların, Türkiye'nin dış 

politikasında değişiklik oluşturup 

oluşturmayacağı da soruldu.

Soruya, 

"Hiçbir olağanüstülük yaşanmaz"

 yanıtını veren Davutoğlu, 

"ABD ile olsun ve diğer Avrupa ülkeleriyle 

olsun, bütün meslektaşlarımla gayet sıcak, 

samimi ancak çok açık ve ülkemizin onurunu, 

demokrasimizin ulaştığı seviyeyi savunan  bir 

ilişkiyi sürdüreceğiz. 

Kimse bize ikinci sınıf 

demokrasi muamelesi,  gelişmekte olan bir 

demokrasi ya da dış yardıma muhtaç bir ülke 

imajı, dışarıdan gelen mesajlarla kendini 

tanzim etmesi gereken bir ülke muamelesi yapamaz"

 diye konuştu.

 

Muhataplarıyla yaptığı telefon görüşmelerinde gerilimli anlar yaşandığının düşünülmemesini de isteyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Kanaatlerimizi açıkça paylaşırız, ama hiçbir ülkeyle ilişkimizi bozmayız.

 Ancak şunu da söyleyeyim. Sadece batı medyası değil, bu konuda diğer medyaların da İran, Rus, İsrail medyasının da nasıl takdim ettiğini biz yakından takip ediyoruz ve bazı sonuçlar çıkarıyoruz. 

 

Bütün bu farklı kanaatlere sahip medyanın, 

 

Türkiye'nin imajının bozulması konusunda 

 

neredeyse ortak bir çizgide yayın yapıyor olması 

da dikkate şayandır. 

 

Ama milletimiz bundan sakın ola ki bunların 

hepsiyle sıkıntılı, gerilimli bir ilişkiler dönemi 

başlıyor gibi bir kanaate kimse sahip olmasın. 

Ama bilinsin ki Türkiye'nin bu yükselen 

profilini korumak hepimizin ortak ideali, 

hedefi, çıkar alanı olmalıdır." 

Türk demokrasisi test ediliyor 12 Haziran 2013 22:33 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de demokratik normların yükseldiğini belirterek, son günlerde yaşanan olaylarla Türk demokrasisinin test edildiğini söyledi

Türk demokrasisi test ediliyor

12 Haziran 2013 22:33 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de demokratik normların yükseldiğini belirterek, son günlerde yaşanan olaylarla Türk demokrasisinin test edildiğini söyledi.

Rize

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hukuk normlarımızı yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Onun için Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin  testi anlamına gelmektedir" dedi.

Gül, Rize Dedeman Otel'de düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'de son yıllarda istikrarın hakim olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin her tarafının geliştiğini ve değiştiğini anlatan Gül, şunları kaydetti:

"Çok şükür memleketimizdeki istikrar, memleketimizin özellikle genel ekonomik politikalarının neticesi olarak Türkiye'nin ekonomisinin sağlam olması bir noktada testimizin dolu olduğunu gösteriyor. Her tarafa doğrusu yetişebiliyoruz. Bütün şehirlerimiz olağanüstü bir değişim içerisinde. Çok büyük altyapı yatırımları yapılıyor, çok büyük kalkınma programları uygulanıyor. Öyle ki Avrupa'nın birçok ülkesi büyük sarsıntılar geçirirken, ekonomik krizden insanlar sokaklara dökülürken Türkiye, sonra 10 yılda Avrupa'dan 5 kat daha fazla büyüdü."

Gül, herkesin memleketinin kıymetini bilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'de çok köklü siyasi ve hukuk reformları yapıldığını anımsatan Gül, "Hayatımızda tabu dediğimiz birçok konular tabu olmaktan çıktı. Hukuk normlarımız yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin testi anlamına gelmektedir. Bunu daha önceden, bu olayların başladığı ilk günlerde de söyledim" dedi.

"Bizde olup bitenler çok farklı"

Türkiye'nin çevresindeki ve Ortadoğu'daki birçok Arap Müslüman ülkelere bakıldığında son 2-3 sene içerisisinde çok büyük değişikler olduğunu anımsatan Gül, şöyle devam etti:

"Çok büyük olaylar oldu. Maalesef onlardan biri de 900 kilometrelik sınırı olan komsuşumuz Suriye. Orada insanlar, hepsi hiçbirini ayırt etmeden bütün Suriyeliler kardeşlerimiz ama ülkeleri adeta yangın içerisinde. 'Bütün bunlar niye veyahutta niye oldu' dediğimizde, insanlar temel hak ve hukuk için sokağa döküldüler. 'Mahkemeler düzgün olsun' dediler. Çünkü oralarda mahkemeler bizdeki gibi değil. Bizdeki mahkemeler bizdeki hukuk, İngiltere'deki Fransa'daki Almanya'daki gibi. Unutmayın bizim mahkemelerin kararları eğer sizi tatmin etmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bile gidebiliyorsunuz. Onların verdiği kararı da biz devlet olarak kabul ediyor ve uyguluyoruz. Bizim hukukumuz bu standartlarda. Ama oralarda ise 'çok partili sistem olsun, seçimler adil olsun, hiç kimse yüzde 98 gibi oranlarda kazandı gibi gülünç işler olmasın. Herşey şeffaf olsun' diye yollara çıktılar. Bizde olup bitenler çok farklı."

ABD'de 2 sene önce birden bire insanların ayaklandığını belirten Gül, "Wall Street'de olaylar yaşandı. Üniversiteleri işgal ettiler, sokakları işgal ettiler. Polis onlarla uğraştı. Dün akşam Taksim'de televizyonda gördüğünüz manzaralara benzer manzaralar New York'da oldu veya İspanya'da da oldu. Orada insanlar 'işsiz' diye sokağa düküldüler. Yüzde 28 işsizlik var. Avrupa'nın en önemli ülkesinden birinde. İngiltere'de oldu bir kaç sene önce. Üniversitede harcı yükseltti hükümet, dediler ki bu mali sisteme ters geliyor, herkes sokağa döküldü. Orada da neler oldu. Arabaları yaktılar. Dolayısıyla bizde olup bitenler en gelişmiş demokratik ülkelerde olup bitenlere benzeyen şeyler oldu. Bu ayırımı çok iyi yapmak lazım."

''Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım''

Gül, Türkiye'nin 10 sene içinde yaptığı çok köklü reformlar, hukukundaki değişiklikler ve ekonomideki köklü reformlar sayesinde bulunduğu noktaya geldiğini belirterek, "Kürt kelimesini derken bile 10 sene önce, böyle zorlanarak söylenilirdi. Halbuki memleketin bir gerçeği olduğunu, böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes görüyor. Bunlardan bile korkardık biz. 'Televizyonda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi yapılamaz mı' bu konuşulurdu bu memlekette. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun bir kısmının az ya da çok böyle bir dilleri var. Gittiğinizde Diyarbakır'da görüyorsunuz herkesi. O zaman saygıdan dolayı bile böyle bir şeyin olması gayet normal değil mi? Bunları biz yapamazdık. Bugüne geldiğimizde görüyorsunuz, televizyon yayınını yapıyor" diye konuştu.

