BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Haziran 2013 Çarşamba

Türk demokrasisi test ediliyor 12 Haziran 2013 22:33 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de demokratik normların yükseldiğini belirterek, son günlerde yaşanan olaylarla Türk demokrasisinin test edildiğini söyledi

Türk demokrasisi test ediliyor

12 Haziran 2013 22:33 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de demokratik normların yükseldiğini belirterek, son günlerde yaşanan olaylarla Türk demokrasisinin test edildiğini söyledi.

Rize

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hukuk normlarımızı yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Onun için Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin  testi anlamına gelmektedir" dedi.

Gül, Rize Dedeman Otel'de düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'de son yıllarda istikrarın hakim olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin her tarafının geliştiğini ve değiştiğini anlatan Gül, şunları kaydetti:

"Çok şükür memleketimizdeki istikrar, memleketimizin özellikle genel ekonomik politikalarının neticesi olarak Türkiye'nin ekonomisinin sağlam olması bir noktada testimizin dolu olduğunu gösteriyor. Her tarafa doğrusu yetişebiliyoruz. Bütün şehirlerimiz olağanüstü bir değişim içerisinde. Çok büyük altyapı yatırımları yapılıyor, çok büyük kalkınma programları uygulanıyor. Öyle ki Avrupa'nın birçok ülkesi büyük sarsıntılar geçirirken, ekonomik krizden insanlar sokaklara dökülürken Türkiye, sonra 10 yılda Avrupa'dan 5 kat daha fazla büyüdü."

Gül, herkesin memleketinin kıymetini bilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'de çok köklü siyasi ve hukuk reformları yapıldığını anımsatan Gül, "Hayatımızda tabu dediğimiz birçok konular tabu olmaktan çıktı. Hukuk normlarımız yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin testi anlamına gelmektedir. Bunu daha önceden, bu olayların başladığı ilk günlerde de söyledim" dedi.

"Bizde olup bitenler çok farklı"

Türkiye'nin çevresindeki ve Ortadoğu'daki birçok Arap Müslüman ülkelere bakıldığında son 2-3 sene içerisisinde çok büyük değişikler olduğunu anımsatan Gül, şöyle devam etti:

"Çok büyük olaylar oldu. Maalesef onlardan biri de 900 kilometrelik sınırı olan komsuşumuz Suriye. Orada insanlar, hepsi hiçbirini ayırt etmeden bütün Suriyeliler kardeşlerimiz ama ülkeleri adeta yangın içerisinde. 'Bütün bunlar niye veyahutta niye oldu' dediğimizde, insanlar temel hak ve hukuk için sokağa döküldüler. 'Mahkemeler düzgün olsun' dediler. Çünkü oralarda mahkemeler bizdeki gibi değil. Bizdeki mahkemeler bizdeki hukuk, İngiltere'deki Fransa'daki Almanya'daki gibi. Unutmayın bizim mahkemelerin kararları eğer sizi tatmin etmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bile gidebiliyorsunuz. Onların verdiği kararı da biz devlet olarak kabul ediyor ve uyguluyoruz. Bizim hukukumuz bu standartlarda. Ama oralarda ise 'çok partili sistem olsun, seçimler adil olsun, hiç kimse yüzde 98 gibi oranlarda kazandı gibi gülünç işler olmasın. Herşey şeffaf olsun' diye yollara çıktılar. Bizde olup bitenler çok farklı."

ABD'de 2 sene önce birden bire insanların ayaklandığını belirten Gül, "Wall Street'de olaylar yaşandı. Üniversiteleri işgal ettiler, sokakları işgal ettiler. Polis onlarla uğraştı. Dün akşam Taksim'de televizyonda gördüğünüz manzaralara benzer manzaralar New York'da oldu veya İspanya'da da oldu. Orada insanlar 'işsiz' diye sokağa düküldüler. Yüzde 28 işsizlik var. Avrupa'nın en önemli ülkesinden birinde. İngiltere'de oldu bir kaç sene önce. Üniversitede harcı yükseltti hükümet, dediler ki bu mali sisteme ters geliyor, herkes sokağa döküldü. Orada da neler oldu. Arabaları yaktılar. Dolayısıyla bizde olup bitenler en gelişmiş demokratik ülkelerde olup bitenlere benzeyen şeyler oldu. Bu ayırımı çok iyi yapmak lazım."

''Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım''

Gül, Türkiye'nin 10 sene içinde yaptığı çok köklü reformlar, hukukundaki değişiklikler ve ekonomideki köklü reformlar sayesinde bulunduğu noktaya geldiğini belirterek, "Kürt kelimesini derken bile 10 sene önce, böyle zorlanarak söylenilirdi. Halbuki memleketin bir gerçeği olduğunu, böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes görüyor. Bunlardan bile korkardık biz. 'Televizyonda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi yapılamaz mı' bu konuşulurdu bu memlekette. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun bir kısmının az ya da çok böyle bir dilleri var. Gittiğinizde Diyarbakır'da görüyorsunuz herkesi. O zaman saygıdan dolayı bile böyle bir şeyin olması gayet normal değil mi? Bunları biz yapamazdık. Bugüne geldiğimizde görüyorsunuz, televizyon yayınını yapıyor" diye konuştu.

Daha yapılacaklar olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:

"Memleketin demokrasisini, hukukunu daha mükemmelleştirmek için daha yapılacaklar vardır. Dolayısıyla bu olup bitenlere baktığınızda sakın moraliniz bozulmasın. Nihayetinde 'ben bu ağacı kestirmem' diyor bazıları. 'Bana şu büyük cinayetlerin faillerini bul' diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar veyahutta 'olağanüstü halleri kaldırın, yeter artık bu memleket sıkıldı' diye sokağa da dökülmüyor insanlar. Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım. Jenerasyon farkları var. Benim jenerasyonumla bugün 20 yaşındaki oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar da 'buraya bu binayı yapmayın, burası böyle kalsın' diyor. Bunların çözüm yolu nasıldır, nasıl çözülür? Önce hukukla siyasetle olur. Konuşulur, kararlaştırılır. Bugün işte oturdular, konuştular. Beklentiler konuşulur ve neticede inatlaşarak da olmaz. Tabii ki herkes bütün iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler eğer çözülemiyorsa mahkemeye gider ve mahkemeler bunlara karar verir ve herkes sevse de sevmese de kabul eder. Bizdeki olaylar bu şekildeki olaylardır. Onun için bunlardan hemen moraliniz bozulup, sakın 'memleket nereye gidiyor' diye düşünmeyelim."

Gül, "Şüphesiz ki koskoca bir ülkede bazı şiddete başvuranlar da oluyor. Bir sürü çeşitli örgütler var bunları hepimiz, herkes biliyor" ifadesini kullandı.

Şiddetin demokratik hak olmadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokratik hak, şiddete başvurmadan aykırı düşüncenin talebini protestoyla başka şekilde gösterebilirsin ama şiddet olursa 'şiddete de müsaade etmem demek' de polisin tabii ki görevi. O açıdan bunları ümit ederim ki sukunetle anlayışla büyük bir olgunlukla geçireceğiz ve hepimiz nihayetinde olup bitenlerden de muhakkak ki dersler çıkartacağız, Muhakkak ki bunlardan mesaj alacağız ve neticede şüphesiz ki Türkiye yoluna devam edecektir. Yapılacak daha çok iş var bu memlekette. Bunlar hep söylediğim güzel şeylerdi ama Türkiye'yi bir Almanya ile Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Onun için bizim vakit kaybetmememiz lazım. Bizim daha çok çalışmamız, enerjimizi halkın, milletin gerçekten beklentilerini karşılayacak, gelişmemizi, kalkınmamızı daha ileriye götürecek şekilde harcamamız lazım. Yoksa yazık olur gerçekten."

 

 

 

Liderlerle tek tek görüşmem daha yararlı

12 Haziran 2013 12:27 

 

Cumhurbaşkanı Gül, "Barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanması demokratik haktır" dedi.

