Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
2 Temmuz 2013 Salı
Yiğit Bulut Kanal 24'ten ayrıldı Televizyon haberciliği kariyerine TRT Haber’de her Cuma saat 22.30'da yapacağı programla devam edecek olan Yiğit Bulut, aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığını da yürütecek
Yiğit Bulut Kanal 24'ten ayrıldı.
Yiğit Bulut (d. 1972, Keşan), finans analisti, bankacı, köşe yazarı ve sunucu.
Babası Adalet Partisi'nden 1977 yılında Edirne milletvekili seçilen Mustafa Bulut'tur.
Galatasaray Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans bölümü mezunudur.Sorbonne Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmıştır.
İngilizce ve Fransızca bilmektedir.
Aydın Doğan'ın bacanağı olan eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek'in kızı, Kanal D spikerlerinden Şule Zeybek ile evli iken 2010 yılında boşanmıştır.
Yiğit Bulut, Kanal 6, Kanal E, CNN Türk'te ekonomi yorumculuğu ve Radikal, Vatan ve Referans gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.
Parametre ve Finans Analiz programlarının yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptı.
Doğuş Üniversitesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.
Son olarak 2010'da getirildiği Habertürk TV Genel Yayın Yönetmenliği görevine, 3 Ocak 2012 tarihinde Ciner Medya Grubu tarafından son verildi.
Bununla birlikte Gazete Habertürk'teki köşesinden yayınladığı yazıları da sona ermiş oldu.
Bir süre sonra Star Medya Grubu ile anlaştı ve 24 kanalının genel yayın yönetmenliğine getirildi.
Ayrıca Star gazetesinde yazmaya başladı. 2009'da Habertürk TV'de başlattığı
"Sansürsüz"
adlı tartışma programını önce STV, şu anda 24 TV'de sunmaktadır.
Televizyon haberciliği kariyerine
TRT Haber’de
her Cuma saat 22.30'da
yapacağı programla devam edecek olan
Yiğit Bulut, aynı zamanda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
başdanışmanlığını da yürütecek.
“Taksim platform mu” yoksa “Darbe Konseyi mi”!
01 Temmuz 201Türkiye’nin neresinde açıkta duran bir “sinir ucu” varsa, daha doğrusu Türkiye hangi problemine el atmış ve düzeltme yolunda “adımlar atmaya” başlamışsa, ortaya çıkan hassas durumu Taksim’de bir “sokak isyanına” dönüştürmeye çalışan bir yapı ortaya çıktı. Adı sözde “Taksim Platformu”, eylemleri ise tıpkı darbeler sonrası ortaya çıkmış bir “darbe konseyi”!
Sevgili dostlar, Lice’de yaşananlar sonrası Taksim’de ortaya çıkan görüntüler, bu platform’un attığı adımlar, gösterilere katılan çok sayıda yabancı uyruklu kişi ve son dönemdeki açıklamalar, bir gerçeği net olarak ortaya koyuyor; “içerideki bazı odaklar ve dışarıdaki efendileri” seçimle kazanamadıklarını Türk Halkı ve iradesine rağmen “SİVİL İSYAN ve DARBE DENEMESİ” ile almaya, isteklerini seçilmiş Hükümet’e ve Türk Devleti’ne dayatmaya çalışıyorlar ! Bu noktada ortaya çok net bir gerçek de çıkıyor; bu arkadaşların yaptıkları, açıklamaları, dayatmaları, istekleri artık “sivil bir ses duyurma değil” resmen “ANAYASAL BİR SUÇ” olan farklı yöntemlerle DARBE denemesi..
Sonuç: Her Türk vatandaşı artık net olarak görmeli ki; SEÇİLMİŞ HÜKÜMET’e, SEÇİLMİŞ BAŞBAKAN’a yönelik “küresel-yerel” bir DARBE denemesi var ve bizler bu gidişe vatandaş olarak asla izin vermeyeceğiz !
Son söz: Savcıların, Türk Devleti’ne karşı “DARBE KONSEYİ” kıvamına gelen bu yapılanmalara, “hoşgörü sınırını” çoktan geçtiklerini Türk Halkı’nın gördüğünü bilerek, gerekli adımları biran önce atmaları gerekli ! Türk Devleti binlerce yıllık bir gelenektir ve arkasında kim olursa olsun DARBE denemelerine boyun eğmez!
Tablo bu kadar açık olunca...
Başlığa sığmadığı için yeniden yazacağım; görünen tablo bu kadar açık olunca, sokağı patlatmak, gidişata DUR demek için harekete geçtiler...
