BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz
İftar sofraları israf sofralarına dönüşmesin ANKARA 04 Temmuz 2013 14:27 Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Ramazan'ın coşkusu son zamanlarda ortaya konulduğu şekliyle şatafat ve gösteriye dönüşmemelidir" dedi
İftar sofraları israf sofralarına dönüşmesin
ANKARA 04 Temmuz 2013 14:27
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez,
"Ramazan'ın coşkusu son zamanlarda ortaya konulduğu şekliyle şatafat ve gösteriye dönüşmemelidir"
dedi.
Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda
düzenlediği basın toplantısında, Ramazan'ın "Helal Kazanç- Helal Lokma"
olarak belirlenen ana temasını tanıttı.
“Biz Ramazanı
değil ramazan bizi değiştirmeli” diyen Görmez, ramazanın mana ve
ehemmiyetini göz ardı eden bazı kutlama ve şenliklerin de yeni bir
değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini belirtti.
Görmez,
şunları kaydetti: “Gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar
esasına dayalı ihtişamlı davetler, ramazanı yanlış bir şekilde bir tür
eğlence, karnaval ve festival havasında terennüm eden eğilimlerin mevcut
gidişatı ciddi olarak dikkat çekmeye başlamıştır. İnsanlık durumumuzu
Yüce Rabbimiz indinde tahkim etmenin yolu, lütuf ve ihsan ayı ramazanın
maneviyatına bihakkın teslim olmak, yeniden yapılanmak ve değişmektir.
Müminlerin bu ayda yaşayacakları coşku, ibadetin coşkusudur. İbadetle
neşelenen gönüller, müminler arasındaki muhabbeti de pekiştirmelidir.
Yoksa ramazanın coşkusu son zamanlarda ortaya konulduğu şekliyle bir
eğlence, şatafat ve gösteriye dönüşmemelidir.”
İftar
sofralarının israf sofralarına dönüşmemesinin önemine dikkati çeken
Görmez, son yıllarda özellikle büyükşehirlerde, otellerde ve bazı
mekanlarda hazırlanan iftar sofralarının, israfı ve gösterişi
barındırdığını belirtti.
İftar çadırları
İftar çadırlarının güzel bir düşüncenin ürünü olarak başlatıldığını
dile getiren Görmez, "Son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir
gösteri aracına dönüştürülmemesine özellikle kamu hizmeti yapanların
dikkat etmesi gerekir” dedi.
Ramazanlarda meydana gelen
toplumsallaşmanın, doğal seyrinde yaşanması gerektiğini bildiren Görmez,
“Özellikle bu toplumsallaşmalar reklama, tanıtıma ve gösteri aracına
dönüştürülmemelidir. Bütün sosyal, kamusal ve ticari kuruluşlar her yıl
ramazan ayında yaptıkları hayırlı faaliyetlere devam etmelidirler. Ancak
bunu yaparken ramazanın sükunetine, huzuruna ve maneviyatına riayet
etmelidirler” diye konuştu.
Özel ve ticari kuruluşlara da çağrı
yapan Görmez, toplu iftarların çalışanlarla yapılmasının önemine işaret
ederek, "Yanında emeğiyle çalışan birinin darlığını gidermeden sırf
desinler diye ramazan paketini dağıtan bir kişi İslam’ın infak
anlayışını anlamamış demektir. Yoksulluk ve yoksunluğun sadece bir gıda
paketiyle giderileceğini düşünmek, İslam’ın yardımlaşma ve dayanışmasını
henüz tam kavrayamadığımız anlamına gelir” ifadesini kullandı.
Helal Kazanç- Helal Lokma
Görmez, bu yıl Ramazan ayı temasının “Helal Kazanç- Helal Lokma” olarak
belirlendiğini, farkındalığı artırmak için ay boyunca tüm
çalışmalarında, vaazlarda ve hutbelerde konuyu gündeme getireceklerini
bildirdi.
Günümüz toplumlarını en iyi “tüketim toplumu”
ifadesinin anlattığına işaret eden Görmez, tüketimin modern zamanlarda
hayatın nihai amacı haline getirildiğini belirtti.
Tüketim
çarkında tükenmemenin yolunun, helal kazanç ve helal lokma bilincinin
geliştirilmesi olduğuna işaret eden Görmez, “Dileriz bu çağrı,
müminlerin hem üretirken hem de tüketirken zihin ve gönül dünyalarında
Yüce Yaradan’ın emir ve yasaklarını, O’nun belirlediği ölçüleri göz
önünde bulundurmaları için iyi bir ramazan ikramı olur” diye konuştu.
İslami konular, İslami ahlak ve yüksek bilgi çerçevesinde ele alınmalı
Medyanın son yıllarda, dini konuları anlamsız tartışma ve gerilim
konusu yapmaktan kaçınmaya dikkat etmesini olumlu karşıladıklarını
anlatan Görmez, “Ancak hala bazı istisnaların olduğu da bir gerçektir"
dedi.
İslami konuların kamuoyunda konuşulması ve gerektiği
ölçüde tartışılması gerektiğini dile getiren Görmez, "Ancak bu
konuşmalar reyting kaygısı ve magazin boyutunda olmamalıdır. İslami
konular, İslami ahlak, yüksek bilgi ve hikmet çerçevesinde ele
alınmalıdır. Dini içerikli programlarda asıl olan İslam’ın kuşatıcı ve
doğru anlatılmasıdır” ifadesini kullandı.
İmsak vakitleri
Ramazanın manevi ikliminde, müminlerin, ibadet hayatıyla ilgili
gereksiz tartışmalarla meşgul edilmesini doğru
bulmadığını belirten Görmez, özellikle “Ancak ne yazık ki özellikle
imsak ve yatsı vakitleri ile ilgili olarak artık her yıl karşılaşmaya
alıştığımız bir takım tartışmalar, televizyon ekranlarında yine boy
göstermeye başlamıştır” dedi.
İmsak ve yatsı vakitlerinin
bilimsel gözlem yöntemleriyle belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Fen
Fakültesi ile ortak bir gözlem projesi yürüttüklerini ifade eden Görmez,
çalışmaların Ankara, Bolu ve Mersin’de yürütüldüğünü söyledi.
Gözlemler sonucunda ulaşılan verilerin, Başkanlığın takvimindeki imsak
vaktiyle örtüştüğünün görüldüğünü kaydeden Görmez, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Araştırmanın çıplak gözle yapılan rasatlar kısmında,
Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinden müteşekkil denek gözlemciler
tarafından 28 yatsı, 22 imsak gözlemi olmak üzere toplan 50 görsel
gözlem yapılmıştır. Ancak ışık etkisi ve ufuk kirliliği gibi tesirler
göz önünde bulundurularak, sağlıklı sonuçlara ulaşılması amacıyla çıplak
gözle yapılan gözlemlere bir süre daha ve fakat mümkün mertebe ışık
etkisinden olabildiğince uzak daha değişik yerlerde devam edilmesi
kararına varılmıştır. Tüm gözlem sonuçları elde edildikten sonra bütün
bilgiler kamuoyuyla paylaşılacaktır.”
Görmez, İslam aleminin
ramazanını tebrik ettiğini belirterek, “Ramazan-ı şerifin, yanı
başımızda Suriye’de akan kardeş kanının bir an evvel durmasına, dünyanın
muhtelif yerlerinde yaşayan din kardeşlerimize reva görülen insanlık
dışı muamelelerin sona ermesine ve yine dünyanın muhtelif yerlerinde
saldırılara ve zulümlere maruz bırakılan Müslümanların felahına vesile
olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.