Akil İnsanlar Başbakan ile toplantılarını AA'ya değerlendirdi ANKARA 27 06 2013
Akil
İnsanlar Heyeti'nin başkan ve genel sekreterleri, Başbakan Erdoğan ile
dün yaptıkları görüşmeyi AA muhabirlerine değerlendirdi.
Türkiye genelinde yaklaşık 3 ay boyunca yaptıkları toplantı, ziyaret ve
görüşmelerle çözüm sürecini anlatan Akil İnsanlar Heyeti'nin başkan ve
genel sekreterleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptıkları görüşmeyi AA muhabirlerine değerlendirdi.
Ege Bölgesi Grubu Başkan Vekili Avni Özgürel, Dolmabahçe'deki
Başbakanlık Ofisi'nde dün gerçekleşen toplantıda, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın tereddüt yaşadığı bazı noktaları ve düşüncelerini anlatma
imkanı bulduğunu söyledi.
Kamuoyunda, PKK'nın silahlı
unsurlarının Türkiye'den çekildiği ve çözüm sürecinde ikinci safhaya
geçileceği beklentisi bulunduğunu dile getiren Özgürel, şöyle devam
etti:
"Çözüm sürecinin ikinci safhasında yapılacakları
sorduğumuzda Başbakan'ın, paket veya yapılması gerekenlerle ilgili değil
de çekilme konusunda beklentilerin gerisinde olunduğu için bazı
tereddütlerinin olduğu ortaya çıktı. Başbakan, silahlı unsurların yüzde
15'inin çekildiğini, çekilmenin ardından yapılacakların
gerçekleştirileceğini ifade etti. Tamamının çekilmesi diye beklenti
olmaz ama önemli kısmının çekilmesi, herhalde Başbakan'ın beklentisiydi.
Bu beklentinin henüz gerçekleşmediği anlaşılıyor. Nasıl Kürt kesiminde
birtakım tereddütler varsa Başbakan'da daha fazla tereddüt var. O da
ihtiyatlı olarak bir şeyleri garantiye alarak bastığı yeri
iyice yoklayarak adım atmak istiyor."
Özgürel, yaz döneminin boşa geçirilmemesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"BDP çevresinden, silahlı unsurların yüzde 70'inin bulunduğu yeri terk
ettiği açıklaması gelmişti. Türkiye'de çabuk olunmasına ilişkin beklenti
havası var. Beklentileri boşa çıkarmadan bir şeyler olacak. Meclis
tatile girdiği için zaten yasa çıkarılmasına imkan yok. Adalet
Bakanlığının bir hazırlık yaptığı intibası edindim. Yasal düzenleme
olmasa da niyet açıklaması yapılırsa süreç üzerinde olumlu etki
uyandırır."
Başbakan Erdoğan'ın, kendileriyle görüşmeden
önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'i kabul ettiğini
hatırlatan Özgürel, "Ondan sonra bizim toplantıya geldi. Cizre'yle
ilgili görüntülerin, toplantıda konusu geçmese de Başbakan'ın canını
hayli sıktığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Avni Özgürel,
hazırlanan raporlara ilişkin olarak da "Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinin raporlarında, Kürt kesiminin beklentileri istikametinde
yapılması gereken reformlar dile getirildi. Biz ise raporumuzda daha çok
demokratikleşme üzerine çekerek meseleyi açıkladık" diye konuştu.
"Destekte olumlu bir artış gözlendi"
Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, temasları
sırasında Karadeniz'de insanlarla iç içe olduklarını ifade ederek,
"Karadeniz'in bir özelliği var çok kolay şekilde tansiyon yükselebiliyor
ve düşebiliyor. Böyle bir bölgede görev yaptık ama umduğumuzdan daha
iyi geçti görüşmeler. Sürecin başlaması ile sonu arasında sürece yönelik
destekte olumlu bir artış gözlendi" diye konuştu.
