BeKoS tv Every Day A Film We are now less then a minute Türkiye'yiz
Mısır'ın ''en uzun' haftası ANKARA 09 Temmuz 2013 15:33 AA Mısır, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbeyle görevden uzaklaştırılması üzerine sıkıntılı bir döneme girdi
Mısır'ın ''en uzun' haftası
ANKARA 09 Temmuz 2013 15:33 AA
Mısır, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbeyle görevden uzaklaştırılması üzerine sıkıntılı bir döneme girdi.
Son 60 yılını olağanüstü yönetimlerle geçiren Mısır, seçilmiş
ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin bir hafta önce askeri darbeyle
görevden uzaklaştırılmasının ardından çalkantılı günler yaşamaya
başladı.
Mısır ordusunun Tahrir Meydanı'nda Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi
karşıtı gösterilerle başlayan olaylara çözüm bulunması için tanıdığı 48
saatlik sürenin 3 Temmuz'da dolmasının ardından ordu yönetime el
koydu. Savunma Bakanı General Abdulfettah es-Sisi, mevcut anayasanın
askıya alındığını ve seçim yapılıncaya kadar Anayasa Mahkemesi Başkanı
Adli Mansur'un cumhurbaşkanlığı görevini yürüteceğini açıkladı.
Geçiş döneminde teknokratlardan oluşan ulusal uzlaşı hükümeti
kurulacağını dile getiren Sisi, yaptıkları müdahaleyi "Halkın orduyu
göreve davet ettiğini hissettik" diye savundu. Diyalog çağrıları
yaptıklarını bu çağrıya muhalefetin uyduğunu fakat Cumhurbaşkanı
Muhammed Mursi'den yanıt alamadıklarını öne süren Sisi, ordunun
siyasetten uzak duracağı sözünü verdi. Sisi, yönetime el koyma sürecinin
kendilerine destek veren gruplarla "uzlaşı" sonucunda gerçekleştiğini
açıkladı.
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi
ise müdahaleye direnerek "Silahlı Kuvvetlerin açıkladığı uygulamaların
tüm yönleriyle askeri darbe niteliği taşıdığını ve söz konusu askeri
darbenin Mısır'ın sivil ve demokratik bir ülke olmasını isteyen Mısır toplumu tarafından kabul edilemez olduğunu" ifade etti. Mursi'nin Mısır halkına "darbeye karşı durun" çağrısıyla ülke tarihinin en çalkantılı günleri başlamış oldu.
Liberal ve sol partilerin darbe ittifakı
4 Temmuz'da, liberal ve sol eğilimli partileri bünyesinde
barındıran Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (UKC) Sözcüsü Muhammed
el-Baradai, "Ordunun ülkedeki krizi sonlandırmak amacıyla ortaya koyduğu
yol haritası, 25 Ocak devriminin gidişatını düzeltme amacını taşıyor.
Gelin, herkesi içine alan bir devlet ve adil bir anayasa inşa edelim"
sözleriyle darbenin meşruiyetini savundu.
Selefi eğilimli Nur
Partisi Genel Sekreteri Celal Merre da darbeye desteğini ifade
ederek, Savunma Bakanı Sisi'nin açıklamalarını, "Mısır'ı kaostan
kurtarmak için onayladığını" ifade etti. Merre'nin, müdahalenin birçok
kesimin uzlaşma çabalarına cevap verilmemesi nedeniyle yapıldığını öne
süren ifadeleri, parti içinde ilerleyen günlerde ayrışmalara neden
olan büyük tartışmalara yol açtı.
Darbenin hemen ardından,
Başbakan Hişam Kandil hakkında uzun süredir devam eden dava,
Mısır Temyiz Mahkemesi tarafından aniden sonuçlandırıldı. Mahkeme,
devlete ait Nil Pamuk Çırçır Şirketi (NCGC) çalışanları hakkında
verilmiş kanuni hükmü uygulamadığı gerekçesiyle Kandil'i 1 yıl hapse
mahkum ederek görevinden aldı.
Ordunun yönetime el koyması,
Kahire ve İskenderiye'de Mursi'yi destekleyenler ile karşıtları
arasındaki çatışmaları tetikledi. Olaylarda 11 kişi öldü, yaklaşık 500
kişi yaralandı. Munifiye'de Müslüman Kardeşler'e ait ofis ve evlere
saldırıldı. Marsa Matruh kenti emniyet müdürlüğünü hedef alan roketli
saldırıda 6 polis hayatını kaybetti.
ABD ve Avrupa darbeye "darbe" demedi, Suudi Arabistan orduyu tebrik etti
ABD'nin gelişmelere tepkisi merak edilirken, Başkan Barack Obama'dan
temkinli mesajlar geldi. Mısır ordusunu kapsayıcı ve şeffaf bir süreç
üzerinden mümkün olan en kısa zamanda tam otoriteyi tekrar demokratik
yollardan seçilmiş bir sivil hükümete geri verme yolunda hızlı ve
sorumlu şekilde eylemde bulunmaya davet eden Obama, Mursi
ve destekçilerine yönelik keyfi tutuklamalardan kaçınılmasını istedi.
