Ortadoğu'daki mezhepsel çatışmadan Hizbullah ve İran suçlu
SARAYBOSNA 27 Haziran 2013 14:03
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı
Yusuf el-Karadavi Ortadoğu'daki mezhepsel
gerilimi AA'ya değerlendirdi.
Avrupa
Fetva ve Araştırma Konseyi'nin
toplantısına katılmak üzere Bosna
Hersek'in
başkenti Saraybosna'da bulunan
Dünya Müslüman Alimler Birliği
Başkanı
Yusuf el-Karadavi, son dönemde İslam
dünyasında görülen
"Sünni-Şii çatışmalarını" değerlendirdi.
Sünni-Şii
çatışmalarının sadece Suriye'de değil aynı zamanda Irak'ta, Lübnan'da ve
Pakistan'da da yükselişte olduğunu belirten Karadavi, bunun tüm İslam
alimlerini endişelendirdiğini söyledi. Bu durumun sona erdirilmesi için
"İslam kardeşliği" prensibinde herkese büyük görevler düştüğünü ifade
eden Karadavi, İslam alimlerinin de üzerlerine düşen sorumluluğu yerine
getirmelerini istedi.
Bölgede son dönemde ortaya çıkan
Sunni-Şii gerilimiyle ilgili Hizbullah ve İran'ı suçlayan
Karadavi, ''Bunu biz değil, onlar başlattı. Onlar, İran'ın desteğiyle
Suriye'ye girdiler. Mesela Hizbullah, binlerce komandosuyla Suriye'ye
girdi. Bu sorunu onlar başlattı, bizler değil. Bu çatışmalardan Şiiler
sorumludur, fitneyi onlar ateşledi. Onlar, en başından beri, zalim Esed
rejimini desteklediler. Şimdi de askerlerini göndererek böyle bir sorun
başlattılar.''
''Türkiye, başından beri doğrunun yanında oldu''
Karadavi, Suriye'deki iç savaşın başından bu yana Türkiye'nin bölgedeki
gücünün ve büyüklüğünün hissedildiğine işaret ederek, ''Türkiye, en
başından beri doğrunun yanında oldu. Temel insan haklarını talep eden
Suriye halkını destekledi'' ifadelerini kullandı.
Türkiye
devletinin ve halkının, Suriye halkının haklı taleplerine destek
verdiğini kaydeden Karadavi, ''Suriye halkı, en temel haklarını,
özgürlüklerini ve daha iyi bir hayatı istediler. Dünya genelindeki
herkes, bu haklara sahip. Herkes, bu hakları talep etme hakkına da
sahip'' diye konuştu.
Karadavi, Esed rejimin zalim olduğunu ve
kendi halkı üzerinde zulmün en kötü halini uyguladığını işaret ederek
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu rejim, en son teknolojiyi
kullanıyor. Uzun menzilli silahlar kullanıyor. Çocukları ve kadınları,
uykudayken öldürüyor. Bu korkunç. Her Müslüman, Suriye halkının haklı
mücadelesine destek olmalıdır. Suriye halkı, ilk olarak şiddet içermeyen
protestolara başvurdu. Esed, temel insan hakları için eylem yapan bu
insanlara silahla karşılık verdi. Esed, önce eylemcilere garantiler
verdi, ardından aynı eylemcilerin üzerine ateş açılması emrini verdi.
Sadece eyleme katılanları değil, onların çocuklarını da öldürdüler. Tüm
şehirlere zarar verildi. Halkın üzerine uçaklarla ve uzun menzilli
silahlarla saldırdılar.''
Karadavi, dünya liderlerinin, yasal
hakları için mücadele veren Suriye halkının sesini duyması gerektiğini
belirterek, ''Bu insanların taleplerini ve beklentilerini dinlemeliler.
Bu insanların durumlarını iyileştirmek için çalışmalılar, bir ailenin
60-70 yıl hüküm sürebilmesi için değil. Buradan, Bosna'daki,
Kosova'daki, Balkan ülkeleri ve tüm dünyadaki Müslümanlara, zulüm gören
Suriye halkının yanında olması ve bu halka elinden geldiğince destek
olması çağrısında bulunuyorum'' dedi.
''Türkiye'nin güçlü olması beni mutlu ediyor''
Karadavi, Türkiye'nin her alanda güçlü bir ülke haline gelmesinin
kendisini son derece mutlu ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Umuyorum ki Türkiye, daha da güçlü olacak. Bu, tüm Müslümanları mutlu
etmeli. Güçlü bir Türkiye, sadece kendini kaybetmiş ve yanlış yolda
olanların hoşuna gitmeyecektir. Türkiye'deki kardeşlerimizin ve
Türkiye'nin daha güçlü ve istikrarlı olması için Allah'a dua
ediyorum. Türkiye'nin her geçen gün güçlenmesinden hoşnut olmayan
insanları anlamıyorum. Türkiye, daha da güçlendikçe yardıma muhtaç olan
kişilere de yardım edecektir. Türkiye, tüm sosyal sorunların çözüldüğü
bir ülke, kim böyle bir ülkeye karşı olabilir ki? Böyle insanların var
olması beni üzüyor'' dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den
''kardeşimiz'' diye bahseden Karadavi, Türkiyeli tüm liderleri
sevdiklerini belirterek, ''Onlar bizim bir parçamız, biz de onların bir
parçasıyız. Biz, bir bütünüz'' ifadelerini kullandı.
Bosna
Hersek'e dördüncü kez geldiğini ve her gelişinde mutlu olduğunu belirten
Karadavi, ülkeye ilk kez, Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi'nin
kuruluşunun hemen akabinde, 1997 yılında geldiklerini söyledi.
Karadavi, ''O dönemde geldik ve gördük ki ülke çok kötü bir durumda.
Evlerin çatısı yok, birçok ev tamamen yıkılmış, yollar yıkılmış bir
haldeydi. Savaşın izleri hem insanlarda hem de şehirde görülüyordu''
dedi.
On yıllık bir aradan sonra, 2007 yılında yeniden Bosna
Hersek'e geldiğini hatırlatan Karadavi, Bosna ile ilgili şunları
söyledi:
''Her geldiğimde görüyorum ki burası her geçen gün daha
da güzelleşiyor. Ben bunu, her gün burada olan insanlardan daha iyi
gözlemleyebiliyorum. Elhamdulillah, görüyoruz ki evlerin tadilatları
yapılmış. Yollar artık daha güzel. Altyapı da iyileştirilmiş. Bunu,
yıllar sonra Bosna Hersek'e yeniden gelmiş alimler de söyledi. Hepsi,
Bosna Hersek'in iyi yolda ilerlediğine işaret etti. Bu ülkenin
doğallığı, güzellikleri, nehirleri ve ağaçları bizi mutlu ediyor.''