BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Haziran 2013 Pazar

Başkanlık kötü, parlamenter sistem iyidir

Başkanlık kötü, parlamenter sistem iyidir.

Bu konuyu daha önce hangi vesilelerle, kaç defa ele aldığımı hatırlamıyorum.

 Fakat konu, Başbakan Erdoğan'ın ilk kez geçen 18

 Nisan akşamı bir televizyon programında başkanlık

 sisteminin Türkiye'nin gündemine gelebileceğini 

söylemesinden bu yana yeniden güncellik kazandı. 













Başbakan 12 Eylül'de yapılan halkoylamasından hemen sonra da tekrar, yapılacak yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilebileceğinden söz etti.

Yeni anayasa üzerine çalışmaya başlamasını istediği TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu da hemen gazetelere

"Sağlıklı işleyecek tek model başkanlık sistemidir" demekte gecikmedi.

 Başbakan Erdoğan'ın, bundan sonraki hedefinin Cumhurbaşkanı seçilmek olduğu, bunun için de kendisini yürütmenin başı konumunda tutacak başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemine geçilmesini istediği spekülasyonları yapılmakta.

Bütün bu nedenlerle bu konudaki görüşlerimi bir kez daha okurlarla paylaşma gereğini duyuyorum.


Bilindiği üzere demokrasilerde, esas olarak üç tür hükümet sistemi olabiliyor:

 Parlamenter sistem

(beşiği Britanya),

başkanlık sistemi

 (beşiği ABD) ve ikisinin bir karması olan yarı-başkanlık sistemi

(beşiği Fransa).

 Dolayısıyla başkanlık ya da yarı-başkanlık

sistemlerinin demokrasiyle bağdaşmadığı elbette ki söylenemez.


Ne var ki, siyaset bilimcilerimizin büyük çoğunluğu gibi ben de başkanlık sistemlerinin, Türkiye açısından özellikle uygun olmadığını düşünüyorum.

Bunun başlıca nedenlerini de şöyle sıralayabilirim:
Devlet başkanının
 (ya da Cumhurbaşkanı'nın)

sadece devleti ve milleti temsil etmesinde, bütün yurttaşların güvenebileceği, partiler üstü bir konumda olmasında büyük yarar görüyorum.

Parlamenter sistemde, parlamentonun genelde partiler arası mutabakatla seçtiği Cumhurbaşkanı partilerüstü devlet adamı rolünü kolaylıkla oynayabiliyor.

Oysa başkanlık sistemlerinde başkanın, aynı zamanda yürütmenin de başı olması nedeniyle, bu rolü oynaması mümkün olmuyor.

Türkiye'nin köklü reformlara, dolayısıyla güçlü yürütme organına ihtiyacı var. Bunu da ancak parlamenter sistem sağlayabilir.

Parlamenter sistemde yürütmenin başı, başbakan parlamentodan çıktığı için, yürütme ile yasama organı arasında uyumsuzluk söz konusu olmuyor. Oysa başkanlık sistemlerinde, başkan ile yasama organının farklı partilerden olması halinde yönetimde büyük sorun yaşanıyor.

 Ve sorunlar ancak (bizde pek olmayan) uzlaşma kültürüyle aşılabiliyor.

 Başbakan Erdoğan'ın başka bir partiden olan

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde

yaşadığı sıkıntılar kesinlikle parlamenter sistemden

değil, 1982 anayasasının bir vesayet kurumu olarak

Cumhurbaşkanı'na tanıdığı, parlamenter sistemle

bağdaşmayan, yarı-başkanlık sistemindekileri

andırır yetkilerden kaynaklandı.

Yani Türkiye bir anlamda yarı-başkanlık sisteminin sakıncalarını yaşadı.


Türkiye devletinin ademi-merkeziyetçi bir şekilde

yeniden yapılandırılması ihtiyacı, hiçbir şekilde başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemine

geçilmesini gerekli kılmaz. Parlamenter hükümet

sistemi, federalizmle (Hindistan) bölgelere yetki

devriyle (Britanya ve İspanya) ya da devletin temel

görevleriyle (yani savunma, güvenlik, ekonomi, dış

politika, adalet) ile ilgili olanlar dışında kalan

bütün yetkilerin yerel yönetimlere devredildiği

üniter yapıyla (İsveç), hatta valilerin geneloyla

seçildiği türden üniter yapıyla da (Japonya)

bağdaşır.

Parlamenter sistemin (bence) sorunlu olan ve dolayısıyla istenmeyen yönü koalisyon hükümetlerine de kapıyı açık bırakmasıyla ilgilidir.

Ama parlamenter sistem koalisyon hükümetlerini zorunlu kılmaz.

Uyumsuz, kendi içinde kavga eden koalisyon hükümetlerine yol açan, nisbi temsil seçim sistemidir.

 Nisbi temsil sisteminde % 10'luk barajın bile koalisyonları önlemeye yetmediğini tecrübeyle öğrendik.

 Koalisyon hükümetleri (bence) kötüdür, ama çaresi

kesinlikle başkanlık sistemleri değil, çoğunluk

seçim sistemidir.

 07 Ekim 2010 Perşembe

 Şahin Alpay