BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Haziran 2013 Çarşamba

26 Haziran 2013 20:52 İSTANBUL Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlar Heyeti üyeleriyle Dolmabahçe Ofisi'nde biraraya geldi. Yaklaşık 3,5 saat süren toplantıda "çözüm süreci"ndeki son durum ele alındı

Akil İnsanlar Heyeti ile son buluşma

  26 Haziran 2013 20:52

İSTANBUL

Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlar Heyeti üyeleriyle Dolmabahçe Ofisi'nde biraraya geldi. Yaklaşık 3,5 saat süren toplantıda "çözüm süreci"ndeki son durum ele alındı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Akil İnsanlar Heyeti bölge başkan, başkan vekili, sekreter ve üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantı sona erdi.    

Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşen ve yaklaşık 3,5 saat süren toplantıya, başbakan yardımcıları Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Mehmet Ulvi Saran da katıldı.

Toplantıya, Akil İnsanlar Heyeti üyeliğinden istifa eden Murat Belge ve Prof. Dr. Baskın Oran ile mazeret bildiren Kürşad Bumin ve Şemsi Bayraktar katılmadı.

Toplantıda, 7 coğrafi bölgede görev yapan 7 heyet, ayrı ayrı hazırladıkları raporları Başbakan Erdoğan'a sundu.

Açıklama Çelik'ten geldi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, toplantıya ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Çelik, Akil İnsanlar'ın hazırladığı raporlarda birçok konuya değinildiğini belirterek,  "Anayasa sürecinden tutun, dil meselesine kadar, siyasal rejim tartışmalarından, siyasal sistem tartışmalarından tutun da Alevilik meselesine, cemevi meselesine varıncaya kadar bu raporlarda birçok mesele tespit edilmiş veya tedavi önerileri sunuluyor" dedi. 

"Raporlar birleştirilerek nihai rapor haline getirilecek"

Çelik, çözüm sürecinin ne olduğu ve ne olmadığı konusunda bilgilerin de bu raporlarda yer aldığını kaydetti. Çelik, raporlarda heyet üyelerinin faaliyet gösterdikleri yerlerdeki vatandaşların teşhislerinin de yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Vatandaşın ağzından, bulundukları bölgelerdeki temaslarda bu tespit edilen problemlerle  ilgili olarak konulmuş teşhisler var. Tabii ki bunlar göreceli teşhislerdir. Netice itibariyle her bölge heyeti bazı tedavi yöntemleri öneriyor. Vatandaş bunun nasıl çözüleceğiyle ilgili, ne olması ve ne olmaması gerektiğini ifade ediyor. Bu arada insanların talepleri, endişeleri, korkuları, hayalleri ve ümitleri var. Bütün raporlarda bunlar ifade edilmiş durumdadır. Anayasa sürecinden tutun, dil meselesine kadar, siyasal rejim tartışmalarından, siyasal sistem tartışmalarından tutun da Alevilik meselesine, cemevi meselesine varıncaya kadar bu raporlarda birçok mesele tespit edilmiş veya tedavi önerileri sunuluyor. Bundan sonraki süreçte yapılacak şey şudur; bütün bu raporlar hükümet tarafından alındı. Başbakan, ilgili bakanlar ve bürokratlar toplantıda hazır bulundular. Bunlar en ince detayına kadar değerlendirilecektir. 7 bölgenin hazırladığı raporlar birleştirilerek nihai bir rapor haline getirilecektir."

Hüseyin Çelik, heyette yer alan herkese teşekkür ederek, Akil İnsanlar Heyeti yapısının Türkiye'nin hemen her sorunu için tekrardan teşekkül edilebileceğini ifade etti. 

Toplantıda, basının süreç boyunca tutumunun da ele alındığını söyleyen Çelik, heyettekilerin, özellikle küçük grupların protestolarına geniş yer verildiği yönünde eleştirilerde bulunduğunu dile getirdi. Çelik, Akil İnsanlar Heyeti'nin basının bu tutumundan rahatsız olduğunu aktararak, basının da çözüm sürecinde önemli bir yeri olduğunu kaydetti.

