Türkiye'den Suriye'de barışçıl çözüm için iki şart
ANKARA AA 01 Temmuz 2013 13:26
Dışişleri, Suriye'de "rejimin saldırıları durmadıkça ve rejimin yanında sahaya inen yabancı milis kuvvetleri Suriye'den çekilmedikçe, barışçıl bir çözümün önünün açılmasının mümkün olamayacağını" açıkladı.
Türkiye, Suriye'de devam eden iç savaşın sona ermesi ve barışçıl bir çözümün önünün açılması için Esed rejimine bağlı ordunun sivil halka yönelik saldırılarını durdurması, ayrıca rejimle birlikte saldırılara katılan başta Hizbullah olmak üzere tüm yabancı güçlerin ülkeden çekilmesinin şart olduğunu açıkladı.
Dışişleri Bakanlığı'ndan Suriye'de devam eden ve 100 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği iç savaşa ilişkin yapılan açıklamada, "rejimin saldırıları durmadıkça ve rejimin yanında sahaya inen yabancı milis kuvvetleri Suriye'den çekilmedikçe, barışçıl bir çözümün önünün açılmasının mümkün olmayacağı belirtildi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Suriye'de halkın meşru taleplerini önce silah ve şiddet yoluyla bastırmaya çalışan, sonra ağır silahlarla halka karşı topyekün bir savaş ilan eden rejimin, saldırılarını her geçen gün daha da tırmandırdığı ve insanlık dışı bir boyuta taşıdığı kaydedildi.
Açıklamada, rejimin sivil halka karşı balistik füzelerin yanısıra kullandığı kimyasal silahlar ve bir orta çağ zihniyetiyle giriştiği, etnik temizliğe varan katliamların, insanlık tarihine şimdiden kara bir leke olarak girdiği ifade edildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"Suriye'deki rejim şimdi de başta Hizbullah olmak üzere, ülkedeki yabancı milislerin de desteğiyle, yüzbinlerce insanı barındıran şehirleri topyekün hedef almaktadır. Kuseyr'den sonra Hama ve Humus rejimin havadan ve karadan ağır bombardımanı altına girmiştir. Suriye'nin yönetimini elinde tuttuğunu iddia eden bir rejimin, kendi şehirlerini bu şekilde bombalaması dehşet vericidir. Daha önce kimyasal silah kullandığı sabit bulunan rejimin bu saldırılarda da aynı yönteme başvurma ihtimali duyduğumuz endişe ve infiali daha da artırmaktadır."
Rejimin bu saldırılarla Suriye'deki ihtilafa barışçı bir çözüm bulma yönünde bir süredir sarfedilen yoğun çabaları da anlamsız kıldığına dikkat çekilen açıklamada, "Rejimin saldırıları durmadıkça ve rejimin yanında sahaya inen yabancı milis kuvvetleri Suriye'den çekilmedikçe, barışçıl bir çözümün önünün açılması mümkün olamaz" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, uluslararası camianın Suriye halkını bu eli kanlı rejime karşı korumakla yükümlü olduğuna dikkat çekilerek, tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu vahşet karşısında gerekli her türlü tedbirin, uluslararası camianın bilinçli ve sorumluluk sahibi üyeleri tarafından bir dayanışma içinde süratle alınması gerektiği vurgulandı.
Başbakan iki büyük kulübümüze sahip çıkılmalı
ANKARA 01 Temmuz 2013 15:53
MHP
Genel Başkanı Bahçeli, UEFA'nın Fenerbahçe ve Beşiktaş kararlarıyla
ilgili,
"Başbakan Erdoğan, UEFA Başkanı nezdinde gerekli çalışma ve
girişimi yapmalı ve iki büyük kulübümüze sahip çıkmalıdır"
dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
UEFA Denetleme ve Disiplin Kurulu'nun 26 Haziran 20013 tarihinde iki Türk kulübü hakkında verdiği kararı değerlendiren Bahçeli, "UEFA kararının elbette tartışılacak, sorgulanacak birçok yanı bulunmaktadır. Değişik müsabakalarda şike yapıldığı tevşvik primi verildiği iddialarının UEFA tarafından tüm yönleriyle adalete ve hakkaniyete riayet edilerek tetkik ve tahkik edildiğini söylemek zorlama bir yorum olacaktır. Herşeyden önce UEFA tüzel ve gerçek kişi ayrımı gözetmemiştir"
dedi.