Sevgili dostlar, 2011 Eylül ayında “İsrailli profesör ve müthiş iddiası” başlıklı birkaç yazı yazmış ve Prof. David Passig’i SANSÜRSÜZ programında da konuk etmiştim...Passig, “İsrail’in Geleceği” adlı kitabın yazarıydı”, Türkiye hakkında müthiş iddiaları vardı...Aynı zamanda Türkiye’nin gidişatından “İsrail’in endişesini de saklamıyordu” !
Passig, yaptığı analizlerde “BÜYÜK GENLEŞME SÜRECİNİ” görmüş, muhtemelen kendi devletine de rapor etmiş ve kitabında şunları yazmıştı;
“...Türklerin tarihini öğrendikçe, hem bilinen, hem de gizli kalmış yanları beni büyüledi. Derine indikçe Ortadoğu’da birçok ülkenin kaderinin de Türkiye’nin kaderine ve merhametine bağlı olduğunu gördüm. Türkiye’nin 100 yıllık bir uykudan sonra doğal görevine geri döneceğini, bölgede büyük kuvvetleri dengelemesi gereken süper bir güç haline geleceğini açıkça görüyorum. Türkiye kanında akan süper güç olma hissini yeniden yaşayacaktır. Bir İsrailli olarak Türkiye’nin tarihteki görevini sorumlulukla yerine getireceğini ümit ediyorum... Türkiye, 2020-2030’ların jeopolitik ivmesini kullanarak nüfuzunu ve birliklerini Kafkaslar’dan daha kuzeye, Ukrayna ve Volga Nehri vadilerine yaymaya çalışacak. Aynı zamanda doğuya doğru da uzanacak. Burada bulunan Kazakistan ve Afganistan gibi Müslüman devletler, bu nüfuzu saygı ve takdirle karşılayacaklar. Türkiye’nin Müslüman dünyasını istikrara kavuşturması başta ABD’nin hoşuna gidecek. Türkiye, İran’ı her yönden tecrit edince, ABD daha da memnun olacak. Türk birlikleri, Irak, Suriye ve Mısır’a kadar yayılacak. Arap ülkelerinin desteği ve direnci düşerken, ABD önceleri memnun olacak ama Çin bu gelişmelerden rahatsız olmaya başlayacak...Çin, Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi Orta Asya’ya ve buradan geçen enerji yollarına hâkim olmayı düşündüğünden şüphelenecek ve Türkiye’nin durdurulmasını isteyecek. İsteyecek ama Türkiye çoktan Avrasya’nın tamamında güç ve etki kazanmış olacak...”
Evet, böyle yazıyordu, David Passig...Aslında sadece o değildi, İsrail’den Almanya’ya, Almanya’dan Amerika’ya 2009’dan itibaren resmi bütün istihbarat tezleri aynı sonucu yazıyordu; “21. Yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak, peki ne yapacağız?”...
Sonuç: Passig’in ortaya koyduğu tez, benim son 10 yıldır savunduğum “Türkiye küresel güçlerden biri olacak” tezimden de ileri, söylenen çok açık: Türkiye 2020’lerde “küresel oyunculardan biri, 2050’ye doğru (2053 hedefimizi bu noktada hatırlayalım) dünya lideri olacak”! Bu gerçeği görenler, kendilerini “Türkiye’yi DURDURMA” zorunluluğunda hissedenler, “zirve yaptığımız” Mayıs ayında harekete geçtiler ve yaşadıklarımız ortaya çıktı! GÖR TÜRKİYE, LÜTFEN BU GERÇEKLERİ GÖR!
Son söz: Ne yaparlarsa yapsınlar, gidişimiz durdurulamaz, hedefimiz saptırılamaz... Yaşasın TAM BAĞIMSIZ, GÜÇLÜ, BÜYÜK, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE...
Yiğit Bulut bütün yazıları
Fuarcılık firması TÜYAP, biri tamamlanmak üzere olan diğeri planlama aşamasında ikiz otel yatırımına soyundu Beylikdüzü’ndeki fuar merkezinde inşa edilen iki otel için 30 milyon dolarlık yatırım yapılacak 03 Temmuz 2013
Fuarcılık firması TÜYAP, biri tamamlanmak üzere olan diğeri planlama aşamasında ikiz otel yatırımına soyundu.
Beylikdüzü’ndeki fuar merkezinde inşa edilen iki otel için 30 milyon dolarlık yatırım yapılacak
03 Temmuz 2013
Fuarcılık alanında faaliyet gösteren TÜYAP, 30 milyon dolarlık otel yatırımına imza atıyor. TÜYAP’ın, İstanbul Beylikdüzü’deki fuar merkezinde başlattığı otel inşaatında sona gelindi.