"Şehit ve gazi aileleri süreci destekliyor"

Akil İnsanlar'ın çalışmaları esnasında Türkiye'de hür bir tartışma ortamı oluştuğuna dikkati çeken Çelik, her ideolojik grubun gelerek rahatsızlığını dile getirdiğini belirtti.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şehit aileleri ve gazilerimizin büyük çapta süreci desteklediklerini ifade ettiler. Bu, aslında 7 bölgede de ortak bir tespittir. 'Bizim oacağımza ateş düştü. Biz yandık, başkası yanmasın' diye özetlenebilecek bir durum ortaya çıkıyor. Genel olarak da Türkiye genelinde çözüm sürecine büyük bir destek olduğunu, aslında desteklemeyen insanların da çoğunlukla ya hükümet karşıtı bir tavır ortaya koyduklarını veya ideolojik bazı gerekçelerle buna karşı çıktıklarını ifade ettiler. Kategorize ederseniz, Türkiye'de çözüm sürecini kayıtsız şartsız destekleyenler var. Bir de 'ben destekliyorum ama endişelerim var, ben destekliyorum acaba ne olacak?' sorularını peşinden soran insanlar var. Nedir bunların endişeleri;  'acaba ülkemiz bölünecek mi?', 'niçin şimdi?', 'ne verdiniz ne alıyorsunuz?' şeklinde devam eden insanlar, bazen endişelerini dile getiriyorlar."

"İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır"

Çok önemli bir tespiti paylaşmak istediğini belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Akil insanlar şu kanaate varmışlar; insanlar aslında çözüm sürecinin ne olduğunu öğrendikten sonra tavırlarını değiştirebiliyorlar. 'İnsanlar bilmediği şeyin düşmanıdır’ diye özetlenebilecek bir cümleyle bunu ifade ediyorlar. Bu süreci sürdürmemiz gerektiğini ve mutlak suretle Türkiye’de kanın durması, evlatlarımızın ölmemesi, annelerin gözyaşlarının bir daha akmaması, ocaklara ateş düşmemesi için 76 milyonun sorumluluğu olduğunu ifade ettiler. Sadece hükümetin değil muhalefetin de mutlak suretle sürecin içerisinde olması gerektiğini ifade ettiler ve netice itibariyle zaten adı üzerinde bunun adı çözüm süreci, biliyorsunuz bu, boyacı küpü yöntemiyle bitmez, hokus pokus yöntemiyle bitmez, sihirbaz gibi kimse şapkadan tavşan çıkararak bu işi bitiremez"

Çelik, Türkiye’de 30 yıldır yapılan bir tahribatın bulunduğuna dikkati çekerek, "Biliyorsunuz bir atasözümüz var, der ki; ‘yapmak er kişinin işidir ama yıkmak her kişinin işidir’. Herkes yıkabilir ama herkes yapamaz. Dün de bir vesileyle ifade etmiştim. Süleymaniye’yi yapmak için Mimar Sinan, Sultanahmet’i inşa etmek için Sedefkar Mehmet Ağa olmak lazım ama bunları yıkmak için sadece kötü niyetli olmak yeter, herhangi bir insan bile bunları yıkabilir" diye konuştu.

Eğer gönül yapılacaksa, eğer Türkiye'nin yıllarını, kaynaklarını çalan, çocuklarını heba eden, hayatının baharında toprağa düşmesıne yol açan bu dertten kurtulmak isteniyorsa, bu meseleyi  sadece başbakanın, sadece hükümetin meselesi olarak görmemek gerektiğine vurgu yapan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz bu gemide hep birlikteyiz. Birimiz birinci mevkide, birimiz ikinci mevkide de olsak gemi battığı zaman birlikte helak oluruz. Dolayısıyla eğer yurtseverlik diye bir şey varsa, eğer memleketseverlik diye bir şey varsa, medyanın medya olarak sorumluluğu var, iktidarın iktidar olarak sorumluluğu var, muhalefetin muhalefet olarak, aydınların aydınlar olarak, STKların STK’lar olarak sorumluluğu var. Son derece faydalı, son derece güzel ve sevecen ortamda bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Ben buraya gelirken toplantı sona ermek üzereydi. Biraz sonra Akil İnsanlar Heyeti içerisinde bulunan değerli şahsiyetler belki buraya gelecekler, onlar da intibalarını, toplantıyla ilgili izlenimlerini veya vardıkları sonuçları sizlerle paylaşacaklar."

BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın açıklaması

Çelik, bir gazetecinin, "Selahattin Demirtaş’ın bir açıklaması oldu, süreç gitti geldi şeklinde. Gidip gelme neden kaynaklandı? Bir de Akil İnsanlar'ın, 'çözüm sürecinin başarıya ulaşması için şu yasal düzenlemeler yapılsa iyi olur' şeklinde bir önerileri oldu mu?" sorusu üzerine,  "Bizim açımızdan süreç gitti geldi diyebileceğimiz bir durum yok. Sayın Demirtaş böyle bir yorum yapmışsa onu kendisine sormanız lazım" diye konuştu.

Akil İnsanlar'ın, yasal düzenlemelerle ilgili olarak, başta anayasa olmak üzere, meseleyi sadece Kürt meselesi olarak görmemek gerektiğini ifade ettiklerini anlatan Çelik, şunları kaydetti:

“Bunun genel bir demokratikleşme perspektifi içerisinde, kendini öteki hisseden ve kendini bir şekilde mağdur hisseden bütün insanlara yönelik bir reform süreci, bir demokratikleşme süreci olması gerektiği konusunda Akil İnsanlar'ın büyük bir kısmı hemfikirdir, bunu söyleyebilirim. Ama detaylara girersek, Terörle Mücadele Kanunu'ndan tutun, koruculuğun bizatihi varlığına varıncaya kadar talepler var. 'Barajlar yapılmasın, karakollar yapılmasın' diyenler de var. İçeride olan KCK’lı, PKK’lıların durumlarını dile getirenler de var ama dediğim gibi ben 7 bölgenin raporlarını şimdi burada özetlemeye kalkışırsam bu saatler sürer, dolayısıyla o detaylara girmiyorum."

Gezi Parkı olayları

Çelik, raporlarda Gezi Parkı olaylarına yer verilip verilmediğine ilişkin sorusuna da  "Buraya gelinceye kadar Gezi Parkı'yla ilgili olarak bir kelime bile geçmedi. Yani Gezi Parkı'nın adı bile geçmedi. Benden sonra bu konuda birileri bir şey açtı ise onu bilemem. Çünkü konu Gezi Parkı ile ilgili bir konu değil, direkt çözüm süreciyle ilgili bir konudur. Gezi Parkı'nı bire bir oturup değerlendireceksek, biz meselelerimizi oturup konaşarak halletmesini bilen bir toplumuz, onu da oturup değerli yazar, çizerlerimiz, aydınlarımız konuşabiliriz ama içerideyken bu konunun adı bile geçmedi" yanıtını verdi.  

Akil İnsanlar Heyeti'nin bundan sonraki süreçte devam edip etmeyeceği sorulan Çelik, "Tabii ki entelektüel faaliyetlerine, sorumluluklarına elbette bir şekilde farklı kulvarlarda devam edeceklerdir. Akil İnsanlar Heyeti adı altında oluşturulan bu heyetin görev süresi 2 aydır. Son toplantısı da bugün yapılmıştır" dedi.

 "Türkiye'de yüzde 70'e varan bir kesim, çözüm sürecine destek veriyor"

"Akil İnsanların çalışmaları, kamuoyu desteğinin artırılması noktasında yeterli olabildi mi? Ya da bu alanda bir çalışma yapıldı mı, yapılacak mı?" sorusunu ise Çelik, şöyle yanıtladı:

"Başlangıçta yaptığımız kamuoyu anketlerinde bazı bölgelerde daha fazla endişe vardı. Gerek Akil İnsanlar'ın gerekse basın yayın araçlarıyla bizlerin, iktidar mensuplarının ya da destek veren aydınların, yazar ve çizerlerin toplumun gündemine daha yoğun olarak getirmesinden sonra bölgelerimizdeki endişelerin ciddi manada dağıldığını görüyoruz. Bir kısım ideolojik tavır veyahut karşıt tavır sergileyen insanlar var. Siz ne yaparsanız yapın, onlar potansiyel olarak 'ben bu sürece karşıyım' diyor. Ama bu kesinlikle toplumdaki bir azınlığı oluşturuyor. Türkiye'de yüzde 70'e varan bir kesim, çözüm sürecine destek veriyor. Hala destek veren bazı insanlar da 'acaba bir pazarlık yapılıyor mu?', 'acaba bölünecek miyiz?' diye düşünüyor."

