Kürtçe'de alfabe tartışması
AA 05 Eylül 2013 14:33 ANKARA
Kürtçe'nin
kullanım alanının genişlemesinin ardından, Türkiye'de Kürtçe eğitim
veren üniversitelerde ''Arap alfabesi mi Latin Alfabesi mi Kürtçe'ye
daha uygun'' tartışması yaşanıyor.
Türkiye'de çözüm süreciyle birlikte üniversitelerde Kürtçe lisans ve yüksek lisans eğitimi veriliyor. İlköğretimin ikinci kademesinde ise Kürtçe seçmeli ders olarak çocuklara öğretiliyor. Kürtçe'nin kullanım alanının genişlemesine bağlı olarak Kürtler arasındaki dil ve alfabe birliği tartışması da başladı. Türkiye'de Kürtçe eğitim veren üniversitelerde ' Arap alfabesi miLatin Alfabesi mi Kürtçe'ye daha uygun? tartışması yaşanıyor.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof, Dr. Nihat İnanç, Arap harflerinin Kürtçe'ye daha uygun olduğunu ve bundan sonraArap
harfi ağırlıklı bir eğitime geçecANKARA eklerini bildirirken, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vecihî Sönmez
ise Latin
alfabesinin kullanılmasının daha eğitici ve anlaşılır olacağını
belirtti. Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Kadrî Yıldırım da Kürt yazar ve aydınları eserlerinin yüzde
doksanını latin alfabeyle yazdığını, Kürtçenin grameri ve imlası bualfabe doğrultusunda nispeten standart bir yapıya kavuştuğunu ve Kürt klasiklerini anlamak için bir alfabe değişikliğine gitmeye gerek duymadığını belirterek latin alfabesinden yana tavır koydu.
" Kürtçe eğitimdeArap alfabesine ağırlık vereceğiz"
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnanç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bundan sonra Kürtçe eğitimde Arap alfabesine ağırlık vereceklerini söyledi. Kürçe eserlerin ve ana kaynakların Arap alfabesiyle yazıldığını ancak günümüzde bu eserlerin revize edilerek Latinceye çevrildiğini ifade eden İnanç, şunları söyledi:
''Eğer birileri bugün 'hayır Kürtçe kaynaklar Arap alfabesi ile değil, Latin alfabesi ile oluşmuş' diye bir iddia içindeyseler, birileri kör topal bir şekilde ' Latin alfabesi ile yürütmek istiyoruz' diyorsalar bu onların problemi. Ama Kürt DiliArap harfleri ile bugüne kadar gelmiş bir dildir. Bundan sonra Muş Alparslan Üniversitesi Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü Arap harflerinin öğretildiği Kürtçe öz kaynaklara ulaşıldığı bir bölüm olacak.".
"Bizim için esas olan suyu kaynağından içmektir, suyu taşıyandan değil" diyen İnanç, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin, Arap harfleriyle yazılmış Kürtçe eserlerden faydalanmaya imkan sağlaması gerektiğini belirtti. Muş Alparslan Üniversitesi olarak açıldığından beri ikialfabe ile eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden İnanç, "Ama şunu ifade edeyim ki bundan sonra Arap
alfabesi daha ağırlıklı bir alana gelecektir. Çünkü biz
insanımızı bizzat kaynağın kendisiyle muhatap etmek istiyoruz. Aracısız
bir şekilde kaynağa ulaşmak istiyoruz." şeklinde konuştu.
Bazı kesimler rahatsız olabilir
Aldıkları bu karardan bazı kesimlerin rahatsız olabileceğini ifade eden İnanç, şöyle konuştu:
"Bundan bazıları rahatsız olabilir ama bizim açımızdan akademik olarak
hiçbir tehlike yoktur. Hiçbir şekilde de dikkate almıyoruz. Biz burada
birilerinin düşüncelerini takdir etmesi için böyle bir bölüm açmadık.