2013 yılının aralık ayında tamamlanması planlanan Tüyap Palas isimli otelde 260 oda bulunacak.
TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, İstanbul, Bursa, Konya, Diyarbakır ve Adana’da
beş fuar merkezleri bulunduğunu ve Tüyap Palas’la ilk otel
yatırımlarını yaptıklarını belirtirken, bu otelin tamamlanmasının
ardından aynı yerde ikinci otel için de düğmeye basacaklarını açıkladı.
Beylikdüzü’ndeki fuar merkezinde Torunlar
İnşaat’la beraber otel yatırımına soyunduklarını dile getiren Ünal,
“İlk otel yatırımımız. İhtiyaç olduğu için yapıyoruz. Fuar alanıyla
bütünleşen bir yatırım. İşimizin parçası olduğu için bu işe girdik.
Tamamen otelciliğe girmeyi planlamıyoruz. Daha nitelikli hizmet
verebilmek ve rekabette farklılık yaratmak adına böyle bir yatırıma
soyunduk” diye konuştu.
‘Herkes deli demişti’
Ünal, Tüyap Palas’ın tamamlanmasının ardından iki yıl içinde ikinci
oteli planladıkları bilgisini de vererek, şöyle konuştu: “Bölge çok
gelişti. 1995’lerin sonunda fuar merkezini buraya kurduğumuzda herkes
arkamızdan ‘deli’ demişti. Ama geçen süreçte Beylikdüzü cazibe merkezi
haline geldi. Sanayi bölgelerine de yakınız. Ayrıca yeni yapılacak
havalimanına yakınlığımız da potansiyeli artırdı. İki otoyolun da
ortasındayız. Bitecek otelimizin yanına ikincisini inşa edeceğiz. İmar
planı da buna uygun. İkinci otelimiz biraz daha büyük olacak tahminen
yatırım tutarı 14 milyon doları bulacak.”
Tüyap Palas’ın farklı bir konsepti bulunacağını da aktaran Ünal,
şunları anlattı: “Dört yıldızlı iş oteli olacak. Otelden asansörle fuar
alanına inilebilecek.
Firmalara da ziyaretçilere de rahatlık sağlayacak. Dünyada bu tarz oteller çok az. Aynı anda hem dinlenip hem çalışmak mümkün. Otel fuar alanıyla bağlantılı olarak planlandı. 750 kişilik kongre ve bayi toplantıları için hizmet verebilecek.”
‘Otelde doluluk sorunu yaşamayız’
Bülent Ünal, bölgedeki otellerdeki doluluğun yüzde 70’inin fuarlardan
geldiğine de işaret ederek, “Yüzde 30 oranında da farklı amaçlarla
gelenler otelleri dolduruyor. Sanayi bölgelerine yakınız, çok fazla
ziyaretçi var. Otelin doldurulması konusunda bir endişe yok” dedi. Ünal,
otelin adını eskiden oteller böyle anıldığı için Tüyap Palas koyduklarını ve eskiyi anımsatmak için bu adı seçtiklerini de belirtti.
Tüyap Beylikdüzü fuar alanını da genişlettiklerine de değinen Ünal, “98
bin metrekarelik fuar alanını 120 bin metrekareye çıkarıyoruz. Fuar
salonu da 12’den, 14’e çıkıyor. Yeni sergi
hollerinin de inşaatına başladık. Bunlar 2014 yılının ilk yarısında
tamamlanacak. Diğer merkezlerimizle beraber yılda 110 fuar düzenliyoruz.
130 ülkeden 3.5 milyon ve 14 bin katılımcı firmaya hizmet veriyoruz”
diye konuştu.
Karadeniz’de fuar merkezi planı var
Yeni bir fuar merkezi yatırımı da planladıklarını açıklayan Bülent
Ünal, şu bilgileri paylaştı: “Karadeniz’de eksiğimiz var. Beş fuar
alanına yenisini ekleyeceğiz. Planımızda Karadeniz var. Hangi şehir
olacağı konusunda henüz karar vermedik. 2014 yılında tam kararı almış
olacağız. Beş fuar alanımızla şu anda Türkiye’deki
fuar alanlarının yüzde 43’ünü kontrol ediyoruz. Büyüme projesiyle
beraber bunu yüzde 50’lere çıkartacağız. Fuarcılık sektöründe 34 yıllık
geçmişimiz var. Yurtiçi ve yurtdışında yıllık 90 milyon dolarlık ciro
elde ediyoruz.”
