Cizre'de Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi
ŞIRNAK 25 Haziran 2013 20:24 AA
TÜSİAD tarafından Cizre'deki tarihi Kırmızı Medrese'de "Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi: Cizre Buluşması" yapıldı.
TÜSİAD
tarafından Şırnak'ın Cizre ilçesindeki tarihi Kırmızı Medrese'de "Doğu
ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi: Cizre Buluşması" toplantısı
yapıldı.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ile Güler Sabancı,
Mustafa Koç, Ümit Boyner, Nihat Özdemir, Tarkan Kadooğlu'nun aralarında
bulunduğu TÜSİAD üyeleri, Şırnak Valisi Vahdettin Özkan, Cizre Kaymakamı
Şenol Koca ile bölgedeki sivil toplum kuruluş temsilcilerinin
katılımıyla düzenlenen toplantı, Kürtçe müzik eşliğinde başladı.
TÜSİAD
Başkanı Muharrem Yılmaz, Kürtçe "Selam Şırnaklılar, selam Cizira Botan”
diyerek başladığı konuşmasında, Şırnak'ta, Cizre'de, TÜSİAD üyesi
işadamı dostları, arkadaşları ile bulunmaktan mutluluk ve heyecan
duyduğunu belirtti.
Yılmaz, çözüm süreciyle beraber
ekonominin ne yönde gelişeceğini, ne gibi fırsatların beklendiğini bütün
Türkiye'ye ve ekonomi dünyasına anlatmaya ve duyurmaya çalıştıklarını
belirterek, "Bundan sonraki ayağında da bölgedeki iş dünyası
örgütleriyle takip etmemiz gerekiyor. Bu alt yapı ve imkanlar var
olduğuna göre birlikte bir Bölge Yatırım Danışma Konseyi gibi bir oluşum
sağlayacağız. TÜSİAD'ın bölge için bir Yatırımcı Danışma Ofisi şeklinde
çalışmasını sağlayacağız. Bütün birikimimizle bölgede yatırım yapacak
girişimcilerin yanındayız" diye konuştu.
Barışın ve
huzurun yokluğunda, refah ve asgari iyi yaşam koşullarının sağlanmasının
da mümkün olmadığını vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bugün
çok daha farklı bir noktada olduğumuzu memnuniyetle görüyoruz. Bölgenin
ekonomik hayatında olumlu gelişmeler var. Şırnak bir sınır kenti
olarak; ticaretten, yatırımdan, hizmetlerden pay almak, zenginleşmek
istiyor. Dicle Yatırım Ajansı’nın verilerine göre, her ay sınırdan
geçen araç sayısı 100 ila 110 bin arasında. 2010 ocak ayına göre 2011
ocak ayında ticaret yüzde 50’den fazla artmış. Organize sanayi
bölgelerinin kurulması, yeni açılan şirket sayısındaki artışlar ve
nihayet Cizre ve Şırnak’ı dünyaya bağlayacak yeni havaalanının
açılmasıyla bu ekonomik gelişmenin güçlenerek devam edeceğini
öngörebiliriz. Genel Sekreterimiz Zafer Yavan bölgenin en az gelişmiş 14
ilini kapsayan kalkınma perspektifini çözüm sürecinin başarıya
ulaşmasına paralel olarak nasıl gelişeceğini çeşitli senaryolar
çerçevesinde bize sunacak. Sonuçlar gayet umut verici. Bu
değerlendirmeleri yatırımcılarımızı da umutlandırmasını,
heyecanlandırmasını diliyorum."
Yılmaz, "Dünya ekonomisinin hala
çıkamadığı kriz hastalığından mücadelesini, boğuşmasını sürdürdüğü artçı
sarsıntıların sürdüğü, ülke ekonomisini de sarstığı bugünlerde bölgenin
büyümesinin, ülke ekonomisinin büyümesine katkının önemini
bilgilerinize arz ediyorum" diyerek, bütün bu olumlu gelişmelerin ve
düzenledikleri Cizre Yatırım Zirvesi'nin, ancak çözüm sürecinin
başlamasıyla mümkün olabildiğine işaret etti.