Obama, ABD'nin Mısır'daki iç gelişmeler konusunda tarafsız olduğunu
"demokratik süreci ve hukukun üstünlüğünü" desteklediklerini kaydetti.
Obama'nın en belirgin ifadeleri "ordunun Cumhurbaşkanı Mursi'yi
iktidardan indirme ve Mısır anayasasını askıya alma kararından derin
endişe duydukları" oldu.
Avrupa Birliği'nin (AB) ve Avrupa
ülkelerinin tavrı ABD'ninkine paralel gelişti. Brüksel'den yapılan
açıklamada taraflara demokratik sürece dönmeleri çağrısında bulunuldu.
Ordunun müdahalesine dair herhangi bir eleştiriye yer vermeyen AB Dış
İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine
Ashton, "Umarız yeni yönetim bütünüyle kapsayıcı olur" dedi. "Temel
hak ve özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün güvence altına alınması
gerektiğini" vurgulayan Ashton, şiddet olaylarını kınadı.
Olayı
darbe olarak nitelemese de Avrupa'da ton farklılığı olan tek
ülke İngiltere oldu. Dışişleri Bakanı William Hague, Mısır'da sorunların
çözülmesi için askeri müdahale yolunun kullanılmasını desteklemediğini
söyledi.
Birleşmiş Milletler'den beklenen tepki ise Genel
Sekreter Ban Ki-mun'un ABD ve AB ile benzer içerikli açıklamasıyla
geldi. Ban, ordunun devlet işlerine müdahalesinin endişe verici
olduğunu, sivil yönetimin bir an önce güçlendirilmesi gerektiğini
söyleyerek, "Demokratik prensiplerle uyumlu bir şekilde sivil
yönetimin bir an önce güçlendirilmesi hayati önemdedir" dedi.
Darbeye dış dünyanın tepkileri arasında en fazla ilgi çekeni Suudi
Arabistan'ınki oldu. Kral Abdullah bin Abdulaziz, Savunma Bakanı Sisi ve
geçici Cumhurbaşkanı Mansur'a tebrik mesajları gönderdi.
Son dönemde Suriye konusunda Batı ülkeleri ile büyük görüş ayrılıkları yaşayan Rusya, Mısır
olayları karşısında Batı'ya yakın bir tutum sergiledi.
Rus Dışişleri, Mısır halkının daha iyi ve özgür yaşam, demokratik
yenilenme çabalarına destek olduğunu belirterek Mısır siyasi
güçlerine sabır göstermesini telkin etti.
Suriye Devlet Başkanı
Beşşar Esed, Mısır'daki olayları fırsat bilerek, Müslüman Kardeşler
deneyiminin başından beri başarısız olduğunu, yaşananların "siyasi
İslamın politik çöküşü olduğunu" iddia etti.
Gelişmelerin çok
yakından izlendiği Türkiye'deki siyasi partiler, müdahalede karşısında
aynı paydada buluştu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu, Mısır'daki askeri darbeyi kınayan bir bildiri yayımladı. AK
Parti, CHP, MHP ve BDP'nin imzaladığı bildiride, "Yetkisiz bir şekilde
gasp edilen iktidar derhal halka iade edilmeli" çağrısı yapılarak,
"dünyadaki bütün demokratik kurum ve kişilerin, içinde insan hakları
ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere karşı açıkça tavır
alması" gerektiği uyarısında bulunuldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
ise demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanının ordunun
müdahalesiyle görevinden alınmasının kabul edilemez olduğunu
vurguladı.
Ordu cumhurbaşkanı atadı
Ordunun ilk icraatlarından biri Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'un
geçici cumhurbaşkanlığına getirilmesi oldu. Mansur, darbe sonrası dönem
için yaptığı konuşmada, "Niyetimiz halkın yolundan gitmek ve insanların
adalet içinde yaşamasını sağlamak" sözleriyle güvence vermeye
çalışırken, devrimin öncülüğünü halkın yaptığını ileri sürdü. Mansur,
ordunun darbesinin "yargı bağımsızlığına uzanan elleri de engellediğini"
iddia etti. Nitekim bu konuşmanın ardından yargı kurumundaki bazı
isimler göreve iade edilmeye başladı.