Bundan sonrada bu şekilde devam etmeyeceğiz. Bizim açımızdan akademik
olarak hiçbir karşılığı yoktur. Biz dediğim gibi suyun kaynağından
besleneceğiz, taşıyandan değil."
Arapça Alfabesine ağırlık
verildiğinde yanlış tercümelerin, istismarın ya da kendi düşüncelerini
Kürt Dili ve Edebiyatına enjekte etmeye çalışan art niyetli düşüncelerin
tamamının bertaraf edileceğini dile getiren İnanç, " Kürtçe Arap harfleriyle yazılan, edebiyatı kültürüArap harfleri ile yazılmış eserlere dayanan bir dildir. Mesela Kuzey Irak'ta Arap alfabesi kullanılıyor. Ama Türkiye’de daha çok Latin alfabesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Latin harfleri ile yazılan ve çoğu tercüme kaynaklar ile muhatap oluyoruz. Oysa asıl kaynak Arap alfabesiyle yazılan eserlerdir. Kur'an-ı Kerim'i düşünün, Arapça harfler ile yazılmıştır. Dolayısıyla siz Kur'an'ı Arap
Dili ile en iyi anlarsınız. Meallerini okuyun tefsirini okuyun hiç
birisi size Arapçanın tadını vermez. Çünkü Kuran-ı kerim Arapça ile
yazılmış yani işin aslıdır."
Muş Alparslan
Üniversitesinin tarihe ve topluma karşı sorumluluğu olduğunu ve gücü
nispetinden adımlar atmaya çalışan bir kurum olduğunu dile getiren
İnanç, Türkiye'de ilk defa Kürtçe
lisans programı açtıklarını ve 4 yıllık lisans ile birlikte
Kürtçe yüksek lisans eğitimlerinin sürdüğünü kaydetti. Tezsiz Yüksek
Lisans programlarına prensip olarak karşı çıktıklarını ancak Milli
Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen açığını kapatmak için böyle bir yola
başvurduklarını söyleyen İnanç, önümüzdeki yıllarda sadece Kürtçe lisans mezunu öğrencilerin yüksek lisans programına alınacağını da sözlerine ekledi.
"Latin Alfabesinin kullanılması daha eğitici ve anlaşılır olur"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü. Doç. Dr.
Sönmez ise yaptığı değerlendirmede Kürtlerin tarihsel ve kültürel
eğitimini ele aldığında İslam kültürüyle perçinlenmiş Kürt halkının
edebi ve ilmi çalışmalarının çoğunlukla Arap alfabesiyle yapıldığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kültürel zenginliğin Kürt halkının özüne daha uygun olduğunu
düşünmekle beraber zamanın gösterdiği şart ve ortamların da gözardı
edilemeyeceğini unutmayarak hareket etme gereği inkar edilemeyecek bir
gerçektir. Özellikle günümüzde batı kültürünün etkisinde kalarak Latin alfabesinin eğitim dili olduğu ülkeler arasında yer alan ülkemizde Latin alfabesinin zorunluluğu açıkça ortadadır. Bu nedenleLatin alfabesinin kullanılmasının daha eğitici ve anlaşılır olacağı kanaatindeyim."
"Latin Alfabesinden geriye dönmek yanlış ve tehlikeli"
Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadrî Yıldırım da yaptığı açıklamada Latin
Kürt Alfabesinin, 1931 yılında Celadet Alî Bedirxan, Müküslü Hamza,
Ekrem Cemil Paşa ve Şam Kürtlerinden Musa Bey’in öncülük ettikleri bir
toplantıda oybirliğiyle kabul edildiğini ve Hawar’ın değişik sayılarında
tanıtılarak yazıda kullanıldığını ve bugün bu alfabeden geriye dönme
veya onu ikinci plana atma çabalarını yanlış ve tehlikeli bulduğunu
kaydetti.