Çözüm süreci benimseniyor
Silahların
susmasının ülkede büyük ferahlık yarattığını, umutları yeşerttiğini
belirten Yılmaz, barışın tesis edilmesi ve ilelebet sürmesi gerektiğine
inandıklarını söyledi.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Çözüm
sürecinin toplumun geneli tarafından benimsendiğini de görüyor,
farkediyor, inanıyoruz. Artık bu noktadan geriye dönülemez diyor ve
toplumsal enerjimizi kalkınmamıza, refahımıza ve huzuru derinleştirmeye
odaklama zamanıdır diyoruz. İçinde bulunduğumuz bu sürecin ufku,
demokrasidir. Bu sürecin ufku barıştır. Bu sürecin ufku kardeşliktir ve
bu nedenle çözüm sürecine başından itibaren destek verdik, vermeye devam
edeceğiz. Süreci dikkatle izliyoruz. Sona eren şiddetin ardından
ülkemizi ileriye taşıyacak demokratik reformların, idari yapılanma
adımlarının atılmasını bekliyoruz. Bunların yaratacağı olumlu havanın
bölgedeki yatırım ortamını her geçen gün geliştireceğine,
iyileştireceğine inanıyoruz. Biz de çözüme yatırım için
buradayız. Siyaset kendisinden bekleneni yerine getirdiği ve altyapı
ihtiyaçları giderildiği ölçüde, piyasa ekonomisi görevini yapacak,
kalkınma hızlanacak ve refah artacaktır."
Çözüm yolunda
ilerledikçe özel sektörün üzerine düşen görevi yerine getireceğini
kaydeden Yılmaz, teşebbüs heyecanı ve dinamizmi ile bu yörenin gelir
düzeyinin yükselmesini sağlayacak, insani kalkınmışlık göstergelerinin
düzelmesi için gerekli iklimi oluşturacağını bildirdi.
"Demokrasi standartı daha yükseğe taşınmalı"
İş dünyasının gelecek vizyonunun ve bir arada yaşama iradesinin de taşıyıcısı olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Kalkınmada
süreklilik, doğru ekonomi politikalarının yanı sıra demokratik
çerçeveyi genişletmeye bağlıdır. Çözüm sürecinin kalıcılığı da gene
demokratik standartlarımızın yükseltilmesi ile sağlanmıştır. Zaten
ülkemizin uluslararası itibarının son yıllarda kaydettiği gelişme,
ekonomik performansın yanı sıra demokrasimizin gelişmesi yönünde atılan
adımlar sayesinde olmuştur. Sivilleşmede, insan haklarında, kimliklerin,
tanınmasında hayli mesafe kat ettiğimizi, gelişme sağladığımızı
söyleyebiliriz. Evet söyleyebiliriz ama yetmez… İfade özgürlüğü, basın
özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konularda da ilerleme sağlamak
zorundayız. Artık demokratik standartlarımızın daha yükseğe taşınması ve
demokrasi bilincimizin derinleşmesi ihtiyacı ile karşı karşıyayız.
Aslında
Gezi Parkı ile başlayarak gelişen katılımcı demokrasi talepleri çözüm
sürecinin öngördüğü temel hak ve özgürlüklerle aynı başlık altında
değerlendirilebilir. İnsan haklarını en değerli mürşit kılan İnsan ve
Yurttaş Hakları Bildirisi'nin birinci maddesi 'İnsanlar, özgür ve eşit
haklara sahip olarak doğar ve öyle yaşarlar' tespitini yapmakta, ikinci
maddesi ise 'Siyasi örgütlenmenin amacı, doğal ve dokunulmaz olan insan
haklarını korumaktır' ilkesini getirmektedir. Bu çerçevede, Kürt
meselesinin çözülmesi de demokrasi anlayışımızın çok daha özgürlükçü,
katılımcı, bireysel haklara ve kimliklere saygılı bir derinlik
kazanmasıyla mümkün olacaktır. Akan kanın durması büyük bir fırsat
kapısı açmıştır. Bunu mutlaka değerlendirmek zorundayız."
