Türkmen kasabası Tuzhurmatu harabeye döndü
AA 02 Temmuz 2013 12:27
Bombaların susmadığı Irak'ın kuzeyindeki Türkmen kasabası Tuzhurmatu harabe kenti andırıyor.
Bir dönem "tuz" ve "hurması" bol olduğu için adını bu iki kelimeden
alan Tuzhurmatu’nun şimdi ne tuzu ne de hurması konuşuluyor. Bu kasaba
bir süredir patlayan bombalarla gündeme geliyor.
Üzerine bomba
saran ya da aracına patlayıcı dolduran soluğu Tuzhurmatu’da alıyor.
Bunları patlatarak adeta katliam yapıyor. Türkmenlerin yoğun olarak
yaşadığı Tuzhurmatu, 25 Haziran'da Irak Türkmen Cephesi Başkan
Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Selahattin Vali Yardımcısı Ahmet
Hoca’nın hayatını kaybettiği saldırıyla bir kez daha ülke gündeminin ilk
sırasına oturdu.
Muhtaroğlu’nun hayatını kaybettiği olaydan bu
yana Tuzhurmatulular diken üstünde. Olası benzer saldırıların ne zaman
ve nerden geleceğini kestiremiyorlar. Toplantı üstüne toplantı yaparak
Irak merkezi hükümetinden kendilerini koruyacak gücün oluşturulmasını
isteyen Türkmenlerin “güvenlik gücü” taleplerine kimse kulak asmıyor.
Türkmenler, çaresiz, kendi imkânlarıyla güvenliklerini sağlamaya
çalışıyorlar ancak buna güçleri yetmiyor. Bu durum Selahaddin kentine
bağlı Tuzhurmatu’da, 1970’lerin Amerikan yapımı kovboy filmlerindeki
terk edilmiş kasaba sahnelerinin oluşmasına yol açıyor.
180 bin insanın yaşadığı Tuzhurmatu
harabe kenti andırıyor. Türkmen, Kürt ve Arapların mahalleleri keskin
çizgilerle birbirinden ayrılmış durumda. Her sokağın giriş ve çıkışları,
demir ya da beton bariyerlerle korunuyor. Sokakların giriş noktalarında
insanlar nöbet tutuyor. Bütün bunların sebebi bir süredir sürekli
patlayan bombaların yol açtığı gerginliğin dozunun yüksekliği.
Öyle ki Tuzhurmatu’da bombaların patlamadığı sokak yok gibi. Hangi
sokağa yolunuz düşse buradaki Türkmenler, bir patlama anı ve kaybedilen
insanların acıklı hikâyelerini anlatıyor. Onlarca evin yerle bir
edildiği İmam Hüseyin Mahallesi acıklı hikâyelerin çokça yaşandığı
mekânlardan biri. Türkmen Ahmet Sadıkoğlu, uykuda iken öldürülen
bebekleri anlatmaya başlıyor. Yaşanan dram yürek yakan türden. Daha
Sadıkoğlu sözünü bitirmeden bir başka Türkmen konuşmaya başlıyor.
Abdullah İbrahim, “Sadece bizim mahalle değil. Tuzhurmatu’nun Aksu, İmam
Ahmet, Mustafa Ağa, Çakkala ve Orta Mahallesi büyük saldırıların
yapıldığı birkaç yerden bazıları” diyor.
Mahalle, sokak ve
köylerin adlarını sıralamaya devan eden Türkmenlerden Hani Mehdi,
“Kıyıma uğruyoruz. Kentimizin halini görüyorsunuz. Bombaların patladığı
mahalle anında boşalıyor. Bu, bizlere yönelik yapılmış bilinçli bir
siyaset. Üstelik iki yönlü saldırılara hedef oluyoruz. Hem Türkmen hem
de Şii olduğumuz için bir taraftan mezhebi diğer taraftansa etnik
baskılara maruz kalıyoruz” diye konuşuyor.
"Gözyaşına bakan olsa, bir damla kan yere düşmez"
Olay Türkmenlerin anlattığından çok daha fazla trajik. 2003 yılından bu
yana bombalı saldırılarda hayatını kaybedenlerin defnedildiği ve adına
“Şehitler Kabristanı” denilen mezarlık durumu fazlasıyla açık şekilde
anlatıyor. Kasabada büyükçe bir mezarlık var. Önceleri intihar
saldırılarında hayatını kaybeden bir-iki kişinin toprağa verildiği yer,
bugün kocaman mezarlık haline gelmiş vaziyette.
Türkmen yazar Cevdet Kadıoğlu, Irak’ta kendilerinin en zayıf nokta olarak görüldüğünü belirterek şunları söylüyor:
“Bu katliamları yapanlar İslam adı altında yapıyorlar ama perde
gerisinde başka hesaplar mevcut. Caniler ücretlerini peşin alıyorlar.
Bunu yapanlar eğer Müslüman olsalardı dindaşlarını öldürmezlerdi.”
Şair ve yazar Enver Hasan Musa ise Tebrizli Muhammet Hüseyin
Şehreyari’nin "Gözyaşlarına bakan olsa, bir damla kan yere düşmezdi"
dizelerini hatırlatarak, Türkmenlerin karşı karşıya kaldığı haksızlığı
dile getiriyor.
“Çok şehit verdik” diyen Irak Türkmen Cephesi
Selahaddin İl Başkanı Haydar Kasapoğlu “Bu patlamalar neden hep Türkmen
bölgelerinde meydana geliyor?” diye soruyor.
Patlamaların çoğunun otomobil ve motosikletlerle gerçekleştiğine dikkati çeken Kasapoğlu şunları kaydediyor:
“Tuzhurmatu
demir ve beton parçalarıyla dolu. Hiçbir yere çıkamıyoruz, korkuyoruz
çünkü dört bir tarafımızı bazı güçler sarmış vaziyette ve durmadan bize
kıyıyorlar. Bombalı saldırıları önlemek için sokak başlarına barikat
kurduk. Bu kadar önlem almamıza rağmen teröristler, şeytani düşüncelerle
yine katliam yapıyor. Kendi kendimizi koruyoruz mahallelerimizde
gençlerimiz geceleri nöbet tutuyor. Memleketimizi, mahallelerimizi ve
evlerimizi korumak için sabaha kadar yatmıyoruz. Vaziyetimiz çok
kötü, devletten temennimiz bu durumumuza bir çare bulsun. Eğer hükümet
üzerine düşeni yapmazsa, yakın zamanda yapacağımızı biliriz.”