BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin gösterildiğini belirterek Şimdi biz bu kılıfı, bu yanlışı, demokrasimiz üzerindeki bu gölgeyi kaldırıyoruz 02 Temmuz 2013 14:05 Çözüm süreci AK Parti'nin kurulmasıyla başladı
Lice olayının dayandığı yer esrar ve hint keneviridir
02 Temmuz 2013 14:05
Başbakan
Erdoğan,
"Lice olayının dayandığı yer, esrar olayıdır,
hint keneviri
olayıdır. Kalekol, karakol,
bunların hepsi hikayedir"
dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti
Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,
27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 müdahaleleri, 28
şubat müdahalesi ve
daha sonra tertiplenen
müdahale girişimleri için gerekçe olarak hep
TSK
İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin
gösterildiğini belirterek,
"Şimdi
biz bu kılıfı, bu yanlışı, demokrasimiz
üzerindeki bu gölgeyi
kaldırıyoruz.
TSK'nın vazifesini ve askerlik kavramını
yeniden
tanımlıyor, bu maddenin farklı şekilde
yorumlanmasının, durumdan vazife
çıkarılmasının önüne geçiyoruz"
dedi.
"Çözüm süreci AK Parti'nin kurulmasıyla başladı"
Erdoğan, çözüm sürecinin, adı üzerinde bir süreç olduğunu, AK Parti'nin
kurulmasıyla başladığını ve bugüne kadar ulaştığını, bundan sonra da
devam edeceğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonuna kadar,
tek bir ferdi kalıncaya kadar, ülkesini, milletini, sınırlarını,
bayrağını, onurunu ve şerefini kahramanca korur ve koruyacaktır" dedi.
Başbakan
Erdoğan, çözüm sürecini akamete uğratmak isteyen her kim olursa olsun,
hangi siyasi parti olursa olsun, bunun sorumluluğunu, bunun vebalini
taşıyamayacağını dile getirdi. Erdoğan, "Herkes sorumlulukla hareket
etmelidir. Şark kurnazlığına başvurmadan, küçük hesapların peşine
düşmeden, milletin umutlarını heba etmeden, milleti, milletin basiretini
küçümseyen hareketler içine girmeden, herkes sorumlu davranmalıdır"
dedi.
76 milyonu acıya, kana, göz yaşına, yoksulluğa iteklemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sürecin zor olduğunu, hassas olduğunu, sabır gerektirdiğini, çelik bir
irade gerektirdiğini defalarca ifade ettik. Bu sürecin, sabotajlara,
tahriklere, provokasyonlara açık olduğunu, sürecin her daim hedef
alınabileceğini defalarca söyledik. Böylece bir süreci sabote etmek
isteyen, bu iklimi, bu atmosferi bozmak isteyen, bunun sorumluluğundan,
bunun kara lekesinden, bunun vicdan azabından asla kurtulması mümkün
değildir. Biz bu sürece yüreğimizi koyduk, biz bu sürece sadece elimizi,
sadece bedenimizi değil, canımızı koyduk. Hiçbir sabotaj, hiçbir
provokasyon bizi bu kutlu yolculuktan alıkoyamaz, bizi çözümden
vazgeçiremez. Çünkü biz Türkiye'nin geleceğini bu çözümde görüyoruz.
Millet artık gerilim değil, sükunet istiyor. Çatışma değil, huzur
istiyor. Gerilimi, çatışmayı, şiddeti ve kaosu teşvik edenler, bu
sürece de millete de ihanet etmiş olurlar."
Türkiye'de 36
farklı unsur bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bizim için Türk, Kürt, Laz,
Boşnak, Çerkez, Roman, Arnavut, aklınıza ne gelirse, hepsi bizim
canımız, ciğerimizdir, kardeşimizdir. Biz hepsine eşit mesafedeyiz.
'Birini bir kenara koy, birini bir kenara koy', bizim kitabımızda asla
böyle bir şey yok" diye konuştu.
Erdoğan, "Biz demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devletiyiz. AK Parti tüm inanç gruplarına eşit
mesafededir. Tüm inanç gruplarının inancını yaşama güvencesi, AK Parti
iktidarıdır. Bizim anlayışımız budur" dedi.
