BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Haziran 2013 Cumartesi

Erken seçim iddiası mesnetsiz 08 Haziran 2013 18:32 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, erken seçim iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu belirterek ''Seçimlerin zamanında yapılması gereken bir dönemdeyiz."

Erken seçim iddiası mesnetsiz

08 Haziran 2013 18:32 

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, erken seçim iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu belirterek ''Seçimlerin zamanında yapılması gereken bir dönemdeyiz." dedi.

 

İstanbul (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, erken seçim iddialarına ilişkin, "Bu iddianın tamamen mesnetsiz, tamamen gereksiz, asparagas demeyeceğim ama hayal mahsulü olan bir iddia olduğunu ifade etmek isterim'' dedi.

Çelik, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında partinin Sütlüce'deki İstanbul İl Başkanlığı'nda gerçekleştirilen AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunarak, sorularını yanıtladı.

Bazı medya organlarında erken seçim yapılacağı iddialarının yer aldığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Bu iddianın tamamen mesnetsiz, tamamen gereksiz, asparagas demeyeceğim ama hayal mahsulü olan bir iddia olduğunu ifade etmek isterim. Evet, önümüzde bir seçim var, o da malumunuz Mart 2014'tedir. Mahalli seçimleri yapılacaktır mart sonunda. Daha sonra ağustos ayında insanımız, ülkemiz cumhurbaşkanını seçecektir, 2015 haziran ayında da genel milletvekili seçimi yapılacaktır. Artık Türkiye'de istikrar var, Türkiye'de siyasi istikrar var, AK Parti ile belirsizlikler ortadan kalkmıştır. Seçimlerin zamanında yapıldığı ve mutlaka zamanında yapılması gereken bir dönemdeyiz."

Çelik, bu haberleri çıkaranların, yayanların, böyle iddiada bulunanların amacı ne olursa olsun, bunların doğru olmadığını, hayal mahsulü olduğunu kesin bir dille ifade etmek istediğini vurgulayarak, "Bizim gündemimizde böyle bir şey yok, böyle bir düşünce de yok, böyle bir eylem de yok" dedi.

Mayıs ayı değerlendirmesi

Başbakan Erdoğan'ın defalarca, ısrarlı şekilde ifade ettiği gibi faiz lobisine de "istemezükçü" lobisine de teslim olmayacaklarını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

"Gezi Parkı meselesi ortaya çıkmadan önce Türkiye'de olup bitenleri paylaşmak istiyorum. Sadece mayıs ayındaki gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Neler oldu? Çözüm süreciyle PKK bütün silahlı unsurlarını yurt dışına çekti. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Huzurumuz, annelerin gözyaşının dinmesi, başka ocaklara ateş düşmemesi, gencecik fidanlarımızın toprağa düşmemesi, milyar dolarlık kaynaklarımızın heba olmaması, ağızımızın tadının daha fazla kaçmaması açısından son derece önemliydi. Mayıs ayında üçüncü havaalanı ihalesi yapıldı. Buradan kamunun kazanacağı para, yani devletin bütçesine, yani milletin bütçesine girecek para, vergisiyle beraber 70 milyar liradır. 22 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi yapılmıştır. Türkiye bütün her şeye rağmen bunu gerçekleştirmiştir. Bu son derece önemli bir adımdır. 3. Boğaz Köprüsü'nün temeli atılmıştır. Burada da kamunun cebinden bir kuruş para çıkmayacaktır. 4,5 milyar dolara mal olacak bu köprü, 2 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanacaktır. Bu da muhteşem bir şeydir. Mayıs ayında Türkiye IMF'ye olan bütün borcunu ödemiştir, borcunu sıfırlamıştır. Daha önce alan el konumunda olan Türkiye, şimdi veren el pozisyonuna gelmiştir. Bu da son derece önemliydi. Uluslararası derecelendirme kuruluşları, peş peşe Türkiye'nin yatırım yapılabilir notunu yükseltmişlerdir. Bu, Türkiye ile ilgili müthiş bir olumlu algının oluşmasını sağladı. Otomotiv sektörü, bütün mayısların rekorlarını egale ederek, 2013 mayıs ayında 82 bin Türkiye'de araç satmıştır."