Darbeyi, Müslüman
Kardeşler Teşkilatı'na (İhvan) yönelik gözaltılar izledi. Önde gelen
tüm yöneticilerine yurt dışına çıkma yasağı
getirildi. İhvan'ın Rehberlik Başkanı Muhammed Bedii ve eski başkanı
Mehdi Akif'in de aralarında olduğu 20 kişi gözaltına alındı. Müslüman
Kardeşler orduya karşı barışcıl direnişi sürdüreceklerini, şartlar ne
olursa olsun meşruiyeti geri almak adına şiddete başvurmayacaklarını
duyurdu. İhvan taraftarlarının gösterilerinin başlamasıyla karşıt
görüşlü gruplar karşı karşıya geldi ve çıkan olaylarda bazı
kentlerde yüzlerce kişi yaralandı.
Batılıların yapmadığını Afrikalılar yaptı
Darbenin ardından Müslüman Kardeşler yöneticilerine karşı yargı
mekanizmaları harekete geçti. Başsavcı Abdulmecid Mahmud, görevden
alınan Cumhurbaşkanı Mursi
ve İhvan liderleri hakkında, ''yabancı güçlerle işbirliği yapıp,
istihbarat toplama ve firar etme'' suçlamasıyla açılan davanın
görülmesine karar verdi.
Bu arada Mısır'ın yeni yöneticileri
ordunun müdahalesinin darbe olmadığı konusunda dış dünyaya güvenceler
vermeye başladı. Dışişleri Bakanı Muhammed Kamil Amr, ABD'li mevkidaşı
John Kerry'ye, "Askeri darbe söylemi, ülkedeki durumun gerçeğini
yansıtmıyor" dedi. Amr, silahlı kuvvetlerin ülkenin felakete
sürüklenmesini önlemeye çalıştığını, "kendini bu taleplere cevap vermek
zorunda hissettiğini" savundu.
Mısır
ordusu Mursi'yi gözaltında tutarken, ülkenin seçilmiş ilk
Cumhurbaşkanı'na destek verenler Rabiatu'l-Adeviyye Meydanı başta olmak
üzere çeşitli yerlerde gösteriler düzenledi. Sayıları yüzbinleri bulan
göstericiler, Mursi'nin göreve iade edilmesi, halkın onayladığı
anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi, Yüksek Yargı Konseyi
tarafından başsavcının değiştirilmesi ve en geç 2 ay içerisinde millet
meclisi seçimlerinin yapılması talepleriyle meydanları doldurdu.
Batı ülkeleri Mısır'daki durumu askeri darbe olarak algılamamakta
kararlı bir duruş sergilerken, Afrika Birliği, müdahalenin demokrasiyle
ilişkisi olamayacağına karar vererek Mısır'ın üyeliğini askıya aldı.
Darbenin ardından Mursi
destekçilerine karşı ilk kez 5 Temmuz'da silah kullanıldı. Kahire'deki
Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde halka açılan ateşte 3 kişi
hayatını kaybetti, 25 kişi de yaralandı. Ancak gösteriler ülke genelinde
artarak devam etti. Çatışmalarda 44 kişi öldü, 159 kişi yaralandı.
Ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Mansur'un ilk icraatlarından biri Mısır
meclisinin üst kanadı Şura Meclisi'ni feshederek yeni görevlendirmeleri
öngören iki maddelik geçici anayasal kararname yayımlamak oldu.
İstihbarat Başkanı Tümgeneral Muhammed Rafet Şahata,
cumhurbaşkanlığı güvenlik danışmanlığına atandı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı "barışçıl direniş" adını verdiği protestolara devam ederek sokaklardaki milyonların Mursi dönene kadar meydanlardan ayrılmayacağını duyurdu.
Ekonomi de darbe yedi
Ordunun yönetime el koymasıyla ülkenin ekonomik görüntüsü daha olumsuz
bir hal aldı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Mısır'ın
uzun dönem yabancı ve yerel para cinsinden kredi notunu "B"den "B-"ye
düşürerek görünümü "olumsuz" olarak belirledi. Fitch, not indirimine
gerekçe olarak ülkedeki siyasi istikrarsızlığın ekonomide yarattığı
endişeyi gösterdi. Fitch raporunda, "Siyasi ortam IMF programının
gerektirdiği mali ve yapısal reformların uygulanmasını zorlaştırabilir.
Belirsizlik ve siyasi gerginliğin artması durumunda mali tablo daha da
kötüleşebilir" denildi.
Gerilim hızla artarken Hürriyet ve
Adalet Partisi (HAP) Genel Başkanı Saad el-Katatni ile Müslüman
Kardeşler Teşkilatı Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Reşad
el-Beyyumi serbest bırakıldı. Ancak ertesi gün Müslüman
Kardeşler Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır, şiddete
teşvik suçlamasıyla gözaltına alındı; gözaltındakilerden onlarcası için
de tutuklama kararı çıktı.