AB ile müzakereler
Yarın,
üç yıllık bir aradan sonra AB ile müzakerelerde yeni bir faslın
açılmasını beklediklerini, bölgesel politikalar başlığını taşıyan bu
faslın açılmasının uzun zamandır derin komada olan ilişkileri
canlandıracağını söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üstelik
bölgesel politikalarla ilgili olması nedeniyle bu fasıl kapsamında
yapılacak düzenlemelerin Türkiye'de bölgesel gelişmişlik farklarının
giderilmesi çalışmalarına da çözüm sürecine de katkı yapacağını
düşünüyoruz. Ancak maalesef yarın verilecek bir kararla fasıl
müzakerelerinin geciktirilmesi ihtimalini dahi bir saat öncesine kadar
konuştuk. Bunun zaten sorunlu ilerleyen ilişkilerde bir kriz anlamına
geldiğini söylemek bile gereksiz. Biz, gene de kriz yokmuşçasına AB
perspektifini muhafaza etmemiz gerektiğine
kuvvetle inanıyoruz. İlişkilerin komada olduğu süre içinde pek çoğumuz
AB üyelerinin Türkiye'ye yönelik haksızlıklarından, çifte standardından
şikayet ettik, haklıydık da. Ancak dürüst olmak gerekirse biz de Türkiye
olarak son yıllarda AB uyum sürecini yeterli derecede heyecan ve
kararlılıkla yürütemedik. Aslında bu durumun, bizi reformcu ülke,
reformcu yönetim algısından da uzaklaştırdığını ifade etmeliyim. AB'nin
krizde olması Türkiye'nin ise yüksek büyüme hızları yakalaması,
demokratik reformları ilerletme iradesini zayıflattı. Başkalarının
eksikliklerini ve davranışlarını açıkçası kendi ataletimiz ve
isteksizliğimizin mazereti yaptık. Bunu sürdüremeyiz."
Türkiye'nin sıradan
bir ülke olmadığını, Türkiye'deki kalkınma ve demokrasi mücadelesinin
nasıl bir sonuca varacağının hem bölge açısından hem de dünya açısından
merakla beklendiğini anlatan Yılmaz, kendi çoğulculuğuyla hem etnik hem
mezhepsel olarak barışık, bu meseleleri demokratik bir anayasa
çerçevesinde 21. yüzyıla uygun şekilde çözmüş bir Türkiye bu başarısıyla
tüm bölge ve hatta dünya açısından dikkatle izlenecek iyi bir örnek
teşkil edeceğini belirtti.
Yılmaz, "İşte o zaman, bugün Cizre'de
ilk adımlarını atmaya başladığımız bölgesel yatırım ve kalkınma
hamlesinin müthiş bir ivme kazanacağını da hep birlikte göreceğiz.
Türkiye refahı doğal kaynaklara dayanarak değil, mal ve hizmet
üretimiyle, insani sermayesinin zenginliğiyle, yaratıcılığıyla,
teknolojiyle ve yeni teknolojilerle haşır neşir yeni nesillerinin
hamleleriyle yakalayacaktır. Bu hedefe varılması için kuşkusuz çok
çalışmamız, dünyayla rekabet etmemiz, verimli olmamız gerekecektir. Bu
konularda ülkenin batısının, doğusunun, kuzeyinin, güneyinin hepimizin,
hep birlikte çok çalışması gerekecektir" diyerek, konuşmasını şöyle
tamamladı:
"Bunu becerirsek Güneydoğu Anadolu'daki bir
zamanların görkemli merkezleri yeniden canlanacaktır. Hayat; sanat,
felsefe ve estetikle zenginleşecektir. Çocuklarımız daha iyi, müreffeh
ve özgür bir Türkiye’de ve barış içinde yaşayacaktır. Bizce bu hedef, bu
hayal erişilmez değildir. Erişeceğimize de tüm kalbimle inanıyorum. Biz
çözüme yatırım için buradayız, çözümün iktisadi paydaşıyız, üretim,
yatırım, istihdam boyutlarının temsilcisiyiz. Biz çözümün güvencesiyiz."
Mustafa Koç
Koç
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, grup olarak birçok sektörde
bölgedeki vatandaşlara hizmet sunduklarını kaydederek, 6. bölge teşvik
yasası kapsamında bölgenin potansiyelinin gözardı edilemeyeceğini, bunu
da çok ciddi bir şekilde yakından değerlendireceklerini söyledi.
Bunun
ilk ve ön şartının barış sürecinin kalıcı ve başarılı bir şekilde sona
ermesi olduğuna dikkat çeken Koç, "Bunun için herkesin üzerine düşen
görevi yapması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Önümüzde güzel günler var"
Limak
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ise bölgedeki 14 ilin bir
çoğunda yatırımlarının bulunduğunu belirterek, grup olarak, bölgedeki
yatırımlara büyük önem verdiklerini söyledi.