Taksim Gezi Parkı olayları

Hüseyin Çelik, Türkiye'de bu kadar güzel gelişmeler yaşanırken, bölgesinin yıldızı bir ülke olarak yükselirken, siyasi istikrarla yoluna devam ederken, siyasi istikrarın ekonomik istikrar olarak vatandaşa yansırken, bütün dünyayı ve Avrupa'yı küresel ekonomik kriz kasıp kavururken Türkiye güzel bir şekilde yolunda giderken Gezi Parkı meselesiyle maalesef bu güzel atmosferin, bu olumlu algının karartılmaya çalışıldığını kaydetti.

Gezi Parkı'nda çevre duyarlılığından dolayı tepkilerini ortaya koyan vatandaşların bu davranışını, daha önce saygıdeğer bulduklarını söylediğini hatırlatan Çelik, şöyle konuştu:

"Endişesi olan vatandaşlarımızın endişe etmemesi gerekiyor. 'Endişeye mahal yoktur' dedik. Eğer orada ağaç katledilerek bildiğimiz tarzda bir AVM yapılırsa 'Ben gider oraya Hüseyin Çelik olarak yatarım. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü sıfatıyla gider bunu yaparım' dedim. Ama bu çevre, yeşil duyarlılığı olmaktan maalesef çıkarıldı, farklı farklı mecralara götürüldü. Zaman zaman şu veya bu nedenlerle gayri memnun olan vatandaşların demokratik kurallar çerçevesinde meşruiyetin dışına çıkmadan, asla şiddete ve kırıp dökmeye başvurmadan tepkilerini dile getirmelerini de her zaman saygıdeğer bulduk, bundan sonra da böyle yapacağız. Ama şu dükkanı paramparça edilen, camı çerçevesi indirilen esnafı hiç mi görmüyoruz? Şu parçalanan kaldırımları, tahrip edilen yeşili, parçalanıp atılan fıskiyeleri, belediye otobüslerini, vatandaşa ait araçları, ters çevrilen ambulansları görmüyor muyuz?"

"Millet vicdanında mahkum edilecektir"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, olaylar sonunda kamuoyunun büyük bir mali külfetle karşı karşıya bırakıldığını, 70 milyon lira zarar meydana geldiğini belirterek, hayatını kaybeden insanların hakkının hiç bir maddi değerle ifade ve telafi edilemeyeceğini söyledi.

Çelik, "Bunlara sebebiyetler veren, özellikle masum bir talebi veya masum bir taleple başlayan bir hareketi vandalizme dönüştürenler kesinlikle millet vicdanında mahkum edileceklerdir. Bunları da görmemiz gerekir. Esasen Sayın Başbakan tarafından da 'birkaç çapulcu' diye nitelendirdiği insanlar bunlardır. Sayın Başbakan '3-5 çapulcu' demiştir. Sayın Başbakan bu olaylara katılan kimselerin 3-5 kişi olmadığının farkındadır" ifadelerini kullandı.

"Yalan, fiskos ve iftira makinası çalıştırıldı"

Başbakan Erdoğan'ın eylemlere katılan insanlara, çevre ve yeşil duyarlılığı olanlara, öyle veya böyle demokratik yollarla, efendice olması gerektiği gibi tepkisini ortaya koyan insanlara da "çapulcu" demiş gibi maalesef sosyal medya ciddi bir fırtına koparıldığını dile getiren Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yalan, fiskos, iftira makinası çalıştırıldı ve gittikçe olaylar daha fazla büyütüldü, öfke kabartıldı, insanlar galeyana getirilmeye çalışıldı. Sosyal medyada özellikle twitter'da ne tür yalanların, ne tür iftiraların ortaya atıldığını, ne tür hakaret ve küfürlerin havada uçuştuğunu hepimiz takip ettik. Dolayısıyla ülke, insan, polis bizimdir. Kendi kendimize zarar vermeyelim. Aslında bu hareketleri yapanlar, özellikle yıkıp dökenler, devirenler, parçalayanlar, AK Parti'ye zarar verdiğini zannediyor, aslında kendimize, geleceğimize ve ülkemize zarar veriyoruz.

Bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bundan sonra da talebi, söyleyecek sözü, memnuniyetsizliği olanlar, bir şeye itiraz eden, bir şeyi talep eden, bir şeye karşı çıkan insanların bütün demokrasilerde olduğu gibi elbette tepkilerini demokratik usullerle ortaya koymalarından rahatsız olmayız, buna zemin hazırlarız ve onların güvenliğini de sağlarız. Ama gösterici, itirazcı, protestocu, protestosu ve gösterisiyle işi çığırından çıkarıp, terör derecesindeki şiddete götürürse, başvurursa haklı olduğu konumda bile haksız duruma düşer."

"Bazı şeyler istismar edilmesin"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, herkesin ne yaptığını çok iyi bilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Birileri içki düzenlemesini bahane olarak kullanabilir, bir başkası başka türlü şeyleri bahane olarak kullanabilir. 12 Eylül 1980 darbesinden önce Türkiye'de kaşınan ve insanların düşmesine yol açan bazı hassasiyetler birileri tarafından bugünlerde tahrik ediliyor, bazı illerde mezhep çatışmasına dönebilecek bazı kışkırtmalar yapılıyor. Herkesin dinine de herkesin mezhebine de herkesin dindarlığına da herkesin dinsizliğine de ibadetini yapmasına da yapmamasına da hayatını tanzim etme biçimine saygı duyarız, bizim böyle bir derdimiz yok. Onun için sukunetle kendimize, çocuklarımıza, çocuklarımızın geleceğine ve ülkemize zarar vermeyecek şekilde yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Bu konudaki, halkımızla birlikte yürüme kararlılığı da sürdürüyoruz. Bazı şeyler istismar edilmesin."

Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu yıkılacağı zaman da birilerinin "Burayı yıkacak, cami yapacaklar" diye kıyametler kopardığını anlatan Çelik, "Tiyatro bitirildikten sonra yeni halini görenlerin eski ile mukayese edince utanmış olması lazım" dedi.

"Süreç hükümetin kontrolü altındadır"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "çevre konusunda duyarlı olan çevreci kardeşim, gel eğer bu konuda ortak bir platform oluşturmak istiyorsan benimle oluştur" demesinin altında da bu düşüncenin yattığına işaret eden Çelik, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla süreç hükümetin kontrolü altındadır.  Ümit ediyorum ki her yerde bunu gözlüyoruz, daha fazla aklıselim galebe çalmaktadır. O tahripkarların da ayıklanıp kenara itilmesiyle birlikte süreç normal seyirde devam edecektir. Bizimle meselesini paylaşmak isteyen makul, meşru, mantıklı taleplerle bize gelen herkese gönlümüz de açık kapımız da. Ancak böyle hani yeniçerilerin kelle istemesi gibi gelirse kusura bakmayın bu da hükümet nezdinde yansıma bulmaz. Ben yıllardır sayın Başbakanı tanırım. Sayın Başbakan suçlu olmadığına inandığını bir arkadaşının kellesini birileri istiyor diye hiçbir zaman vermedi, vermez. Eğer birinin hatası varsa kusuru varsa kastı varsa bile bile yanlış yaptıysa kimsenin bir şey söylemesine gerek yok, hükümet kendisi zaten onu cezalandırır. Ancak görevini yapan insanların da böyle sabah akşam birileri tarafından kellesinin istenmesi doğru bir yaklaşım değildir."

 





 

En çevreci hükümet biziz

08 Haziran 2013 14:58 Kastamonu

 

Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, Gezi Parkı olaylarına ilişkin "Tabiatı koruyan, ağaçlandırma konusunda destanlar yazan hükümetiz. En çevreci hükümet, bizim hükümetimizdir" dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti Kastamonu İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, Taksim Gezi Parkı'nda yaşanan olaylara dikkati çekti.

Eroğlu, şunları kaydetti: "Maksadın ağaç olmadığını söylediler. Çünkü ağaçlandırma ve çevre konusunda hiçbir hükümet bizimle yarışamaz. Takdirname almış bir ülkeyiz. Ağaçlandırma faaliyetlerinde geçmişte yılda sadece 70 bin hektarlık alanda çalışma yapılırken biz bunu 500 bin hektara çıkarttık. Sadece 72 milyon fidan üretilirken, biz daha az elamanla yılda 470 milyon adet fidan üretiyoruz.