"Türkiye Futbol Federasyonu üzerine düşen sorumluğu yerine getirmeli, kendi sahasında top çevirmemelidir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan, geçen yılın Mart ayında partisinin genel merkezinde ağırladığı UEFA Başkanı nezdinde gerekli çalışma ve girişimi yapmalı ve iki büyük kulübümüze sahip çıkmalıdır.
Elbette kim şike yapmışsa, teşvik primine kimler tevessül etmişse bulunup haklarında gerekli işlemler yapılmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Sporun ruhu, sportmenlik ahlakı da bunu gerektirecektir. Ancak tüzel kişilerin hedef tahtası yapılmasına müsaade etmemek, iddialar sübut bulmadan, somut bir hal kazanmadan adı geçen kişi ya da kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesine engel olmak sorumluluk makamındaki herkesin görevi olmalıdır. Başbakan Erdoğan meseleye seyirci kalmamalı, Avrupa futbol lobisinin fütursuzluğuna hareketsiz durmamalıdır. Özellikle Çarşı Grubu’nun muhalif duruşunu bahane ederek en başta Beşiktaş’a ve yöneticilerle sürtüşme gerekçesiyle Fenerbahçe’ye şaşı ve duyarsız yaklaşmamalıdır."
35’nci madde
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hazırlanan kanun tasarısında, özellikle İç Hizmet
Kanunu’nun umumi vazifeler başlığı altında yer alan 35’nci
maddesiyle birlikte, askerlik tarifini içeren 2’nci maddesinde,
askerlerin siyaset yapma yasağını düzenleyen
43’üncü maddesinde değişiklik öngörülmüştür.
AKP, 35’nci maddeyi budayarak sözüm ona darbeye hukuki
zemin olabilecek mazeretlerin de ortadan kalktığına dönük bir
algı ve anlayış tesis etmeye çalışmıştır.
Bu maddede yer bulan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vazifesi
olarak; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan
Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak görevi
kaldırılmıştır.
Bunun yerine, TSK’ya, yurt dışından gelecek tehdit ve
tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık
sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve
güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası
barışın sağlanmasına yardımcı olmak görevi yüklenmiştir.
Hükümetin tasarısında iç tehditlerin artık
kalmadığı ve tamamen dikkatlerin dışarıya verildiği
anlaşılmaktadır.
35’nci maddenin bu yeni hali açıkça PKK’ya ve bölücü
çevrelere bir tavizdir.
Oslo’dan İmralı’ya kadar teröre sunulan ödünlerin ileri bir adımıdır.
AKP hükümeti iç tehditlerin bittiğine nasıl ve hangi verilerle karar verebilmektedir?
Terör sorunu sona ermiş midir, bölücülük tehdidi kalkmış mıdır?
Türkiye huzura kavuşmuş, dirlik ve düzene ulaşmış mıdır?
Takdir edeceğiniz üzere, bu sorulara verilebilecek en ufak
olumlu bir cevap dahi yoktur."
"Hükümeti bize devretsinler"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bahçeli, bir gazetecinin istihbartta yapılan görev değişiklikleriyle ilgili, yeni göreve gelenlerin ülkücü olarak tanımlandığını belirterek, buna ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine,
"Ülkücülere bu kadar ihtiyaç duyuluyorsa hükümeti bize devretsinler"
dedi.
BDP ve PKK"nın, Abdullah Öcalan'a özgürlük talebiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Bahçeli,
"Başından beri BDP ve PKK'nın isteği budur.
Hükümette buna Oslo'dan bir yol açmıştır. Yoldaki gecikmenin hesabı sorulmaktadır. Bunları Sayın Recep Tayyip Erdoğan gezeceği yerde soruya cevap versin" ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin,
"Konuşmanızda milliyetçilerin müdahale vakti yakınlaştı diye bir cümle sarf ettiniz. Bununla tam olarak neyi kastettiğiniz" soruya da Bahçeli de "Çok açık bir cümle.
Bunun yorumu yok" yanıtını verdi.