Batı illerinde
kazandığı paralarla doğduğu yer olan bölgede yatırımlar
gerçekleştirdiğini kaydeden Özdemir, şunları dile getirdi:
''Çözüm
süreci çok önemli bir başlangıçtı, iyi de gidiyor. Artık Türkiye zoru
geride bıraktı. Önümüzde güzel günler var. Bunları iyi değerlendirmemiz
lazım. TÜSİAD da tam zamanında bu zirveyi düzenledi. Hepimiz yatırım
yapmanın heyecanı içerisindeyiz. Doğu ve Güneydoğu'daki yatırımlardan
daha cebime bir lira girmedi. Çünkü, 'hep onu büyütelim' dedik,
diyoruz. Ben geçekten memnunum. Devlet, bu bölgedeki yatırım için önemli
bir teşvik yasasını devreye soktu. Terör de bittiğine, bundan sonra da
yaşanmayacağına inandığımıza göre bu teşvik yasası çerçevesinde birçok
işadamının bu bölgeye yatırım yapması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu
bölge İran, Irak ve Suriye'ye çok yakın bulunmaktadır."
''Hepimiz bu sürece sahip çıkmalıyız''
Eski TÜSİAD başkanı Ümit Boyner de bölgeye ilk kez 1993 yılında geldiğini söyledi.
''Bugün
sizlerin gözlerinde gördüğüm umut ışığını çok uzun seneler görmeyi
hayal ettim" diyen Boyner, barış süreciyle bölgede hayatın çok
değişeceğini anlattı.
Bu konuda herkesin üzerine düşen görevler olduğunu belirten Boyner, şöyle dedi:
"Sadece
bu bölgede değil, Türkiye'nin her yerinde yaşayan istisnasız herkesin
daha fazla demokrasiye, barışa, diyaloğa sarılması gereken bir gün.
Türkiye'nin geleceği için biz mutlaka vatandaşlar olarak bu değerlere
sahip çıkmamız gerekiyor. Yıllarca bu bölgede ekonomi düzelirse, terörün
sona ereceği konuşuldu. Biliyoruz ki barış ortamı insanların kendini
güvende hissetmesi, geleceğe güvenle bakması, ekonomik gelişme için çok
önemli. Demokrasi, ekonomik gelişme için çok önemli. Hepimiz bu sürece
sahip çıkmalıyız. Son teşvik paketi çok önemli ama en iyi teşvik bu
bölgede Türkiye'de demokrasinin derinleşeceğine inanmak diye
düşünüyorum. Bence bu yatırımların önünü açacak. Bölgede kadın
istihdamını öne çıkaran işletmelerle çalışmaya gayret gösterdik. İnsana
yatırım yapmanın bizler için çok büyük sorumluluk olduğunu düşünüyorum.
Esasen bölgede insana yatırım yapmak zorundayız. İş dünyasının bunu
insanlık görevi olarak üstlenmesi gerekiyor. Grup olarak bunun arkasında
olacağız."
"Kızlar okumak ve eğitilmek istiyor"
Sabancı
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, bölgenin fedakar
insanlarının kendilerini çok güzel karşıladıklarını, Nihat Özdemir'e
takılarak, "Biz Özdemir gibi buralardan değiliz, biz bütün Türkiyeliyiz
diyoruz, Nihat bey" dedi.
Bir süre önce Mardin'de Sakıp Sabancı
adına müze yaptıklarını anımsatan Sabancı, çözüm sürecini barış ve
kardeşlik süreci olarak adlandırdığını aktardı.
Sabancı, şöyle konuştu:
"Rahmetli
Sabancı da böyle şeyleri çok severdi. Mardin'deki müzede önemli bir
sergi açtık. Hollanda'dan çok kıymetli, İstanbul'a bile gelmemiş eserler
geldi. Hollanda'dan güvendiler, yolladılar. Nereye, Mardin'e... Artık
burada Avrupa standartlarında bir sergi var. Bu bize umut veriyor.
Sabancı Vakfı olarak kadın ve kız çocukların insan haklarıyla ilgili çok
çalışıyoruz. Çocuk gelinlerle ilgili yapılan toplantıda önüme rakamlar
geldi. Sevmediğim, hoşlanmadığım Türkiye'nin gerçekleri var. 18'den önce
evlenen kızlarımız var. Okula gidemiyorlar, evleniyor. Ama bakıyorum
rakamlara bu bölgede daha fazla. Toplantıda dedim ki, ben bu sürece
barış ve kardeşlik süreci diyorum. Süreci başarıyla sonuçlandırmamızla
'Türkiye uçar' dedim. Mardin'de 220 kişilik kız yurdu yapıyoruz.
