AB darbeye ''darbe'' bile diyemedi
AA 06 Temmuz 2013 18:35 ANKARA
AB
Bakanı Bağış, AB'nin Mısır'da ordunun yönetime el koymasına ilişkin
tavrı için, "AB darbeye darbe bile diyemeden orta sahada top çeviriyor"
dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, NTV televizyonunda
katıldığı bir programda, Mısır'da ordunun yönetime el koyması
sonrasındaki gelişmeler, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve
Almanya'daki seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bağış, Mısır'ın tarihinde ilk defa halkın kabul ettiği bir anayasaya
kavuştuğuna dikkati çekerek, "Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı vardı.
Sayın Başbakanımızın da vurguladığı gibi eğer o cumhurbaşkanından memnun
olunmaz ise onu götürmenin yöntemi darbelerle değil sandıkla olmalıydı"
dedi.
Bağış, gazeteci Robert Fisk'in "ABD darbeye darbe
demezse yapılan şey darbe olmaz" şeklindeki sözünün hatırlatılması
üzerine şu görüşleri dile getirdi:
"Türkiye olarak biz de bu
hassasiyeti ortaya koyuyoruz ama maalesef darbeye darbe bile diyemeyen
bir dünya ile karşı karşıyayız. Hani meşhur bir fıkra vardır. Adamın
biri gümrükte bir bavul dolusu kol saatiyle yakalanmış. Gümrük memuru
kendisine 'Bu ne?' deyince 'Tavuk yemi' demiş. 'Tavuk kol saati yer mi?'
diye sorunca da 'Ben önüne koyacağım, yer mi yemez mi o onun bileceği
bir iş' demiş. Amerika'nın Avrupa'nın şu anda yaptığı, yani buna darbe
dememekle inanın bana o fıkradaki saat kaçakçısından farklı değil. Bütün
dünyanın gözünün önünde, demokratik bir yöntemle seçilmiş bir lider
askerin zoruyla, tankların baskısıyla görevinden uzaklaştırıldı, istifa
dahi etmedi. Ve yerine yine askerin seçtiği birisi metazori bir şekilde
yemin ettirildi ve Cumhurbaşkanı ilan edildi. Bu darbe değil de nedir?
Düpedüz darbedir."
Bir Mursi gider bin Mursi gelir
Tahrir meydanının adeta "tahrik" meydanına dönüştüğünü ifade eden
Bağış, halkın birbirine düştüğünü ve düşürüldüğünü dile getirerek, "Bir
Mursi gider bin Mursi gelir. Bu Mısır'da bu hareket yeni bir hareket
değil. Bu 1910'lu yıllardan bu yana orada Müslüman Kardeşler'in
oluşturmuş olduğu bir mekanizma var, bir güç var. Onlar da gerçekten ilk
günden itibaberen dünya ile daha barışık bir çaba içerisine girdiler.
Çok acıdır ki bu yönetimin ilk işlerinden bir tanesi de Refah kapısını
kapatmak oldu. Orda görüyoruz ki, aslında bu Mısır
halkının önceliklerini değil başka birtakım ülkelerin, başka birtakım
toplumların, başka bir takım uluslararası şebekelerin çıkarlarını gütme
konusunda bir hassasiyet gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Mısır
muhalefetinin iktidarı erken seçime zorlayabilecek fırsata sahip
olduğunu ancak muhalefetin kendi içinde bir dayanışma mekanizması
oluşturamadığını tahmin ettiğini ya da Türkiye'de olduğunu gibi sandıkla
iktidar olamayacaklarını anladıkları için sandık dışı yöntemlerle
iktidara gelmeye çalıştıklarını söyleyen Bağış, Türkiye ile Mısır'ın
mukayesesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Bağış, şöyle konuştu:
"Bugünün Mısır'ıyla bugününün Türkiye'sini kıyaslayanları da ben
gerçekten gülerek hayıflanıyor hatta kınıyorum. Çünkü bugünün Mısır'ı
1960 Türkiye'sinin standartlarındadır her açıdan. Yani ekonomik gücü,
asker-sivil ilişkileri, oradaki toplumun bilgiye olan ulaşabilme
kapasitesi, gelir seviyesi, ülkenin zenginlik ve refah standartları
açısından bakıldığında bugünün Türkiye'siyle karşılaştırmak hiç de
mümkün değildir. Türkiye özellikle son 10 yılda muazzam reformlar
gerçekleştirdi. Bundan 20 evvel bu ülkede cumhurbaşkanları bile etnik
kökenini dile getirmeye korkuyordu. Hatırlarsınız rahmetli Özal 'Annem
Kürt'tü, teyzem de Türkçe dahi bilmezdi' demişti ama ben Kürt'üm
diyememişti. Bugün aynı ülkenin devlet televizyonu Kürtçe yayın
yapabiliyor. Mahkumlar anneleriyle anadillerinde konuşabiliyor. Roman
vatandaşlarımız için konut projeleri yapan bir devlet var. 112 yıl
aradan sonra Akdamar'da ibadet eden Ermeni vatandaşlarımız, 88 yıl
aradan sonra Sümela'ya gidebilen bir Rum Ortodoks toplumumuz var.
Türkiye'de artık üniversite kapısında kendisini kıyafet bekçisi zanneden
devlet anlaşısı tedavülden kalktı."
Orta sahada top çeviriyor
Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Mısır'daki yaşananlara karşı
tutumunu eleştiren Bağış, "Biz bu reformları AB standartlarında bir ülke
olmak adına yaptık ama AB kendi değerlerini maalesef bu günlerde
darbeye darbe bile diyemeden bir şekilde orta sahada top çevirerek canlı
tutmaya çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu. Bağış, bu durumun başta
AB olmak üzere NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların
saygınlığına gölge düşürdüğünü vurgulayarak tüm bu olan bitene rağmen
Türkiye'nin "dik" bir duruş sergilediğini belirtti. Bağış, şunları
söyledi:
"Sayın Başbakanımızın dün ortaya koyduğu o dik duruş
inanın bana sadece Türkiye'de o demokrasi sevdalılarının değil, sadece
Mısır'daki kardeşlerimizin değil, sadece 1,5 milyarlık İslam aleminin de
değil kendini Batı'dan izole edilmiş hisseden, koparılmış hisseden 3
milyarlık bir insanlık alemi için de çok büyük umut oldu. Çünkü darbeye
darbe diyebilen ve dünyada hala vicdanlarıyla hareket edebilen,
konuşabilen ve vatandaşına hizmet edebilen bireyler olduğunu gördüler.
Zaten Başbakanımızın Mısır'a gittiğinde sabahın 2'sinde 20 bin Mısırlı
genç tarafından karşılanmasının sebebi de buydu."
Mısır'da 50 yıl
boyunca kendi halkına eziyet eden Mübarek diktatörlüğüne hoşgörüyle
yaklaşanların, ordu tarafından görevinden uzaklaştırılan Mısır'ın
seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 1 yıllık
iktidarını kabullenememesinin düşündürücü olduğunu dile getirdi.
Mursi'nin Türkiye'ye sığınma talebinde bulunup bulunmadığına ilişkin
ellerinde herhangi bir bilgi olmadığını belirten Bağış, Türkiye'nin
herkese kucak açan bir ülke olduğunu ancak Mursi'yi İstanbul'da
görmektense milletinin başında, partisinin başında siyaset
yaparken görmeyi tercih edeceğini kaydetti.