Daha yapılacaklar olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:

"Memleketin demokrasisini, hukukunu daha mükemmelleştirmek için daha yapılacaklar vardır. Dolayısıyla bu olup bitenlere baktığınızda sakın moraliniz bozulmasın. Nihayetinde 'ben bu ağacı kestirmem' diyor bazıları. 'Bana şu büyük cinayetlerin faillerini bul' diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar veyahutta 'olağanüstü halleri kaldırın, yeter artık bu memleket sıkıldı' diye sokağa da dökülmüyor insanlar. Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım. Jenerasyon farkları var. Benim jenerasyonumla bugün 20 yaşındaki oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar da 'buraya bu binayı yapmayın, burası böyle kalsın' diyor. Bunların çözüm yolu nasıldır, nasıl çözülür? Önce hukukla siyasetle olur. Konuşulur, kararlaştırılır. Bugün işte oturdular, konuştular. Beklentiler konuşulur ve neticede inatlaşarak da olmaz. Tabii ki herkes bütün iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler eğer çözülemiyorsa mahkemeye gider ve mahkemeler bunlara karar verir ve herkes sevse de sevmese de kabul eder. Bizdeki olaylar bu şekildeki olaylardır. Onun için bunlardan hemen moraliniz bozulup, sakın 'memleket nereye gidiyor' diye düşünmeyelim."

Gül, "Şüphesiz ki koskoca bir ülkede bazı şiddete başvuranlar da oluyor. Bir sürü çeşitli örgütler var bunları hepimiz, herkes biliyor" ifadesini kullandı.

Şiddetin demokratik hak olmadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokratik hak, şiddete başvurmadan aykırı düşüncenin talebini protestoyla başka şekilde gösterebilirsin ama şiddet olursa 'şiddete de müsaade etmem demek' de polisin tabii ki görevi. O açıdan bunları ümit ederim ki sukunetle anlayışla büyük bir olgunlukla geçireceğiz ve hepimiz nihayetinde olup bitenlerden de muhakkak ki dersler çıkartacağız, Muhakkak ki bunlardan mesaj alacağız ve neticede şüphesiz ki Türkiye yoluna devam edecektir. Yapılacak daha çok iş var bu memlekette. Bunlar hep söylediğim güzel şeylerdi ama Türkiye'yi bir Almanya ile Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Onun için bizim vakit kaybetmememiz lazım. Bizim daha çok çalışmamız, enerjimizi halkın, milletin gerçekten beklentilerini karşılayacak, gelişmemizi, kalkınmamızı daha ileriye götürecek şekilde harcamamız lazım. Yoksa yazık olur gerçekten."

 

 

 

Liderlerle tek tek görüşmem daha yararlı

12 Haziran 2013 12:27 

 

Cumhurbaşkanı Gül, "Barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanması demokratik haktır" dedi.

Rize

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çeşitli ziyaretler için geldiği Rize'de, Vali Nurullah Çakır'ı makamında ziyaret ederek Valilik Şeref Defterini imzaladı.

Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı çağrıyla sizin liderleri toplamanızı ve parti mitinglerinin iptal edilmesini istedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki soru üzerine "Bütün siyasi partilerin başkanlarını bir araya toplamak, bunlar zaman zaman olabilir" dedi.

Gül, şöyle devam etti:

"Nitekim ben de ilk Cumhurbaşkanı olduğum yıllarda bazı davetler yaptım. Bu tip toplantıları yaptım. Ama ben bu noktada, neticeye bakarım doğrusu. Neticeye ne yardımcı oluyor, katkısı ne olacak, ben ona bakarım. Bu çerçevede baktığımda bugünkü siyasi ortam içerisinde çok doğrusu katkı sağlayabileceği kanaatinde değilim. Böyle bir kanaat oluşursa tabii ki yine bu daveti de yaparım ama şu anda bunun yerine liderlerle tek tek görüşüp, onların düşüncelerini baş başa, sonuna kadar rahatlıkla söylemelerinin ve benim de dinlememin, neticede bunu diğer görüştüğüm liderlere herkesin ne düşündüğünü anlatmamın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Şu anda takip ettiğim metot da bu. Nitekim dün de sayın Başbakanla görüşmemizde, diğer ana muhalefet partisi başkanlarının, siyasetçilerin görüşlerini aktarma fırsatı buldum. Bakmamız lazım önümüze."

"Herkeste ilk günün karmaşası vardı"

Gül, "Olaylar ilk başladığında 'mesaj alındı' demiştiniz. Başbakan ise 'ne mesajı alındı, bilmiyorum' demişti. Bu mesajı sayın Başbakana ilettiniz mi, ilettiyseniz nasıl bir tepki aldınız" sorusunu yanıtlarken de şunları kaydetti:

"Olabilir tabii. Herkeste ilk günün bir karmaşası vardı. Sayın Başbakan yurt dışındaydı. Bugün niçin görüşüyor? Demek ki onların da çeşitli düşüncelerini öğrenmek için, üstelik birinci elden öğrenmek için, öyle değil mi? Bire bir davet edip onlarla görüşmesi ne demek? Artık ondan, bundan, dışarıdan, uzaktan değil bire bir dinlemek istiyor. Bunlar güzel şeyler. Başında söylediğim şey ne? 'Bunları demokratik olgunlukla aşacağız' dedim. Bunlar kesinlikle zaafiyet değildir. Bunun bilinmesini isterim. Bunların hepsi demokratik olgunluktur. Nihayetinde ülke bizimdir. Bütün vatandaşlarımızın farklı fikirleri, aykırı düşünceleri olabilir. Herkesin olacaktır ki o zaman zaten ülkenin demokratik olduğu ortaya çıksın. Ama bunları dinleyebilmek, bunları konuşabilmek, dinleyerek çözebilmek, nihayetinde hiç anlaşılamazsa o zaman dediğim gibi hukuk yolları vardır. Bütün bu yolların neticesinde nihai bağlayıcı kararlar, herhangi bir anlaşmazlıkla ilgili böyle ortaya çıkar. Türkiye, bunları başarabilecek, üstünden gelebilecek bir ülkedir."