Şimdiden gelen talep, bunun 2-3 katı. Demek ki kızlar okumak ve
eğitilmek istiyor. Bu bölge uçacaksa kızları okutacaksınız. Bölgenin
insanları, önce siz güvenip yatırım yapacaksınız."
"Nereden nereye geldik demeyi arzuluyorum"
Güral
Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Harika Güral ise bölgenin çok büyük
potansiyele sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin uzun yıllardır
şiddet olayları yaşadığını söyledi.
Türkiye'nin tek kanatla geleceğe uçamayacağını kaydeden Güral, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemiz,
kanatlarını açıp geleceğe umutla ve güçle uçacaktır. Bunun için
bölgenin kalkınmasında gençlerin kazandırılmasını çok önemsiyorum. 10
yıl sonra buralara tekrar geldiğimizde burada onlarca sanayi
bölgelerinin doğduğunu, otel yatırımlarının yapıldığını, katma değerin
burada oluştuğunu görmeye çok arzu ediyorum, Çocuklarımızla da 'nereden
nereye geldik' demeyi paylaşmayı çok arzu ediyorum. Bölgede yatırım
yapmak için grubun adına fırsatları kolluyoruz. Çalışmalarımızı
yapıyoruz."
Süleyman Onatça
TÜRKONFED Başkanı
Süleyman Onatça da burada hazır olan bölge iş insanları ile yapacakları
görüş alışverişinin bölgenin ekonomik olarak kalkınması için yapılması
gerekenleri de ortaya çıkartacağını belirtti.
Bölgede eğitim,
işsizlik, altyapı gibi temel sorunlar olduğunu ifade eden Onatça,
"Tabii ki bu konuda atılan adımlara olumlu bakıyoruz. Ancak, bölgenin
Türkiye ortalaması ile arasındaki farkı kapatmak ve bölgesel kalkınmayı
sağlamak için ulaşım, kentsel altyapı, yer sorunu gibi sorunların
yanında sosyal gelişmişliği artıracak eğitim, kültür, spor ve eğlence
yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor"
dedi.
Vali Özkan
Şırnak Valisi Vahdettin Özkan da "TÜSİAD'ın bu dönemde gelmesi Şırnak, bölge ve Türkiye için bir şans" dedi.
Vali
Özkan, Türkiye ekonomisinin lokomotifi, temel dinamikleri ve geleneksel
olarak ana taşıyıcı kolonları hükmünde olan ilgili meslek
kuruluşlarının, üst düzey yöneticilerinin Cizre'de olmasının ekonomik
kalkınma ve günümüz toplumunun Türkiye'nin ve bölgenin hasret olduğu
normalleşme sürecini paylaşmalarının sevindirici olduğunu söyledi.
Şırnaklı işadamları Tarkan Kadooğlu ve Senan İdin Cizre ve Silopi ilçesinde yatırım yapmak için karar aldıklarını açıkladı.
Toplantıdan notlar
Toplantıda,
aralarında TÜSİAD Başkanı
Yılmaz'ın da bulunduğu bazı TÜSİAD
üyelerinin
katılımcıları Kürtçe selamlaması
büyük alkış aldı.
Zirve Ortadoğu'nun
en önemli
ilim yuvalarından biri olan 14. yüzyıldan kalma
Kırmızı
Medrese'de düzenlendi.
Medresenin bahçesinde yapılan zirveye Cizreliler
yoğun ilgi gösterdi. Havanın sıcak olması nedeniyle bahçenin üstü branda
ile kapatıldı ve çok sayıda seyyar klima ile ortam serinletildi. Yoğun
ilgi nedeniyle TÜSİAD üyeleri tarihi medreseye girmekte zorlandı.
Toplantı
öncesinde TÜSİAD üyeleri Cizrelilerle davul zurna eşliğinde halay
çekti. TÜSİAD üyelerine, yöreye özgü puşi hediye edildi. Zirvede
işadamlarının konuşmaları
"Türkiye sizinle gurur duyuyor, Cizre sizinle
gurur duyuyor"
tezahüratları ile kesildi.
Davetliler, Şırnak Barosu
Lokali'nde verilen yemeğin ardından karayoluyla Mardin'e hareket etti.