Son 10 yılda toprakla buluşturduğumuz fidan sayısı 2 milyar 711 milyon adettir. Dünyada odun serveti azalırken Türkiye'de artıyor. Son 10 yılda  ormanlık alanlarımız büyümüş. Tabiatı koruyan, ağaçlandırma konusunda destanlar yazan hükümetiz. En çevreci hükümet bizim hükümetimizdir. Peki bunlar niye oluyor? Tamamen tahrikler var."

Meselenin nedeni çevre değil ekonomi

Bakan Eroğlu, milletin bu konular üzerinde dikkatlice durması gerektiğini vurgulayarak, geçmişte 9 ay vadeli hazine garantili borçlanma faizinin yüzde 63 iken bu oranın şimdi yüzde 5'in altına indiğini anlattı.

Aradaki farkın daha önce 3-5 sermaye grubunun cebine girdiğini dile getiren Eroğlu, AK Parti'den önce toplanan vergilerin yüzde 86'ısının tamamen faiz ödemesine gittiğini belirtti.

Bakan Eroğlu, AK Parti'nin Türkiye'de muhteşem bir dönüşüm sağladığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin artık başı diktir. Devletin büyük borcu vardı. 23,5 milyar dolar borçtan dolayı IMF karşısında geçmiş hükümetler el pençe duruyordu. Bir IMF memuru geldiği zaman neredeyse devlet başkanı gibi karşılanır, istediğini dikte eder çeker giderdi. Aynı şeyi bize yapmak isteğinde Başbakan, 'Ya bizim isteğimiz şartlarda anlaşmayı kabul edersiniz ya da size güle güle demekten başka çare yok' dedi. Biz bütün paraları ödedik, 14 Mayıs günü de son dilim ödendi ve IMF'ye borcumuz kalmadı." 

Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, "Osmalı döneminde de benzer numaraların yapıldığını" dile getirerek, " Bugünkü Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası vardı. Sultan Abdülhamit Han o zaman 'Biz borçlarımızı ödeyeceğiz' deyince bütün dünya telaşa kapıldı. Topçu Kışlası'nda, 31 Mart  hadisenin çıkmasına neden oldu. Şimdi bütün bunların sebebi ekonomiktir, çevre meselesi değildir" diye konuştu.

 

 

 

Gezi Parkı'na AVM, otel yapılmayacak

08 Haziran 2013 17:43 İstanbul 

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, Taksim Gezi Parkı'yla ilgili, "Burada bir AVM kesinlikle düşünülmüyor, otel yok, rezidans yok" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,  İSMEK 16. Genel Sergi ve Festivali'nin açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

"Taksim Platformu" ile görüşmelerde gelinen aşamanın sorulması üzerine Topbaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın genel seçimlerden önce ifade ettiği "mega projeler" içerisinde Taksim ile ilgili projeleri animasyonlar eşliğinde anlattığını hatırlattı. 

Topbaş, bu projelerin o günden bu yana Büyükşehir Belediyesinin internet sitesinde de mevcut olduğunu aktararak, yayalaştırmayla ilgili çalışmanın belediyeden oybirliğiyle geçtiğini, kurulun da onayını aldığını söyledi.

"Burada belki bir yanlış anlaşılmanın veya maksadını aşan birtakım değerlendirmelerin ortaya çıktığını görmekteyiz" diyen Topbaş, görüştüğü farklı kesimlerden vatandaşların, bu kapsamda yapılan Gezi Parkı'nın Divan Oteli tarafındaki  tretuvar genişletme çalışmalarının "Topçu Kışlası inşaatı başlıyor, ağaçlar sökülmeye başlanıldı" şeklinde algılandığını ve olayların bu panikle ortaya çıktığını ve yayıldığını ifade ettiğini anlattı.

Gezi Parkı'nın 50 bin metrekare civarında, Topçu Kışlası'nın ise 11 bin metrekare alanı kapladığını belirten Topbaş, buradaki 563 ağaçtan 72'sinin taşınabilecek nitelikte olduğunu bildirdi. 

Topbaş, "Şunu da ifade etmek istiyorum; burada bir AVM kesinlikle düşünülmüyor, otel yok, rezidans yok. Bundan sonraki çalışmalarda Sayın Başbakanımızın özellikle üzerinde durduğu kent müzesi olacak" diye konuştu.

