AB ile başlık açıldı mı açılmadı mı?
25 HAZİRAN 2013 TSİ 21:41
“Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu”
olarak
adlandırılan 22 numaralı başlıkla ilgili
olarak Avrupa Birliği Genel
İşler Konseyi
tarafından alınan karar birden fazla boyut ve
mesaj
içeriyor.
Almanya’nın ve özellikle de Almanya Başbakanı Angela
Merkel’in talebi
doğrultusunda şekillenen ve
“tipik bir AB kararı”
olmasıyla dikkat çeken
kararın teknik anlamda iyi okunmasına
ciddi düzeyde ihtiyaç var.
Her şeyden önce AB bakanlarının aldığı kararın içeriğine bakılması
gerekiyor. Karardaki ilk vurguyu, “AB Konseyi, 22. başlığın açılması
konusunda anlaştı” ifadesi oluşturuyor. Burada da önemli bir nüans
devreye giriyor.
AB belgelerinde kullanılan her kelime hatta imla
işaretlerinin özenle seçildiği ve zaman zaman bir virgülün bile
saatlerce pazarlık konusu yapılabildiğinin unutulmaması gerekiyor.
AB metinlerine alışık olmayanlar açısından karar
metnindeki bu ifade “başlık açıldı izlenimi” yaratma potansiyeline
sahip olsa da Birlik bakanlarının mesajı bu değil.
Teknik detaylar bir kenara bırakılsa bile AB’nin
müzakere sürecindeki bir aday ülkeyle başlık açtığında kullandığı
standart ifadeleri, 22 numaralı başlıkla ilgili hazırlanan kararla
karşılaştırmak bile bu başlığın açılmadığının görülmesini rahatlıkla
sağlayabilir.
Bir de işin teknik boyutu var. AB kuralları
gereği bir başlığın açılmış sayılabilmesi için mutlaka Hükümetlerarası
Konferans (HAK) düzenlenmesi gereği var.
HAK düzenlenmesi bir başlığın açılabilmesi için olmazsa olmaz şartlar arasında yer alıyor.
Bir başlığın açılması için olmazsa olmaz bir
başka şartı da AB üyelerinin başlıkla ilgili ortak tutum belgesi
üzerinde anlaşmalarının gerekliliği oluşturuyor.
Gerek AB Dönem Başkanı İrlanda’nın Dışişleri
Bakanı Eamon Gilmore’un gerekse AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu
Üyesi Stefan Füle’nin Lüksemburg’da yaptığı açıklamalarda altını net
şekilde çizdikleri gibi gelinen aşamada AB üyeleri ortak tutum belgesi
üzerinde sadece “ilkesel bazda” anlaşma sağladılar.
İlkesel bazda anlaşma sağlama ilerisi için
olumlu bir sinyal olsa da başlığın açılması için resmi onay verilmesi
gerekiyor. AB Komisyonu’nun bu yıl yayımlayacağı İlerleme Raporu
sonrasında toplanacak olan Genel İşler Konseyi’nin başlıkla ilgili ortak
tutum belgesini teyit edeceğine yönelik ifadeler de bugünkü onayın
nihai nitelikte olmadığını net şekilde gösteriyor.
Başlığın açılması konusunda daha önce üzerinde
anlaşılan tarih 26 Haziran’dı. Şimdi ise herhangi bir tarih vurgusu yok.
Bu konudaki karar da İlerleme Raporu sonrasında toplanacak Genel İşler
Konseyi’ne bırakılmış durumda.
"Sıfır risk"
Böyle bir ortamda başlık açıldı tezinin
işlenmesi akıllara,
“Madem teknik açıdan herhangi bir eksiği
bulunmayan
bu başlık açıldı ve herhangi bir
erteleme yok o zaman neden 26 Haziran
tarihi
korunmadı?”
ve
“Bugün alınan nihai karar başlığın 26
Haziran’da
açılmasına kesinlikle karşı çıkan
Almanya’nın istediği şekilde çıktığına
ve Berlin
tavır değiştirmediğine göre başlık nasıl açıldı?”
gibi
soruları getiriyor.
Bu sorulara verilecek cevaplardan başlığın açıldığı sonucunu çıkarmanın da oldukça zor olacağını söylemek mümkün.
Başlığın açılıp açılmadığı tartışmasını bir
kenara bırakıp verdiği mesajlara bakıldığında ise birden fazla sonuca
varılıyor. Almanya’nın talebi doğrultusunda şekillenen bu kararda 26
Haziran tarihi iptal edilerek başlığın açılmasının tam belli olmayan
ileri bir tarihe ertelenmesi Ankara’ya uyarı niteliği taşıyor ve son
gelişmelerden duyulan rahatsızlığı yansıtıyor.
“Başlığın açılması konusunda anlaşılması”
ise
sürecin devamlılığına, kapının kapatılmadığına yapılan bir vurgu olması
ve son dönemdeki gelişmeler bağlamında Türkiye’yle daha yakından
ilgilenilmesi gerektiği yönünde verilen mesajların da alındığını
göstermesi açısından önem taşıyor.
Cevaplanması gereken bir başka soruyu ise
İlerleme Raporu’ndan sonra başlığın açılmasının garanti olup olmadığı
oluşturuyor.
“Sıfır risk”
söz konusu olmasa da AB bugün Türkiye’ye
bir
söz verdi ve başlığın açılması yönündeki
niyetini ortaya koydu.
AB’nin ahde vefa ilkesine bağlı kalması ve
Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve
özgürlükler alanlarında her şeyin
yolunda
gitmesi halinde başlığın en erken dört ay sonra
açılmasının
önünde büyük bir engel olmadığı
rahatlıkla söylenebilir.