ERDOĞAN TÜRKLERE
“ÇOK DAHA GÜZEL GÜNLERE”
YÜRÜMEYİ VADEDİYOR.
20 Haziran 2013 Financial Times
--Bazı Uzmanlar, Başbakan’ın Büyüme ve Reform Konusundaki Zaferlerinin Geride Kalıp Kalmadığını Sorguluyor--
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta AK Partinin mitinginde,
bir süredir konuşmalarında sık sık kınadığı Gezi Parkı protestocularını
kınamayı bırakıp daha pozitif mesajlar verdi.
Başbakan açıkladığı yeni beş yıllık kalkınma planıyla Türkleri
cezbetti. Planlara göre ortalama gelir yüzde 50’den fazla artarak 16 bin
dolara yükselecek ki bu da ülkenin cari hesap açığını azaltacak aynı
zamanda 4 milyon yeni iş olanağı ve enflasyonun kontrol altına
alınmasını sağlayacak.
Başbakan, yüksek tonla "Bizim en büyük sermayemiz
kardeşliğimizdir. Bu hedeflere ulaşırken demokrasimizi geliştireceğiz.
Çok daha güzel günlere doğru yürüyeceğiz." dedi.
Bu hedefler, biraz iddialı ve zor da olsa özellikle de
hükûmetinin barışçıl kitlesel gösteriler tarafından sallandığı bir
dönemde, Erdoğan'ın seçmeni için çok şey ifade edecektir. Erdoğan'ın
iktidarındaki on yılda, ülke benzeri görülmemiş bir ekonomik reform,
siyasi istikrar ve kurumsal reformun tadını çıkardı.
Bakanlar, 10 yıldır süren güçlü tek parti hükûmetinin, ülkenin
ekonomik başarısının temelini oluşturduğunu uzun süredir savunuyorlardı.
2002’den bu yana kişi başına düşen millî gelir yüzde 40'tan fazla artış
gösterdi.
Erdoğan, protestocuları, uluslararası komplo teorisyenlerine
çalışan marjinal gruplar olarak yaftalamakla kalmayıp Türkiye’nin sağlam
bir halk desteği ve iradesiyle daha çok büyüyeceğini ve en acil
sorunları göğüsleyeceğini de savundu. Protestoları geride bırakmaya
çalışan Erdoğan’ın Türk halkına önerisi bu oldu.
Bu öneri nüfusun büyük kesiminde yankı buldu. Son dönemlerde
kendisine verilen destekte azalma görülmesine rağmen AK Parti hâlâ
ülkenin açık ara en popüler partisi olsa da bazı kişiler Erdoğan’ın
reçetelerinin son kullanma tarihinin geçtiğini, başarı dolu zafer
günlerinin tarihe karıştığını düşünüyor.
Erdoğan bir konuşmasında kendi başlattığı barış süreci sayesinde
ülkesinde son aylarda kimsenin ölmediğini söyledi. Erdoğan, İstanbul’da
hafta sonu düzenlediği mitingde, “Polisin sınırsız güç kullanma hakkı
vardı biz bunu yaptığımız yasalarla sınırladık. İşkenceye sıfır tolerans
dedik.” şeklindeki konuşmasıyla polisin insanları dövdüğü ve orantısız
göz yaşartıcı gaz ile tazyikli su kullandığı haberlerini de kendi
reformcu kimliğini öne çıkarmak için kullanmaya çalıştı.
Erdoğan’ın taraftarları da buna coşkuyla karşılık verdi. 42
yaşındaki Mustafa Duran adlı Ümraniyeli tekstil işçisi “AK Parti ve
Erdoğan, Türk ekonomisi ve demokrasisi için 10 yılda çok şey yaptı.
Başkaları bunu 30-40 yılda yapamazdı.” diyor.
Ancak Erdoğan’ın en büyük başarılarının artık geçmişte kaldığına
yönelik bazı işaretler de yok değil. AKP tarafından sağlanan büyümenin
en önemli göstergesi olan kişi başına düşen gelir bile 2008’de 10 bin
doları bulduktan sonra yavaşladı.
Kürt sorunu konusuna gelince son zamanlarda Erdoğan,
göstericilerle mücadele ederken Kürt barış sürecini lanetli bir mesele
olarak gören Türk milliyetçileriyle aynı noktaya geldi. Kürt eylemci ve
militanlar, görüşmelerin geleceği konusunda kötümserliklerini ifade
etmeye başladı.
Brookings Instution’dan Hakan Altınay hâlâ az da olsa umutlu:
“Bir reformcu olarak Erdoğan’ın öyküsü dört hafta önce gereksiz bir
şekilde tozpembe olarak algılanıyordu. Şimdi de gereksiz yere
endişeleniyor olabiliriz.”