BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz
Yiğit Bulut Kanal 24'ten ayrıldı Televizyon haberciliği kariyerine TRT Haber’de her Cuma saat 22.30'da yapacağı programla devam edecek olan Yiğit Bulut, aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığını da yürütecek
Yiğit Bulut Kanal 24'ten ayrıldı.
Yiğit Bulut (d. 1972, Keşan), finans analisti, bankacı, köşe yazarı ve sunucu.
Babası Adalet Partisi'nden 1977 yılında Edirne milletvekili seçilen Mustafa Bulut'tur.
Galatasaray Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans bölümü mezunudur.
Sorbonne Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmıştır.
İngilizce ve Fransızca bilmektedir.
Aydın Doğan'ın bacanağı olan eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek'in kızı, Kanal D spikerlerinden Şule Zeybek ile evli iken 2010 yılında boşanmıştır.
Yiğit Bulut, Kanal 6, Kanal E, CNN Türk'te ekonomi yorumculuğu ve Radikal, Vatan ve Referans gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.
Parametre ve Finans Analiz programlarının yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptı.
Doğuş Üniversitesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.
Son olarak 2010'da getirildiği Habertürk TV Genel Yayın Yönetmenliği görevine, 3 Ocak 2012 tarihinde Ciner Medya Grubu tarafından son verildi.
Bununla birlikte Gazete Habertürk'teki köşesinden yayınladığı yazıları da sona ermiş oldu.
Bir süre sonra Star Medya Grubu ile anlaştı ve 24 kanalının genel yayın yönetmenliğine getirildi.
Ayrıca Star
gazetesinde yazmaya başladı. 2009'da Habertürk TV'de başlattığı
"Sansürsüz"
adlı tartışma programını önce STV, şu anda 24 TV'de
sunmaktadır.
Televizyon haberciliği kariyerine
TRT Haber’de
her Cuma saat 22.30'da
yapacağı programla devam edecek olan
Yiğit Bulut, aynı zamanda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
başdanışmanlığını da yürütecek.
“Taksim platform mu” yoksa “Darbe Konseyi mi”!
01 Temmuz 201
Türkiye’nin
neresinde açıkta duran bir “sinir ucu” varsa, daha doğrusu Türkiye
hangi problemine el atmış ve düzeltme yolunda “adımlar atmaya”
başlamışsa, ortaya çıkan hassas durumu Taksim’de bir “sokak isyanına”
dönüştürmeye çalışan bir yapı ortaya çıktı. Adı sözde “Taksim
Platformu”, eylemleri ise tıpkı darbeler sonrası ortaya çıkmış bir
“darbe konseyi”!
Sevgili
dostlar, Lice’de yaşananlar sonrası Taksim’de ortaya çıkan görüntüler,
bu platform’un attığı adımlar, gösterilere katılan çok sayıda yabancı
uyruklu kişi ve son dönemdeki açıklamalar, bir gerçeği net olarak ortaya
koyuyor; “içerideki bazı odaklar ve dışarıdaki efendileri” seçimle
kazanamadıklarını Türk Halkı ve iradesine rağmen “SİVİL İSYAN ve DARBE
DENEMESİ” ile almaya, isteklerini seçilmiş Hükümet’e ve Türk Devleti’ne
dayatmaya çalışıyorlar ! Bu noktada ortaya çok net bir gerçek de
çıkıyor; bu arkadaşların yaptıkları, açıklamaları, dayatmaları,
istekleri artık “sivil bir ses duyurma değil” resmen “ANAYASAL BİR SUÇ”
olan farklı yöntemlerle DARBE denemesi..
Sonuç: Her
Türk vatandaşı artık net olarak görmeli ki; SEÇİLMİŞ HÜKÜMET’e,
SEÇİLMİŞ BAŞBAKAN’a yönelik “küresel-yerel” bir DARBE denemesi var ve
bizler bu gidişe vatandaş olarak asla izin vermeyeceğiz !
Son söz: Savcıların,
Türk Devleti’ne karşı “DARBE KONSEYİ” kıvamına gelen bu yapılanmalara,
“hoşgörü sınırını” çoktan geçtiklerini Türk Halkı’nın gördüğünü bilerek,
gerekli adımları biran önce atmaları gerekli ! Türk Devleti binlerce
yıllık bir gelenektir ve arkasında kim olursa olsun DARBE denemelerine
boyun eğmez!