Rize

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çeşitli ziyaretler için geldiği Rize'de, Vali Nurullah Çakır'ı makamında ziyaret ederek Valilik Şeref Defterini imzaladı.

Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı çağrıyla sizin liderleri toplamanızı ve parti mitinglerinin iptal edilmesini istedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki soru üzerine "Bütün siyasi partilerin başkanlarını bir araya toplamak, bunlar zaman zaman olabilir" dedi.

Gül, şöyle devam etti:

"Nitekim ben de ilk Cumhurbaşkanı olduğum yıllarda bazı davetler yaptım. Bu tip toplantıları yaptım. Ama ben bu noktada, neticeye bakarım doğrusu. Neticeye ne yardımcı oluyor, katkısı ne olacak, ben ona bakarım. Bu çerçevede baktığımda bugünkü siyasi ortam içerisinde çok doğrusu katkı sağlayabileceği kanaatinde değilim. Böyle bir kanaat oluşursa tabii ki yine bu daveti de yaparım ama şu anda bunun yerine liderlerle tek tek görüşüp, onların düşüncelerini baş başa, sonuna kadar rahatlıkla söylemelerinin ve benim de dinlememin, neticede bunu diğer görüştüğüm liderlere herkesin ne düşündüğünü anlatmamın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Şu anda takip ettiğim metot da bu. Nitekim dün de sayın Başbakanla görüşmemizde, diğer ana muhalefet partisi başkanlarının, siyasetçilerin görüşlerini aktarma fırsatı buldum. Bakmamız lazım önümüze."

"Herkeste ilk günün karmaşası vardı"

Gül, "Olaylar ilk başladığında 'mesaj alındı' demiştiniz. Başbakan ise 'ne mesajı alındı, bilmiyorum' demişti. Bu mesajı sayın Başbakana ilettiniz mi, ilettiyseniz nasıl bir tepki aldınız" sorusunu yanıtlarken de şunları kaydetti:

"Olabilir tabii. Herkeste ilk günün bir karmaşası vardı. Sayın Başbakan yurt dışındaydı. Bugün niçin görüşüyor? Demek ki onların da çeşitli düşüncelerini öğrenmek için, üstelik birinci elden öğrenmek için, öyle değil mi? Bire bir davet edip onlarla görüşmesi ne demek? Artık ondan, bundan, dışarıdan, uzaktan değil bire bir dinlemek istiyor. Bunlar güzel şeyler. Başında söylediğim şey ne? 'Bunları demokratik olgunlukla aşacağız' dedim. Bunlar kesinlikle zaafiyet değildir. Bunun bilinmesini isterim. Bunların hepsi demokratik olgunluktur. Nihayetinde ülke bizimdir. Bütün vatandaşlarımızın farklı fikirleri, aykırı düşünceleri olabilir. Herkesin olacaktır ki o zaman zaten ülkenin demokratik olduğu ortaya çıksın. Ama bunları dinleyebilmek, bunları konuşabilmek, dinleyerek çözebilmek, nihayetinde hiç anlaşılamazsa o zaman dediğim gibi hukuk yolları vardır. Bütün bu yolların neticesinde nihai bağlayıcı kararlar, herhangi bir anlaşmazlıkla ilgili böyle ortaya çıkar. Türkiye, bunları başarabilecek, üstünden gelebilecek bir ülkedir."

"Türkiye açık bir toplum"

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu, demokratik hak ve hukukun teminat altında olduğunu ve buna saygı duyulduğunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

Bu bağlamda barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan, şiddetin içinde olmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanmasının demokratik hak olduğunu belirten Gül, şöyle devam etti:

"Bunu en başından beri söylüyoruz. Bununla da onur duyuyoruz ama şiddet bütün vatandaşların hayatını rahatsız edici, kural tanımayan, Türkiye'nin en önemli kavşaklarını, meydanlarını, Kızılay'dan tutun da Taksim gibi, buralar kilit, anahtar gibi trafik için hayatın yaşandığı yerler. Buraları eğer, kuralsız bir şekilde, sürekli bir şekilde ve şiddetle tutulmaya çalışılırsa buna da tabii ki demokratik bir hak olarak bakılamaz. A ama Gezi Parkı'nda, Taksim'deki parkta insanların, 'benim farklı bir düşüncem var. Buraya yapılacak projelerle ilgili düşüncelerim ayrıdır' diye itirazları varsa bunları dinlemek, bunlarla diyaloğa geçmek, bunlar ne diyor diye kulak vermek de şüphesiz hepimizin görevidir. Nitekim bugün, bu bağlamda çeşitli görüşmeler yapılıyor, yapılacaktır. O açıdan ben ilk gün söyledim. Zaten almak istediğimiz mesajlar da bunlar. Dolayısıyla bu tip problemleri, farklı düşünceleri konuşarak, görüşerek ve nihayet hukuk düzeni içerisinde itirazlar olur, mahkemeler olur. Anlaşılamazsa mahkemeye gider, şiddetten uzak bir şekilde bunlar çözülür. Bunun da bu şekilde olacağına inanıyorum ama şiddete hiç fırsat vermemek gerekir. Bu yakışmaz. Sadece Türkiye'de değil, Newyork'ta da müsada etmezler, Berlin'de de müsade etmezler, İspanya'da da müsade etmezler. Onun için ben burada özellikle uluslararası basına bunu duyurmak istedim. Türkiye'de olup bitenler, farklıdır. Bunlar temel hak ve özgürlükler ve demokrasi talebiyle ilgili değil ama başka taleplerde olan insanların sesini duyurmak istedikleri için Gezi Parkı'nda gösterileri vardır. Bunun ötesinde bazen geceleri rastladığımız gibi dün de olduğu gibi şiddete başvuranlar... bu da ayrı bir şeydir. Bunları ayırmamız gerekir ve kurallara herkesin uyması gerekir. Kurallar, çerçevesi içerisinde de en aykırı düşünceler en aykırı fikirler de tabiki söylenebilir. Onları da dikkate almak, konuşmak dinlemek muhakkak ki demokratik olgunluğun bir gereğidir."

Uluslararası camiaya seslendi 

Özellikle uluslararası camiya seslenmek istediğini dile getiren Gül, şöyle devam etti:

"Uluslar arası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıllarda çevre ülkelerde, komşularımızda, Orta Doğu ülkelerinde birçok olaylar oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Türkiye'deki olayları, Taksim'deki olayları seyredenler, birdenbire olaylarda benzerlik kurmaya kalktı. Tamamen yanlış bir şey. O ülkelerde temel hak ve özgürlükler için insanlar, 'demokrasiye geçelim, çok partili sisteme geçelim, çoğulculuk olsun, herkes istediğini rahatlıkla, korkusuz ifade edebilsin' diye ayaklandılar. Türkiye'ye bakarsanız, bütün olup bitenlere bakarsanız, böyle talepler yok. Hatta hatta, Avrupa'nın en gelişmiş bazı ülkelerinde insanlar sokakları dolduruyorlar, 'iş bulun bize, işsiziz' diye. Türkiye'de öyle de değil. Çok şükür, elhamdülillah, bütün dünya bu ekonomik kriz içerisinde, ekonomisi düzgün giden nadir ülkelerden biriyiz veya insanlar eskiden olduğu gibi 'faili meçhul cinayetler dursun, olağanüstü haller kalksın, katiller yakalansın', bunlar içinde değil. Onun için önce olup bitenleri, Türkiye'yi farklı bir safhaya koymak gerekir ve uluslararası, özellikle yayın kuruluşlarının da buna çok dikkat etmeleri gerekir."

"Olup bitenler gayet açık"

Gül, uluslararası medyada Taksim'deki olaylara ilişkin kullanılan dile ilişkin soruyu cevaplarken de "Biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak onlar da bizde olup bitenleri seyrederler. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki olaylar anlatılırken bunların çevresi, bunların nitelikleri de güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar, yanlış bilgiler verilmemiş olur. O açıdan Türkiye'de olup bitenler gayet açık, şeffaf" dedi.

"Yanlışa (doğru) diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider"

Gül, orantısız güçle ilgili ise "Maalesef tabii ki yanlışları görmemiz gerek. Yanlışlara biz 'bu yanlış oldu' demezsek o zaman bu da olgunluğumuza yakışmaz. İlk gün Gezi Parkı'nda olup bitenler yanlıştı maalesef. Bunu İstanbul polisi de gördü. Onun için dün, evvelsi gün bakın, davranışları nasıl farklı. Yanlışa da 'doğru' diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider. Bunu herkes gördü, kendileri de gördüler ve onun için dünkü, evvelsi günkü davranışlarını gördünüz. Hepsi dediler ki biz bu  tip barışçıl şekilde, şiddet olmayan gösteriyi ayırt ediyoruz ama sizi de tehlikeye sokacak şiddet içeren gösteriye de müsaade etmeyeceğiz. İlk gün böyle olsaydı belki bu noktalara gelmezdi" dedi. 

Halka hitap etti

Gül, valilik önünde kendisini bekleyen vatandaşların arasında gezdi. 

Vatandaşlarla selamlaşan Gül, kemençe eşliğinde atma türkü söyleyen yöresel sanatçı Ahmet Çakar'ı dinledi. Çakar, Cumhurbaşkanı Gül'e, "Cumhurbaşkanım Rize'ye hoşgeldin. Aşka gelmişim aşka, büyük insan tanımam senden başka" dedi.

Gül, burada halka hitaben yaptığı konuşmada, Rize'de olmaktan, Rizelilerle kucaklaşmaktan çok büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Kendisine gösterilen ilgiden dolayı vatandaşlara teşekkür eden Gül, şunları söyledi:

"Memleketimiz, ülkemizin her tarafı, dört bir köşesi birbirinden güzel. Karadeniz'in bu güzellikleri var, güneyin başka güzellikleri var, Orta Anadolu'nun başka güzellikleri var ama Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları istedikleri yere gider, istedikleri yerde yerleşir, istedikleri yerde yaşayabilirler. Bu güzel vatanın hep beraber kıymetini bileceğiz, memleketimizin hep beraber değerini bileceğiz ve hep beraber huzur, kardeşlik içinde geleceğimizi daha da parlak yapmak için elbirliğiyle çalışacağız." 

Gül, Rize'nin, Cumhuriyetin başından beri, çok partili sisteme geçildiğinden beri çok önemli siyasetçiler, devlet adamları yetiştirdiğini ve iki başkabakan çıkardığını vurgulayarak, 

"Bugünkü Başbakanımızın da memleketi olan bir il. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan benim de en eski, en kıymetli arkadaşlarımdan. Dolayısıyla hep beraber bu ülkeyi, bütün şehirlerimizi çok daha güzelleştirmek, çok daha zenginleştirmek, sizlerin huzurunuzu, mutluluğunuzu çok daha arttırmak için gece gündüz çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz"

 dedi.

 

Rize 20 yıl sonra Cumhurbaşkanı ağırlayacak

11 Haziran 2013 16:17 

Rize, 20 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

RİZE

Rize Valisi Nurullah Çakır, valilikte düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugün Rize'ye gelerek bir dizi temasta bulunacağını belirtti.

Rize'yi son olarak 20 yıl önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ziyaret ettiğini, 20 yıl aradan sonra Rize'nin tekrar Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapacağını ifade eden Çakır, "Bugün saat 12.00'de Valilik önünde resmi karşılama yapacağız. Burada Cumhurbaşkanımızın halkımıza konuşması olacaktır. Bununla ilgili gerekli hazırlıklarımızı yaptık. Daha sonra Rize Belediyesini ziyaret edecek. Cumhuriyet Çay Fabrikasında çayın sanayi serüvenini inceleyecek. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve İl Garnizon Komutanlığını ziyaret edecekler" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün onuruna verecekleri akşam yemeğine oda ve borsa temsilcilerinin katılacağını kaydeden Çakır, "Halkımızı saat 11.45'te Valilik önünde Cumhurbaşkanımızı karşılamaya davet ediyorum" diye konuştu.