"Türkiye açık bir toplum"

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu, demokratik hak ve hukukun teminat altında olduğunu ve buna saygı duyulduğunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

Bu bağlamda barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan, şiddetin içinde olmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanmasının demokratik hak olduğunu belirten Gül, şöyle devam etti:

"Bunu en başından beri söylüyoruz. Bununla da onur duyuyoruz ama şiddet bütün vatandaşların hayatını rahatsız edici, kural tanımayan, Türkiye'nin en önemli kavşaklarını, meydanlarını, Kızılay'dan tutun da Taksim gibi, buralar kilit, anahtar gibi trafik için hayatın yaşandığı yerler. Buraları eğer, kuralsız bir şekilde, sürekli bir şekilde ve şiddetle tutulmaya çalışılırsa buna da tabii ki demokratik bir hak olarak bakılamaz. A ama Gezi Parkı'nda, Taksim'deki parkta insanların, 'benim farklı bir düşüncem var. Buraya yapılacak projelerle ilgili düşüncelerim ayrıdır' diye itirazları varsa bunları dinlemek, bunlarla diyaloğa geçmek, bunlar ne diyor diye kulak vermek de şüphesiz hepimizin görevidir. Nitekim bugün, bu bağlamda çeşitli görüşmeler yapılıyor, yapılacaktır. O açıdan ben ilk gün söyledim. Zaten almak istediğimiz mesajlar da bunlar. Dolayısıyla bu tip problemleri, farklı düşünceleri konuşarak, görüşerek ve nihayet hukuk düzeni içerisinde itirazlar olur, mahkemeler olur. Anlaşılamazsa mahkemeye gider, şiddetten uzak bir şekilde bunlar çözülür. Bunun da bu şekilde olacağına inanıyorum ama şiddete hiç fırsat vermemek gerekir. Bu yakışmaz. Sadece Türkiye'de değil, Newyork'ta da müsada etmezler, Berlin'de de müsade etmezler, İspanya'da da müsade etmezler. Onun için ben burada özellikle uluslararası basına bunu duyurmak istedim. Türkiye'de olup bitenler, farklıdır. Bunlar temel hak ve özgürlükler ve demokrasi talebiyle ilgili değil ama başka taleplerde olan insanların sesini duyurmak istedikleri için Gezi Parkı'nda gösterileri vardır. Bunun ötesinde bazen geceleri rastladığımız gibi dün de olduğu gibi şiddete başvuranlar... bu da ayrı bir şeydir. Bunları ayırmamız gerekir ve kurallara herkesin uyması gerekir. Kurallar, çerçevesi içerisinde de en aykırı düşünceler en aykırı fikirler de tabiki söylenebilir. Onları da dikkate almak, konuşmak dinlemek muhakkak ki demokratik olgunluğun bir gereğidir."

Uluslararası camiaya seslendi 

Özellikle uluslararası camiya seslenmek istediğini dile getiren Gül, şöyle devam etti:

"Uluslar arası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıllarda çevre ülkelerde, komşularımızda, Orta Doğu ülkelerinde birçok olaylar oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Türkiye'deki olayları, Taksim'deki olayları seyredenler, birdenbire olaylarda benzerlik kurmaya kalktı. Tamamen yanlış bir şey. O ülkelerde temel hak ve özgürlükler için insanlar, 'demokrasiye geçelim, çok partili sisteme geçelim, çoğulculuk olsun, herkes istediğini rahatlıkla, korkusuz ifade edebilsin' diye ayaklandılar. Türkiye'ye bakarsanız, bütün olup bitenlere bakarsanız, böyle talepler yok. Hatta hatta, Avrupa'nın en gelişmiş bazı ülkelerinde insanlar sokakları dolduruyorlar, 'iş bulun bize, işsiziz' diye. Türkiye'de öyle de değil. Çok şükür, elhamdülillah, bütün dünya bu ekonomik kriz içerisinde, ekonomisi düzgün giden nadir ülkelerden biriyiz veya insanlar eskiden olduğu gibi 'faili meçhul cinayetler dursun, olağanüstü haller kalksın, katiller yakalansın', bunlar içinde değil. Onun için önce olup bitenleri, Türkiye'yi farklı bir safhaya koymak gerekir ve uluslararası, özellikle yayın kuruluşlarının da buna çok dikkat etmeleri gerekir."

"Olup bitenler gayet açık"

Gül, uluslararası medyada Taksim'deki olaylara ilişkin kullanılan dile ilişkin soruyu cevaplarken de "Biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak onlar da bizde olup bitenleri seyrederler. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki olaylar anlatılırken bunların çevresi, bunların nitelikleri de güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar, yanlış bilgiler verilmemiş olur. O açıdan Türkiye'de olup bitenler gayet açık, şeffaf" dedi.

"Yanlışa (doğru) diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider"

Gül, orantısız güçle ilgili ise "Maalesef tabii ki yanlışları görmemiz gerek. Yanlışlara biz 'bu yanlış oldu' demezsek o zaman bu da olgunluğumuza yakışmaz. İlk gün Gezi Parkı'nda olup bitenler yanlıştı maalesef. Bunu İstanbul polisi de gördü. Onun için dün, evvelsi gün bakın, davranışları nasıl farklı. Yanlışa da 'doğru' diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider. Bunu herkes gördü, kendileri de gördüler ve onun için dünkü, evvelsi günkü davranışlarını gördünüz. Hepsi dediler ki biz bu  tip barışçıl şekilde, şiddet olmayan gösteriyi ayırt ediyoruz ama sizi de tehlikeye sokacak şiddet içeren gösteriye de müsaade etmeyeceğiz. İlk gün böyle olsaydı belki bu noktalara gelmezdi" dedi. 

Halka hitap etti

Gül, valilik önünde kendisini bekleyen vatandaşların arasında gezdi. 

Vatandaşlarla selamlaşan Gül, kemençe eşliğinde atma türkü söyleyen yöresel sanatçı Ahmet Çakar'ı dinledi. Çakar, Cumhurbaşkanı Gül'e, "Cumhurbaşkanım Rize'ye hoşgeldin. Aşka gelmişim aşka, büyük insan tanımam senden başka" dedi.

Gül, burada halka hitaben yaptığı konuşmada, Rize'de olmaktan, Rizelilerle kucaklaşmaktan çok büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Kendisine gösterilen ilgiden dolayı vatandaşlara teşekkür eden Gül, şunları söyledi:

"Memleketimiz, ülkemizin her tarafı, dört bir köşesi birbirinden güzel. Karadeniz'in bu güzellikleri var, güneyin başka güzellikleri var, Orta Anadolu'nun başka güzellikleri var ama Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları istedikleri yere gider, istedikleri yerde yerleşir, istedikleri yerde yaşayabilirler. Bu güzel vatanın hep beraber kıymetini bileceğiz, memleketimizin hep beraber değerini bileceğiz ve hep beraber huzur, kardeşlik içinde geleceğimizi daha da parlak yapmak için elbirliğiyle çalışacağız." 

Gül, Rize'nin, Cumhuriyetin başından beri, çok partili sisteme geçildiğinden beri çok önemli siyasetçiler, devlet adamları yetiştirdiğini ve iki başkabakan çıkardığını vurgulayarak, 

"Bugünkü Başbakanımızın da memleketi olan bir il. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan benim de en eski, en kıymetli arkadaşlarımdan. Dolayısıyla hep beraber bu ülkeyi, bütün şehirlerimizi çok daha güzelleştirmek, çok daha zenginleştirmek, sizlerin huzurunuzu, mutluluğunuzu çok daha arttırmak için gece gündüz çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz"

 dedi.