Çelik, toplantıdaki bir heyet başkanının kullandığı ifadeyi çok anlamlı bulduğunu dile getirerek, "Dedi ki; '30 yıldır çatışma devam ediyor. Bize diyorlar ki çözüm süreci bir dış proje midir? 30 yıldır süren çatışmaya dış proje demek aklınıza gelmedi de şimdi barış söz konusu olduğunda mı bu aklınıza geliyor? 30 yıllık çatışma bizi bölmedi de şimdi çatışmayı ortadan kaldıralım, huzur ve barış olsun, farklılıklarımızı koruyarak barış içerisinde ortak paydalarda buluşalım dendiği zaman mı Türkiye bölünecek?" şeklinde konuştu.

Süreçte BDP heyetinden de tepki geldiğinin hatırlatılması üzerine ise Çelik, şunları kaydetti:

"Akil İnsanlar da özellikle Kandil cephesinden yapılan, PKK'nın yöneticileri tarafından yapılan bazı açıklamaların hatta bazı BDP'li yöneticilerin zaman zaman yaptığı açıklamaların ciddi kaygılar uyandırdığını ifade ettiler. Hatta bazı konuların çözüm süreciyle birlikte gelmesinin de insanların kafasını karıştırabildiğini söylediler. Mesela başkanlık sistemiyle, diyelim ki eyalet meselesiyle çözüm sürecinin zaman zaman bir arada zikredilmesinin veya iç içe geçmesinin de kafaları karıştırdığını ifade ettiler. Bu konuda da bazı tekliflerde bulundular. Bu sözünü ettiğiniz Cizre'deki görüntüler, bir hukuk devletinde ve üniter bir devlette söz konusu bile olamaz. Kabul edilebilecek bir tarafı yoktur. Böyle bir arıza varsa kesinlikle kabul edebileceğimiz ve müsamaha edebileceğimiz bir konu olamaz."

"PKK'nın çekilme süreciyle ilgli detaylar heyetin konusu değil"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in sabahki görüşmesi hatırlatılarak, Akil İnsanlar buluşmasında PKK'nın çekilme sürecine ilişkin bir konunun masaya yatırılıp yatırılmadığının sorulması üzerine de Çelik, "PKK'nın çekilme süreciyle ilgli detaylar Akil İnsanlar Heyeti'nin konusu değil. Çekilme süreci, bunun takip edilmesi, bu süreçte doğabilecek arızalar, bazı olumlu ve olumsuz taraflar devlet ve hükümet katında değerlendirmeye tabidir" dedi. 

Toplantıda Başbakan Erdoğan'ın bir değerlendirmesi olup olmadığı sorusuna karşılık da Çelik, "Toplantı, Sayın Başbakan'ın başkanlığında yapıldı. Sayın Başbakan, başlarken bir giriş yaptı. Daha sonra da bir değerlendirme yaptı. Bütün heyet başkanlarına, emeği geçenlere teşekkür etti. Özellikle sorulan bazı sorulara, barajların, karakolların inşasına, kaçırılan bazı insanlarla ilgili sorulan sorulara cevaplar verdi. Basın toplantısı yapmak üzere çıktığımda, toplantı bitmek üzereydi. Belki bu arada bazı dilekler, temenniler faslı başlamıştır. Onun için biraz uzamış olabilir. Ama işin özü bu çerçevede" diye konuştu. 

Başbakan'ın Gazze ziyaretiyle ilgili bir gelişme olup olmadığı sorulan Çelik, "Bugün burada söz konusu edilmedi. Söz konusu kesin bir tarih var mı, onu da bilmiyorum" dedi. 

Bir gazetecinin, heyetten bazı isimlerin mesaj vermek amacıyla toplantıya katılmadığını belirterek, bunun nasıl algılandığını sorması üzerine de Çelik, "Herkes tavrını kendisi belirler. Onlar kendi hür iradeleriyle bir tavır ortaya koymuşlarsa, tavırlarını doğru bulmuyorum ama saygı duyuyorum. Çünkü şapla şekeri birbirine karıştırmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

Çelik, Kürtçe soruları yanıtladı 

Basın açıklamasının ardından TRT Şeş'in de aralarında bulunduğu bazı medya kuruluşlarından gazeteciler, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik'e Kürtçe sorular yöneltti.