Kadir Topbaş, bu çalışmanın projelendirilmesinin üzerinde birlikte değerlendirme yapılabileceğini anlatarak, şöyle devam etti: 

"Dün görüştüğüm mimarlar grubu bir teklifte bulundu. Dediler ki, 'Topçu Kışlası teklif edilebilir ama Gezi Parkı'nı bütüncül plan içinde değerlendirelim, buna biz de katkı sunarız. Hilton Oteli arkasındaki yeşil parktan itibaren açıkhava tiyatrosundan Dolmabahçe'ye kadar giden bir kültür parkı, yeşil park bandı çerçevesinde, bunu büyük bir bütüncül plan içerisinde değerlendirmek, mimari açıdan böyle bir aksı ele almak, belki Maçka Parkı dahil olmak üzere almaktan daha doğrudur'.

Bunları değerlendirdik. O bölgeyle ilgili çalışmalarımız var. Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu arkasındaki trafiği zaten yer altına aldık. Diğer tarafta da çalışma var. Öyle bir çalışmayı da gözönüne alabiliriz."

Teklife yaklaşımları sorulan Topbaş, plan bütünlüğüne bakılması gerektiğini dile getirerek, "Orada, Divan Oteli arkasından geçen bir köprü var. Onu da yenilemek suretiyle oradan insanların yaya yürüyüşünü sağlayacak bir aks oluşturarak, Maçka Parkı'na kadar insanların yürüyebileceği, Taksim Meydanı ile ilintisi olan yeni bir alan oluşturulabilir. Burada ağaç sayıları arttırılır, sert zeminden ziyade ağaçlandırma alanları oluşturmayı da hedefliyoruz. Sayın Başbakan bunların hepsini biliyor, kendisiyle bunu paylaştık" bilgisini verdi. 

 

Olayların etkisi yüzeysel ve geçici

08 Haziran 2013 12:50 Ankara 

 

Bakan Ergün, Türkiye son 10 yılda makroekonomik dengelerini kurduğu için Gezi Parkı olaylarının ekonomide daha yüzeysel ve geçici etkileri olduğunu belirtti.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye Bilimler Akademi'sinin düzenlediği Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı ve Üniversite Ders Kitapları Telif ve Çeviri Eser Ödülleri Programı için düzenlenen ödül töreninin ardından basın mensuplarının Gezi Parkı olaylarına ilişkin sorularını yanıtladı.

Birçok konunun ekonomi üzerinde yüzeysel ya da derinlemesine etki yaratabileceğini ifade eden Ergün, bu olayların ekonomi üzerinde bazı yüzeysel etkileri olduğunun görüldüğünü söyledi. Konjonktürel olarak borsada iniş çıkışlar, faiz  oranlarında nispi bir yükseliş olduğunu dile getiren Ergün, şöyle konuştu:

"Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengeleri eğer bozuk olsaydı, çok büyük bütçe açıklarıyla boğuşan, yüksek enflasyonla, faiz oranlarıyla boğuşan ve Merkez Bankası rezervleri son derece zayıf,  ekonomik dengelerini kuramamış bir ülke olsaydı, o zaman bu tür olaylar ekonomi üzerinde çok daha uzun vadeli, çok daha köklü etkiler meydana getirebilirdi.

Türkiye, son 10 yıl içerisinde makroekonomik dengelerini kurduğu ve ekonomik problemlerini çözüme kavuşturduğu için daha yüzeysel ve geçici bazı etkileri oluyor."

Ergün, olaylarda zarar gören esnaflara ilişkin bir çalışma yapılıp yapılmadığına yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:

"Öncelikle bir zarar-ziyan tespiti yapılması gerekiyor ki ona göre ne tür destek mekanizmaları geliştirilebilir ona bakmak lazım. Bu biraz yaygın, her şehirde 3-5 dükkanın içinde olduğu yaygın bir tablo var. 

O tablonun derlenip toparlanması lazım. O tablo önümüze konulduğunda, ona göre bir çalışma yapılır. Şu anda bizim elimizde bir hasar tespit raporu olmadığı için bir şey söyleyemeyiz."