Finike’de Gezi Parkı odaklı gelişmeler sebebiyle tencere ve tava ile gürültü yaptıkları gerekçesiyle 7 kişiye 88’er lira idari para cezası uygulandı. Tencere-Tavaya Gürültü Cezası 03 Temmuz 2013 Çarşamba 00:49
Finike’de Gezi Parkı odaklı gelişmeler
sebebiyle
tencere ve tava ile gürültü yaptıkları
gerekçesiyle 7 kişiye 88’er lira idari para cezası
uygulandı.
03 Temmuz 2013 Çarşamba 00:49
Finike İlçesi’nde, Gezi Parkı odaklı gelişmeler
sebebiyle akşam saatlerinde yapılan protesto
eylemlerine tencere tava çalarak destek veren
eczacı Aslı Filiz ve 6 kişiye Kabahatler
Kanunu’na göre
“gürültü yapmaktan”
dolayı 88’er lira idari para cezası kesildi.
Avukat Atilla Sözbir, Finike Sulh Ceza
Mahkemesi’ne itiraz dilekçesi verdiklerini
söylerken, Aslı Filiz ise balkonundan yaklaşık 1
hafta boyunca her gün saat 21.00 sıralarında
kısa süre tencere tava çalma eylemine destek
verdiğini söyledi.
Eşinin de ışıkları yakıp söndürerek eylemini
desteklediğini anlatan Filiz, cezanın gürültüden
rahatsız olan komşunun şikâyetiyle
kesilmediğini öne sürdü.
Mursi'den orduya sert uyarı KAHİRE AA 03 Temmuz 2013 00:28 Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, her türlü iç ve dış dayatmayı reddettiğini duyurarak, orduya çağrıda bulundu
Mursi'den orduya sert uyarı
03 Temmuz 2013 00:28 KAHİRE AA
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, her
türlü iç ve dış dayatmayı reddettiğini
duyurarak, orduya çağrıda bulundu.
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, orduya
''48 saat içinde uzlaşma sağlanmaması durumunda yol haritası sunacağı''
açıklamasını geri çekmesi çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada,
''Mursi'nin anayasal
meşruiyette ısrarcı olduğu ve anayasanın
dışına
çıkılmasını reddettiği''
vurgulandı.
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Mursi'nin her
türlü iç ve dış dayatmayı reddettiği, ordu
yönetimine de dün yaptıkları uyarı
açıklamasını geri çekmeleri çağrısında
bulunduğu kaydedildi.
Mursi'nin açıklamasının Nasır City'deki
destekçileri tarafından coşkuyla karşılandığı gözlendi.
Mısır Savunma Bakanı General Abdulfettah
es-Sisi, ülkenin çeşitli kentlerinde gösterilerin
devam etmesi üzerine dün halkın taleplerine
kulak verilmesi çağrısında bulunarak, taraflara
uzlaşma sağlamaları için 48 saat süre tanımış,
siyasi çözüm bulunamadığı takdirde ordunun
gelecek döneme ilişkin bir yol haritası
sunacağını bildirmişti.
www.azsonra.biz
Türkiye'de, dergi ve gazetelerin açtığı yarışmalarla oyunculuğa başlayan ilk starlardan olan Mahir Özerdem 1928 yılında İstanbul'da doğdu
Türkiye'de, dergi ve gazetelerin açtığı
yarışmalarla oyunculuğa başlayan ilk
starlardan olan Mahir Özerdem 1928 yılında
İstanbul'da doğdu.
http://www.imdb.com/name/nm0654768/
Kuleli Askeri Lisesi ve Hava Harp Okulu'nu bitirdikten sonra, askerlik mesleğine devam etmedi ve 1950'de ordudan ayrıldı.
1951 yılında
Yıldız Dergisi ile İstanbul Film'in ortaklaşa
düzenlediği yarışmaya, arkadaşlarının ısrarıyla
katılan Özerdem, erkeklerde Ayhan Işık ile
birlikte birincilik kazandı.
Aynı yarışmada, bayanlarda birinciliği Belgin Doruk kazanmıştı.
Böylece bu üç genç, sinemaya dergi yarışmaları ile adım atan ilk üç isim oldular.
Mahir Özerdem, o dönemde kendisiyle yapılan
bir röportajda, "Öleceğim aklıma gelirdi
de, beyazperdede yer alacağım aklıma gelmezdi.
Tesadüfler sonucu kendimi sinema dünyasında
buldum" diyordu.