 

Rize 20 yıl sonra Cumhurbaşkanı ağırlayacak

11 Haziran 2013 16:17 

Rize, 20 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

RİZE

Rize Valisi Nurullah Çakır, valilikte düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugün Rize'ye gelerek bir dizi temasta bulunacağını belirtti.

Rize'yi son olarak 20 yıl önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ziyaret ettiğini, 20 yıl aradan sonra Rize'nin tekrar Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapacağını ifade eden Çakır, "Bugün saat 12.00'de Valilik önünde resmi karşılama yapacağız. Burada Cumhurbaşkanımızın halkımıza konuşması olacaktır. Bununla ilgili gerekli hazırlıklarımızı yaptık. Daha sonra Rize Belediyesini ziyaret edecek. Cumhuriyet Çay Fabrikasında çayın sanayi serüvenini inceleyecek. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve İl Garnizon Komutanlığını ziyaret edecekler" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün onuruna verecekleri akşam yemeğine oda ve borsa temsilcilerinin katılacağını kaydeden Çakır, "Halkımızı saat 11.45'te Valilik önünde Cumhurbaşkanımızı karşılamaya davet ediyorum" diye konuştu.

 

Van'da 4,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinden alınan bilgiye göre, saat 22.02'de merkez üssü Aktaş köyü olan 4,6 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi

Van'da 4,6 büyüklüğünde deprem

12 Haziran 2013 22:28 VAN
Van'da merkez üssü Aktaş köyü olan 4,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.


Van'da 4,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinden alınan bilgiye göre, saat 22.02'de merkez üssü Aktaş köyü olan 4,6 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.


Yerin 1,2 kilometre derinliğinde meydana gelen  ve Van kent merkezi ile çevre ilçelerde de hissedilen deprem, kısa süreli paniğe neden oldu.

Gezi Parkı için referandum teklifi 12 Haziran 2013 21:46 ANKARA Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı heyetine, "Gezi Parkı'na yönelik projenin İstanbul halkına sorulabileceğini ve referandum yapılabileceği" teklifini sunduğu açıklandı

Gezi Parkı için referandum teklifi

12 Haziran 2013 21:46 ANKARA

 

Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı heyetine, 

"Gezi Parkı'na yönelik projenin İstanbul 

halkına sorulabileceğini ve referandum 

yapılabileceği"

 teklifini sunduğu açıklandı.



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti 

Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip 

Erdoğan'ın Gezi Parkı heyeti ile yaptığı 

görüşmede, 

"Gezi Parkı'na yönelik projenin 

İstanbul halkına sorulabileceği, konuya ilişkin 

olarak İstanbul'da referandum yapılabileceği" 

teklifini sunduğunu bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı

 olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle 

görüşmesi sonrasında, AK Parti Genel Başkan 

Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, 

açıklamalarda bulundu.

 

Açıklamalarda öne çıkan başlıklar şöyle:

"Gezi Parkı'nda bu eylemin kıyamete kadar 

sürdürülmesi hükümet tarafından kabul 

edilmeyecektir. 

 

Hele hele böyle bir görüşme olduktan sonra ben

 

 Gezi Parkı'ndaki gençlerin orayı 

boşaltacaklarını düşünüyorum"

"Türkiye, bir diktatörlük olmadığı için bu 

eylemler yapılabiliyor. 

 

Eğer Türkiye bir diktatörlük olsaydı bu 

eylemler yapılamazdı. 

 

Yapılsa bile Allah 

 

göstermesin işin şekli çok farklı olurdu. 

 

Bugüne kadar tabii ki polisin bazı müdahaleleri var. 

 

Bu müdahaleler esnasında gönlü incinen, 

bedeni incinen insanlarımız var. 

 

Keşke hiç olmasa ama daha 

 

bugün G8'lerin Londra'daki toplantısı 

 

esnasında protesto gösterisi yapanlarla polis 

 

karşı karşıya geldiğinde hangi görüntülerin 

 

ortaya çıktığına bakın" 

Başbakan Erdoğan Gezi Parkı heyetiyle görüştü 12 Haziran 2013 21:35 ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesi sona erdi

Başbakan Erdoğan Gezi Parkı heyetiyle görüştü

12 Haziran 2013 21:35

ANKARA

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesi sona erdi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesi sona erdi. 

 AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen görüşme 4 saat 25 dakika sürdü.

Heyette,

 tiyatro sanatçısı Ahmet Mümtaz Taylan, akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay, Prof. Dr. Hale Çıracı ve İpek Akpınar, yönetmen Kutluğ Ataman, öğrenci Nil Eyüpoğlu, sanat yönetmeni Rumeysa Kiger, mimar Selva Gürdoğan, sosyal medya uzmanı Zehra Öney, öğrenci Zülfikar Kürüm ve sosyal paylaşım sitesinde Başbakan Erdoğan'a hitaben Gezi Parkı olaylarına ilişkin mektup yazan Bülent Peker de yer aldı.

Basına kapalı gerçekleşen görüşmede, İçişleri 

Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik 

Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kültür ve Turizm 

Bakanı Ömer Çelik, 

Başbakanlık Müsteşarı 

Efkan Ala 

ve

 AK Parti Genel Başkan 

Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu.

 

 





Bilgi kirliliğine yol açan haberlerin nelere mal olduğunu gördük

12 Haziran 2013 18:25

ANKARA

Başbakan Yardımcısı Arınç, Boşnak, Sırp ve 

Hırvat medyasının üst düzey yetkililerini 

kabulünde dezenformasyon amaçlı haberlere 

dikkati çekti.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bazen dezenformasyon amaçlı, bazen bilgi kirliliğine yol açan haberlerin nelere mal olduğunu geçmişte gördük, bugün de yaşıyoruz. Biz şahsen Anadolu Ajansı olarak dürüst, ilkeli habercilik yapmak istiyoruz. Bu tüm geçmişimizde olduğu gibi bugünkü prensiplerimizden de birisidir" dedi.

Arınç, AA Balkanlar Bölge Müdürlüğü, TİKA ve THY'nin ortaklaşa düzenlediği program kapsamında Bosna Hersek'in Boşnak, Sırp ve Hırvat medyasının üstdüzey yetkililerini Başbakanlık Merkez Bina'da kabul etti.

Heyettekilere ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Arınç, Türkiye'de programlarının verimli olmasını diledi. AA'nın 93 yıldır Türkiye'de haber üreten çok köklü bir kuruluş olduğunu belirten Arınç, "Türkiye'nin ve dünyanın sesini haber olarak bütün dünyaya ileten önemli bir ajans. Özellikle son yıllarda farklı dillerde haber ürettiği için dikkat çeken bir ajans. Özellikle Balkan ülkelerinin tümüne yönelik, büyük bir coğrafyaya yönelik haberlerimiz gittikçe artıyor. Bu haberlerimizi bütün dünyaya duyurmaya çalışıyor" dedi.