Raporlarını
hazırladıklarını ve dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunduklarını
vurgulayan Hakyemez, Karadeniz bölgesindeki toplantılardan raporlarına
yansıyan birçok noktanın, başka bölgelerinin raporlarında da karşılık
bulmasının Türkiye'nin büyük bir bölümünün aynı şeyi düşündüğünü
gösterdiğini kaydetti.
Hakyemez, Karadeniz bölgesindeki 18 ile
gittiklerini, tümünde toplantılar yapıp, 3 bin 322 kişiyi toplantılara
davet ettiklerini vurguladı.
Toplantıları, ''Şehir demokrasisi
gerçekleşti' diye tanımladıklarını belirten Hakyemez, "Cumhuriyet
tarihinde belki de ilk defa bu süreç dolayısıyla büyük bir masa
etrafından yüzlerce kişi halleşebildi. Türkiye'nin sorunlarını
çözebilmesi için önce konuşması, konuşabilmesi lazım. 30 yıllık terör
sorunu bugün kadar rahat, medeni ve tahammül edilir bir şekilde
konuşulmadı, görüşülmedi, değerlendirilmedi. Bu gelinen noktanın önemini
de gösteriyor" diye konuştu.
Yusuf Şevki Hakyemez, raporlarının sonuç bölümünde yer alan bazı konularla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:
"Hassas bir süreçtir bu süreç. Bu süreçte iktidarın da muhalefetin de
daha yapıcı davranması gerekiyor. Üslubunu daha dikkatli kullanması
gerekiyor. Hem iktidar hem muhalefet için geçerlidir bu. Türkiye'de
psikolojik bir travma vardır bu terör nedeniyle. Bu psikolojik travmadan
dolayı ani tepkiler olabiliyor. Partilerin siyasi pozisyonlarından
dolayı, iktidar muhalefet çekişmesinden dolayı ani tepkiler olabiliyor.
Dolayısıyla mümkün olduğunca üslüp nedeniyle ortaya çıkabilecek
gerginliklerin minimize edilmesi gerekiyor. Bunu özellikle belirttik
raporumuzda."
"Bu sürecin asla sekteye uğratılmaması gerektiğini belirttik"
Sürecin tarihi bir fırsat, terör sorunun çözümü noktasında mutlaka
denenmesi gereken bir yol olduğunu da raporlarında ifade ettiklerini
belirten Hakyemez, şöyle devam etti:
"Bu sürecin asla sekteye
uğratılmaması gerektiğini belirttik. Onun için sonuna kadar gidilmesi
gerekiyor. Hükümetin burada daha dikkatli gitmesi gerekiyor ama biz
Karadeniz bölgesinde şunu çok duyduk. Onun için raporumuzun sonuç
bölümünde buna da yer verdik. Kandil'in, İmralı'dan gelen heyetlerin
yaptığı açıklamalar, BDP heyetinin yapmış olduğu bazı açıklamalar bu
bölgede sıkıntılara yol açıyor. Bu başka bölgeler için de geçerlidir.
Onun için hükümetin burada süreci kendisinin yönettiğini, inisiyatifin
kendisinde olduğunu, sözgelimi Kandil'in yaptığı bazı açıklamalar aslına
bakarsanız tamamen süreci sabote etmeye yönelik de olabilir. Burada
hükümetin algıyı iyi yönetme noktasında daha baskın olması gerekiyor.
Sürece ilişkin net bilgiler vermesi, kamuoyunu bilgilendirmesi
gerekiyor. Hükümet yetkililerine bizzat bunu aktardık, raporda da buna
yer verdik."
"Raporda anayasa çalışmalarına da yer verdik"
Hakyemez, anayasa çalışmaları konusuna da raporlarında yer verdiklerini kaydederek, şunları vurguladı:
"Sürecin kalıcı sonuçlar verebilmesi için sivil ve demokratik bir
anayasa ile desteklenmesi gerekiyor. Evet bir anayasa yapılmaya
çalışılıyor, buna yine devam edilsin. Sivil ve kalıcı bir anayasa
olmasında fayda var. Anayasanın özelliği ne olacak, çözüm sürecine katkı
bağlamında. Farklılıkları güvence altına alması lazım. Bunları güvence
altına alan bir anayasa olmalı."