Evet tesadüfler onu
birden şöhret yapmaya yetti ve aranan bir
film yıldızı oldu.
Rol aldığı ilk filmi, 1951 yılında çevrilen, Faruk
Kenç'in yönettiği Hürriyet Şarkısı oldu.
Bunun ardından art arda birkaç filmde daha başrolü
oynadı. 1953 yılına gelindiğinde, gerek basında
yer alan değerlendirmelerde, gerekse sinema
çevrelerinde yapılan yorumlarda, özellikle
sinemasever kadınlar tarafından 'en beğenilen erkek sinema oyuncusu' ünvanını da almıştı.
Hatta, kimilerine göre, o dönemin starı olan
Muzaffer Tema'nın pabucunu dama atmıştı.
Özerdem'e İtalyan sinemacılardan da teklifler
gelmiş, ancak o bu teklifleri
değerlendirmemişti.
Bütün bunlara rağmen, Mahir Özerdem'in
sineme yaşamı beklendiği kadar uzun sürmedi.
1950'li ve 1960'lı yıllarda 30'dan fazla filmde
rol aldıktan sonra beyazperdeden uzaklaştı
ve
Abbase Sultan 1968 Romance Director: Turgut Demirag Writer: Turgut Demirag Stars: Türkan Soray, Murat Soydan, Turgut Özatay
Turgut Demirağ'ın yönettiği, 1968 yapımı
Abbase Sultan adlı filmde oynadıktan sonra
herhangi bir sinema eserinde yer almadı.
Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada yardımcı hizmetler sınıfı hizmetler kadrosuna 9 kişinin alınacağını duyuruldu 02 Temmuz 2013 Salı 22:57
Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada yardımcı hizmetler sınıfı hizmetler kadrosuna 9 kişinin alınacağını duyuruldu.
02 Temmuz 2013 Salı 22:57
Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan
yazılı açıklamada yardımcı hizmetler sınıfı
hizmetler kadrosuna 9 kişinin alınacağını duyuruldu.
Yapılan yazılı açıklamada,
“Adıyaman İl Milli
Eğitim Müdürlüğü emrine 12 dereceden 5 (Beş) 10 dereceden 4 (Dört) Yardımcı Hizmetler Sınıfı hizmetli kadrosu tahsis edilmiştir.
Bu kadrolara
‘Korunmaya Muhtaç Çocuklar’
kontenjanından ilköğretim, ortaokul ile lise ve
dengi okul mezunu olanlardan hizmetli alımı
yapılacaktır.
Hizmetli alımım test sınavı sonucunda oluşturulan başarı sırasına göre atamalar yapılacaktır.
Başvurular, 09-19 Temmuz 2013 tarihleri
arasında İlimiz Milli Eğitim Müdürlüğünce
oluşturulan başvuru bürosunca kabul
edilecektir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce
gönderilen listede ismi
bulunanlar başvuruda bulunabilecektir.
Test Sınavı 4 Ağustos 2013 Pazar günü saat
10:00’da ilimiz merkez Cumhuriyet
İlkokulu/Ortaokulundan yapılacaktır”
denildi.
Diyanet, teravih namazlarının hızlı kıldırıldığı yönünde gelen şikayetler üzerine önlem aldı 02 Temmuz 2013 Salı İtikafa girmek isteyenler araştırılacak Yapılacak araştırma sonrası uygun görülen kişilerin, mülki amirin onayıyla beş vakit ibadete açık camilerde itikafa girmelerine izin verilecek
Diyanet, teravih namazlarının hızlı kıldırıldığı yönünde gelen şikayetler üzerine önlem aldı
02 Temmuz 2013 Salı
İtikafa girmek isteyenler araştırılacak
Ramazanda itikafa girmek
( ramazan son 10 gününde camiye kapanarak ibadet etme)
isteyenler, cami görevlilerince müftülüklere
yazılı olarak bildirilecek.
Yapılacak araştırma sonrası uygun görülen
kişilerin, mülki amirin onayıyla beş vakit
ibadete açık camilerde itikafa girmelerine izin
verilecek.
Diyanet İşleri Başkanlığınca, ramazan boyunca, toplumda helal kazanç ve helal lokma bilincinin geliştirmesine katkı sağlayacak.
İmamlar teravih namazlarını hızlı kıldırmamaları yönünde uyarılırken, yerel şartlar ve cemaat durumu göz önüne alınarak teravih namazları iki rekatta veya dört rekatta bir selam vermek suretiyle kıldırılacak.