TİKA'nın da önemli kuruluşlardan olduğunu ifade eden Arınç, sadece Balkanlar'da değil bütün dünyada Türkiye ile ilgili sosyal, kültürel çalışmalar yaptığını anlattı.
Heyette yer alan isimlerle ilgili olumlu şeyler duyduğunu belirten Arınç, hepsinin televizyon, radyo, gazetelerde, muhabir, editör, genel yayın yönetmeni olarak görev yaptıklarını belirtti.

Balkan coğrafyasını bildiğini ve Balkan ülkelerine ziyaretler yaptığını dile getiren Arınç, "Balkan ülkeleriyle Türkiye'nin geçmişten bu yana çok yakın tarihi ilişkileri var. Coğrafyanın yakın olması bir tarafa tarih, kültür beraberliğimiz var. Aynı topraklarda birlikte yaşamışlığımız var. Bizim Balkan insanıyla çok köklü ilişkilerimiz olduğunu söylemeliyim" diye konuştu.

"Bilgi kirliliğine yol açan haberlerin nelere mal olduğunu geçmişte gördük, bugün de yaşıyoruz"

Balkan Savaşlarının 100. yılının yaşandığını anımsatan Arınç, şöyle devam etti:

"Bu acı olaylar hatırlanacak gibi değil ama şüphesiz tarihimizde Balkan savaşlarının önemli yeri var. Biz geçmişten ibret alan, geçmişi tahlil eden ama geçmişteki çekişmeleri, çatışmaları, kavgaları bugün yaşamak istemeyen bir düşünceye sahibiz. Amacımız, barıştır, huzurdur, sükundur. Bütün ülkelerin toprak bütünlüğüne, siyasi egemenliğine saygılıyız. Türkiye olarak her biriyle ciddi ve dürüst ilişkiler kurmak istiyoruz. Bu, hükümetler arası olabilir, parlamentolar arası olabilir, halktan halka olabilir, medya aracılığıyla olabilir. Özellikle dünyada yaşanan pek çok olayda medyanın objektif, dürüst ama çok çabuk çok hızlı haberlere ihtiyacı var. Bunu sağlamak için de önemli kuruluşlar dünyada görev yapıyorlar. Bazen dezenformasyon amaçlı, bazen bilgi kirliliğine yol açan haberlerin nelere mal olduğunu geçmişte gördük, bugün de yaşıyoruz. Biz şahsen Anadolu Ajansı olarak dürüst, ilkeli habercilik yapmak istiyoruz. Bu tüm geçmişimizde olduğu gibi bugünkü prensiplerimizden de birisidir."

AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk de heyette yer alan konukların bir kısmı ilk kez Türkiye'ye geldiğini belirterek, Türkiye'deki haberleri AA'nın Boşnakça haberleri üzerinden takip ettiklerini söyledi. Öztürk, kabulünden dolayı Arınç'a teşekkür etti. Kabul, basına kapalı devam etti.

İşitme engellilerden işaret diliyle konser 12 Haziran 2013 20:58 ANTALYA Kepez İşitme Engelliler İlkokul ve Ortaokulundan mezun olan öğrenciler işaret diliyle konser verdi

İşitme engellilerden işaret diliyle konser

12 Haziran 2013 20:58

ANTALYA

Kepez İşitme Engelliler İlkokul ve Ortaokulundan mezun olan öğrenciler işaret diliyle konser verdi.


Kepez İşitme Engelliler İlkokul ve Ortaokulundan mezun olan 16 öğrenci işaret diliyle konser verdi.

Kepez İşitme Engelliler İlkokul ve 

Ortaokulu mezuniyet töreni Erdem Beyazıt 

Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. 

Okul müdürü Niyazi Arşın, törende yaptığı 

konuşmada, 2012-2013 eğitim öğretim yılının 

cuma günü sona ereceğini, mezun olacak 16 

öğrenciye tören düzenlediklerini söyledi. 

Arşın, 8 yıl önce okula başlayan öğrencilerin 

 

bugün liseye başlayacak seviyeye geldiğini belirterek,

 "Engelli çocukları hayata hazırlamak, geleceğe umutla bakabilmeleri için eğitim verdik. 

Annelerin babaların

 'ben öldükten sonra çocuğum ne olacak'

 sorusuna elimizden geldiği kadar çare bulmaya çalıştık" 

dedi. 

Engelli öğrencilerin ailelerinin yalnız olmadıklarını, bütün toplumun onlara destek verdiğini aktaran Arşın, 2 yıldır Kepez'de 

"Engeliniz Engelimiz"

 projesiyle engelli ve engelsiz çocukları bir araya getirerek bir hafta empati programı düzenlediklerini bildirdi.

Konuşmaların ardından mezun olan 16 işitme engelli öğrenci öğretmenlerinin yönlendirmesiyle halk oyunları gösterisi sundu. 

Öğrenciler daha sonra matematik öğretmeni Mustafa Sulubulut yönetiminde işaret diliyle 5 şarkı söyledi. 

Mezuniyet töreni kıyafetlerini giyen öğrenciler keplerini fırlatarak, aileleriyle doyasıya eğlendi.

Sulubulut, törenin ardından gazetecilere 

yaptığı açıklamada Kepez İşitme Engelliler 

 Ortaokulunda 2,5 yıldır görev yaptığını, işaret 

dilini öğrencilerden öğrendiğini kaydetti. 

Öğrencilerden ayrıldığı için üzgün ancak öğrencilerinin liseye geçtiği için de mutlu olduğunu dile getiren Sulubulut, 

"Okulda ilk defa böyle bir program düzenledik.

 İşitme engelli öğrenciler işaret diliyle şarkı söyledi, gurur duyuyoruz"

 diye konuştu.

Bir ağacın maliyeti 10 milyar dolar 12 Haziran 2013 19:54 PARİS AB Bakanı Egemen Bağış, Gezi Parkı olaylarının Türkiye’ye maliyetine değinerek, "Oradaki beş ağacın her birinin Türkiye’ye en az 10 milyar dolarlık maliyeti olmuştur''

Bir ağacın maliyeti 10 milyar dolar

12 Haziran 2013 19:54 PARİS

 

AB Bakanı Egemen Bağış, Gezi Parkı 

olaylarının Türkiye’ye maliyetine değinerek, 

 

"Oradaki beş ağacın her birinin Türkiye’ye en 

az 10 milyar dolarlık maliyeti olmuştur'' 

dedi.


AB Bakanı veBaşmüzakereci Egemen Bağış, Gezi Parkı olaylarının Türkiye’ye maliyetine değinerek, 

 

"Oradaki beş ağacın her birinin Türkiye’ye en az 10 milyar dolarlık maliyeti olmuştur herhalde bugüne kadar. 

40 yıldır terörle mücadele etmiş bir ülke olarak, bu olayların bu noktalara nasıl getirildiğinin üzerine daha fazla eğilinmesi gerektiğine inanıyorum”

 diye konuştu.

 

 

EXPO 2020 aday şehirlerin sunumu çerçevesinde İzmir’in sunumuna katılmak için Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Bakan Bağış, Kültür ve Turizm Müşavirliğinde basın toplantısı düzenledi.