"Lice olayının da dayandığı yer esrar olayıdır"
Lice olayının, sıradan bir olay olmadığını ifade eden Erdoğan, "Lice
olayının da dayandığı yer, esrar olayıdır, hint keneviri olayıdır.
Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir. Daha güvenlikli karakolları
yapmak durumundayız. Niçin? Ülkemizin güvenliği için. Bunun için de bazı
siyasi partilerden ve örgütlerden izin alacak halimiz yok" diye
konuştu.
Erdoğan, Lice'deki olayda karakol ve kalekolların
bahane olduğunu belirterek, "Milletin evlatlarını, Avrupa'nın gençlerini
zehirleyen uyuşturucu ticaretine çok ağır darbeler vuruldu. Bu kirli,
zehirli ve kanlı ticareti gösterilerle örtmek, bu gösterilerin kılıfı
altında bir hak arayışı, bir demokratik hak talebi gibi sunmak, en hafif
tabiriyle ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır" dedi.
Başbakan
Erdoğan, Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş'ta başörtülü bir kadının
yanında 6 aylık bebeğiyle saldırıya uğradığını hatırlatarak, "İnanın,
1940'ların, 1950'lerin CHP'si zulümde ve çirkinlikte bugünkü CHP'nin
yanında masum kalıyor. Zira, bugün CHP'nin başında bir işbirlikçi var.
Bugün CHP'nin başında celladına yaranmak isteyen, celladına yaranmak
için zencilikten beyazlığa geçebilmek için her çirkinliği, meşru, mübah
gören bir genel başkan var. Kıyafeti, inancı, siyasi tercihleri her ne
olursa olsun, bir kadına, yanında 6 aylık bebeği ile dolaşan bir kadına
yapılan bu insanlık dışı saldırıyı görmezden gelen, bunu hafife alan,
bunu yalan olarak nitelendiren bir genel başkan, CHP'nin de siyasetin de
yüz karasıdır" dedi.
"Sosyal yardımları daha bir şevkle sürdüreceğiz"
Başbakan
Erdoğan, gelecek hafta hem Türkiye hem İslam dünyası hem de tüm
insanlık için son derece önemli bir aya, Ramazan-ı Şerife hep
birlikte vasıl olacaklarını ifade etti.
Başbakan
Erdoğan, zekat, sadaka, paylaşma, dayanışma gibi kavramların, sadece
dini kavramlar değil, bizi biz yapan, tek millet olmayı, asırlar boyu
ayakta kalmayı sağlayan kavramlar olduğunu belirterek, şu ifadeleri
kullandı:
"Birileri bunu anlayamıyor olabilir, birileri
bunu farklı yerlere çekiyor olabilir. Bizim gerek bireysel, gerek
teşkilat ve gerek Hükümet olarak yardımlaşmaya, dayanışmaya verdiğimiz
önemi, sosyal yardımlar konusundaki hassasiyetimizi farklı yerlere
çekmek isteyenler olabilir. Hatta hatta kendi yaşadığı mahallesinden
dışarı çıkmadığı için Türkiye'nin tamamını da kendi yaşadığı lüks
mahalle gibi zannettiği için cahillik içinde ihtiyaç sahiplerini,
makarnacı, kömürcü diye aşağılamaya cüret edenler de olabilir. Bu
zavalıllara kulak asmayacak, bu dertlerine deva bulunmaz
çaresizleri, sadece Allah'a havale edeceğiz. Benim aziz milletimi,
ihtiyaç sahibi kardeşimi 'makarnacı, kömürcü, pirinç, un için oyunu
satan adam' diye lanse edenler, kibir hastalığı içinde vicdanını
kaybetmiş zavalılardır. Bu çok eski bir hastalıktır. Bu devası
olmayan, ilacı bulunmayan, şifası mümkün olmayan bir hastalıktır. Hiç
endişeniz olmasın bu tekebbür, yani kibirlilik, bu vicdansızlık, millet
karşısında her zaman kaybetmiştir. Bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur.
Biz bunlara aldırmayacağız. 10,5 yıl boyunca çok büyük başarıyla hem de
dünyaya model olacak şekilde başarıyla yürüttüğümüz sosyal yardımları
daha bir aşk, şekvle sürdüreceğiz."