Başkanlıkça il müftülüklerine gönderilen
Ramazan Hizmetleri Genelgesi'ne göre, bu
tema kapsamında, el emeğinin, göz nurunun,
alın terinin, önemine vurgu yapılacak ve
konuyla ilgili toplumun bilinçlendirilmesi
amacıyla etkinlikler düzenlenecek.
Alo 190 Dini Danışma Çağrı Merkezi tüm gün hizmet verecek
Vatandaşların ramazan boyunca dini
konulardaki sorularını cevaplandırmak üzere il
müftülükleri bünyesindeki
"Alo 190 Dini Danışma Çağrı Merkezi",
haftanın her günü
09.00-23.00 saatleri arasında hizmet verecek.
Engellilere uygun camiler duyurulacak
Tatilcilerin ve göçmen işçilerin ibadetlerini
rahat gerçekleştirebilmeleri ve çocukları için
yaz Kur'an kursu düzenlenebilmesi için
prefabrik ya da çadır mescit gibi gerekli
tedbirler alınacak.
Kadın ve engellilerin ibadetleriyle ilgili
problem yaşamamaları için gerekli tedbirler
alınacak ve engelliler için tedbirlerin alındığı
camiler duyurulacak.
Çocukların camiye gelmesi teşvik edilecek.
Camiler gün boyu açık olacak
"Camilerin Açık tutulması Genelgesi"
doğrultusunda, camiler sabah namazından
sonra, özel durum ve yerel şartlar göz önüne
alınarak her gün öğlen namazından en geç bir
saat önce, açılıp yatsı namazından sonra
kapanmak üzere gün boyu açık tutulacak.
Teravihler hızlı kılınmayacak
İmamlar teravih namazlarını hızlı kıldırmamaları yönünde uyarılırken, yerel şartlar ve cemaat durumu göz önüne alınarak teravih namazları iki rekatta veya dört rekatta bir selam vermek suretiyle kıldırılacak.
Sabah
ezanları Diyanet Takvimi'ne göre imsak vaktinde tüm camilerde aynı
anda, akşam ezanları ise iftar vaktinde okunacak ve akşam namazı
kıldırılacak.
Zora koşuyoruz 02 07 2013 salı yavaş davranıyorlar, aldatabilirler
Zora koşuyoruz…
Çatlak o kadar büyüyor ki, bir yakadan bakıp öte tarafı görmek git gide zorlaşıyor.
Aradaki boşluğu görmeyen, vaadettiği sorunları hissetmeyen algıyı 'kopuş' veya 'komplo' temelli siyasi pozisyonlara, öfke ve heyecanlara hapseden düşünsel ve siyasi iklimdeyiz…
Oysa hala aynı çelişkilerle, aynı sorunlarla, aynı aktörlerle Türkiye'de yaşıyoruz…
Taner Akçam güzel ifade etmiş:
'AKP son 15 yılın birinci büyük sivil direniş hareketinin önderidir ve bu ülkedeki sivil-asker bürokratik otoriter geleneğe büyük darbe vurmuştur. Ama AKP, ikinci sivil direnişi ve onun taleplerini anlamakta zorlanıyor. Onu, kendisinin sivil-asker bürokrasiye karşı verdiği mücadelenin kodları ile okuyor. Ama böyle okumaya devam ederse sadece kendisi ciddi erozyona uğramayacak, Türkiye'yi de büyük zora sokacaktır…'
Bu tespitin ilk kısmını Gezi olaylarından sonra Türkiye'ye, Ak Parti'ye 'tabula rasa' diyerek bakanlar, ikinci kısmını özellikle muhafazakar kesim gözardı etmemeli...
Bu noktadan, bu kutuplaşmadan, siyasi iktidarın girdiği bu dar otoriterleşme koridorundan, kaotik unsurlar içerin her kapısı açık isyankar siyallaşma dalgasından çıkış nasıl olacak? Ya da bu durum nereye evrilecek?
Geçen hafta bir kaç kez Kürt sorununun siyasi iklim değişikliğinde bir rol oynabileceğini yazdım.
Zira uçurum iki yakası arasındaki ana bağlardan birisi Kürt sorunu, Kürt politikası ya da barış sürecidir:
Çatışma yerine uzlaşmaya dayanan bir siyasi iklim değişikliği, devletten topluma yeniden yayılacak demokratik vurgular, demokrasi ve siyasetin sorun çözme kabiliyetiyle yeniden buluşma…
Bunları bugünün koşullarında, özellikle Gezi sonrası, Gezi'nin ifade ettiğini yeni veriler çerçevesinde sağlayabilecek tek çıkış alanı, 'Kürt alanı'dır.