"Bu sorun demokrasi ve insan hakları sorunu içerisindeki bir alt sorundur"
Yaşanan soruna bir Kürt sorunu olarak bakmadıklarını da belirten
Hakyemez, "Bu sorun, Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları sorunu
içerisindeki bir alt sorundur. Öyle bakarsak daha gerçekçi sonuçlara
ulaşabiliriz'' ifadelerini kullandı.
Yusuf Şevki Hakyemez,
görev aldıkları iki aylık sürede, hakaretlerle karşı karşıya
kaldıklarını, vatan hainliğiyle, ülkeyi satmakla itham edildiklerini
söyleyerek, "Bu hakaretleri duymak istemezdik ama bunu bir vatan borcu
olarak yerine getirmeye çalıştık. Hiçbir zaman keşke katılmasaydım
dediğim olmadı" diye konuştu.
Ortak bir rapor hazırlanacak
Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, çözüm sürecinin belli
aşamaları olduğunu belirterek, birinci aşamanın henüz bitmediğini
söyledi.
Birinci aşamanın PKK'nın çekilme işi olduğunu ve
bu çekilmenin devam ettiğini anımsatan Paker, toplantıya ilişkin, "Bütün
bölge başkanları raporlarının özetini verdi. Ondan sonra da belirli
konularda biraz karşılıklı görüş alışverişi oldu. Ama esasında Esasında
hükümet bütün raporları birleştirecek, yeni bir rapor yapacak, onu
dağıtacak herkese ve buna göre de yol haritasını çizecekler" diye
konuştu.
Akil İnsanlar Heyeti
Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ayhan Ogan da toplantıda birkaç
kişinin söz alarak değerlendirmeler yapıldığını belirterek, gayet güzel
bir toplantı olduğunu ifade etti.
"Toplantıda, herkes bölgelerle ilgili izlenimlerini paylaştı"
Başbakan Erdoğan'ın, çözüm sürecine desteğin yüksek olduğunu,
kararlılıkla bu süreci sürdüreceklerini söylediğini anlatan Ogan,
şunları kaydetti:
"Bazı söz alanlardan işte Ege Bölgesi Başkanı
Tarhan Erdem Bey, 'Hükümetin de birtakım süreci hızlandıracak adımlar
atması gerekir' dedi. Bunun üzerine Sayın Başbakan, çekilmenin henüz
tamamlanmadığını, yani sınır dışına çekilmenin tamamlandıktan sonra
raporların değerlendirilip, bir yol haritası çıkartılacağını
söyledi. Genel olarak raporlarda da bir ortaklaşma olduğu görüldü
ve sürece desteğin Akil İnsanlar Heyeti
çalışmasından sonra, öncesinde ölçülen değerden daha çok yükseldiği ve
toplumsal desteğin daha da arttığı genel ifade olarak bütün
heyetlerde gözlemlendi."
Ogan, "Bizim Doğu Anadolu Grubu'nun
raporu 25 sayfa. Ama diğer heyetlerin raporları farklı. Yani 75 sayfa
olan da var, 5 sayfa olan da var" ifadelerini kullandı.
"Orta ve uzun vadeli planlar daha sonraya bırakılmalı"
Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Sekreteri Levent Korkut, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile yapılan toplantıda, her bölgenin tek tek raporlarını sunduğunu
belirterek, önemli ölçüde raporların içeriklerinin örtüştüğünü söyledi.
Devlet-toplum ilişkilerini demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu tarzda ele
alan, nötr bir vatandaşlık tanımı içeren ve vatandaşlar arası eşitliği
gözeten yeni anayasa talebinin bütün raporlarda yer aldığını ifade eden
Korkut, raporlardaki önerileri şöyle sıraladı:
"Yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi, adem-i merkeziyetçi devlet yapısının
oluşturulması, hukuk devletinin genel esaslarına uygun şekilde daha
fazla demokratikleşmeyi sağlayarak önlemlerin alınması, yüzde 10
barajının düşürülmesi, ceza kanunlarındaki kısıtlayıcı, ifade
özgürlüğüyle bağdaşmayacak hükümlerin değiştirilmesi, adalet reformuna
devam edilmesi, eğitim ile ilgili mevzuatın elden geçirilerek, vatandaşa
kendisinin dahil olduğu bir eğitim müfredatı oluşturulması, bütün
kimlik, grup ve vatandaşların kendi kimliklerini özgürce
yaşayabilecekleri bir ortamın sağlanmasına yönelik tedbirler tedbirler
alınması. Özellikle 30 yıldır süren sorunun yarattığı sosyal
travmaları her bakımdan ele alarak, düzeltmeye çalışmak. Çatışma
nedeniyle yakınlarını kaybeden, zarar görenlerin travmalarını
hafifletici sosyal politikalar geliştirilmesi. Koruculuk sisteminin
dönüştürülerek, korucuların maddi kayba uğramadan yeni bir sistem içinde
değerlendirilmesi."
"Evet bu iş olacak anlayışı yaygınlaştırılmalı"
Levent Korkut, yakın gelecekteki gelişmelerin önemine işaret ederek,
"Zannediyorum kısa gelecek için iki şey önem taşıyor. Sürecin silahların
susması ve geri çekilme boyutu hızlandırılmalı. Bunun yanında
hükümet de bunu teşvik edici, kısa vadeli planlar geliştirmeli. Orta ve
uzun vadeli planlar daha sonraya bırakılmalı" diye konuştu.
Enerji yaratan, sürece bağlılığı artıran bir takım
politikalar oluşturmanın önemine değinen Korkut, "Evet bu iş olacak"
anlayışının toplumda yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Bir
takım soru işaretlerini, endişeleri gidermenin ve güveni
oluşturmanın çok önemli olduğunu belirten Korkut, güvenin
artmasının, sürecin en büyük destekçisi olacağını kaydetti.
"Sivil yaklaşım devam ettirilmeli"
Akdeniz Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Tarık Çelenk, 2 aylık saha
çalışmaları neticesinde toplumun birçok kesimiyle temas kurma fırsatı
elde edildiğini, böylece heyet üyelerinde çözüm sürecine dair tespitler
ve düşünceler oluştuğunu belirtti.
Akil İnsanlar tecrübesinin
çözüm sürecinde toplumu rahatlatan ve atmosferi yumuşatan etkisinin
yanında Türk siyasetine farklı noktalarda da siyasetin geleceğine dair
ipuçları verdiğini vurgulayan Çelenk, milletin kaderini tayin edici
niteliğe sahip karar ve süreçlerde, toplumu süreçlere katabilecek sivil
mekanizmaların oluşturulmasının hem toplumu hem de siyaseti rahatlatma
işlevi görebileceğini dile getirdi.
Çelenk, coğrafyasında model
olma iddiası taşıyan bir siyasal kültürün bu ve benzeri mekanizmaları
özgün bir tarz ile oluşturmasının son derece önemli olduğunu söyledi.
Çözüm sürecinin yanı sıra Reyhanlı hadisesi ve Gezi Parkı olaylarında
da etkisini hissettiren alternatif iletişim kanalları ve sosyal medya
gibi yeni dönemin unsurlarının, devletin toplumla ilişki ve iletişim
kurma noktasında daha fazla çaba harcaması gerektiğini hissettirdiğini
anlatan Çelenk, şöyle devam etti:
"Devletin ön plana çıkardığı
sivil yaklaşım çeşitli çatı sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları
üzerinden devam ettirilmeli, insanların birbirleriyle konuşabileceği
platformlar tesis edilmeli , ülke genelinde muhatap alınabilecek yerel
bölge akilleri veya çekirdek ekipler oluşmasına destek
verilmelidir. Şehit ve gazi ailelerine çözüm süreci ile uyumlu şekilde
yas tutma süreçlerini geçirebilmeleri için teorik ve pratik destek
sağlanmalıdır. Siyasi aktörlerin sürece dair ifadelerinin ve dillerini
özenle seçmesi ve toplumsal psikolojiyi dikkate almaları gerekmektedir.
Sürece dair her aşamada devlet , yol haritası ve rehabilitasyon
projelerinin olduğunu çağrıştıracak çalışmalarını toplumla paylaşarak
şeffaflık hassasiyetini gidermelidir. Hem somut ihtiyaç ve taleplerinin
anlaşılması hem de sürecin dışarısında kalmamaları adına koruculara
yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir."
"Biz 8 kişinin ittifakıyla ortak rapor hazırladık"
İç Anadolu Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Cemal Uşşak, grupların
raporlarını özet halinde sunumunu yaptıklarını belirterek, detaylı
raporların Kamu Güvenliği Müsteşarlığı aracılığıyla Başbakan Erdoğan'a
iletildiğini ifade etti.
Erdoğan'ın 7 bölgenin 7 farklı raporundan bir özet çıkarılacağını söylediğini belirten Uşşak, şöyle devam etti:
"Halkın talepleri, endişeleri, sorularıyla ilgili ortak hususlar var.
Bunlar birleştirilerek tek rapor haline getirilecek. Daha sonra Başbakan
tarafında kamuoyu ile paylaşılacak. Bazı gruplarda grup üyeleri ortak
rapora ek olarak kişisel rapor da yazdılar. İç Anadolu Grubu'ndan
Celalettin Can mevcut rapora itiraz anlamında değil bazı hususların
altını çizen ekleme rapor yazdı ama Marmara Grubu ortak bir rapor
hazırlamak yerine herkes kendi kişizel gözlemlerine dayanarak bir rapor
hazırlamış. Biz 8 kişinin ittifakıyla ortak rapor hazırladık."
Sürece ilişkin umut olduğu kadar endişeler ve kaygıların da olduğunu vurgulayan Uşşak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kürt vatandaşların beklentileri ağırlığı teşkil ediyor. Kürt olmayan
vatandaşların da endişeleri, kuşkuları yoğunluk teşkil ediyor. Bu
talepleri, beklentileri karşılamak, gidermek hiç şüphesiz hükümetin ve
siyasi otoritenin üzerine düşen bir görev. Yani şuan itibarıyla Akil
İnsanlara tevdi edilmiş görev tamamlanmış oldu. Bundan sonraki
süreçlerde benzer heyetler kurulması söz konusu olabilir. Benim şahsi
kanaatim bu sürecin son derece hassas olduğu yönündedir. Buna göre
benzer heyetlerin kamuoyunu dinlemeye devam etmesinin iyi olacağına
inanıyorum. Bu bizim heyetimizin olması gerekmiyor başka heyetlerde
olabilir. Bu çünkü bizim siyasi tarihimizde benzeri söz konusu olmayan
bir iç tecrübe. Kamuoyuyla devlet arasında bir tampon kuruluş, tamamen
sivil. Devleti temsil etmiyor ama devletin kolaylaştırıcılığıyla, kendi
şahsi inisiyatifleriyle yöntemlerini, usullerini, muhataplarını da
kendilerini belirlemek suretiyle oluşan bir heyet. İki ay boyunca böyle
bir tecrübe konuldu. Bu heyet çok önemli bir görev yaptı. Bu bir anlamda
Türkiye'nin katılımcı demokrasinin bir uygulama alanı da anlamına
gelmiş oldu."
Deniz Ülke Arıboğan
Akil İnsanlar Heyeti
Marmara Bölgesi Grubu Başkanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Başbakan,
ilgili bakan ve yetkililere sunulan, üyelerin katılımıyla hazırlanan
ortak raporda yer alan kişisel değerlendirme bölümünü, resmi internet
sitesinden paylaştı.
Arıboğan'ın raporunda, "Barış sürecinin durmadan devam etmesinin bir seçim değil, bir zorunluluk" olduğuna işaret edildi.