Sorulara Kürtçe yanıt veren Çelik, "BDP'liler İmralı'ya gitti. Çözüm sürecinde ikinci merhaleye geçildi. Akil İnsanlar'ın bu aşamadaki rolleri ne olacak?" sorusuna karşılık, "Her geçen gün daha iyi olacak. Gelecek gün, geçen günden daha iyi olacak inşallah" dedi.

Çelik, "Akil İnsanlar'ın rolleri bitti mi?" sorusuna da "Çalışmaları bitti ama kendi başına yapacakları ve yazacakları başka konu vardır" yanıtını verdi. 

Toplantı hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine de Çelik, "Toplantı çok güzel geçti. Bugünden sonra daha da iyi olacak" dedi.  

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin süreç için ne yapabileceği sorusuna karşılık da  Çelik, "Başkan Barzani ve Neçirvan Barzani zaten yardım ediyor. Hep birlikte daha iyisini yapacağız" diye konuştu.  

İzzettin Doğan

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi İzzettin Doğan da gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Öne çıkan başlıkları şöyle özetleyebiliriz; 'halkın bu sürece büyük desteği var ama bazı bölgelerde birtakım kaygılar, bu sürecin sürekliliği hakkında birtakım tereddütler var.' Onun dışında söylenebilecek olan, Sayın Başbakan belki de oradaki arkadaşların bu konuyu bilmelerini istediği için 'Şu anda çekilme bitmiş değil, birinci aşama gazetelerde ifade edildiği ya da televizyondaki konuşmalarda ifade edildiği gibi henüz tamamlanmış değildir' dedi. Yani 'Hükümet kendisine düşenleri acaba yapmıyor mu?' şeklinde birtakım eleştiriler var. Buna cevaben de Sayın Başbakan, henüz çekilmenin tamamlanmadığını, onun için süreci kararlılıkla devam ettirdiklerini ve gözlemeye de devam ettiklerini söyledi." 

Doğan, "Başbakan, toplumsal barışa inanıyor mu?" şeklindeki bir soruya, "Başbakandır, elbette ki inanacaktır" karşılığını verdi.

Gezi Parkı olaylarının bir soru üzerine gündeme geldiğini belirten Doğan, "O konuda taraflar karşılıklı görüşlerini bildirdi" dedi.

Doğan, Cizre'deki olayların gündeme gelmediğini dile getirerek, "Daha çok raporların içeriğiyle sınırlı tutulmaya çalışıldı" diye konuştu.

İzzettin Doğan, "Selahattin Demirtaş, devletin ikinci aşamasına yönelik bir açıklama olabilir demişti. Öyle bir izlenim edindiniz mi?" sorusuna, "Onu Sayın Başbakan yapacak herhalde. Bu konuda herhangi bir şey konuşulmadı" yanıtını verdi.

"Barış sürecine bütün kalbimle inanıyorum"

Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi üyesi sanatçı Hülya Koçyiğit de "Ben çözüm sürecine, barış sürecine bütün kalbimle inanıyorum. Halkla yaptığımız görüşmelerde, sadece bir kesimin sorumlu olmadığını, toplumda çeşitli kesimlerin farklı sorunları olduğunu, bütün bunların da daha ileri bir demokrasiyle aşılabileceğini gördük. Raporumuzda da buna benzer dileklerimizi, önerilerimizi dile getirdik. Elbette ki hepimizin toplumsal bir barışa ihtiyacı var. Bu nedenle birbirimizi anlamak, birbirimizle diyalog kurmak ve daha çok insan hikayeleri dinlemeye ihtiyacımız var" dedi.

Toplantıda Başbakan Erdoğan'ın, raporlarda yer alan eleştirileri ve önerileri dinlediğini ve tüm bunları değerledireceğini ifade ettiğini kaydeden Koçyiğit, "Bugüne kadar görüşmelerde, halkın nelerden endişe duyduğunu, nasıl yaklaştığını anlattık. Bütün bunların hepsine vakıf olduğunu, bizden aldığı raporlar neticesinde bütün halinde topluma açıklayacağını ifade etti" diye konuştu.