Kürt meselesi ve barış süreci hükümet için (seçim hesabı, MHP gibi kaygılar, sivillikten yeniden devletçiliğe dönüş yapan muhafazakar zihniyet unsurlarına rağmen) temel bir demokratik manevra alanıdır.
Aynı mesele, 'savaş, asker, vesayet' üçlüsünden oluşan dünü ve bunun bugün gelinen noktayla bağlantısını hızlı unutan tutumlar için de kendini gözden geçirme aracıdır.
Ancak bir barış ya da çözüm süreci içinde olduğumuz dikkate alınırsa, son gelişmelerin (Başbakanın vurguları, Öcalan'ın açıklamaları, BDP'nin 'hareket geç' eylemleri, Cizre ve Lice'deki hadiseler) bu sürece oranla çok umut verici olduğu söylenemez.
Ortada bir
'güven meselesi'
bulunduğunu görmek gerekir.
Başbakanın
'PKK silahlı güçlerinin henüz
yüzde 15'ı çekti'
ifadesiyle
'yavaş davranıyorlar,
aldatabilirler'
iması ve 'güvensizlik vurgusu',
buna karşılık, çekilme oranı gerçekten böyleyse,
çekilme kadın ve hastalara öncelik veriyorsa,
Kürt hareketinin sürece ve devlete olan güven
düşüklüğü ortadadır.
Bu koşullarda Kürt meselesinin demokratik siyasete dönüş için bir 'can simidi' olması elbet kolay değildir.
Nitekim beklenti
'müzakere, hızlı ve yeni adımlar'
iken, durum daha çok 'meydan okuma, zorlama, zorlayıcı hamleler' üzerinden ilerliyor.
Öcalan'ın son açıklamaları malum,
'sıra hükümette, adım atmasını bekliyoruz'
diyor.
BDP hükümeti zorlamak için mitingler başlatıyor.
Gazetelerde çekilme yavaş olduğu için hükümetin kimi hazırlıkları şimdilik yavaşlattığı iddia eden haberler var.
Başta hükümet olmak üzere tüm tarafların, ilgililerin, kanaat önderlerinin bu güven sorununu aşmak için çaba göstermelerinde büyük fayda vardır.
AK Parti hükümetinin toplumsal hareketleri
anlamadığı, talepleri görmediği, eleştirileri
duymadığı, bunların tümünü komplo
teorilerine hapsederek güvenlikçi politikalara
sürüklendiği ve isyankar siyasilleşmeyle
başetmekte zorlandığı şu günlerde, Kürt
alanında eylemlerin başlaması, Kürtlerin
sokağa inmeleri Türkiye'yi kelimenin gerçek
anlamıyla zora sokar…
ALİ BAYRAMOĞLU
Türkiye'den tarihi anlaşma Türkiye, Birleşmiş Milletler Uluslararası Silah Ticareti Anlaşması'nı (ATT) imzalayan 76. ülke oldu. AA 02 TEMMUZ 2013
Türkiye'den tarihi anlaşma
Türkiye, Birleşmiş Milletler Uluslararası Silah
Ticareti Anlaşması'nı (ATT) imzalayan
76.
ülke
oldu.
AA 02 TEMMUZ 2013
Uluslararası silah ticaretini düzenlemek
amacıyla nisan ayında BM Genel Kurulu'nda
kabul edilen Uluslararası Silah Ticareti
Antlaşması'nı, Türkiye adına BM Daimi
Temsilcisi Halit Çevik imzaladı.
İmza töreninde gazetecilere açıklama yapan
Çevik, antlaşmanın hazırlık sürecinde
Türkiye'nin yapıcı katlıları olduğunu
belirterek,
"Zira bizim silah ticareti
konusundaki standartlarımız esasında bugün
bu anlaşmaya derc edilmiş olan hükümlerin
ötesindedir.
Dünyanın bu ticaret konusunda sonunda bir
anlaşmayla bağıtlanması geleceğe ilişkin
umutlarımızı daha da artırıyor"
dedi.
Dünya silah ticaretinin evrensel kurallara
bağlanmasının daha huzurlu bir dünya için
önemli olduğunu kaydeden Çevik, antlaşmayı
bütün üye ülkelerin imzalamasının önemini
vurguladı.
Türkiye, 3 Haziran'da imzaya açılan ATT'yi imzalayan 76. ülke oldu.
Antlaşmayı imzalayan ülkelerin ATT'yi kendi parlamentolarında onaylayıp BM'ye bildirmesi gerekiyor.