Tablo bu kadar açık olunca...
Başlığa
sığmadığı için yeniden yazacağım; görünen tablo bu kadar açık olunca,
sokağı patlatmak, gidişata DUR demek için harekete geçtiler...
Sevgili dostlar, 2011 Eylül ayında “İsrailli profesör ve müthiş iddiası” başlıklı birkaç yazı yazmış ve Prof.
David Passig’i SANSÜRSÜZ programında da konuk etmiştim...Passig,
“İsrail’in Geleceği” adlı kitabın yazarıydı”, Türkiye hakkında müthiş
iddiaları vardı...Aynı zamanda Türkiye’nin gidişatından “İsrail’in
endişesini de saklamıyordu” !
Passig,
yaptığı analizlerde “BÜYÜK GENLEŞME SÜRECİNİ” görmüş, muhtemelen kendi
devletine de rapor etmiş ve kitabında şunları yazmıştı;
“...Türklerin
tarihini öğrendikçe, hem bilinen, hem de gizli kalmış yanları beni
büyüledi. Derine indikçe Ortadoğu’da birçok ülkenin kaderinin de
Türkiye’nin kaderine ve merhametine bağlı olduğunu gördüm. Türkiye’nin
100 yıllık bir uykudan sonra doğal görevine geri döneceğini, bölgede
büyük kuvvetleri dengelemesi gereken süper bir güç haline geleceğini
açıkça görüyorum. Türkiye kanında akan süper güç olma hissini yeniden
yaşayacaktır. Bir İsrailli olarak Türkiye’nin tarihteki görevini
sorumlulukla yerine getireceğini ümit ediyorum... Türkiye,
2020-2030’ların jeopolitik ivmesini kullanarak nüfuzunu ve birliklerini
Kafkaslar’dan daha kuzeye, Ukrayna ve Volga Nehri vadilerine yaymaya
çalışacak. Aynı zamanda doğuya doğru da uzanacak. Burada bulunan
Kazakistan ve Afganistan gibi Müslüman devletler, bu nüfuzu saygı ve
takdirle karşılayacaklar. Türkiye’nin Müslüman dünyasını istikrara
kavuşturması başta ABD’nin hoşuna gidecek. Türkiye, İran’ı her yönden
tecrit edince, ABD daha da memnun olacak. Türk birlikleri, Irak, Suriye
ve Mısır’a kadar yayılacak. Arap ülkelerinin desteği ve direnci
düşerken, ABD önceleri memnun olacak ama Çin bu gelişmelerden rahatsız
olmaya başlayacak...Çin, Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi Orta Asya’ya
ve buradan geçen enerji yollarına hâkim olmayı düşündüğünden
şüphelenecek ve Türkiye’nin durdurulmasını isteyecek. İsteyecek ama
Türkiye çoktan Avrasya’nın tamamında güç ve etki kazanmış olacak...”
Evet,
böyle yazıyordu, David Passig...Aslında sadece o değildi, İsrail’den
Almanya’ya, Almanya’dan Amerika’ya 2009’dan itibaren resmi bütün
istihbarat tezleri aynı sonucu yazıyordu; “21. Yüzyıl Türkiye yüzyılı
olacak, peki ne yapacağız?”...
Sonuç: Passig’in
ortaya koyduğu tez, benim son 10 yıldır savunduğum “Türkiye küresel
güçlerden biri olacak” tezimden de ileri, söylenen çok açık: Türkiye
2020’lerde “küresel oyunculardan biri, 2050’ye doğru (2053 hedefimizi bu
noktada hatırlayalım) dünya lideri olacak”! Bu gerçeği görenler,
kendilerini “Türkiye’yi DURDURMA” zorunluluğunda hissedenler, “zirve
yaptığımız” Mayıs ayında harekete geçtiler ve yaşadıklarımız ortaya
çıktı! GÖR TÜRKİYE, LÜTFEN BU GERÇEKLERİ GÖR!
Son söz: Ne
yaparlarsa yapsınlar, gidişimiz durdurulamaz, hedefimiz saptırılamaz...
Yaşasın TAM BAĞIMSIZ, GÜÇLÜ, BÜYÜK, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE...