18 Haziran 2013 Salı
Yalçın AKDOĞAN
Hodri meydan!
Bir eylemin veya hareketin demokratik sayılıp
sayılmamasının tek bir kriteri yoktur.
Eylemin
hangi yöntemle gerçekleştiği de önemlidir,
söylem ve taleplerin muhtevası da önemlidir.
Çekişme veya rekabet halinde olan kitlelerin
sayısı, seçimdeki
karşılıkları da bir kenara konulamayacak bir faktördür.
Gezi parkındaki
eylemin bidayetindeki yöntem ve muhteva demokratik bir nüve olarak
görülebilir.
Ancak olayların
(hangi
gerekçeyle olursa olsun)
ulaştığı boyut, yöntem ve muhteva ‘demokratik
görünümü’ ciddi şekilde sarsmıştır. Şiddet
ve
vandalizm, yol kesme, Molotof atma
demokratik bir yöntem değildir.
‘Benim istediğim olacak’
dayatması demokratik bir usül değildir.
Çevre
duyarlılığı aşarak siyasi tertibe dönüşen bir provokasyon demokratik bir
mücadele değildir.
Akil
insanların bütün toplantılarını basan,
kimseyi konuşturmayan ve çözüm
sürecine
karşı olan TGB’lilerin, ADD’lilerin, ulusalcı
marjinal
grupların ve örgütlerin ortaya
koydukları söylem demokrasiyi besleyen,
hak ve
özgürlüklerin gelişimine katkıda bulunan bir
zihniyeti
yansıtmamaktadır.
Statüko partisi CHP’nin statükocu bir
milletvekili, AK Parti’nin Kazlıçeşme
mitinginin ardından
“Bu milli iradeye saygı değildir.
Bu milli iradenin Adalet ve Kalkınma Partisi
tarafından gaspıdır”
gibi oradaki milyonların iradesini küçümseyen saygısızca laflar etmiş.
Haftalardır milleti kışkırtan,
mesajlarla sokağa dökmeye çalışan, olayı
bir
Alevi kalkışmasına çevirmeye yeltenen bu
partinin vekilleri şimdi
utanmadan AK Parti’yi
kışkırtma yapmakla, toplumu kutuplaştırmakla
suçluyor.
Doğrusu bunlar insanın ar damarını
bile çatlatır...
“Referandum yapalım, millete gidelim” diyorsunuz,
‘diktatörler de referandum yapıyordu, onlar da seçimle geldi”
diyorlar.
Milyonlarca
insanla demokratik
gösteri yapıyorsunuz,
“bindirilmiş kıtalar, milli
irade gasp edildi”
diyorlar.
“Gelin konuşalım”
diyorsunuz, hem
reddediyorlar hem de
“dışlanıyoruz”
diye yaygara yapıyorlar...
Allah
sabır versin.
Bu kadar iflah olmaz, laftan anlamaz, duvar gibi bir
yapı...
***
Kazlıçeşme mitingi, Cumhuriyet tarihinin belki
de en büyük, en coşkulu mitingidir.
Polis raporuna göre 1 milyon 250 bin kişinin
katıldığı, yüzbinlerce
insanın alana giremediği
bu büyük mitingin mesajını alamayan
insanlara
sadece üzülürüz.
‘Bunların hepsi AK
Partili’
gibi zavallı bir cümle kurmak, oradaki
milyonları halktan
saymamak nasıl
demokratik
bir zihniyet olabilir?
Bu insanların haykırışını
duymamak, onların hissiyatını anlamaya
çalışmamak nasıl bir sağırlıktır?
Yoksa
anlamak, empati yapmak, kucaklamak
sadece o büyük kitlenin vazifesi mi?
Şımarmak,
taşkınlık yapmak, dayatmak, küçümsemek, hor
görmek, dikte
etmek birilerinin temel hakkı,
ama onları idare etmek bu milletin
vazgeçilmez
görevi! Bu mudur sizin demokrasi anlayışınız?
Tayyip
Erdoğan gücünü halktan almaktadır ve
zor zamanda yine halka ve halkın
duasına sığınmaktadır.
Sürekli demokrasi nutku atanların bunu
demokratik
bir tavır olarak görememeleri, bu
halk kesimine saygısız olmalarından
başka bir
şey değildir.
Demokrat
geçinenlerin Başbakan Erdoğan’a yönelik
kampanyaya alet olmaları,
‘aday olma’
veya
‘Başbakan’ın sağlığı
elvermiyor’
demeleri,
milyonlarca insanın iradesini küçümsemeye
çalışmaları çok hazindir.
AK
Parti’nin ortaya koyduğu eylemlerin hem
yöntemi demokratiktir, hem
muhtevası
demokratiktir, hem de dayandığı millet iradesi
açısından
pozisyonu demokratiktir.
Avrupa
canibinden sesini yükseltenler bu
ulusalcı/statükocu cepheyle acaba
hangi
konuda anlaşabilir; AB üyeliğinde mi, çözüm
sürecinde mi, yeni
anayasada mı, şiddete
varmayan gösteri biçimlerinde mi?
Kazlıçeşme’yi küçümseyen CHP yönetimi göze
alabiliyorsa çıksın bu büyüklükte bir miting de
kendisi yapsın.
Hodri meydan...
Bugüne
kadar
cesaret edemediler, bugün bütün marjinal
örgütlerini alsınlar,
bindirilmiş kıtaları da
taşısınlar, görelim bakalım meydanı
doldurabilecekler mi?
Taş atan, yakan yıkan marjinal örgütlerin
arkasına saklanarak; sandıktan korkarak,
meydanı küçümseyerek siyaset yapılmaz.