Nisan ayında 154 ülkenin lehte oy
kullanmasıyla kabul edilen antlaşma, 50.
ülkenin parlamentosunda onaylanmasının
ardından geçecek 90 gün sonra yürürlüğe
girecek.
The 39 Steps 1935 Hitchcock 720p BluRay This is one of gems of the legendary filmmaker, Hitchcock
The 39 Steps 1935 Hitchcock 720p BluRay
This is one of gems of the legendary filmmaker, Hitchcock..
Anayasa Mahkemesi'nden "uzun tutukluluk" kararı 02 Temmuz 2013 21:03 Anayasa Mahkemesi, uzun tutukluluk ve uzun yargılamayla ilgili baktığı 6 bireysel başvurudan 4'ü hakkında "ihlal" kararı verdi. ANKARA
Anayasa Mahkemesi'nden
"uzun tutukluluk"
kararı Anayasa Mahkemesi, uzun tutukluluk ve uzun
yargılamayla ilgili baktığı 6 bireysel
başvurudan 4'ü hakkında
"ihlal"
kararı verdi.
ANKARA 02 Temmuz 2013 21:03 AA
Anayasa Mahkemesi, uzun tutukluluk ve uzun
yargılamayla ilgili baktığı 6 bireysel
başvurudan 4'ü hakkında ihlal kararı verdi.
Yüksek Mahkeme, uzun tutukluluk ve
yargılamalarla ilgili yapılan bireysel
başvurulardan prosedürü tamamlanan 6
dosyayı bugün görüşerek karara bağladı.
Heyet, uzun tutukluluk ve yargılama nedeniyle
haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle
başvuruda
bulunan 4 kişiyi haklı bularak, ihlal kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, Yüksek
Mahkemenin geçen hafta aldığı ilke kararının
çok önemli olduğunu söyledi.
İlke kararı gereği,
uzun tutukluluk ve yargılamalarla ilgili
bireysel
başvuruda bulunabilmek için davanın
kesinleşmesi şartının aranmayacağını
vurgulayan Kılıç, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin (AİHM) konuyla ilgili
kriterlerinin aynen kabul edildiğini bildirdi.
Kılıç, uzun tutukluluk ve yargılama konusunda
AİHM’nin verdiği kararlarla uyumlu hareket
edileceğini kaydetti.
Mısır'da gösteriler hız kesmiyor Mısır'da, Cumhurbaşkanı Mursi'yi destekleyenler ile karşıtlarının gösterileri devam ediyor 02 Temmuz 2013 20:47 KAHİRE AA
Mısır'da, Cumhurbaşkanı Mursi'yi destekleyenler ile karşıtlarının gösterileri devam ediyor.
Molotofkokteyllerinin de kullanıldığı gösterilerde çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi.
Mısır'da, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi destekleyenler ile karşıtlarının gösterileri devam ediyor.
Ülkenin ikinci büyük kenti İskenderiye'de on binlerce kişi Mursi'ye destek gösterisinde bir araya gelirken, zaman zaman Cumhurbaşkanı taraftarları ile karşıtları arasında çatışmalar yaşanıyor.
Görgü tanıkları, Korniş Caddesi ile Sidi Gabr bölgesinde molotofkokteyllerinin de kullanıldığı çatışmalarda çok sayıda kişinin yaralandığını aktardı.
Başkent Kahire'nin 3 ayrı noktasında da çatışmalar yaşanıyor. Faysal, Giza ve 6 Ekim bölgelerindeki çatışmalarda taş, sopa ve zaman zaman ateşli silahların da kullanıldığı ifade edildi.
Giza kentinde yer alan 6 October semtindeki El-Hasri Meydanı'nda da Mursi karşıtları ve destekçilerinin çatıştığı belirtildi.
Benha kentinde ise muhaliflerin, Mursi'yi destekleyen göstericilere molotofkokteylleriyle saldırması sonucu çıkan çatışmada yaralıların olduğu bildirildi.
Mursi destekçilerinde artış gözleniyor
Öte yandan, Kahire'nin Hilvan bölgesinde, Mursi'ye destek veren binlerce kişi gösteri başlattı. Kahire Üniversitesi öğrencilerinin Mursi'ye destek için başlattıkları gösteriler de devam ediyor.
Mursi'ye destek verenlerin Nasır City'deki ve birçok şehirdeki gösterilerine katılımda akşam saatlerinde belirgin bir artış yaşandığı gözlendi.
Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin, (UKC) Kahire başta olmak üzere diğer kentlerdeki gösterilerinde de katılımın arttığı görüldü.
www.azsonra.biz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)