İzmir'in adaylığına ilginin çok yüksek olduğunu belirten Bağış, Rusya'nın Ekaterinburg, Brezilya'nın Sao Paulo ve Dubai’nin en büyük rakip olarak İzmir’i ilan ettiklerini açıkladı. Bağış,

 

 “Türk milleti kafaya koyduğunu yapar. 

Bunu kafaya koyduk. 

Herkesin işbirliği var. İnsanımız kararını verdi. Hep beraber mahalle muhtarından cumhurbaşkanına kadar seçilmişi, atanmışı ile İzmir’in arkasındayız” 

dedi.

 

Bir soru üzerine Türkiye’deki Gezi Parkı eylemlerine benzer eylemlerin birçok Avrupa ülkesinde de görüldüğünü söyleyen Bağış, 

“Bunları aleyhimize kullanan rakiplerimiz var. 

2020’de Türkiye dünyanın en güçlü 10 

ülkesinden biri olacak, kişi başına gelirini 25 

bin dolara çıkaracak, en fazla uçağa sahip 

havayolu şirketinin sahibi olacak” 

diye konuştu.

Olayların, Türkiye’nin AB üyeliğini etkileyip 

etkilemeyeceğine yönelik bir soruya Bağış, AB 

üyeliğinin teknik bir süreç olduğunun altını 

çizerek, AB üyesi ülkelerden Londra’da benzer 

görüntülerin olduğunu ancak İngiltere’nin AB 

üyeliğinin askıya alınmadığı yanıtını verdi. 

Bağış, “Şimdi Türkiye’nin AB üyeliğini farklı 

mecralara çeken olursa Avrupa’ya zarar verir” 

dedi.

- “Kimsenin yaşam tarzına karışılmadı”

Gezi Parkı eylemlerine katılanların çok farklı itirazlarda bulunduklarını belirten Bağış, katılanlardan bazılarının yayalaştırma projesine karşı çıktığını, bazılarının ağaçların kesileceği inancına kapıldığı için eylemlere katıldığını belirtti.

Bağış, 

“Bazıları alkol satış ve reklamını düzenleyen 

yasayı protesto etmek, bazıları CHP ve BDP’ye 

 destek vermek, bazıları da farklı endişelerle 

gidiyorlar. 

Bunların içinde hayat 

tarzına karışıldığını iddia edenler var. 

Ben bunu tamamen akıl dışı buluyorum çünkü 

Türkiye’de kimsenin yaşam tarzına karışılmamıştır” 

dedi.

AK Parti’nin iktidarı devraldığı dönemde Türkiye’nin borçlanma oranının yüzde 30 olduğunu hatırlatan Bakan Bağış, bu oranın yüzde 4,7’ye indiğinin altını çizerek, 

“Yani birilerinin geliri yüzde 85-90 azaldı. Onların da bu sürecin içinde olduğuna dair bilgi ve belgeler var. 

Onları da vakti geldiğinde Sayın Başbakanımız kamuoyuyla paylaşacaktır” diye konuştu.

“Maliyeti 10 milyar dolar”

Konuşmasında Gezi Parkı olaylarının Türkiye’ye maliyetine de vurgu yapan Bağış, 

“Maliyetini bilmiyorum ama oradaki beş ağacın her birinin Türkiye’ye en az 10 milyar dolarlık maliyeti olmuştur herhalde bugüne kadar.

 40 yıldır terörle mücadele etmiş bir ülke olarak, bu olayların bu noktalara nasıl getirildiğinin üzerine daha fazla eğilinmesi gerektiğine inanıyorum”

 ifadesini kullandı.

“Sahte tweet hesaplarıyla provokasyon yapıldı”

Bakan Bağış, Gezi Parkı olaylarına ilişkin yapılan bir başka tespiti aktararak, bir süre önce yüz binlerce sahte tweet hesabı açılarak, Türkiye’nin önde gelen kanaat önderlerine, sanatçılarına, sporcularına, gazetecilerine yönelik kampanyalar başlatıldığını anlattı. Bağış, şöyle devam etti:

“Toplumdan biraz daha kopuk yaşayan bu 

 

çevrelerin, toplumla ilgili intibalarını etkilemek üzere aylarca süren bir kampanya neticesinde sanki Türkiye’de toplumsal patlamanın eşiğindeymişiz gibi bir hava yaratılmış.”

Gezi Parkı’na yapılan ilk müdahalenin ardından bu olayın abartılarak bir patlamaya yol açması için provokasyon çabası içine girildiğini söyleyen Bağış, 

“Bunun perde arkasında kimler var, finansmanı nasıl gerçekleşmiş, çalışmaları nasıl yapılmış, bunlarla ilgili araştırmalar devam ediyor” 

dedi.

G8 protestosunda Gazze'ye destek 12 Haziran 2013 19:10 LONDRA İngiltere'nin başkenti Londra'da, Kuzey İrlanda'da gelecek hafta yapılacak G8 zirvesini protesto gösterileri sürüyor

G8 protestosunda Gazze'ye destek


12 Haziran 2013 19:10 LONDRA

 

İngiltere'nin başkenti Londra'da, Kuzey İrlanda'da 

gelecek hafta yapılacak G8 zirvesini protesto 



gösterileri sürüyor.



İngiltere'nin başkenti Londra'da, Kuzey İrlanda'da 


gelecek hafta yapılacak G8 zirvesini protesto 

gösterileri sürüyor.


Kapitalizm karşıtı yaklaşık 200 kişilik bir grup, 

"BAE Systems" 

isimli İngiliz güvenlik ve savunma 

şirketininLondra'nın merkezindeki 

binasının önünde 

yerel saatle 14.00'de toplandı.


Buradan yürüyüşe başlayan grup Piccadilly 

meydanından geçerek, dün protestolarda gözaltına 

alınan 57 kişinin tutulduğu Charing Cross 

karakolunun önüne geldi.

 Karakolun önünde bir 

süre sloganlar atan grupla Londrapolisi arasında

 kimi zaman tartışma çıkması dikkati çekti. 

Yürüyüş sırasında yoğun güvenlik önlemleri alındı. 


Bu arada protestocular İsrail'in Gazze'ye füze 

saldırılarını anlatan, üzerinde kucağında çocuğuyla 

başörtülü bir kadın motifinin bulunduğu bez bir afiş taşıdılar.


Kuzey İrlanda'da 17-18 Haziran'da yapılacak G8 


zirvesi öncesi bu hafta boyunca Londra başta olmak 

üzere Birleşik Krallık genelinde çeşitli protesto 

gösterilerinin yapılması bekleniyor.  

Londra polisi özellikle banka ve iş yerlerine 

güvenlik önlemlerini artırmaları için uyarılarda 

bulunuyor.