6 Temmuz'da Mısır’ın Sina
Yarımadası'nda kimliği belirsiz kişilerin güvenlik noktalarına
düzenlediği iki ayrı silahlı saldırıda 4 polis hayatını kaybetmesiyle bu
bölgedeki çatışmalar dikkat çekici hal aldı. Mursi'nin görevden
uzaklaştırılmasına tepki gösteren aşiretlerin eylemlerinde ertesi gün de
1 asker yaşamını yitirdi.
İlk açıklamalarında ordunun
müdahelesinin kaçınılmaz olduğun savunan selefi eğilimli Nur Partisi,
geçici Cumhurbaşkanı Mansur'un anayasal kararnamesine karşı çıktı. Nur
Partisi, barışçıl gösteriler için sokaklara çıkan Mısırlıların kanının
akıtılması, muhalif siyasetçilerin gözaltına alınması, sokaklarda
'baltacılar' tarafından işlenen suçların üstünün örtülmesine tepki
gösterdi.
Darbe sonrasında geçici hükümet oluşturulması için
Mansur tarafından düzenlenen ve Müslüman Kardeşlerin boykot ettiği
"ulusal diyalog" toplantılarından ilk çıkan karar Muhammed
Baradei'ye hükümeti kurma görevi verilmesi oldu. Ancak 6 Temmuz'da geç
saatlerde kamuoyuna açıklanan karar gecenin ilerleyen saatlerinde
Cumuhurbaşkanlığı tarafından bilinmeyen bir nedenle geri çekildi. Daha
sonra Baradai geçici cumhurbaşkanı yardımcılığına, Mısır Sosyal Demokrat
Partisi lideri ve ekonomi uzmanı Ziyad Bahaüddin de başbakanlığa
atandı.
Halkın üzerine ateş açıldı
8 Temmuz'da Mısır
tarihinin unutulmayacak olaylardan biri yaşandı. Kahire'deki Cumhuriyet
Muhafızları Karargahı önünde Mursi'ye destek veren ve sabah namazını
kılan sivillere ateş açılması sonucu 5'i çocuk 53 kişi yaşamını yitirdi,
300'den fazla gösterici yaralandı. Mısır ordusu ise Cumhuriyet Muhafızlarının binasına girmek isteyen silahlı kişilerle çıkan çatışmada 1 subayın öldüğünü bildirdi.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı, olaydan Genelkurmay Başkanı ve Savunma
Bakanı Sisi’yi sorumlu tutarak, “Mısır halkı, tekrar askeri diktatörlüğe
geri dönmeyecek ve bu diktatörlüğü ikinci kez dize getirecektir”
açıklamasını yaptı.
Kanlı olay, darbeyi destekleyenlerin
gösterilerin yapıldığı Tahrir meydanında da tepkiyle karşılandı ve
meydan bir anda boşaldı.
Geçici Cumhurbaşkanı
Mansur, Cumhuriyet Muhafızları Karargahı'nın "basılma girişimi" olarak
adlandırdığı olayla ilgiil araştırma komisyonu kurulması talimatını
verdi. Bu arada Başbakan Hişam Kandil, ordunun yönetimi el koymasının
ardından görevinden uzaklaştırılan seçilmiş ilk sivil Cumhurbaşkanı
Mursi'ye istifasını sunacağını açıklayarak, "Akan kanın ardından bu
görevime devam etmem imkansızlaştı" dedi. Olaya tepki gösteren Eğitim
Bakanı İbrahim Ganim de görevinden ayrıldı.
Darbe sonrası yeniden yapılanma
Ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Mansur, geçiş
dönemi için 33 maddelik anayasa yayımladı. Anayasaya göre 15 gün
içinde anayasayı değiştirmek için uzmanlardan oluşan bir komisyon
kurulması, bu komisyonun da "toplumla diyalog halinde" 60 gün içinde
çalışmayı tamamlaması öngörülüyor. Komisyonun hazırladığı yeni anayasa
taslağı cumhurbaşkanına sunulduğu tarihten itibaren, çalışma 30 gün
içinde referanduma sunulacak. Anayasanın yürürlüğe girmesinden sonraki
15 gün içinde milletvekili seçimi yapılması için cumhurbaşkanı talimat
verecek. En az 30, en fazla 60 gün içinde seçim yapılacak ve meclisin
ilk oturumundan itibaren 1 hafta içinde cumhurbaşkanlığı seçimi
yapılması çağrısında bulunulacak.
Mansur'un ilan ettiği takvim,
milletvekili seçimlerinin en fazla 7 ay içinde gerçekleşmesini, daha
sonra en fazla 2 ay içinde de cumhurbaşkanı seçimi yapılmasını
öngörüyor. Buna göre geçiş dönemi toplam 9 ay içinde tamamlanmış
olacak. Anayasaya göre, milletvekili seçimi yapılıncaya kadar yasama
yetkisi cumhurbaşkanında kalacak ve yasa çıkarırken başbakanın görüşünü
alacak.