Kürt yazar ve aydınları eserlerinin yüzde doksanını Latin alfabesiyle yazdıklarını belirten Yıldırım, "Kürtçenin grameri ve imlası bu alfabe doğrultusunda nispeten standart bir yapıya kavuşmuştur." dedi. Ders program ve eğitimlerinin Latin Alfabesine göre hazırlanıp verildiğini ve hiçbir sorun ile karşılaşmadıklarını ifade eden Yıldırım şöyle konuştu:
" Kürtçe eğitimdeArap alfabesini önerenlerin Türkçe eğitimde bunu önermemeleri bir çelişkidir. Eğer bunların gerekçeleri Kürt klasiklerinin Arap
alfabesiyle yazılmış olmaları, dolayısıyla bu alfabeyle daha rahat
anlaşılacakları ise bu da tutarsızdır. Zira Osmanlı klasiklerinin hepsi
de Arap alfabesiyle yazılmıştır. Kaldı ki Kürt klasiklerini anlamak için bir alfabe
değişikliğine gitmek gerekmiyor. Zira bizim yaptığımız gibi zorunlu
derslerimiz arasına Başûr Alfabesini de dâhil etmek bu sorunu çözmek
için yeterlidir. Bu alfabeyi zorunlu ders olarak alan öğrenciler bu
sayede hem Kürt klasiklerini rahatlıkla okuyabilir hale gelirler, hem de
Başûr’da bu alfabeyle yapılmış çalışma ve araştırmaları takip
edebilirler."
Latin Kürt Alfabesinin Kürt fonetiğine uygun olup olmadığının kararını doğru dürüst Kürtçe
bilmeyen akademisyenler değil, bu konuda kafa yormuş dilciler ve
dilbilimcilerin vermesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, şu
değerlendirmede bulundu:
"Üniversitelerin Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatlarında Arap alfabesiyle eğitim gören bazı Kürt akademisyenler görevlendirildikleri Kürt Dili bölümlerinde ilk kez Latin Kürt alfabesiyle ve bu alfabe
doğrultusunda şekillenen dilbilgisi ve imla sistemiyle karşılaştıkları
için büyük zorluk çekiyorlar. Bunlar gece gündüz çalışıp yeni duruma
adapte olmak yerine alışık oldukları alfabeyi yeğliyorlar. Çünkü bu
akademisyenler derslerde öğrenciler karşısında ciddi bir şekilde
zorlanıyor ve eleştiriliyorlar."
Alfabeye dinsel açıdan yaklaşmanın doğru olmadığını da belirten Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı:
"Dinî açıdan önemli olan şey şekil değil anlamdır. Örneğin biri kalkar Arap Alfabesiyle Allah’a hakaret eder, öbürü Latin Alfabesiyle Allah’ı över. Şimdi sormak lazım: “Hangisi günah, hangisi sevap kazanır?” Dolayısıyla Arap Alfabesi ile Latin
Kürt Alfabesine dinsel açıdan yaklaşmak doğru değildir. Dünya
koşullarını ve Bakûr’daki (Kuzey) durumu göz önünde bulunduran Başûr
da (Güney) Kürt alfabe birliğinin Latin
Kürt alfabesi üzerinde gerçekleşmesine ve belli bir takvim dahilinde bu
alfabeye geçme yönünde ciddi tartışma ve değerlendirmeler yapıyorken,
bizim bu alfabeyi ikinci plana atmaya çalışmamız hem çağı hem de günümüz
Kürt gerçekliğini iyi okuyamamaktan kaynaklanmaktadır. Kürt
realitesinin içinde bulunduğu durum Latin
Kürt Alfabesiyle uğraşmayı değil, Kürtçede anadille eğitimin sağlanması
için çaba göstermeyi gerektirmektedir. Dolayısıyla özellikle Kürt Dili
bölümleri olan üniversite yöneticilerini bu aslî çabaya davet etmek
istiyorum: Gelin kendi aramızda toplanıp bunun önünü açalım."