İzmir'de 3 polis açığa alındı 12 Haziran 2013 18:34 İZMİR İzmir'de, bir eylemcinin saçından çekerken ve yanındakilere copla müdahale ederken görüntüleri televizyonda yayınlanan 3 polis açığa alındı

İzmir'de 3 polis açığa alındı

12 Haziran 2013 18:34 İZMİR

İzmir'de, bir eylemcinin saçından çekerken ve yanındakilere copla müdahale ederken görüntüleri televizyonda yayınlanan 3 polis açığa alındı.



Taksim Gezi Parkı odaklı gelişmeler üzerine İzmir'de düzenlenen eylemlerde, genç bir kızın saçından çektikleri, çevresindekilere de copla müdahale ettikleri anın görüntüleri televizyonda yayınlanan 3 polismemuru açığa alındı.

Alınan bilgiye göre, İzmir'deki eylemlerde polisin tutumuyla ilgili tepkiler üzerine İçişleri Bakanlığı'ndan müfettişler inceleme başlattı. 

Müfettişler, televizyonlarda yayınlanan, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli 3 polis memurunun, Gündoğdu Meydanı çevresinde genç bir kızın saçından çekmesi ve çevresinde bulunanlara müdahale etmesi görüntülerini de inceledi.

Müfettişlerin raporu üzerine, kimlikleri belirlenen 3 polismemurunun açığa alındığı öğrenildi. 

Yabancı basının Taksim tavrı tepki çekiyor 12 Haziran 2013 17:54 Ankara Bazı yabancı medya kuruluşlarının, Taksim Gezi Parkı'ndaki olayları "iç savaş" havasında yansıtması tepki topladı

Yabancı basının Taksim tavrı tepki çekiyor

12 Haziran 2013 17:54 Ankara

Bazı yabancı medya kuruluşlarının, Taksim Gezi Parkı'ndaki olayları "iç savaş" havasında yansıtması tepki topladı.



Taksim Gezi Parkı'ndaki olayları, aralarında CNN International ve BBC gibi ünlü televizyon kanalları ile Reuters gibi haber ajanslarının da bulunduğu yabancı medya kuruluşlarının "Türkiye'de iç savaş var" gibi yansıtması, tepki topluyor.

CNN International’ın dışında ABD içine yayın yapan CNN kanalının dün öğleden sonra 7 saat kesintisiz Türkiye yayını yapması Amerikalıları dahi şaşırtan bir durum oldu. Türkiye'de aralarında Bakanların da olduğu pek çok kimse tepkilerini her fırsatta dile getirirken, sosyal medya üzerinden örgütlenen yüzbinlerce kişi de uluslararası medya kuruluşlarına karşı kampanya başlattı.

Taksim Gezi Parkı protestolarını takip etmek için İstanbul’a adeta “çıkarma” yapan uluslararası basın mensupları, canlı yayınlardaki manipülatif haberleriyle tepki topluyor. Dünyanın önde gelen kanallarından CNN'in saatlerce canlı yayın yapması, Associated Press (AP) ve Reuters’ın meydandan uzun süre canlı yayın noktası kiralaması dikkat çekiyor. Protestoları yakından takip eden basın kuruluşları, dün Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Anıtı’ndaki pankart ve dövizleri temizlemek istemesiyle başlayan olayları son dakika haberleri olarak duyurdu.

Taksim Meydanı’ndan heyecanla haber yapan kanalların başında Amerikan CNN televizyonu geliyor. Aralıksız yaptığı canlı yayınlar, CNN izleyicilerine 1991’deki büyük Körfez Savaşı başlamadan önce yapılan yayınları hatırlattı. Kanal, İstanbul’daki gelişmeleri, uluslararası olayları takip eden baş muhabirlerinin de aralarında bulunduğu kalabalık bir ekiple izliyor. CNN’nin İstanbul’dan Taksim Meydanı’ndan yaptığı saatler süren aralıksız canlı yayına rağmen Suriye’deki insani krizi yansıtan canlı yayınlar yapmaması kuşkuyla karşılanıyor. CNN International’ın dışında, ABD içine yayın yapan CNN'in de dün öğleden sonra 14.00’ten 20.45’e kadar yaklaşık 7 saat kesintisiz Türkiye yayını yapması ise Amerikalıların dahi anlam veremediği bir olay olarak kayıtlara geçti.

CNN’de ünlü habercisi Christiane Amanpour’un programında, ikinci haftasını dolduran Gezi Parkı olaylarında en gergin gecenin yaşandığı ileri sürüldü. 81 ilin bulunduğu Türkiye’de sadece Taksim Meydanı’ndaki yaşananlardan yola çıkarak tüm ülkenin çatışma ortamında olduğu izleniminin verildiği programda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın baş danışmanı İbrahim Kalın telefonla canlı yayına alındı. Ancak Kalın’ın “DHKP-C Amerikan Büyükelçiliği’ne bomba attığında terörist, Taksim Meydanı’na çıkınca demokratik protestocu mu oluyor?” sorusu karşısında şaşıran Amanpour, Kalın’ı “program bitti” anlamına gelen “The show is over” sözleriyle yayından aldı.

Bu arada, ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal, New York Times ve Washington Post ve Los Angeles Times gelişmeleri internet sayfalarından anı anına aktardı. Gazeteler polisin yine aşırı şiddet uyguladığı görüşünü savunurken, New York Times sadece bir uzmanın görüşünden yola çıkarak, analistlerin ülkenin geleceğinden endişe duyduklarını konu alan bir haber yayımladı. Haberde, analistin, “Başbakan Erdoğan’ın bir çözüm bulmak yerine seçmenler arasındaki bölünmeye neden oldu” iddiasına yer verildi. Marjinal grupların şiddete başvurmasına ilişkin ayrıntılara yer verilmeyen haberde, 2 haftadır devam eden gösterilerde 3 kişinin öldüğü aktarılırken, 5 bin kişinin yaralandığını öne sürdü. 

Los Angeles Times’tan Carol Williams geçtiğimiz günlerde yayımlanan yazısında Başbakan Erdoğan’ı diktatörlere benzetirken, USAToday’den Byron Acohido ise ülkede internet kullanımının engellendiği yalanına yer vermişti. Acohido, “Cumartesi günü TechCrunch hem Facebook'a hem de Twitter'a İstanbul'dan ve Türkiye'nin başka bölgelerinden erişimin engellendiğini bildirdi” ifadelerini kullanmıştı.

Dünyanın dört bir yanına canlı yayın

Amerikan Fox News ve İngiliz kuruluşu BBC’nin yanı sıra Skynews de Taksim Meydanı’ndan uzun süre canlı yayın yaptı. Dünyanın en etkin haber ajanslarından Associated Press ve Reuters’ın gelişmeleri aktarabilmek için Taksim Meydanı’nda canlı yayın noktası kiraladığı biliniyor. Ajansların 20 günlük kiralama ücretini ödediği gelen bilgiler arasında. Yabancı basının olağanüstü ilgisi nedeniyle şu an Taksim Hill Oteli’nin meydana bakan kısmındaki odalarının geceliği 350 avrodan, Ottoman Palace 159 avro, The Marmara Oteli ise 300 avrodan satılıyor. Ottoman Palace ve The Marmara Oteli’nde gazetecilerin çekim yapmalarına izin verilmezken, Taksim Hill Oteli’nin üst katındaki bazı odaların camlarında kamera ve fotoğraf makineleri bulunduğu görülüyor. Meydanda yabancı ülkelere ait 2 canlı yayın aracı bulunuyor. Bunlardan biri İspanya’dan bir televizyon kanalına, diğeri Avrupa Yayın Birliği’ne ait. Taksim’de 12 gündür bekleyen Avrupa Yayın Birliği’ne ait araçtan birliğe bağlı ülkelerin televizyonları istifade edebiliyor. Ücreti karşılığında, üye olmayan ülke televizyonları da canlı yayın hizmeti alabiliyor. Bu arada, bazı yabancı basın organlarının da uydu modem cihazı üzerinden canlı yayın bağlantısı da yaptıkları öğrenildi.

Göstericilerin verdiği zarardan bahsedilmiyor

 Katar merkezli El Cezire televizyonu da Gezi Parkı olaylarına önem gösteren bir haber kanalı. Kalabalık ekibiyle gelişmeleri aktaran Kanal, Mısır devriminde Tahrir Meydanı’nda uzun süre görev yapan ekibini İstanbul’da görevlendirdi. 

Öte yandan Rus basını da Taksim olaylarına yoğun ilgi gösterdi. Özellikle İngilizce yayın yapan Rus haber kanalı Russia Today (RT), Türkiye'den uzun süreli canlı yayın gerçekleştiren kanallardan. Son günlerindeki haberlerinde "Türk baharı", "Türk savaşı", " Taksim yangın yeri" ve "İstanbul savaş alanı" gibi üst başlıklar kullanan RT, Türkiye'den gelen fotoğraf ve videoları sürekli yeniledi. RT'nin internet sitesinde olaylar başladığından beriGezi Parkı haberleri en üst sıradan verilirken, canlı yayın yapan sayfasının hemen üstünde protestolarla ilgili ayrı bir bölümde gelişmeler anı anına duyuruluyor. Olayları Twitter hesabında son dakika olarak veren RT’nin, mesajlarının sonuna "#occupy gezi" (geziyiişgalet) gibi etiketler koyması dikkat çekti. Rusya devlet televizyon kanalı "Vesti" ise saat başı bültenlerinde Türkiye'ye geniş yer ayırdı. Kanalın Taksim protestolarını gösteren haber videosunun internete verilen bölümünde, "Kalabalıklar Tahrir'de olduğu gibi Taksim'i almak istiyor" başlığı kullanılırken, marjinal grupların kamu malına ve çevreye verdiği zararlardan bahsedilmedi. 

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, önceki gün yaptığı açıklamada uluslararası medyanın gösterilerde takındığı tavra dikkat çekmişti. Batı medyasının hata yaptığını vurgulayan Bağış, medya organlarının “Taksim’den Tahrir çıkacağını” sandıklarını söyleşmişti.

Bu arada, sosyal medyada yoğun bir dezenformasyon kampanyası yürüten marjinal gruplar bilgi kirliliğine neden oluyor. Twitter’da, “Asker polisle çatışacağını açıkladı”, “Polis biber gazını bıraktı, kimyasal gaz kullanıyor”, “Polis gerçek mermi kullanıyor” gibi ifadeler sık sık paylaşılıyor.

Vatandaşlar tepkilerini sosyal medya aracılığıyla gösterdi :  #GoHomeLiarCNNbbcANDreuters

Türkiye'deki olayların abartılarak yansıtılmasına, sosyal medya üzerinden örgütlenen yüzbinlerce kişi de tepki gösteriyor. Uluslararası medya kuruluşlarına tepki gösteren ve aralarında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın da bulunduğu çok sayıda kimse, Twitter üzerinden kampanya yürütüyor.

"  #YouCANTstopTurkishSuccess " hastag mesajı TT Türkiye listesine girerken, " #GoHomeLiarCNNbbcANDreuters " mesajlı kampanya ve Londra'daki protestolara dünyanın dikkatini çekmeye yönelik " #occupylondon " kısa sürede geniş destek buldu. 

 

 

Başbakan Erdoğan Gezi Parkı heyetiyle görüşüyor

12 Haziran 2013 17:11 
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesi başladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüşmesi başladı.
AK Parti Genel Merkezi'nde, 17.00'de başlayan görüşmede, Erdoğan, Gezi parkı olaylarıyla ilgili heyet üyelerinden bilgi alacak ve düşüncelerini aktaracak.
Heyette, tiyatro sanatçısı Ahmet Mümtaz Taylan, akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay, Prof. Dr. Hale Çıracı ve İpek Akpınar, yönetmen Kutluğ Ataman, öğrenci Nil Eyüpoğlu, sanat yönetmeni Rumeysa Kiger, mimar Selva Gürdoğan, sosyal medya uzmanı Zehra Öney, öğrenci Zülfikar Kürüm ve sosyal paylaşım sitesinde Başbakan Erdoğan'a hitaben Gezi Parkı olaylarına ilişkin mektup yazan Bülent Peker de yer alıyor.
Basına kapalı gerçekleşen görüşmede, Başbakan Erdoğan'a İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de eşlik ediyor.


Balkan Türklerinden Erdoğan'a destek mitingi

12 Haziran 2013 12:45 
Makedonya'da Gezi Parkı'ndaki olayları protesto ve Başbakan Erdoğan'a destek için miting düzenlenecek. Miting, Anadolu Ajansı tarafından canlı yayınlanacak.
Makedonya'daki bazı Türk sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler tarafından, Kosova, Bulgaristan ve Arnavutluk'tan gelecek Türkler'in de katılımı ile 14 Haziran Cuma günü, Gostivar kentinde, Taksim Gezi Parkı eylemleri nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek mitingi düzenleyecek.
Türk Demokratik Partisi (TDP) Genel Sekreteri Enver Hüseyin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Balkan Türkleri'nin, son dönemde Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylar bahane edilerek, Türkiye'nin farklı kentlerinde ortaya konulan marjinal eylemleri kaygıyla izlediklerini belirtti.
Eylemlerin, çevreci amaçlardan uzaklaşarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almasından rahatsızlık duyduklarını ifade eden Hüseyin, Makedonya'da yaşayan Türkler'in, olayları protesto etmek ve Erdoğan'ın yanında olduğunu tüm dünyaya göstermek için 14 Haziran Cuma günü, Gostivar kentinde miting düzenleyeceklerini bildirdi.
Hüseyin, mitinge, Makedonya'daki 80 bin Türk'ün yanı sıra Kosova, Bulgaristan'da yaşayan Türkler'in de katılmasını beklediklerini söyledi.
Gostivar'da, Cuma namazının ardından düzenlenmesi planlanan miting, Anadolu Ajansı tarafından da canlı yayınlanacak.